CHP’ye tam saha pres! İşin sonu nereye varacak?

Medyaradar siyaset analisti Atilla Akar, CHP’ye yönelik soruşturmanın potansiyel sonuçlarını tartıştı…

Efendim; CHP’nin 38. Kurultayındaki bazı parti delegelerine yönelik kurultay sonuçlarını etkilemeye dönük “Rüşvet” iddiaları ile olay bambaşka bir boyuta sıçramış oldu. Delege oylarının “Satın alındığı” söylendi. Bu yeni durum -arada bağ olsa da- ne dünkü ilçe belediyelerine yönelik operasyonlara ne de şu veya bu CHP’li kişiye yönelik iddialara benzemiyor. Sonuçta ortaya konulan “Şaibe” ağır!..

Artık olay tümüyle CHP’nin “Kurumsal şahsiyeti” ile ilgili bir durum arz ediyor. Şu an Türkiye’nin birinci ve ana muhalefet partisi konumundaki CHP’ye yönelik bu durumdan ne amaçlanıyor olabilir? Benim işim olmayan hukuki iddialar bir yana herkes bu soruya bir cevap arıyor ve kendince de veriyor. Bende kendi bakış açımdan bir cevap aramaya uğraşıyorum. (Bu diğerlerinin yanlış olduğu anlamına gelmiyor) Şimdi sizlerle paylaşmaya çalışayım…

Kurultay İptal Olunur mu?..

Öncelikle şunu belirteyim. Bazı insanların kafasında beliren “CHP kapatılır mı”, “İşler buraya kadar varır mı?” sorunun cevabı şu an geçersizdir. Bu o kadar kolay değil ve ülkede çok büyük sorunlara yol açar. İlaveten prosedürü çok daha farklıdır. O yüzden buraları geçiyorum. Çok spekülatif ve gereksiz bir sorudur.

Ancak “Kurultay iptal edilip, tekrarlanır mı?” sorularının cevabına ise kolaylıkla da “Hayır” diyemiyorum. (Hukuksal süreç buna nasıl izin verir, verir mi bilmiyorum.) Birilerinin en azından böylesi niyetler taşıyabileceğini tahmin etmek güç değil. Dolayısıyla eğer durum buna izin verirse şartlar zorlanabilir. (Gerçi bu da çok ciddi sıkıntılar yaratır. İktidar bu kadarını omuzlayabilir mi bilmiyorum.) Bu yöndeki iddia ve söylentiler ne derece gerçek, durumu daha da germek amaçlı mı yoksa oluru var mı tartışılır. Lakin şu sıralar insanların aklına gelen sorulardan biri de bu. (Gerçi CHP’liler “Olmaz” diyorlar ama oraları çoktan geçtik gibi galiba) Bu soruya donanımı müsait ve objektif hukukçular cevap verse iyi olur. Şayet “Oluru varsa mümkündür” diyebileceğim ancak. Zannetmiyorum ama işler bir yandan da oraya doğru gidiyor kokusu yayıyor sanki. Eğer yanıltıcı bir kanaat değilse!..

Psikolojik Bir Operasyon mu?..

Öte yandan, şu aşamada benim varsayımıma göre bu durumun asıl amacı (Başka boyutları da olmakla birlikte) daha farklı bir sonucu hedefliyor. Bu olay hukuki içerikte görünse dahi esas olarak ve aslında “Psikolojik” amaçlı gibi. İddiaların doğru veya yanlış olup olmadığını geçerek söylüyorum.

Bence şurası iyi anlaşılmalı; şahsi sezilerime göre buradan CHP hukuken mahkûm edilmek istenmiyor. (Şu aşamada zaten bunun yapılamayacağını ya da çok ciddi sonuçlara yol açabileceğini düşünüyorum.) Ancak hukuk üzerinden CHP’nin imajı, ahlaki duruşu, kurumsal kimliği sorgulanmak ve suçlanmak isteniyor. Bana kalırsa arzulanan, toplum ve özellikle de CHP’yi destekleyen kitle gözünde “Bakın sizin partinizde rüşvetçi, üç kâğıtçı, şaibeli, ahlaka aykırı işler yapıyor”u göstermek ve dedirtmek. Tabii o kitle bundan etkilenir mi etkilenmez mi, inanır mı inanmaz mı o ayrı konu. CHP’ye sanki bir damga vurulmak isteniyor. “Çamur at izi kalsın” yöntemi ile bir “Karalama” mı yapılmaya çalışılıyor acaba?

“Ne Var Yani, Herkes Yapıyor” Tavrı!..

Öyle veya böyle artık olayların hangi yönde olur ise olsun ne derece geçerli olduğunun fazla bir önemi kalmadı. Çünkü bugün Türkiye’de işler çığırından çıkmış ve toplumda bundan fazlasıyla nasibini almış görünüyor. Etik çözülme ayyukta. Düne değin sağ kesim kendilerine yakın buldukları iktidar için genellikle “Çalıyorlar ama çalışıyorlar”, “Olsun, alınları secdeye değiyor ya”, vb, türü gerekçeler üretip, vicdani aklama gayretlerine giriştiyse diğer kesimde benzer gerekçeler üretip kendilerini rahatlatabilir. Bu olaya özel değil, genel manzaraya dair söylüyorum.

Yanlış anlaşılmasın. Şu aşamada kimseye bir şey isnat edemem. Burada henüz ispatlanmış bir şey yok ama varsayalım ki öyle bile olsa bunu vicdanlarda rasyonelleştirip, normalleştirecek tonla gerekçe üretilebilecektir. Bu “Onlar yapıyor biz de yapmışız ne olmuş” şeklindeki durumu dengeleyici lakaytlığı tavrı da olabilir. Maalesef toplumsal gerçeğimiz böyle. Her iki kesimden de insanlar böyle bahanelere sığınmaya öylesine hazırlar ki. Zaten hepsinden kötüsü de budur!..

Şimdi Sıra Bizde!..

AK Parti, yöneticileri, kimi belediyeleri hatta cumhurbaşkanının kendisine bile CHP ve taraftarları tarafından birçok kez benzeri iddialarla suçlandı bu ülkede. Böyle bir algı oluşturulmaya çalışıldı. Kısmen etkili de oldu sanırım. Anlaşılan şimdi tersinden bir kanaat inşası oluşturulmaya çalışılıyor. “Bakın siz bize böyle diyordunuz ama sizin de bizden bir farkınız yok” demeye getiriliyor adeta. Tıpkı bir vakitlerin “Yok aslında birbirimizden farkımız ama biz Osmanlı Bankası’yız!” reklamında olduğu gibi…

CHP’nin toplumun gözünde hukuken “Sabıkalı” olduğu ispat edilemese bile kafalarda soru işaretleri ve şüphe doğması hesaplanmışa benziyor. Kısaca olay daha ziyade CHP’ye yönelik yeni bir “Algı inşası” nı andırıyor. Temelinde etik iddialar var. CHP bu açıdan yıpratılmaya çalışılıyor. Buna gerçekten kendi zaaf ve hataları mı yol açtı, iddia edilen türde olaylar gerçekleşti mi yahut tümüyle bir iftira mı ayrı bir tartışma konusu…

Ayrıca İmamoğlu mu Hedefleniyor?..

Fakat olayın esas boyutu bu olmakla birlikte bir boyutu daha var gibi. Bu boyutlardan birisi de işin ucunun İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na vardırılmaya çalışılma durumudur. Çünkü şu ana kadarki bir kesim medyada yazılıp çizilenlere bakılırsa olayın esası İmamoğlu’na yönelik suçlama ya da imalar içeriyora benziyor. Bunu nasıl somutlarlar, somutlayabilirler mi o ayrı bir durum.

Buna göre İmamoğlu kurultayda Özgür Özel’i canla başla desteklerken, belediye kaynaklarına dayanarak delegeleri “Yemlediği” kastediliyor. Bu anlamda İmamoğlu’na yönelik yeni bir operasyonun ilk sinyali ya da alt yapısı mı hazırlanıyor diye düşünülebilir. Artık buralardan nerelere kadar uzanılmak istenir bilmiyorum!..

CHP’yi “Karıştırma” Boyutu da Var mı?..

Öte yandan buradan CHP içi tartışmaların kaşınması da hedeflenmiş olabilir. (Gerçi kaşımaya ihtiyaç yok. Onlar bunu kendi kendilerine zaten gayet güzel hallediyorlar. Bu olayın gündeme gelmesi bile eski Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir TV kanalındaki sözleri dolayısıyla olmadı mı? ) CHP içi kavgaları iyice ajite edip, silkeleyip işin ucunu muhtemel seçimleri kaybedecekleri bir kıvama getirmek de olabilir. Sonuçta politika bu. Aynı zamanda rakibinin zaaf ve hatalarından faydalanma sanatı yani!..

Evet, CHP’ye yönelik girişim giderek çatallaşacağa benziyor. Olay bütün bunları aşıp, çok daha şaşırtıcı boyutlara sıçrayabilir. O yüzden benimde aklıma ister istemez acaba Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçenlerde söylediği “Turbun büyüğü”nden kastedilen aslında bu muydu sorusu düşüyor. Siz ne dersiniz?..

13. 02. 2025