04 Tem 2011 12:29 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:32

CİNER MEDYA GRUBU'NDA SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ KAPANDI, KILIÇLAR ÇEKİLDİ! BAKALIM KİMİN KELLESİ GİDECEK?

Habertürk Gazetesi'nin Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı'yla Habertürk Televizyonu'nun Genel Yayın Yönetmeni Yiğit Bulut arasındaki soğuk savaş yeni bir boyut kazandı&...VAROL ERSOY yazdı...

Fatih Altaylı-Murat Bardakçı ikilisi, patronların “Birbirinize sataşmanız hiç de hoş olmuyor ve gruba zarar veriyor” uyarısını son iki haftadır duymazlıktan gelmeye başladı ve Yiğit Bulut’a karşı resmen cephe açtı…
Kendisine yönelik eleştirilere tahammülsüzlüğü ve anında yanıt vermesiyle bilinen Yiğit Bulut’un, Bardakçı-Altaylı ikilisinin yağdırdığı “kurşun” gibi eleştiriler, suçlamalar ve hakaretler karşısında sessiz kalması ise oldukça manidar bulundu!
Hatırlarsınız; bu iki cephe arasındaki soğuk savaş, seçimlerden hemen sonra gün ışığına çıktı… Murat Bardakçı, iki hafta kadar önce canlı yayınlanan programında, Yiğit Bulut’u “seyirciyi kanala küfrettir hale getirmekle” suçladı…
Geçen hafta ise Teke Tek Özel’de sinek krizi yaşandı… Programın konuğu Hüsamettin Cindoruk’tu. Onun konuştuğu dakikalarda Altaylı-Bardakçı ikilisi, stüdyoda beliren bir sineği öldürmeye çalışmakla meşguldü… Kameralar bu sırada bu ikiliye çevrildi ve Altaylı’nın şaka yollu da olsa, “Belki de Yiğit Bulut bize karşı örgütledi bu sineği... Ben geldiğimde salıyor buraya. Dalga geçiyoruz ya kızıyor bize” dediği duyuldu…
İkilinin sinek üzerinden Yiğit Bulut’u şaka yapıyormuş gibi suçlamaları, bu hafta resmen hakarete dönüştü…
Altaylı bu haftaki programın girişinde yine Yiğit Bulut’a sataştı. Bardakçı, sineklerin sürekli Yiğit Bulut’u takip ettiğini söyleyince, ikili arasındaki konu “b.k” imasına kadar dayandı:
Fatih Altaylı: Yiğit Bulut yukarda sinekleri gezdirirken görülmüş. Çeşitli sineklere ip bağlamış, yedirip içirip besliyormuş, yemekhaneye götürüyormuş, bizim program başladığı anda salıyormuş sinekleri. Ben kameraman arkadaştan rica ettim. Bir kamera program boyunca sineği takip edecek eğer bize yaklaşan olursa erken uyarı sistemi devreye girecek. Hatta ben Yiğit’e söyledim, ’Bu sinekleri böyle iple taşımana gerek yok onlar seni zaten takip eder’ diye. ’Yok abi etmezler’ dedi. Ben de ’Ederler ederler emin ol’ dedim. Yani ciddi biçimde komplo olduğunu kanıtladım.
Murat Bardakçı: O sinekler neye gidiyor?
Fatih Altaylı: Sineğine göre değişir. Arı olsa bala gider mesela...

Bardakçı ve Altaylı, Yiğit Bulut’a saldırılarını sadece televizyon ekranından yapmakla kalmadı, bunu gazetedeki köşelerine de taşıdı…
Altaylı dünkü yazısında Bulut’un Maslak’taki İstanbul Golf Kulübü’ne taktığını öne sürerek, aynen şunları yazdı:
“Aylardır canı sıkıldıkça yazıyor, ‘Ayrıcalıklı bir zümre beyaz topa vursun diye, şehrin göbeğindeki kamu arazisi bunların kullanımına nasıl açılır?’ diye soruyor. Hadi orada kalsa iyi, yetmiyor, buranın ‘müthiş bir rantı’ olduğundan söz ediyor, bu rantın değerlendirilmesini istiyor. Yiğit Bulut’un bunu niye istediğini anlayabilmiş değilim. Diyor ki: ‘Burada müthiş bir rant var. Onu değerlendirin. Golfçüleri buradan atın.’ Yani İstanbul’un içinde ender kalmış geniş yeşil alanlardan birinin, birilerine satılmasını, birilerine peşkeş çekilmesini istiyor. İstiyor ki, orada da dev bloklar yapılsın, alışveriş merkezleri inşa edilsin, oradan birkaç milyar dolarlık rant yaratılsın. Birileri zengin edilsin. Bir yeşil alanın tahrip edilip yok edilmesini niye istiyor anlamıyorum. Yoksa birileri buraya göz dikti de biz mi duymadık!”


Altaylı bu kadarla da kalmadı ve yazının sonuna eklediği " Ne Zaman Adam Oluruz?" başlıklı bölümde isim vermeden yine Yiğit Bulut’u hedef aldı… Soruya verdiği yanıt şöyleydi:
"Ne Zaman Adam Oluruz? Fazla yalakalığın, sonunda yalakalık yapılan tarafından kaale alınmamakla sonuçlandığını anladığımız zaman.”

Altaylı yazar da Bardakçı durur mu? O da dünkü yazısında Yiğit Bulut’un bir tarihçi yazardan yaptığı alıntıyı çok sert bir üslupla eleştirdi.

Evet; Bardakçı ve Altaylı ikilisi önce stüdyodaki sineklerden yakınarak şaka yollu da olsa işi, Yiğit Bulut’a ‘b.k’ demeye kadar vardırdılar; sonra da eleştirilerini sütunlarına taşıyarak ağır ithamlarda bulundular…

Sonuç ne olur; artık sıcaklaşan bu savaşı kim kazanır bilemeyiz…
Tek bildiğimiz; bu savaşın artık “kelle götürecek” boyuta geldiği…
Bakalım; giden o kelle, kime ya da kimlere ait olacak?

VAROL ERSOY