CHP'den "Kıdem Tazminatı Çalıştayı"
- Türk-İş Genel Başkanı Atalay:- "Kıdem tazminatının bu mevcut yapısı bir arpa boyu geriye giderse ne ben ne Kani Bey ne de Mahmut Bey'i yerimizde oturtmazlar"- "Biz her üç sendika başkanı sürekli ağlayacak mıyız? İşçi, memur, esnaf, çiftçi biz bu ülkenin yüzde 73'üyüz. Meclise gidin bakın, 5 kişi..
ANKARA (AA) - Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, "Kıdem tazminatının bu mevcut yapısı bir arpa boyu geriye giderse ne ben ne Kani Bey ne de Mahmut Bey'i yerimizde oturtmazlar." dedi.
Atalay, CHP Emek Bürolarınca Türkiye Barolar Birliği Konukevi'nde düzenlenen "Kıdem Tazminatı Çalıştayı"nda yaptığı konuşmada, çalıştaya katılan Türk-İş, Hak-İş ve DİSK'in 1 milyon 700 bin civarında, aileleriyle birlikte 8-10 milyon vatandaşın temsilcileri olduğunu söyledi.
Verdiği rakamların Türkiye şartlarına uymadığını ifade eden Atalay, "80 milyon nüfusu, 15 milyon çalışanı olan bir ülkede 1 milyon 700 bin örgütlüyü konuşurken, siyasiler, Meclisin kendini sorgulaması gerekirken başta şahsım ve Türk-İş'e bağlı sendikaların da kendini sorgulaması gerekiyor. Türkiye genelindeki yüzde 11-12'lik bir örgütlenme tablosu hiç iç açıcı bir tablo değil." diye konuştu.
Türk-İş'in birinci önceliğinin Türkiye Cumhuriyeti, ikinci önceliğinin de temsil ettiği işçiler olduğuna değinen Atalay, diğer konfederasyonların da bu önceliğe sahip olması gerektiğini anlattı.
Atalay, işçi ve emeklinin çok zor şartlarda yaşamını sürdürdüğünü dile getirerek, "Bu ülkede bakan çıkıyor, konuşuyor, 'Dünyanın hiçbir ülkesinde yok, kıdem tazminatı kalksın' diyor. Gaziantep'in bakanı söylüyor. Biz sendikalar, Gaziantep'teki işçilere 'O bakan kıdem tazminatı kalksın diyor, oyunu buna verme' demiyoruz. Denizlili bir bakan var, ben asgari ücretle ilgili 'bin 600 lira olsun' diyorum, sanki ben dedim ki 10 bin 600 lira olsun, ortalık yıkıldı, bir sürü şeyler söylendi. Bu salonda bulunanlara versinler bu parayı, hadi bakalım 10 gün geçinin." değerlendirmesini yaptı.
Türkiye'de şu anda asgari ücretin altında çalışan birçok emekçinin olduğunu belirten Atalay, şöyle devam etti:
"Milletvekilleri ve bakanlarımızın 500 kişi, bin kişiyi çalıştırdığı iş yerleri var. Buralarda sendika falan yok. İktidarda da yok, muhalefette de yok. Örgütlendirmeyle ilgili, kayıt dışıyla ilgili problemlerimiz bu ülkede hallolsa bu konuları konuşmayız. Bakın Suriyeli işçilerin yüzde 90'ı asgari ücretin altında çalışıyor. 10 yaşında çalışan kız-erkek çocuklarımız var. Bu ülkede 27 yıllık geçici işçimiz var. Biz her üç sendika başkanı sürekli ağlayacak mıyız? İşçi, memur, esnaf, çiftçi, biz bu ülkenin yüzde 73'üyüz. Meclise gidin bakın, 5 kişi yokuz. Bu kabahat ne Kemal Bey'in ne Binali Bey'in ne Devlet Bey'in ne de Tayyip Bey'in. Vallahi bizim bu kabahat. Evi yakmışlar biz hala arsayı korumayı tartışıyoruz. Kıdem tazminatının bu mevcut yapısı bir arpa boyu geriye giderse ne ben ne Kani Bey ne de Mahmut Bey'i yerimizde oturtmazlar."
Sendikalar olarak "Kıdem tazminatını daha iyi nasıl geliştiririz" diye çalışmalar yaptıklarını ifade eden Atalay, kıdem tazminatı almayanların, alanlardan daha çok olduğunu söyledi.
Atalay, kıdem tazminatı almayanlarla ilgili Hak-İş ve DİSK'in fikirlerinin sadece yüzde 50'sinin örtüştüğüne dikkati çekerek, "Şimdi biz üç sendika yan yana gelemiyoruz ki, bizi niye dinlesinler? Biz üç genel başkan ne zaman aynı partiye oy verirsek, bu ülkede problemi çözeriz." dedi.
- "Mevcut sistemi sürdürülebilir noktaya taşımak zorundayız"
Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan da kıdem tazminatı konusunda ellerinde üzerinde tartışılacak net bir veri olmadığını kaydetti.
Türkiye'de, kıdem tazminatı konusunda 1980'e kadar sürekli çalışanların lehine gelişmeler yaşandığını belirten Arslan, "İlk defa bizim emek tarihimizde sendika ve emekçilerin bu süreçteki kazanımlarının geriye götürüldüğü tarih, 1980 darbesidir. Bu darbenin ve darbecilerle iş birliği yapan bir kısım çevrelerin kıdem tazminatı gibi hepimizi ilgilendiren, bütün emekçileri doğrudan ilgilendiren bir konuda gerçekten nasıl bir tahribat yaptıklarını unutmamak gerekiyor." diye konuştu.
Kıdem tazminatına yönelik saldırılara karşı iş birliği yapılacaksa, meseleye 1980 darbesinin tahrip ettiği kıdem tazminatı ve ikramiyelere yönelik getirilen sınırlamaların ele alınarak başlanması gerektiğini söyleyen Arslan, kıdem tazminatıyla ilgili konu bir savunma ve varolanı koruma refleksine dönüştürülürse mücadelenin kaybedileceğini anlattı.
Arslan, kıdem tazminatını özel sektörde alamadıklarına işaret ederek, "İşveren, işe aldığı insandan istifasını alıyor, peşin, tarih yok. Bunun her birisi yargıdan dönebiliyor. Ama yargıda geçen süreler, yargıya gittiğimizde yaşadıklarımızın hiçbirisi bizim sorunlarımızın çözümünü sağlamıyor. İşverenlerin bugün hoyratça kullandıkları bu yasanın arkasından dolanarak ortaya koydukları mağduriyetlere karşı bizim bir çözüm oluşturmamız gerekiyor. Biz bu çözümü tartışmaya hazırız. Mevcut sistemi sürdürülebilir noktaya taşımak zorundayız." ifadelerini kullandı.
Hükümetin 2023 yılı kalkınma hedefelerine paralel bir kıdem tazminatı sisteminin oluşturulması konusunda başta iktidar ve işverenlere bir çağrıda bulunulması gerektiğini kaydeden Arslan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İşverenler ve hükümet bir konuda hata yapıyor. Açıkçası benim olduğum Üçlü Danışma Kurulunda sadece sorunlarla ilgili bir sunum yapıldı. Bize kıdem tazminatı fonuyla ilgili somut bir taslak bugüne kadar gelmedi. Ne hükümet ne Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ne başka bir bakanlık ne de AK Parti'den bize kıdem tazminatı fon çalışmasıyla ilgili bir teklif, bir taslak, bir tasarı taslağı ulaşmadı. Halbuki Üçlü Danışma Kurulu niçin var? Hükümet önce Üçlü Danışma Kurulunda bizimle konuşmalıydı, ne yapmak istediğini ortaya koymalıydı. Biz bunun üzerine görüşlerimizi ifade etmeliydik. Ama iş başka yerde kotarılıyor. Çalışanlar, yaklaşık 15 milyon sigortalının temsilcileri yok. Elimizde teklif de yok. O yüzden ben olmayan bir taslak üzerinden konuşarak spekülasyon yapmak istemiyorum."
- "Kıdem tazminatları, çalışan işçilerin 80 yıllık kazanımı"
DİSK Genel Başkanı Kani Beko ise kıdem tazminatına ilişkin yorumunu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının sunumundan yola çıkarak yapacağını söyledi.
Kıdem tazminatlarıyla ilgili Üçlü Danışma Kurulunda bulunmadıklarını belirten Beko, bu konuda gelinen son noktayla ilgili bilgilerinin olmadığını ifade etti.
Beko, hükümetin kıdem tazminatı fonu adı altında getirmek istediği sistemin isçiler için "kölelik" demek olduğunu savunarak, "Kıdem tazminatı, işten atılan, haklı nedenle kendi işten ayrılan, evlenen, askere giden, 15 yıl çalışan ve 3 bin 600 gün prim ödeyen işçilerin kazandığı bir haktır. Ancak fon sistemiyle tüm bu haklar ortadan kalkacak, sadece emekli olunca, 65 yaşında konut kredisi alırsa, 15 yıl sonra ölünce de varisler tarafından fondaki para alınabilecektir." diye konuştu.
Kıdem tazminatı fonunun işçilerin değil patronların talebi olduğunu ifade eden Beko, patronların işçileri çıkarırken tazminat ödemek istemediğini dile getirdi.
Hükümetin, kıdem tazminatını işverenin yükümlülüğü olmaktan çıkarmak istediğini iddia eden Beko, "Kıdem tazminatları, çalışan işçilerin 80 yıllık kazanımı. Bu konuda bize tarihi bir görev düşmektedir." değerlendirmesinde bulundu.
Beko, başta DİSK, Türk-İş, Hak-İş'in, 15 milyona yakın sendikasız işçiyle yan yana, omuz omuza ayağa kalkması durumunda, kimsenin kıdem tazminatlarına el uzatamayacağını söyledi.