24 Eki 2010 14:30 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 14:06

CNBC-E'NİN GÜZEL YÜZLERİ KONUŞTU; ''MEDYANIN ŞANSLI KADINLARIYIZ!''

CNBC-e'nin dört güzel ekran yüzü, meslek yaşamlarından sinemaya kadar çarpıcı açıklamalarda bulundu!

İnci Özkasnak, Gülay Afşar, Melda Yücel ve Burçak Önder CNBC-e’nin ekran yüzleri. Kanalın 10’uncu yılında ekranın deneyimli isimleriyle sinemadan, televizyona ’piyasalar’ı anlattılar..

Ekonomi kanalını izlemek birçoğunuza eminim sıkıcı geliyordur. Hisse senetleri, tahviller, borsa, dolar, euro, banka faizleri kulağa pek de sevimli gelmiyor. Açıkçası programlar kadar bu programların yaratıcıları da sıkıcıdır diye düşündüm röportaja giderken. Yanılmışım. Çünkü uzun zamandır bu kadar renkli, bu kadar neşeli 4 kadınla bir araya gelmemiştim. Sohbetimizin başından sonuna kadar gerçekten çok eğlendik. 4 kadın bir araya gelir de alışveriş, erkekler, kadın gücü, aşk ve dizilerin favori erkeklerini konuşmaz mı? Biz de hepsini konuştuk.

- Bugün piyasalarda durum nedir?
(Kahkahalar)

- Gördüğüm kadarıyla müthiş bir yoğunluk var burada. Uyandığınızdan itibaren bir gününüz nasıl geçiyor?

Gülay Afşar: Uyanır uyanmaz eminim bütün arkadaşlarım ya radyo ya televizyon açıyor, elinde bulunan o anki kaynaklar neyse hepsini değerlendirerek bir gündem belirlemeye çalışıyor.

Melda Yücel: Sürekli BlackBerry ile yaşıyorum. Yolda, trafikte çalışırım. Antenlerimiz açık. Haberci gözümüz uyumuyor. Hatt fazlasıyla çalışıyoruz.

İnci Özkasnak: Akşam Amerikan piyasasını kapatıp yatıyorum. Rakamlara bakıyorum, fiyatlar ne olmuş, ne konuşulmuş diye. Her sabah mutlaka işe gelirken elimde telefon, hastalık halinde sürekli haberleri takip ediyorum.
Burçak Önder: Canlı yayında doğaçlama konuştuğumuz için anlatacaklarımızı kafamızda belirliyoruz. Yazılı metne çok da bağlı değiliz. Dolayısıyla programımıza ilişkin tüm gelişmeleri çabamızla yaratmamız gerekiyor.

- Siz rüyalarınızda sürekli parite, dolar, borsa endeksi görüyorsunuzdur...
M. Yücel: Doğumuma 2 hafta kala hala yayındaydım ve kriz olduğu dönemdi. Arkadaşlarım ’Çocuğun kafasını şimdiden karıştırdın bu rakamlarla’ derdi. Şimdi kızım 2 yaşında ve 1’den 10’a kadar sayabiliyor.
G. Afşar: Yaşam tarzımız oldu.

HER BAŞARILI KADININ ARKASINDA ANLAYIŞLI BİR BİR ERKEK VAR
- Burası kadınların ele geçirdiği bir kanal olsaydı nasıl olurdu?
M. Yücel: Hayatın içinde de bu yok ki! Allah kadın ve erkek olarak yaratmış. Sadece kadınların olması yaşamın dengesi açısından ne kadar sağlıklıdır bilemiyorum. Mutlaka bazı şeyleri paylaşıyoruz, farklı bir gözle bakıyoruz. Farklı okumalarımız ve farklı reflekslerimiz olabilir. Sadece kadınların olması tuhaf olurdu.
G. Afşar: Kadın daha özenli daha titiz olabiliyor. Karar alma mekanizmasında bu grubun kadının da görüşünü alan bir yanı var. Hiçbir zaman kadın olduğumuz için ayrıcalık veya geride kalma gibi bir durum yaşamadık. Biz belki de medyadaki şanslı kadınlarız. - Peki, hiç kadın olmanın zorluklarını yaşamadınız mı? Evde ya da işte kadının önde olması erkek tarafından çok da sindirilemez ya...
G. Afşar: Böyle dik durabilmek ve iş dünyasında etkin olabilmek için belki ailemizin çok anlayışlı olduğunu hissettik. Elbette iki çocuk sahibi evli bir kadının bu kadar iddialı olması mümkün müdür? Zorlukları var ama ailem de bana saygı gösterdiği için biz bu yola çıkabildik.
M. Yücel: Burada erkeğin gücü ortaya çıkıyor. Belki her başarılı kadının arkasında anlayışlı bir erkek var.

- Bulabilirsek tabii...
İ. Özkasnak: Doğru... (Kahkahalar)... Hem ailede hem de meslek hayatında yoğun bir emek sarf ediyorlar. Meslek hayatında başarılı olan kadınların, erkeklere göre çok daha fazla çaba sarf ettiğine ve çalıştığına inanıyorum.
G. Afşar: Çocuk da yaparım, kariyer de kulağa hoş geliyor ama fedakarlık yapmanız gerekiyor.
n Hem böyle yoğun bir iş hem eş hem de çocuklar... Memnun musunuz? Bir daha dünyaya gelseniz aynısı mı olurdu?
G. Afşar: Bir daha dünyaya gelsem bugüne kadar ne yaptıysam aynısını yaparım.
M. Yücel: Ben de. Şu ana kadar beni en çok mutlu eden bir kızım, iki işim. Sırası değişebilir.
G. Afşar: Onlara böyle daha faydalı oluyorum. Mutlu bir anneyim çünkü. Onlara biraz az zaman kalıyor ama iyi bir planlamayla çocuklarla keyifli vakit geçirebiliyoruz.


EKONOMİ YAYINLARINDA BİLE EĞLENİYORLAR!
- Bekarlar bu işe ne diyor?
İ. Özkasnak: Ben o enerjiyi kendimde göremiyorum. Ev hayatı ve başkalarının sorumluluğunu alabilecek dönemde değilim.
B. Önder: Herhalde evli olup çocuk sahibi de olunca bir güç geliyor insana. Hamile olup çalışan arkadaşlarım canlı yayına çıktılar, izin kullanmadılar ve programlarını hafifletmediler.
M. Yücel: ’Sen hamilesin, yapamazsın’ denmesi bana çok ağır gelmişti. Ne demek? Hamile olmak daha hassas ve o işi yapamayacak demek değil ki. Birçok kişiden daha çok performans göstermiştim.


- Bu yoğunlukta şöyle bir durup ’ben ne yapıyorum, çalışırken hayat da gidiyor’ düşüncesine kapılmaz mısınız hiç?
G. Afşar: Onların yaşı daha el vermiyor. (Gülmeler)... Ben emeklilik planları yapmaya başladım mesela. 50 yaşından sonra Cunda’ya çekilmeyi düşünüyorum. İki-üç sene önce kazık kakmak konusunda niyetliydim ama şimdi düşünmüyorum.


- Ekonomi konuşmak ve ekonomi haberleri sunmak sıkıcı değil mi? (Hep bir ağızdan gülüyorlar)
G. Afşar: Kendi adıma çok eğlenceli kıldım. Ekonomi yayınlarımda epeyce eğlendim.
M. Yücel: Ben de gerçekten çok seviyorum. Kuaföre bile gitsem elimde telefon konu çalışıyorum ve bundan haz aldığımı fark ettim. Bir şeyin farkını görmek ve herkesin anlayabileceği bir dilde sunmak beni çok mutlu ediyor.
İ. Özkasnak: Özellikle herkes borsayla ilgilenmiyor. Birçok insana sıkıcı gelmesi mümkün. Ben mesela makro tarafını çok severim.


- Makro tarafı derken?
İ. Özkasnak: Genel ekonomik büyüme. Ekonominin herkesi ilgilendiren yanlarını konuşmayı seviyorum. Emekli bir öğretmen, astsubay doların ne olacağını soruyor. Sdnuçta herkesin parayla bir işi var.

RİSK ALMAYI SEVMİYORLAR, HAYALLERİ EV ALMAK
- Siz yatırımınızı neye yapıyorsunuz? Gerçi şu aralar domates revaçta gibi görünüyor ama...(Kahkahalar)
G. Afşar: Hakikaten aldı başını gidiyor. Bunca yıldır takip ediyoruz ve Türk parasına güvenen hiç yanılmadı. Ama ben yatırım yapmayı bilmem, kocam ilgilenir. Sadece parayı tüketmeyi seviyorum, ona da ihtiyaç var. Birilerinin de ekonomiyi canlandırması gerekiyor.
M. Yücel: Ben risk sevmeyen biri olarak faizde pinekliyorum. (Gülüyor) Kel ve merhem durumu yani... Bir de gayrimenkul almaya çalışıyorum.
İ. Özkasnak: Ben de ileride gayrimenkule yatırım yapacağım.
M. Yücel: Rahmetli babamın bana bir ev almam üzerine vasiyeti var, öncelikli olarak ev almak istiyorum.
G. Afşar: Türk insanı hep bir ev almak için çalışır zaten...
B. Önder: Ben de risksiz yatırım olarak bankada mevduat faizine yatırıyorum. İşin çok içinde olduğunuz için kafanız da karışıyor. Birilerine tavsiye vermek kolay ama kendiniz için zor olabiliyor. Gayrimenkul almak çok kolay değil, ben de hala ev almaya çalışıyorum. (Kahkahalar)...

- Cüzdanınızda kaç paranız var?
G. Afşar: Bilmiyorum...
M. Yücel: Ben de bilmiyorum ama kredi kartlarım var.

- Bu kadar çok para piyasasının içinde olduğunuza göre paramızı tutalım mı dersiniz yoksa har vurup harman mı savurursunuz?
B. Önder: O kadar bilseydik şimdi Karayipler’de olurduk. (Kahkahalar)
G. Afşar: Evet, bir farkındalık var ve çok da har vurup harman savuramıyorsunuz. Krizden bahsedip de akşam alışveriş merkezinde dağıtamıyorsunuz. Ama çok tutumlu muyum? Para harcamayı seviyorum ve parayla keyif yapmayı değerli buluyorum.


AŞK MI, PARA MI?
- En çok ne alırsınız?
G. Afşar: En çok ayakkabı.
İ. Özkasnak: Ayakkabı.
B. Önder: Ben de...
M. Yücel: Ben de... Takı da seviyorum ama onu eşim alıyor. Hep kostümlerle yaşadığımız için ayakkabı bizi yansıtan ve kendi seçtiğimiz bir şey oluyor. Aynı modelden üç ayrı renk aldığımı bilirim.


- Peki, aşk mı, para mı?
İ. Özkasnak: Hepsinden biraz olsa iyi olur. İkisi arasında bir seçim yapmak çok doğru değil.
B. Önder: Aşk olunca para olmaz, para olunca da aşk olmaz diye bir şey yok. İkisini de yakalayanlar var ve gayet de mutlular. Dozu önemli ama bana kalırsa biraz duygusalım, aşk diyebilirim.

- Ben bu yaştan sonra para derdim...
G. Afşar: Ben bu konuda netim ve ben de para derdim. Para lazım.
M. Yücel: Para. Tabii ki mutluluğumuz da sürsün ve kazandığımız parayı mutlu bir şekilde harcayalım. Kocamla ve kızımla o aşkımızın bozulmamasını isterim. Ama para olmazsa o da başka bir şey.


- ’İki gönül bir olunca samanlık seyran olur’ sözü tedavülden kalktı mı dersiniz?
G. Afşar: Bence kalktı artık geçerliliği yok. Devir değişti. Parayla saadet olur mu? Bir yere kadar olabilir.

- Eşleriniz ’bugün de biraz dekolte giymişsin’ diyerek kıskançlık gösterir mi?
M. Yücel: Herkes birbirini iyi tanıdığı için bir karışma olmuyordur herhalde.
G. Afşar: Karışma olsa da dinler miyiz bilmiyorum. Bence hiç yeltenmiyorlar bile.
M. Yücel: Zeki adamlar...

- Yöneticilerinizden dekolte giymeniz konusunda bir istek oldu mu?
İ. Özkasnak: Bazı kanallarda böyle bir şey isteniyor. Bence herkes kendi ayarını biliyor. Garip bir kıyafeti taşıyabiliyorlarsa kimseyi de rahatsız eden bir şey olmaz. Bu insanın kıyafeti taşıması ve zarafetiyle ilgili bir durum.
G. Afşar: Biz de birbirimizi kollarız. Mesela bugün İnci’nin eteğini çok beğenmedim ve bunu çok rahatlıkla da söylerim.

- Bana da üzerinizdeki bluz biraz fazla kapalıymış gibi geldi...(Kahkahalar)
M. Yücel: Gününe göre boğazımıza kadar kapalı gömlek de giyiyoruz. Bizim finans çalışanı ve bankacı görüntümüz var.
G. Afşar: Görev tanımımda arkadaşlarımın kıyafetlerine bakmakla da yükümlüyüm. Bugüne kadar başka bir kaygıyla söylemedim. Gerçekten olmamışsa söyledim. Bugün İnci’ye de söylediğimde o da onayladı beni. Burada bir kardeş kulübü havamız var.


EKRANA ÇIKAN ERKEKLER DE GÜZEL OLSUN!
- Ekran güzel kadınları seviyor, peki, erkeklerin yakışıklı ve güzel vücuda sahip olmaları niye öncelik teşkil etmiyor?
M. Yücel: Bu grupta ne kadar güzel olursan ol, ekran senindir gibi bir düşünce yok. İşinde iyiysen ekrandasın.
İ. Özkasnak: Güzelliğini bilgiyle desteklemiyorsan tek başına yetmez. Ama güzel olmak da gerekiyor.


- Erkekler için niye geçerli değil bu peki, ben de ekranda yakışıklı erkek görmek isterim...
G. Afşar: Bence de. Bunun için bir kampanya başlatalım. Ekrana çıkan erkekler de güzel olsun.

- Evet, hatta erkekler de kaslı vücutlarını sergileyecek kıyafetler giysin...
Şaka bir yana dış güzellikle de hiçbir şey olmuyor. Güzellik geçicidir.

- Sarışının adı var, esmerin tadı derler. Siz ne dersiniz?
G. Afşar: Bütün sarışınlara aptal muamelesi yapıyorlar. Ben bu sarı kafayla dolaşıp kafam da çalışıyor havası vermeyi seviyorum. Esmerin her zaman daha fazla ağırlığı vardır. Sarışının bir de ağırlık koyması meseledir, bunu kabul ediyorum.
İ. Özkasnak: Ben bile bir ara sarışın olmuştum. Bence her kadın hayatın bir döneminde sarışınlığı yaşamalı. Sarışınlığın sadece adı değil, hakikaten bir havası olduğunu düşünüyorum. Sarışın kadın illa ki kendine baktırır.

Hayranlarımız var
- Hayranlarınız oluyor mu?
G. Afşar: Var.

- Adınıza fun club mı kuruyorlar, ne yapıyorlar?
G. Afşar: Çiçek gönderiyorlar. Çok rahatsız eden bir yanı olmadı bugüne kadar. Hoş. Hoşumuza gidiyor, devam etsinler.
M. Yücel: Bir arkadaşımdan benimle ilgili bir blog açıldığını öğrendim. Benimle ilgili birçok görüntü vardı.
İ. Özkasnak: İnternette resimlerimizi koyup takip edenler oluyor. Mesaj atanlar var.

Gülay Afşar
İş dışında da çok eğleniyorum. Kafe kızıyımdır. Arkadaşlarımla kahve içmek için bir anda her şeyi organize edebilirim. Çocuğumun okul toplantısına Beyoğlu’na giderim. İşim biter bitmez hemen iki arkadaşımı organize eder ve Çiçek Pasajı’na giderim. İyi yaşamayı seviyorum ve her zaman vakit buluyorum. Onun için hemen her olayı gezmek için vesile kılabilirim.

İnci Özkasnak
İş hayatında çok yoğun çalışıp iş dışında tembel biriyim. Evde zaman geçirmeyi severim. İnternette gezerim, oyun oynarım. Arkadaşlarımı evde ağırlamayı severim. Onun dışında ben de Nişantaşı’nda kafelerde arkadaşlarımla otururum.

Kenan mı, Kıvanç mı?
- Takip ettiğiniz diziler var mı?
G. Afşar: Her şeyi izlerim.

- En favoriniz?
G. Afşar: ’Öyle Bir Geçer Zaman ki’... Fatmagül’ün sıkıntı vereceğini düşünüyorum. Uzatmakta zorlanacaklar gibi görünüyor. Şu anda belki garip gelecek ama birçok kadın da aynı şeyi söylüyormuş ki Behzat Ç.’yi seviyorum.
M. Yücel: ’Ezel’i ilk bölümünden itibaren hiç kaçırmıyordum. Şimdi seyretmiyorum. Meslek hastalığı oldu, sürekli ileri sarmak istiyorum. Kumanda bendeyse sürekli kanal geziyorum.

- Peki, Kıvanç Tatlıtuğ mu, Kenan İmirzalıoğlu mu?
M. Yücel: Kenan...
İ. Özkasnak: Ben açık ara Kıvanç diyorum.
G. Afşar: Ben ikisine de yok diyorum. Dünya ahiret çoluğum çocuğum olsunlar, görüntü olarak çok beğeniyorum, güzel adamlar ama Behzat Ç.’nin yeri başka. Timuçin Esen de bence ekranda olması gereken biri. Benim tiplerim onlar.


- Ben de Kıvanç Talıtuğ’u çok bebek yüzlü buluyorum, Kenan İmirzalıoğlu ve Erdal Beşikçioğlu favorim olabilir...
G. Afşar: Güzel adam beni de rahatsız ediyor. Sanki yeteneğiyle kameraya bakması birbirine karışıyor.
İ. Özkasnak: Ama bu aşıldı bence. Brad Pitt için de aynı şey söylenirdi.
G. Afşar: O da lazım.


- Kadın oyunculardan kimi beğeniyorsunuz?
G. Afşar: Ben Nurgül Yeşilçay diyorum.
İ. Özkasnak: Dizi izlemiyorum. Ama Türkiye’de en çok Ajda Pekkan’ı beğeniyorum.

SİBEL ATEŞ YENGİN / AKŞAM