CHP’de yeni kapışmalar kapıda! Kılıçdaroğlu Mansur Yavaş’ı mı öne sürecek?

Medyaradar siyaset analisti Atilla Akar, CHP’deki saflaşmanın almakta olduğu yeni boyutu Kılıçdaroğlu - Mansur Yavaş ilişkisi üzerinden okumaya çalıştı…

Efendim; şu CHP’de sular ne zaman durulacak bilmiyorum. Bu gidişle sele dönüşmesin yeter. “Yok böyle bir şey, içimizi karıştırmaya yönelik şayialar bunlar” diyorlar ama bazı şeyleri alt alta topladığımızda hiç de öyle görünmüyor. Şimdi bakalım…

Kılıçdaroğlu ve Çevresine Özgüven geldi!..

Kılıçdaroğlu ve ekibinin uzunca bir süredir partiyi yeni bir kurultaya götürmeye çalıştığı, bunun için uğraştığı, bütün gücüyle buna yüklendiği biliniyor. Son “Kahramanca” mahkeme savunmasıyla birlikte de bu çevreye daha bir özgüven gelmiş durumda. Kılıçdaroğlu’nun “Prestiji” çoğu insanın gözünde daha da artmış durumda.

Ayrıca düne kadar Kılıçdaroğlu’ndan soğuyan kesim ve kişiler bile onu yeniden “Kurtarıcı” gibi görmeye başladılar. “Ne varsa Kılıçdaroğlu’nda varmış” diye düşünmeye başladılar. Seçimlerden sonra onun adını bile duymak istemeyenler “Meğer biz yanlış yapmışız” diye pişmanlık moduna girdiler.

Kılıçdaroğlu’nun Avantajına İki Faktör!..

Bunda da iki faktör belirleyici sanırım. Birincisi; “Normalleşme” tartışmalarının parti içinde ve sol kamuoyunda bazı tepkiler doğurması, “Erdoğan’a destek” olarak görülmesi, bir tür teslimiyet gibi algılanması herhalde. Bu durum Kılıçdaroğlu ve çevresinden yükselen eleştirel seslere haklılık payı kazandırdı.

İkincisi ise, yeni Genel başkan Özgür Özel’in iyi niyetli çabalarına rağmen “zayıf kaldığı, liderlik vasıflarına sahip olmadığı” yönündeki kimi kanaatler. Bunu bilinçli olarak yayanlarda var, samimi olarak böyle düşünenlerde.

“Partide Bölünme” Tehdidi!..

Nitekim bunu açıkça telaffuz eden ilk kişi Kılıçdaroğlu’nun “Sağ kolu” olarak bilinen İstanbul Milletvekili oğuz Kağan Salıcı oldu. Kurultay çağrısını yineleyen Salıcı EKOL TV’deki programda gayet net konuşmuştu, Bir bölünme tehdidini andıran sözleriyle salıcı "Partilerde kurultay yapılmadığında, yapılamadığında o partiler dağılabilir bunu MHP'de gördük. İYİ Parti çıktı." diyecekti. Tabii bu bölünme varsayımı hayli iddialı olmuş. Ki, hiç sanmıyorum…

Salıcı eleştirilerini “Normalleşme” üzerinden kurarken Normalleşmenin sakıncalı bir süreç olduğunu ifade ettim” diye konuşacaktı. İlaveten "Kurultay bir lütuf değildir, haktır. Gerekirse Kurultay’a gidilir." demekteydi. Sürekli kurultay vurgusu asıl niyetin dışa vurumuydu.

Yeni Bir “10 Aralık” Hareketi mi?..

Öyle ki Salıcı’nın bu demecinden 4 gün sonra başka haberler ortalıkta dolaşmaya başlayacaktı. Buna göre Kılıçdaroğlu kurultay amaçlı ve 10 Aralık Hareketi’ne benzer bir hareket yaratma peşindeydi. 23 milletvekili ve bazı eski belediye başkanları bunun için kolları sıvamıştı. Kurultay için imzalar toplanmak isteniyordu. Ayrıca bir “Deklarasyon” hazırlığı olduğu öne sürülüyordu.

Ne kadar isabetlidir bilmiyorum ama bunu yeni bir 10 Aralık Hareketi’ne benzetenlerde vardı. Bilindiği üzere 10 Aralık hareketi 20 yıl önce 2005 yılında oluşumun içinde bir grup siyasetçi, sendikacı, bilim insanı, entelektüel bulunuyordu. İstanbul merkezli hareketin sözcülüğünü Burhan Şenatalar ve Süleyman Çelebi üstlenmişlerdi.

İçten İçe Kaynatılan Kazanlar!..

Ancak ister hazır olmadığından ister şu aşamada işine gelmediğinden yahut başka hesaplarla yeni kurultay istemeyenlerde olduğu anlaşılıyordu. Bunlardan biri İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu olsa gerekti. Nitekim İmamoğlu kısa süre önce "Kurultaylar partisi olarak anıldığımız günleri artık geride bıraktık" diye konuşacaktı.

Lakin İmamoğlu'nun bu açıklamasından sanki bir cevap gibi sonra Ankara'da dikkat çeken bir ziyaret gerçekleştirildi. CHP'nin eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na yakın 6 milletvekili (Barış Bektaş Hasan Öztürkmen, Ali Öztunç, Nermin Yıldırım Kara, Mustafa Adıgüzel ve Ali Karaoba) Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'ı ziyaret etti. Bu da kurultay için hızlanan hareketliliğe ve “Mansur Yavaş’ı ikna çabası” na işaret ediyordu. Bu “Merak etme arkandayız” demekti. Bu anlamda Kılıçdaroğlu var gücüyle Mansur Yavaş’ı desteklemeye hazırlanıyor görünüyordu. Ziyaret ise bunun güvencesiydi. Ayrıca tabii kurultay için destek istenecekti.

Aydınlardan “Kullanılıyoruz” Tepkisi!..

O kadarki Kılıçdaroğlu ve çevresi bu işe ne kadar çok kişiyi katarlarsa o kadar iyi olacağını düşünüyorlardı. Bunun içinde en ideal kesim aydınlardı herhalde. Aynı sebeple 32 aydın, yazar, sanatçının dahil olduğu “Kaygılıyız” bildirisi için imza toplanacaktı.

Lakin Kılıçdaroğlu’na yakın hesaplar tarafından paylaşılıp yayılacak bildirideki “Normalleşmeyen herkes” ifadesi sorun çıkartacaktı. “AKP iktidarına karşı olduğu için” metni imzaladıklarını söylenen kimi imzacılar ancak metnin “CHP içi tartışmalarla ilgili olduğunu” anladıkları an imzalarını geri çekeceklerdi. Arkasında Kılıçdaroğlu ekibinin kurultay hesaplarının mevcut olduğunu gördüklerinde buna alet olmak istemedikleri anlaşılıyordu. Kılıçdaroğlu çevresinin “Aydınlar Harekâtı” biraz suya düşmüş görünüyordu!..

Yavaş Hizaya Gelir mi?..

Siyasetin matematiğindeki tablo bu… Şimdi bütün bunları alt alta aritmetik olarak topladığımızda ciddi bir hazırlık ve hareketlilik olduğu anlaşılıyor. Başarırlar mı başaramazlar mı o ayrı konu. Ama olayları o yönde zorlayacakları kesin. Tam burada bazı isimler önem kazanıyor ve öne çıkıyor. Ateş olmayan yerden duman çıkmaz!..

Kılıçdaroğlu cephesinden baktığımızda bu isimlerin önde geleni ABB başkanı Mansur Yavaş oluyor. Özgür Özel zaten devrilmek, Ekrem İmamoğlu’nun ise süreçte ekarte edilmek istenildiğine göre geriye Mansur Yavaş seçeneği kalıyor. Kılıçdaroğlu’nun çoktandır Mansur Yavaş kartına oynamak istediği biliniyor. Alınan “Koku” bu yönde!..

Aslında bu durum her ikisinin de işine geliyor gibi. Mansur Yavaş’ın popülaritesi ve kamuoyunda karşılığı olsa da parti içinde aynı oranda etkili sayılamaz. Bunun için parti içinden birilerine yaslanmak zorunda. Bununda şu an için Kılıçdaroğlu olduğu görülüyor. Kılıçdaroğlu’nun ise süreçte Özel’i ve İmamoğlu’nu elemesi için Mansur Yavaş ismine ve desteğine ihtiyacı var. (Özel ve İmamoğlu’ nunda Yavaş’a şans tanıyacaklarını hiç sanmam) Şimdilik bir anlamda birbirlerine mecburlar. Kılıçdaroğlu’nun öne sürebileceği tek kart da Yavaş görünüyor zaten…

Yeni Bir “İttifak” mı Doğuyor?..

Lakin bunun “Stratejik ittifak” mı yoksa geçici, konjonktürel bir “Yakınlaşma” mı olduğu meçhul. Hatta bir “Kullanma / Kullanılma” ilişkisi mi var? Kılıçdaroğlu CHP içi hesaplarında Yavaş’ı bir basamak olarak mı kullanmak istiyor? Bir şeyleri garantiye aldıktan sonra onu sırtından atacak mı? Tabii -siyasette zor rastlanır olsa da- samimi bir destekte olabilir o başka. Şimdilik öyle de galiba…

Ancak burada kimseye haksızlık etmek istemem. Dolayısıyla buradaki olay “Normal yakınlaşmalar” ya da “ittifak” hazırlığı olarak görülebilir. Eğer oluşursa bu “Yol arkadaşlığı” nereye kadar sürer ayrıca bilinmez. Fakat şu aşamada birbirlerine muhtaç görünüyorlar gibi…

Bakalım buradan ne çıkacak? Doğrusu bende çok merak ediyorum!..

06. 12. 2024