CNN Türk’ün ‘bakın bakın gördünüz mü?’ haberciliği…
İsrail'in Gazze işgaliyle birlikte gazetecilik de yeni bir sınav altında. Savaş ve çatışma bölgesinden yapılan haber sunumları maalesef “Güldür Güldür Show”a malzeme olacak türden…
En sonda söyleyeceğimi en başta söylüyorum… Bu yazı ‘katil İsrail askerini ve polisini savunma içermez’…
İsrail'in Gazze işgaliyle birlikte gazetecilik de yeni bir sınav altında. Savaş ve çatışma bölgesinden yapılan haber sunumları maalesef “Güldür Güldür Show”a malzeme olacak türden…
Değerli okurlar uzunca bir süredir TRT hariç haber kanalları arasında CNN Türk’ün sahadan özellikle sıcak bölgelerden yaptığı habercilik takdir topluyor. Bu anlamda CNN Türk, ‘habercilik adına’ önemli işlere imza atıyor. Ve biz de kendilerini tebrik ediyoruz… Sloganlarını da alıntılayarak ‘haber masada değil sahada yapılır!’ diyoruz…
Şimdi gelelim yazının konusuna…
Değerli okurlar, CNN Türk’ün sahaya sürdüğü muhabirleri bir süredir kendilerine has bir üslup içinde haber aktarmaktalar. Kendilerine has diyorum çünkü evrensel ölçülerde bir örneği daha yok!
Hatırlayalım… Fulya Öztürk'ün İsrail Ordusunun sınır bölgesinde gerçekleştirdiği roket saldırısını aktarırken sergilediği abartılı tavırları çokça eleştirilmişti. Gerçi Fulya kardeşimiz bunu normal olarak karşılamış olsa da haber vermekten uzaklaşıp, kendisinin haber olması bu mesleğin doğasına aykırı diyelim…
Son olarak İsrail’de bulunan genç meslektaşım Serdar Er gelişmeleri sıcağı sıcağına aktarıyor. Mesai mefhumu gözetmeksizin canla başla çalışıyor. Alkış… Ancak gelin görün ki Serdar kardeşimizin “Bakın bakın gördünüz mü, bakın bakın” diyerek olayları aktarması adeta İsrail polisine ‘gelin bana sopayı yapıştırın’ dercesine yakınlaşması ne yazık ki, evrensel habercilik anlayışı ile örtüşmüyor.
Ahmet Hakan’ın programında İsrail halkının Netanyahu’yu Gazze’de yaptığı katliamlara son vermeye çağırdığı ‘savaşa hayır’ protestolarını canlı olarak bizlere aktardı Serdar Er. Protestocuların içinden yaptığı yayın önemliydi ama anlatımı ise bir o kadar ‘fecaatti’
“Bakın bakın İsrail polisi şimdi ters kelepçe yaptı götürüyor” diyerek saç sorunu olduğu belli olan polis için ‘bu kel adam’ ifadesini kullanması. Polisin dibine kadar giderek ellerini açarak anlatımlar. Adeta onlara 'beni de alın götürün' dercesine bir yaklaşım. Oysa görüntüleri izlerken hem protestocuların profili ve sakinliği hem de İsrail polisinin onlara karşı çok da sert olmayan yaklaşımı dikkate değerdi.
CNN Türk’ün ekranlarında sıkça döndüğü sıcak bölgelerde olduklarını gösteren tanıtımında da yer alan bir sahne var ki evlere şenlik! Bu tanıtımda, Serdar kardeşimizi İsrail askerinin koluna girecek kadar yaklaşabildiğini ve abartılı sunumunu rahatça yaptığını görüyoruz. Bu sahneyi ben Türkiye’deki bir toplumsal olayda düşünemiyorum bile...!
Gazeteci kendi kişisel güvenliğini almalı. Körü körüne olaylara dalmamalı!
Haberci, "objektif ve evrensel gazetecilik ilkeleri” çerçevesinde nesnel gazetecilik yapabilmeli. Nesnel duruşlarıyla önyargıları ve aşırı ayrımcı yaklaşımları tetiklememek, tam tersine alandan nesnel bilgiler aktararak bunların ortadan kalkmasına yardımcı olmakla mükelleftir. Ayrıca habercilerin nefret dilinden ve propaganda söylemlerinden uzak durması gerekmektedir. Mümkün mertebe çatışmanın doğasına belli bir mesafe koyarak nesnel bir biçimde alanda olanları aktarmalı.
Haberciliği magazinsel bir hale dönüştürmek ‘mesleğin yok olan saygınlığına’ bir kova benzin de ben dökeyim demektir.
Evet, sahadan kamuoyunu bilgilendirmek, olayları yerinden aktarmak son derece önemli ve kıymetli. Ama olması gerektiği gibi amigoluk yaparak değil “evrensel gazetecilik ilkeleri” içinde. Umarım Serdar kardeşimiz ‘benden böyle anlatmamı istiyorlar’ demez.
Güldür Güldür Show’a malzeme olmadan kalın sağlıcakla…