CHP'den MHP'ye bayram ziyareti
- MHP Genel Başkan Yardımcısı Karakaya:- "(CHP'nin Enis Berberoğlu'nun tutuklanmasına tepki yürüyüşü) Bizim endişemiz, yapılan bu demokrasi, adalet adına eylemin, sokak hareketlerine yönelik, yani kontrol edilemeyecek birtakım sonuçlara gitmesi. Cumhuriyet Halk Partisi'nden dolayı değil Gezi...
ANKARA (AA) - MHP Genel Başkan Yardımcısı Mevlüt Karakaya, CHP'nin Enis Berberoğlu'nun tutuklanmasına tepki yürüyüşüne ilişkin, "Bizim endişemiz, yapılan bu demokrasi, adalet adına eylemin, sokak hareketlerine yönelik, yani kontrol edilemeyecek birtakım sonuçlara gitmesi. Cumhuriyet Halk Partisinden dolayı değil Gezi olaylarının son dönemlerinde olduğu gibi şu karışık dönemde böyle bir şeye gitmesi ve bunun sonradan telafisinin olmaması konusunda bir endişedir." dedi.
Ramazan Bayramı dolayısıyla siyasi partiler arası bayramlaşmalar kapsamında, MHP'yi CHP'liler de ziyaret etti.
MHP'de heyetleri, Genel Başkan Yardımcısı Mevlüt Karakaya, Ankara Milletvekili Mustafa Mit ile MYK Üyesi Sultan Gündüz karşıladı.
Bayramlaşmaya gelen CHP heyetinde, Genel Sekreter Kamil Okyay Sındır, Kadın Kolları MYK Üyesi Suzan Şahin Dudu ve Gençlik Kolları MYK Üyesi Kemal Güneri bulundu.
CHP'nin, İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu'nun tutuklanmasına tepki yürüyüşüne ilişkin değerlendirmelerde bulunarak sözlerine başlayan Sındır, "Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu, bizim hepimizin çok değer verdiği adalet olgusu üzerinde yapılan yürüyüşte kendileri. Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye en içten sevgi ve selamlarını bütün teşkilatınıza iletmemi özellikle rica etti." diye konuştu.
Bu bayramın partileri için anlamının daha farklı olduğunu ifade eden Sındır, şunları kaydetti:
"Türk yargı sisteminde maalesef yargının siyasallaştığını ve siyasallaşan yargı sisteminde toplumun adalete olan güven duygusunun gittikçe erozyona uğradığını, çok onurlu hakim ve savcılarımızı tenzih ederek söylüyorum, yargı mensuplarının siyasal iktidarların biraz da baskısı altında kendilerini hissederek karar verme süreçlerinde, adalete olan güven duygusunu zedeleyecek noktada olduğunu görerek, adaletin toplumun her bir bireyi için toplumu toplum yapan değer olduğunu bilerek, adaletin hiçbir siyasi anlayışın ve görüşün egemenliği altında olmaması gereken, herkesin sahip çıkması gereken bir değer olduğunu ifade ederek, bu yürüyüşün de bu çerçevede görülmesi gerektiğini belirtmek isterim."
- "Sokak eylemi olarak görmek doğru değil"
Sındır, bunu bir siyasal rant meselesi olarak görmediklerini, demokrasinin ve çoğulculuğun gereği olarak değerlendirdiklerini söyledi.
Türkiye Cumhuriyeti'nin, devletin bekasına, milletin birlik ve beraberliğine kast edenlerin, mutlak suretle yargı önünde hesap vermesi ve adaletin tecelli ederek, gerekli cezayı kanunların ve yargının emrettiği şekilde alması gerektiğini özellikle belirtmek istediklerini vurgulayan Sındır, "Hain darbe girişimine karşı devletimizin de güçlü, ayakta ve diri olması gerektiğini de bir kez daha belirtmek isterim. Bizim bu yürüyüşümüzü, bir sokak eylemi olarak görmek doğru değil diye düşünüyorum." dedi.
Sındır, şöyle devam etti:
"Bunun alanlara inerek, miting yaparak farkındalık yaratmaktan çok farklı olmadığını düşünüyorum. Dikkat ederseniz bugün 'Türkiye'de adalet istiyoruz' diyerek yapılan bu yürüyüşe her gün değişik sanatçılar, bilim insanları, kültür insanları, değişik demokratik kitle örgütleri, toplumun saygın, tanınan, bilinen, hepimizin ortak savunduğu değerlerin arkasında duran çok örgüt, yapı desteğini bir şekilde sözlü ya da katılarak veriyor.
Buradaki amaç, çok samimi olarak söylüyorum, arzu ettiğimiz, Türkiye'de bizim birlik ve beraberliği sürdürebilmemiz için kutuplaşma kültüründen, kutuplaşma anlayışından, kutuplaştırma anlayışından, kin, öfke ve nefret dilinden uzaklaşmamız, sevgi ve hoşgörü diliyle, bunu da en temel örüntü olan adaletin de herkesin güvendiği, suç işleyen herkesin cezasının ne olduğunu bildiği ama suçsuz olduğuna inanan kişinin de ceza çekmeyeceğine herkesin inandığı, adalete ve yargıya güvendiği bir düzendir, gelecektir.
Suçlu olan cezasını çekmelidir. Kamu vicdanının emrettiğinin gereği neyse mutlaka gereği yapılmalıdır. Suçsuz olup, mağdur duruma sokulmaması gerekir insanların. Bu, temel bir insan hakkıdır. Bunun için adaleti öne çıkarttık. Bunu farklı yorumlamak, sizlerin veya diğer siyasi partilerimizin haklarıdır, olabilir ama bunun bu çerçevede olduğunu özellikle belirtmek istiyorum."
- "Temel değerler noktasında bir görüş ayrılığımız yok"
MHP Genel Başkan Yardımcısı Karakaya da 2013'te 81 ili tarayarak, 9 bölgede her ay bir tane olmak üzere 9 büyük miting yapıldığını anımsatarak, açılım sürecine ilişkin bilgilendirme yapılmasının, halkın bu süreçten haberdar olmasının amaçlandığını aktardı.
Bu mitinglerin muhalefet için yapıldığını dile getiren Karakaya, "Biz, bunları meydanlarda mitinglerle yapıyorduk. Sokak olayı, çok tavsiye edildi ama bizim o sokak olayının nerelerden geldiği konusunda endişelerimiz vardı. Allah göstermesin, bu bir olaya döner, belki önlenmesi mümkün olmayan olaylara sebebiyet verebilirdi. Çünkü, böyle zamanlarda herkes iş başında olacak." ifadelerini kullandı.
Gezi olaylarının da önce güzel başladığını hatta güzel devam ettiğini belirten Karakaya, "Milliyetçi Hareket Partisi de başlangıçta bu konuda ilk 2-3 gün hiçbir zaman eleştirmedi ama arkasından terör örgütlerinin provokasyonuna yönelik hazırlıklarını gördüğünde de bu işe karşı çıktı." diye konuştu.
Karakaya, şunları söyledi:
"İyi niyetle başlayan birtakım şeylerin, arkasından belki telafisi mümkün olmayan ki hele hele bu şartlarda bir taraftan FETÖ ile mücadelenin tam ortasındayken daha siyasi kanadına girilmemiş, ciddi eksikliklerin olduğu bir taraftan PKK ile şeyler yapılırken, bir taraftan da yakın coğrafyamızda yaşanmakta olanlar dikkate alındığında, bunu son derece tehlikeli buluyoruz. Bu, tabii ki bir yaklaşım, anlayış meselesidir."
Karakaya, "Ben analiz anlamında söylüyorum çünkü farklı yaklaşımların olması son derece doğaldır. Bunu değerlendirecek olan millettir, onun kararını millet verecek" diyerek, şöyle devam etti:
"Cumhuriyet Halk Partisi, özellikle yaşanmış, yaşanmakta olanların, geçmişte yapılan yanlışlardan kaynaklandığını... Belki bu bir öncelik sırası, 'önce orayla hesaplaşayım' yaklaşımı olabilir. En azından bunlar anlaşılıyor. Temel değerler noktasında bir görüş ayrılığımızın olmadığı, bunlarla ilgili yapılması gereken politikalar ve izlenen yollar konusunda bir farklılık olduğunu ifade ederiz. Bu da bir tercih meselesidir.
Yani, 'Bir sokak hareketi yapıyor' biçiminde değil. Bizim endişemiz, yapılan bu demokrasi, adalet adına eylemin, sokak hareketlerine yönelik, yani kontrol edilemeyecek birtakım sonuçlara gitmesi. Cumhuriyet Halk Partisinden dolayı değil Gezi olaylarının son dönemlerinde olduğu gibi şu karışık dönemde böyle bir şeye gitmesi ve bunun sonradan telafisinin olmaması konusunda bir endişedir."
Toplumsal ayrışma konusundaki endişeleri partilerinin de taşıdığını dile getiren Karakaya, "Parti olarak, aslında hem geçmişte hem de son yıllarda, Türk siyasi hayatında aldığımız roller, aslında toplumsal örtüşmeyi sağlayacak, Genel Başkanımızın ifadesiyle 'toplumsal yarılmayı kapatacak ya da bir şekilde birleştirecek' birtakım eylemler ya da kararlar olmuştur. Bunun örneklerinden birisi de 57. Hükümet'in kurulmasıdır." değerlendirmesinde bulundu.