29 Ağu 2022 10:52 Son Güncelleme: 29 Ağu 2022 11:30

CİMER'e iki buçuk yılda 15 milyon başvuru: "Çürümüşlük göstergesi"

CHP Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül, kurumsal çöküşün vatandaşları CİMER’e mecbur bıraktığını belirterek “İktidar her ne kadar yapılan başvuru sayısı ile övünse de bir aslında bir çürümüşlük göstergesi” dedi

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne (CİMER) son iki buçuk yılda 15 milyon başvuru yapıldığını açıkladı. CHP Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül, kurumsal çöküşün vatandaşı CİMER’e mecbur bıraktığını söyledi.

CHP Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül’ün yazılı soru önergesini yanıtlayan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, CİMER’deki yoğunluğu gözler önüne serdi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, CİMER’e 2020 yılında 5,9 milyon, 2021 yılında 6,1 milyon ve 2022 yılının ilk yarısında 3 milyon başvuru yapıldığını açıkladı. Oktay, başvuruların ayrıntılarına ise değinmedi.

Birgün’den Hüseyin Şimşek’in haberine göre, kendisine gönderilen yanıtı değerlendiren CHP’li Bülbül, kurumsal çöküşün vatandaşı CİMER’e mecbur bıraktığını kaydetti. Bu sistemin de yeteri kadar çalışmadığını bildiren Bülbül, “İktidar her ne kadar CİMER’e yapılan başvuru sayısı ile övünse de bir aslında bir çürümüşlük göstergesidir. Kurumların, ekonominin çöktüğünün, işsizliğin arttığının bir göstergesidir” dedi.

"KURUMLAR ÇALIŞMIYOR"

Her yıl CİMER’e yapılan başvuru sayısı artıyor. Çünkü kurumlar liyakatten uzak, işlevselliğini yitirmiş durumda” diyen Bülbül, ayrıca şunları söyledi:

"Yurttaşlar, devlet kurumlarında talepleri karşılanmadıkça CİMER’e başvuru yapıyor. Hatta bu kurumu bir şikayet yeri olarak görüyor. Yani kurumların çalışmadığı, iş görmediği yerde yurttaş istek, şikayet ya da görüş iletiyor ki bu da bir anlam ifade etmiyor. Devletin görevi yalnızca vatandaşın sorununa ilişkin talebi almak değil milyonlarca başvurunun kaçı sonuca ulaşmış kamuoyuna açıklanmaktır. Göstermelik başvuru merkezi haline gelen CİMER’in hiçbir fonksiyonu kalmamıştır. Kısaca bu durum tek adam ya da parti devletin ucube sisteminin, Anayasal hak ve özgürlüklerin yurttaş tarafından kullanamadığının, yasakçı Saray rejiminin uygulamalarının bir sonucudur.”