24 Mayıs 2009 19:16
Son Güncelleme: 19 Kas 2018 13:42
"ÇİRKİN BİR SALDIRI VE UCUZ BİR SİYASET ÖRNEĞİ!" RTÜK'TEN CHP'YE SERT TEPKİ!..
RTÜK, CHP MYK Üyesi Ali Kılıç'ın RTÜK'e savunma sekreteri atanması süreciyle ilgili iddialarının ''tamamıyla gerçek dışı olduğunu ve siyasi ahlaka yakışmadığını'' bildirdi.
RTÜK'ten yapılan yazılı açıklamada, CHP MYK üyesi Ali Kılıç'ın RTÜK'e savunma sekreteri atanması süreciyle ilgili ''basında yer alan asılsız iddiaları nedeniyle bir açıklama yapılmasına gerek görüldüğü'' kaydedildi.
Söz konusu haberlerde ''Emekli Albay Ahmet Arın'ın RTÜK Savunma Sekreterliğinden zorla istifa ettirildiği yerine de Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Hüseyin Boyrazoğlu'nun kuzeni, emekli Jandarma Kıdemli Albay Mehmet Boyraz'ın atanmak istendiği'' iddialarının yer aldığı belirtilen açıklamada, ''Emekli Albay Ahmet Arın'ın Savunma Sekreterliği'nden zorla istifa ettirildiği iddiası tümüyle gerçek dışıdır'' denildi.
Açıklamada, Arın'ın, 11 Şubat 2008'de RTÜK'e verdiği dilekçeyle savunma sekreterliğinden ayrılarak ''uzman denetçi'' olarak atanma talebinde bulunduğu ifade edilerek, 21 Şubat 2008 tarihli RTÜK toplantısında ''talebin uygun bulunduğuna ve Arın'ın uzman denetçiliğe atanmasına'' oy birliğiyle karar verildiği bildirildi.
Bu sürecin ardından boş kalan savunma sekreterliği kadrosu için yapılan başvuruların değerlendirildiği kaydedilen açıklamaya, şöyle devam edildi:
''Başvuranlar arasından bu makama uygunluğu tespit edilen ve yıllarca terörle mücadele konusunda tecrübe kazanmış Emekli Kıdemli Albay Mehmet Boyraz'ın atanması için Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğinin 'Uygun Görüşü' alınmıştır. Resmi atama prosedürü işletilmiştir ancak bu süreç devam ederken Mehmet Boyraz'ın başka bir işe girmesi neticesinde kendi isteği üzerine atamadan vazgeçilmiştir.
Sonuç itibarıyla, Ali Kılıç'ın Deniz Feneri dosyasıyla ilişkilendirmeye çalıştığı atama sürecine ilişkin bu iddialar yukarıda ortaya konan bu bilgiler ışığında da görüleceği üzere tamamıyla gerçek dışı olup siyasi ahlaka da yakışmamaktadır.
Üst Kurulumuza yapılan atamalarda akrabalık ilişkilerinin dikkate alındığı ve sanki bu sayede Deniz Feneri davasına etki edilmeye çalışıldığı iması çirkin ve ahlaksızca bir yakıştırmadır. Bu iddialarla asıl baskı altına alınmaya çalışılan bağımsız yargımız ve çok değerli bir hukukçu olan Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Sayın Hüseyin Boyrazoğlu'dur. Bu iddialar hukuka yapılmış çirkin bir saldırı ve ucuz bir siyaset örneğidir. Ne siyaset ne kurumlar ne de hukuk böyle gayrı ahlaki saldırılara maruz kalamayacak kadar kutsaldır. Yaklaşık bir buçuk yıl önce gündeme gelen ve gerçekleşmeyen bir atama sürecini yeni başlatılan bir uygulama gibi sunmak hiçbir insani değerle telif edilemez. Bu ve buna benzer yalan, iftira ve kamuoyunu yanıltmaya yönelik haberleri açıklamayı ve yayımlamayı alışkanlık haline getirenleri bir kez daha şiddetle kınıyor ve takdiri kamuoyuna bırakıyoruz.''
Söz konusu haberlerde ''Emekli Albay Ahmet Arın'ın RTÜK Savunma Sekreterliğinden zorla istifa ettirildiği yerine de Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Hüseyin Boyrazoğlu'nun kuzeni, emekli Jandarma Kıdemli Albay Mehmet Boyraz'ın atanmak istendiği'' iddialarının yer aldığı belirtilen açıklamada, ''Emekli Albay Ahmet Arın'ın Savunma Sekreterliği'nden zorla istifa ettirildiği iddiası tümüyle gerçek dışıdır'' denildi.
Açıklamada, Arın'ın, 11 Şubat 2008'de RTÜK'e verdiği dilekçeyle savunma sekreterliğinden ayrılarak ''uzman denetçi'' olarak atanma talebinde bulunduğu ifade edilerek, 21 Şubat 2008 tarihli RTÜK toplantısında ''talebin uygun bulunduğuna ve Arın'ın uzman denetçiliğe atanmasına'' oy birliğiyle karar verildiği bildirildi.
Bu sürecin ardından boş kalan savunma sekreterliği kadrosu için yapılan başvuruların değerlendirildiği kaydedilen açıklamaya, şöyle devam edildi:
''Başvuranlar arasından bu makama uygunluğu tespit edilen ve yıllarca terörle mücadele konusunda tecrübe kazanmış Emekli Kıdemli Albay Mehmet Boyraz'ın atanması için Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğinin 'Uygun Görüşü' alınmıştır. Resmi atama prosedürü işletilmiştir ancak bu süreç devam ederken Mehmet Boyraz'ın başka bir işe girmesi neticesinde kendi isteği üzerine atamadan vazgeçilmiştir.
Sonuç itibarıyla, Ali Kılıç'ın Deniz Feneri dosyasıyla ilişkilendirmeye çalıştığı atama sürecine ilişkin bu iddialar yukarıda ortaya konan bu bilgiler ışığında da görüleceği üzere tamamıyla gerçek dışı olup siyasi ahlaka da yakışmamaktadır.
Üst Kurulumuza yapılan atamalarda akrabalık ilişkilerinin dikkate alındığı ve sanki bu sayede Deniz Feneri davasına etki edilmeye çalışıldığı iması çirkin ve ahlaksızca bir yakıştırmadır. Bu iddialarla asıl baskı altına alınmaya çalışılan bağımsız yargımız ve çok değerli bir hukukçu olan Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Sayın Hüseyin Boyrazoğlu'dur. Bu iddialar hukuka yapılmış çirkin bir saldırı ve ucuz bir siyaset örneğidir. Ne siyaset ne kurumlar ne de hukuk böyle gayrı ahlaki saldırılara maruz kalamayacak kadar kutsaldır. Yaklaşık bir buçuk yıl önce gündeme gelen ve gerçekleşmeyen bir atama sürecini yeni başlatılan bir uygulama gibi sunmak hiçbir insani değerle telif edilemez. Bu ve buna benzer yalan, iftira ve kamuoyunu yanıltmaya yönelik haberleri açıklamayı ve yayımlamayı alışkanlık haline getirenleri bir kez daha şiddetle kınıyor ve takdiri kamuoyuna bırakıyoruz.''