31 Oca 2012 20:08 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 13:17

CİNER MEDYA GRUP BAŞKANI KENAN TEKDAĞ'DAN ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR!

Mediacat Dergisi, son sayısında Ciner Medya Grubu Başkanı Kenan Tekdağ ile gerçekleştirdiği söyleşiye yer verdi.

Ciner Medya Grubu Başkanı Kenan Tekdağ Mediacat Dergisine verdiği röportajda grubun yol haritasını çizdi, gündemdeki medya tartışmalarına dair çarpıcı açıklamalar yaptı.

ATV-Sabah'ın satışı, Ece Temelkuran'ın Habertürk'ten gönderilmesi, Ciner medyanın yeni yatırımları gibi konularda açıklamlar yapan Kenen Tekdağ hayli iddialı yorumlarda bulundu...

İşte Kenan Tekdağ'ın yaptığı açıklamalar:

Grubunuzdaki gelişmelerden sonra yaptığınız açıklamada Habertürk organizasyon modelinde değişikliğe gittiğinizi belirttiniz. Bundan bahsedebilir misiniz?
Mesleği gazetecilik olan birisinin haber kanalını yönetmesinin, bazı problemler getirdiğini düşünüyoruz.
Haber kanalının aynı zamanda bir işletme olduğu, programlar veya diğer faaliyetlerin çok fazla kurumu bağladığı göz önüne alındığında, görevdeki kişinin gazetecilik faaliyetlerini yürütmesi açısından sorunlar yarattığını düşünüyoruz.
Bundan sonrası için kanalı ticari açıdan daha üst noktaya taşımak istiyoruz. Televizyonun Genel Yayın Yönetmenliği görevini sadece gazetecilik ve habercilik odaklı birisinin yürütmesinden ziyade genel müdürlük olarak adlandıracağımız, işe ticari açıdan bakan bir yönetici ve yönetim modeli üzerinde karar kıldık.

ECE TEMELKURAN NEDEN GÖNDERİLDİ?

Ece Temelkuran’ı Milliyet’ten transfer ettiniz ve şimdi yollarınızı ayırdınız. Bunun nedeni nedir?
Ece sevdiğimiz saydığımız güçlü bir yazar. Kendisiyle iki yıllık sözleşmemiz vardı. Sözleşmesi sona erdi.
İki yılda gazeteye yazılarıyla değer katmıştır. Hiçbir yazısına müdahale edilmemiştir. Zaten Genel Yayın Yönetmenimiz Fatih Altaylı köşe yazarlarının özgürlüğü konusunda son derece saygılı ve duyarlı bir yöneticidir.
Ancak Ece’nin son dönemde Tunus’a yerleşmesi, sosyal medyaya odaklanması, sosyal medyayı kullanma tarzı ve orada oluşturduğu profil yeni bir durum oluşturdu. Bu yeni durumun ileride çeşitli açılardan problem yaratma potansiyeli içerdiğini değerlendiren gazete yönetimi, kendi özgür iradesiyle sözleşmeyi yenilememe kararı aldı. Birbirimizin tercihlerine saygılıyız. Ece’ye teşekkür ediyor, inançları ve tercihleri doğrultusunda yazacağı yeni mecralarda başarılar diliyoruz.
Siyaset-medya ilişkilerine gelince, bu konunun sadece Türkiye’de değil hemen her ülkede sorunlu bir alan olduğunu biliyoruz. Noam Chomsky’nin çalışmaları batı ülkelerinde de bu konuda ne tür sorunlar yaşanmakta olduğunu yeterince güçlü örneklerle ortaya koyuyor.
Gazeteciler dünyada ve Türkiye‘de evrensel bir sınırlama olan şiddete teşvik ve tahrik, ırkçılık ve nefret suçları haricinde ceza hukuku araçlarına maruz bırakılmadan özgürce çalışabilmelidirler. Unutmayalım ki gazetecilerin özgürlüğünü savunmak onların kişisel özgürlüğünü savunmaktan daha çok halkın haber alma hakkını savunmaktır, bu yönüyle de, katılımcı demokrasiyi savunmaktır.

Yayın çizginizi tanımlar mısınız?
Kendimizi kitle medyası olarak konumlandırıyoruz. Bir yelpazeye hitap ettiğimizi düşünüyoruz. Kendimizi ne karşıtlık ne de yandaşlık üzerinden tanımlıyoruz.

Medya ve yönetim anlayışınızdan bahsedebilir misiniz?
Eskisi gibi medyanın tek başına bir güç olduğunu söyleyemeyiz. Eskiden gücünün kötüye kullanılmasıyla beraber bu gücü yitirdi.
Medya işini kurumsal ve editoryal olarak ayırdığımızda kurumsal bölümünü ticari olarak bir kazanç merkezi, para kazanma ilkesi üzerinden yönetiyoruz. Medyayı sadece gazetecilerin iş yaptığı, entelektüel faaliyet olarak görseydik tabii ki finanse edilebilirdi. Burayı aynı zamanda bir endüstriyel yatırım olarak görüyoruz. Bir bütün olarak baktığınızda iş hayatının gerekleri, işletmenin rasyonalitesi neyse, o plan çerçevesinde ilerliyoruz. Bu açıdan, her işletmede söz konusu olabilecek sübvansiyonlar, destekler, patronajın yarattığı imkanlar iş odaklı. Burayı rasyonalite kriterlerini göz önünde bulundurarak yönetiyoruz.

Dergilerin bir kısmını bu sebeple mi kapattınız?
Sadece bu sebeple. Türkiye’de dergicilik, rakamların ortaya koyduğu üzere reklam mecrası olmaktan çıkıyor ve daralıyor. Gelir-gider seviyesi dergiyi mantıksız kılıyor. Projeksiyon açısından baktığınız zaman şu anda mevcut dergilerimiz güçlü bir şekilde devam ediyor.

CİNER GRUBU EĞLENCE KANALI KURACAK MI?

Yeni yatırımlarınız olacak mı? Televizyonda haber dışı kategorilere girmek istiyor musunuz?
Haber ve enformasyon medyası inşa etmeye başladığımızda hem ticari hem de tüketim açısından çok başarılı olduk. Eğlence medyası perspektifimizin içerisinde. Türkiye’de bu alanda bir-iki yıl içerisinde değişiklikler olacağını öngörüyoruz. Frekans ihaleleriyle sektörün yapısının değişeceğini, birinci ve ikinciye dayalı fiyatlandırmaların maksimum iki yıl içinde değişeceğini düşünüyoruz. Bu süreç içerisinde, eğlence medyasında bir fırsat doğarsa değerlendiririz.

ATV-SABAH SATIŞIYLA İLGİLENİYORLAR MI?

Bu durumda şu anda satılacağı konuşulan ATV’yle ilgileniyor musunuz?
Şu an itibariyle böyle bir planımız yok. Yine de her zaman fırsatları değerlendiririz. Kendi kriterlerimize göre bir ön değerlendirme yaparız. Eğlence medyasına dair en fazla iki yıl içinde Türkiye’de bu alandaki bütün realitelerin değişeceğini düşünüyoruz.

Diğer gruplardan büyük kanalların satışa çıkmasını bekliyor musunuz?
ATV satışa çıktı, Star yeni el değiştirdi. Show TV’yle ilgili her zaman gündemde olan belli ölçülerde satışa çıkacağı, ortaklık yapısında değişiklik olacağı haberleri var. Kanal D’nin bunu yaşayacağını sanmıyorum.
Geçtiğimiz günlerde Yavuz Semerci’nin çok iyi bir analizi vardı. 2005’de ATV ile başlayan süreçte doğan kaynamaların, el değiştirmelerin, el koymaların yarattığı fırsatları Kanal D avantaja çevirdi. Biliyorsunuz 2005 ve 2006’da ATV dört segmentte birinciydi. Gelinen noktada Kanal D her segmentte ezici üstünlüğe sahip. Bütün bu kargaşanın kaymağını Kanal D yedi. Başkalarının yaşadığı veya yaşamak zorunda bırakıldığı problemler Kanal D’de ustaca manevralarla yönlendirildi.

Çok uzun yıllar ATV’yi yönetmiş biri olarak kanalın bugün geldiği noktayı veya satışa çıkarılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kendileri henüz ayrıntılı açıklama yapmadılar. Hangi hissedarların hangi oranda hissesinin satışının yapılacağı konusunda bir bilgim yok. Bu yüzden ayrıntılı bir değerlendirme yapamıyorum. Çalık Grubu ülkemizin başarılı bir iş grubudur. Eğer satın alma fiyatının üzerinde yani, kazançlı bir fiyatla satış yapacaklarsa, ticari olarak her mal satılabilir. Aradan dört yıl geçtikten sonra satın alma fiyatının altında bir fiyatla satış söz konusu olursa, bu durumda da ticari olarak hesaplar tutmamış demektir.
Mevcut durumda ancak şunu söyleyebilirim; ATV ve Sabah 2007’de satışa çıkarıldığında önceki üç yıllık dönemi değerlendirirsek sektördeki yerleri çok iyi bir noktadaydı. Örneğin ATV 2005 ve 2006’da dört segmentte de birinci konumdaydı. Sabah da 2006’da Hürriyet’i tirajda geçmiş durumdaydı. Ticari gelir olarak da sanırım başa baş durumdaydılar. O tarihte satış fiyatı konusunda elbette bu tablonun ileriye yönelik projeksiyonu yapılarak, böyle devam edeceği yönünde değerlendirme yapılmıştır. Bu projeksiyonun sonraki dört yılda realize olup olmadığını, mevcut durumun ileriye dönük etkisi, dolayısıyla firma değerine etkisini hem satıcı hem potansiyel alıcılar göz önüne alacaktır. Ben şahsen Çalık Grubu’nun medyada kalmasını isterim. Kendilerine başarılar diliyorum.

YENİ BİR GAZETE PROJESİ VAR MI?

Yazılı basında yeni yatırımlarınız olacak mı?
Şu anda yazılı basından memnunuz. Geleceği de iyi görüyoruz. Bu alanlarda öncelikle organik büyümeye
odaklanmış durumdayız. Kendi kurduğumuz müesseselerin sektörde başarılı olarak büyümesini hedefliyoruz. Eğer piyasa koşulları yeni bir markayı gerektirirse onu yaratırız çünkü buradaki ‘knowhow’ımız yeni markalar yaratabilecek durumda. Şu anda bazı gazetelerde patronaj sorunu var. Milliyet ve Vatan’ın tirajlarında çok ciddi düşüş var. Sabah satışa çıkmış durumda. Akşam minör bir oyuncu. Zaman başarılı, ama ayrı bir kategoride. Beş yılık süre içerisinde mücadele Habertürk’le Hürriyet arasında olacak.

Reklam gelirinde Hürriyet daha ileride...

Beş yıllık periyot liderliği etkiler. İnsanlar sırf geçmişe dayalı ticari tercihte bulunmaz. Gazete alanlara hem endüstriyel hem de entelektüel ürün olarak daha iyisini sunarsanız ve bunu sürdürülebilir kılarsanız bütün değerlendirmeler değişebilir. Çağımızda bir-iki yıl bu değişim için yeterli. Yüz yıllık firmalar, üç yıllık geçmişi olan firmaların karşısında yok olup gidiyor. Bu hız çağında eski olmak bazen dezavantaj. Eski olmak geleceğe kalmanın garantisi değil.

Dijital alanda yatırım yapmayı düşünüyor musunuz?
Türkiye’deki dijital alan henüz ticarileşmedi. Ancak dijitalin habercilik açısından önemli olduğunu düşünüyorum. Bugün tek başına enformasyon çok matah değil. Enformasyon bombardımanı var ama bu, dezenformasyon sağanağını da beraberinde getiriyor. Güvenilirlik testinden geçmiş bilgide entelektüel kalite farkı ortaya çıkıyor. Enformasyon bombardımanıyla sunulan hızlı gelişmeleri, değişmeleri, dönüşümleri siz nasıl adlandırıyorsunuz, başkaları nasıl anlamlandırıyor? Anlamlandırmalar arasındaki kalite farkı, çekicilik bu ölçümlemedeki sıralamayı da belirleyecek. Eğer sizin elinizde bu anlamlandırmayı etkili, sofistike sunumuyla cazip kılacak basit, ihtiyacı karşılayacak bir entelektüel insan sermayesi varsa, bunun yanı sıra diğer teknolojik şeyler de mevcutsa bir fark yaratırsınız. Yoksa televizyonun ya da gazetenin sunduklarının ötesine geçemezsiniz.