CHP'li Enis Berberoğlu ilk kez partisi adına konuştu
CHP Genel Başkan Yardımcısı Enis Berberoğlu, Halk TV'de gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Enis Berberoğlu, Halk Tv'de
gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Berberoğlu, "Hükümetinki
savaş tezkeresidir. Bizimki milli bir terörle mücadele
tezkeresidir" dedi.
Enis Berberoğlu "Kesinlikle çok açık söyleyeyim CHP şuanda en doğru
teşhisi koyan parti. Bazı dönemler vardır ki devleti yöneten
kurumlar bir şekilde siyasi körlüğe düştüğü zaman muhalefetle
iktidarın çok fazla farkı kalmaz. Bunu çok uzun yıllar yaptığım
eski mesleğimden yani gazetecilikten iyi bilirim. Türkiye'de şuanda
siyasi iktidar maalesef diyorum. Yani bunu özellikle söylüyorum
kontrolü kaybetmiş durumdadır. O yüzden önce bir kere meselenin
özüne inmekte yarar var. Sizin çizdiğiniz tablo bence az bile.
Diyorsunuz tarih yaşanıyor, ben diyorum ki makus bir talih
yaşanıyor. Yani makus bir talih yaşanıyor aslında. Bunlar
olmayabilirdi açık söyleyeyim. Şimdi problem Türkiye'nin hemen
sınırının ucunda soydaşlarımızın yaşadığı bir bölgeye yapılan bir
terör saldırısı. Bir kere doğru anlamak lazım tezkere bizim
seçtiğimiz CHP olarak bir tanım değil. Anayasanın 92. maddesine
göre hükümetin getirmesi gereken bir format. Yani böyle yazılıyor.
Yani Türkiye bir şey yapacaksa sınır ötesinde adı tezkere olmalı.
Bunu biz seçmiyoruz. Bana sorarsanız bizim yaptığımız aslında
terörle mücadele tasarısı. Yani öyle bir çerçevede görüyoruz bu
olayı" diye konuştu.
HÜKÜMETİNKİ SAVAŞ TEZKERESİDİR
Enis Berberoğlu, "Hükümetinki savaş tezkeresidir. Bizimki milli bir
terörle mücadele tezkeresidir eğer tabir yerindeyse. Sebebi,
Türkiye Cumhuriyetinin bu kadar hakikaten yani yıllardır terörle
mücadelede deneyim kazanmış, şehit vermiş bir TSK var. Bunlar
dururken ve Amerika ve NATO kara harekatı yapmayacağım diye basbas
bağırırken hala yabancı askere açık bir tezkere getirmenin ne alemi
vardı? Buradan soruyorum ben hükümete madde bir. İki, kara
harekatını Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı, Başbakanı talep
ediyor. O zaman kendi askeri yetmiyor mu ki onları çağırıyor madde
iki. Çok klasik bir şey vardır yani fıkra gibi anlatılır böyle
diplomaside. Büyük bir ülke küçük bir ülkenin Başbakanını, işte
büyük ülkenin Başbakanı demiş ki, sınırda bir hareketlilik var eğer
bize saldırmayı düşünüyorsanız çok az bir kuvvet. Eğer bizim
saldırımızı karşılamayı düşünüyorsanız o da çok az bir kuvvet.
Şimdi Türkiye'yle Suriye'nin durumu biraz bu. Hele Kobani
çerçevesinde baktığımızda. Yani Türkiye'nin gücü zaten Kobani'ye
yeter ve bu olayı da terörle mücadele kapsamında halledebilir.
Bizim önerdiğimiz bu. Neden bunu öneriyoruz? Çünkü aksi halde
Kobani'de yaşanılacak bir takım olayların, katliamın sorumlusu
olmak istemiyoruz insanlık suçudur bu sebeple. Madde bir.
Türkiye'de bir savaş istemeyen belki de tek partiyiz. Bu kadar
açık. Ama bu savaş istememek burnumuzun dibindeki bir insanlık
suçuna da seyirci kalmak anlamına gelmiyor. Bu sebeple biz Kobani
özelinde bir terörle mücadele paketi önerdik hükümete. O yüzden
milli tezkere diyoruz. O yüzden yabancı askere karşıyız. TSK ile
sınırlı olsun diyoruz. O yüzden TSK'nın mensupları bu işi
bitirdiğinde o ülkede işgal etmek amacı taşımadığı için en kısa
zamanda geri dönsün diyoruz. Bu iki maddelik bir çıkışımız var
bizim" dedi.
TÜRKİYE BÖYLE BİR MANZARAYI HAK ETMİYOR
Enis Berberoğlu "Bunun algısı bir kere çok kötü yurtdışında. Yani
gün geçmiyor ki bir yerde dediğiniz gibi IŞİD'le birlikte anılmasın
bu ülkenin Başbakanı ya da bu ülkenin Cumhurbaşkanı. Bundan bir
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak ben üzüntü duyarım ancak. Yani
gerçekten üzüntü duyarım. Çünkü Türkiye böyle bir manzarayı hak
etmiyor, böyle bir algıyı hak etmiyor. Türkiye'nin aydınlık
insanları böyle bir şeyi hak etmiyor. Fakat bunun korkarım
diplomatik ve iktisadi sonuçları olacaktır Türkiye'ye. Yani burada
felaket tellallığı yapmanın alemi yok. Çünkü hepimiz aynı ülkede
yaşıyoruz. Bir ekonomik sıkıntı hepimizi vuracak. Ama yanlış
politikalar baştan beri uyardığımız yanlış politikalar bunlardı
zaten CHP olarak. Yani bakın, Kızılay'da yani Ankara'da olduğumuz
için bu örneği veriyorum. İki şahıs birbiriyle tartışsa ve bu
fiziki şiddete dönse bunun adı kavgadır. Savaş için bundan fazlası
gerekir. Yani ben Esad'a kızdım savaşırım diyemezsiniz. Yani onun
başka bir mantığı olması lazım, başka bir protokolü olması lazım.
Maalesef öyle takıntılı hale geldi ki hükümet bir başka ülkenin
Cumhurbaşkanıyla beğendiğimden, sevdiğimden değil. Yani öyle
işkenceci, halkına eziyet eden bir insanı savunmak bir sosyal
demokrat yani bir politikacıya ya da bir eski gazeteciye zaten
vazife değildir. Asla Esad'ın avukatlığını yapmıyorum. Ama en yakın
pozisyonda olan insanların kalkıp da ben Esad'dan hoşlanmıyorum
şimdi onun devrilmesini istiyorum demesini de anlamakta bayağı
güçlük çekiyorum. Ve koca bir ülkenin dış politikasını sadece bir
insanın devrilmesine bağlamayı da anlamakta zorluk çekiyorum.
Türkiye'de çok benzer sınır problemleri Irak'la da yaşanıyor.
Irak'ın toprak bütünlüğünü savunurken Suriye'nin toprak bütünlüğünü
hiç düşünmeden bu işlere girmeyi gerçekten ben naçizane söyleyeyim
hiç anlamıyorum. Anlamadığım içinde meselenin tekrar en başa
dönersek özüne inmek gerektiğini düşünüyorum. O da Kobani'dir
şuanda. Acil çözüm bulunması gereken yer odur. Şuanda siz
söylemediniz ben söyleyeyim Türkiye'de kardeş kanı dökülüyor. Yani
maalesef sınır ötesinde yaşanan meselelerin yani sınır ötesinde
yaşanan çatışmaların Türkiye'ye yansımasını en ağır şekliyle
yaşıyoruz maalesef" diye konuştu.
IŞİD GİBİ ÖRGÜTLERİN TABAN BULAMAMASININ SEBEBİ ÜLKEDEKİ
LAİKLİKTİR
Enis Berberoğlu, "Bu ülkede IŞİD gibi örgütlerin taban
bulamamasının sebebi ülkedeki laikliktir. Yani laiklik bugüne kadar
olduğu gibi yarında bizim ortaçağ karanlığına karşı tek silahımız
olacaktır. Çünkü mezhep, inanç, vicdan hürriyeti, yani bunların
hepsi laiklikle ancak mümkündür. Sigortası laikliktir. Diğer
taraftan bakıyorsunuz etnik kimlik siyasetine karşı tek ilacımız,
tek politikamız cumhuriyet. Birisi Atatürk'ün mirası, daha doğrusu
ikisi de Atatürk'ün mirası. Şimdi siz kalkıp Kobani'yi savunup
Mustafa Kemal'in büstüne eğer saldırırsanız, siz cumhuriyetin oraya
medeniyet taşımak için, uygarlık taşımak için açtığı okullara
saldırırsanız benim bunu anlamam hakikaten mümkün olmuyor ve
şiddetle kınıyorum" dedi.
BU OLAYLAR 3 GÜN SONRA UNUTULMUŞ OLACAK
Enis Berberoğlu, "Çok kısa zamanda İmralı yeniden bir liderlik
gösterisinde bulunacak, sokaklara bir mesaj gidecek ki zaten
başladı o yavaş yavaş. Bu olaylar 3 gün sonra unutulmuş olacak ve
yine iktidarla bu sokaktaki arkadaşlar yine kanka olup kol kola
girip çözüm sürecinden büyük yok diye bağırarak dolaşacaklar. Yani
bütün mesele şu; yani bir yerde bir tutsak var. Yani bu tutsak
içerden dışarı çıkmaya çalışıyor. Ötekilerde buna o havucu
vermişler seni bir gün özgür bırakırız diye ona istediklerini
yaptırıyorlar. Yani böyle çözüm süreci falan diye çok fazla
entelektüel ve çok böyle romantik bir takım başlıklar kullanmaya
gerek yok. Yani Abdullah Öcalan İmralı'da yattığı müddetçe eninde
sonunda seçim öncesinde AKP'yle PKK arasında çok büyük bir kriz
çıkmaz ben size söyleyeyim" diye konuştu.
ACI BİR KADERİ TÜRKİYE'YE YAŞATMAK HAKİKATEN
HAKSIZLIK
Enis Berberoğlu, "Maalesef bu sefer bakın bir şey söyleyeyim. Yani
bunu söylemek bir siyasetçi olarak belki doğruda değil ama benim
acemiliğime verin. Ben güneydoğuyu çok ziyaret etmiş bir
meslektaşınızım. 30 sene PKK isyanı yaşandı devlete karşı Türk -
Kürt karşı karşıya gelmedi. Bugün kardeş kavgası başladı aynı
bölgede. Yani bu kadar acı bir talih, yani acı bir kaderi
Türkiye'ye yaşatmak hakikaten haksızlık öyle söyleyeyim. Şuanda
mahkumlar. Yani ben biraz tanıyorsam orada şuanda rehin kalmış
durumdalar maalesef. Ve yani CHP olarak bizim bugün
yaptığımız çıkış bir siyasi çıkış değil. Yani birilerinin bunu
söylemesi lazım. Yani birilerinin Türkiye'de bu kadar derin bir
kırılma yaratacak, kırgınlık yaratacak dayanışmayı, yani toplumsal
dayanışmayı bu kadar dibinden dinamitleyecek bir gelişmeye karşı
tavır alması gerekiyor. Yani halkımızın da böyle anlamasında büyük
yarar var. Yaratıcılık için yapmadık zaten. Yani mesele bu zaten.
Yani birileri yaratıcılık peşinde koşup Türkiye'yi bu hale
getiriyor. Birileri de tam yani ayağını sağlam zemine basıp
politika üretmeye çalışıyor. Maalesef birisinin adına iktidar,
birisinin adına muhalefet demişler. Belki onu da düzeltirler
halkımız" dedi.