CHP TBMM Grup Toplantısı
- Genel Başkan Kılıçdaroğlu: (2)- (2013'te alınan karar) "Suriye'ye savaş açalım kararı. Biz de buna 'Hayır' demişiz. İçinde bir tek kelime ne PKK ne IŞİD var ne de başka bir şey. Hiçbir şey yok. Suriye'ye gidecekler, savaş açacaklar. Biz de karşı çıkıyoruz. Bugün getirsen bugün de karşı çıkacağım".
TBMM (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 2013'te Meclis'te alınan kararın "Suriye'ye savaş açalım kararı" olduğunu ifade ederek, "Biz de buna 'Hayır' demişiz. İçinde bir tek kelime ne PKK ne IŞİD var ne de başka bir şey. Hiçbir şey yok. Suriye'ye gidecekler, savaş açacaklar. Biz de karşı çıkıyoruz. Bugün getirsen bugün de karşı çıkacağım." dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
"Terör örgütü mahkeme kurarken, şehirler silah deposuna döndürülürken bu ülkede iktidarda kim vardı?" diye soran Kılıçdaroğlu, Başbakan Binali Yıldırım'dan bu sorularına açık ve net cevap beklediğini söyledi. Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Üniversiteyi bitirmişsin, kayığın yokken şimdi gemilerin var, herhalde bu sorunun cevabını verirsin, kim vardı iktidarda? Başbakanlık koltuğuna yeni oturdu tabii belki bilmeyebilir, havuz işlerine meraklıydı, olabilir. Şimdi oturdun, bak bakalım 'Bu terör örgütlerine dokunmayın' diye talimatı veren kim? Onlar bomba yerleştirirken 'Sakın bunlara dokunmayın' diyen kim? Sen bunun hesabını soracak mısın, yoksa sormayacak mısın? Eğer hesabını sorarsan söz veriyorum sana bir daha 'düşük profilli başbakan' demeyeceğim, geleceğim yürekten kutlayacağım. 200 ton bomba yerleştiriliyor. Şehitlerimiz bombalar sonucu hayatını kaybediyor çoğunlukla. Bu bombalar yerleştirilirken siz neredeydiniz Allah aşkına? Binali Bey, yeni oturdun başbakanlık koltuğuna, şimdi bekliyorum senden. Ne kadar basit sorular soruyorum sana."
"200 ton bomba" sözünün AK Parti'li bir genel başkan yadımcısına ait olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Onu çağırırsın, kendisine sorarsın, 'Bu 200 ton nereden çıktı, sen nereden söyledin, bu Kılıçdaroğlu habire söyleyip duruyor' diye. Soracak mı? Abisi izin verirse. Abisinin de izin vereceğini hiç sanmıyorum." ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu, her sözüne dava açanların, "PKK terör örgütüne AK Parti'nin yöneticileri, bakanları, başbakanları yardım ve yataklık yapıyor." dediğinde, dava açmadığını belirterek, "Niye açmıyorlar? Kabul ediyorlar. Sükut, ikrardan gelir. O zaman bunun hesabını sormak zorundayız. Ben değil sadece, bütün şehit yakınları, gaziler sormak zorunda. Sormazsak, vatandaş olarak görevimizi yapmamış oluruz." dedi.
Atatürk Havalimanı'na yapılan terör saldırısında 45 kişinin hayatını kaybettiğini, 200'ün üzerinde kişinin ise yaralandığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, saldırıdan sonra, "Teröre lanet olsun, terör bir insanlık suçudur." dendiğini, bir günlük yas ilan edildiğini anımsattı. Kılıçdaroğlu, "Daha yaralılar tedavi olmadan, şehitler toprağa verilmeden gittiler davul, zurnayla köprü açılışı yaptılar. Bütün dünya yas tutuyor, parlamentolar ayağa kalkıyor, futbolcular saygı duruşunda bulunuyorlar, bizimkiler davulla, zurnayla köprü açıyor. Şimdi ben merak ediyorum, bunu CHP yapsa ne olurdu? Biz bunu yapsaydık kıyamet kopardı. Şimdi bunlar yapıyorlar niye kıyamet kopmuyor, neden kimse bir şey söylemiyor? Neden bu AKP'nin tabanı 'Ben bu işten rahatsızım' demiyor? 'İnsanlık öldü mü' diye bir cümle neden kurmuyor?" diye konuştu.
- "Hangi gerekçeyle silah gönderiyorsunuz"
Kılıçdaroğlu, bayramdan önce Başbakan Yıldırım'a, cevaplaması için DAEŞ'le ilgili 11 soru sorduğunu hatırlatarak, "AK Parti sadece PKK'ya değil DAEŞ'e de yardım ve yataklık yaptı" iddiasında bulundu.
"AK Parti ile DAEŞ arasında ideolojik akrabalık olduğunu" savunan Kılıçdaroğlu, belge ve delillerle konuştuklarını, DAEŞ'in eğitim, transfer ve lojistik destek açısından Türkiye'yi seçtiğini öne sürdü.
Türkiye üzerinden cihatçılara gönderilen silahların DAEŞ'in eline geçtiğini iddia eden Kılıçdaroğlu, "Siz, saygınlığı olan bir Türkiye Cumhuriyeti'ni nasıl bir korsan ülke haline getirirsiniz? Hangi gerekçeyle Suriye'ye, Irak'a silah gönderiyorsunuz? Ortaya çıktıktan sonra dediler ki 'Efendim, biz bunları Bayır Bucak Türkmenlerine gönderiyoruz.' Adamlar dediler ki 'Biz hiç silah almadık, bize gelmedi.' Üstelik şimdi bakan olan da yemin billah etti, 'Vallahi o silahlar oraya gitmedi' diye." ifadesini kullandı.
"Türkiye üzerinden DAEŞ'e destek olunduğuna" dair iddialarını, bazı konuşmalardan, gazetelerde çıkan haberleden ve çeşitli belgelerden örnekler vererek yineleyen Kılıçdaroğlu, Türkiye'de tedavi edilen DAEŞ üyelerinin tutuklanmayıp, tekrar Suriye'ye gönderildiğini, terör eylemlerine karşı önlem alınmadığını öne sürdü.
- "İktidarda kim vardı"
Kılıçdaroğlu, emniyetin istihbarat raporlarında, "Türkiye'de IŞİD'in ve selefilerin 20 bin kişiyi bulan tabanı var. Türkiye'deki militan sayısı Ürdün, Tunus ve Suudi Arabistan seviyesine ulaştı." ifadelerinin yer aldığını öne sürerek, "Kimin gözü önünde ulaştı? Kim iktidardaydı, Türkiye'de? Kim, terörle, IŞİD ile mücadele ediyordu?" diye sordu.
İstihbarat raporundaki "Bugün bölgede askeri ve ideolojik eğitim alan, yarın Türkiye'ye dönebilecek ve burada eylem gerçekleştirebilecek binin üzerinde insan var." ifadesinin yer aldığını savunarak, bunun çarpıcı olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"AKP'nin yöneticileri, yani iktidar olanlar, yani bakanları nasıl PKK'ya yardım ve yataklık yaptılarsa IŞİD terör örgütüne de yardım ve yataklık yaptılar. Türkiye IŞİD'i hakkında hangi savcı iddianame hazırladı ve hangi Bakanlar Kurulu, Türkiye IŞİD'i hakkında 'Bu bir terör örgütüdür' kararı aldı? Diyecekler ki 'Böyle bir karar var' Evet böyle bir karar var ama o karar Türkiye IŞİD'i ile ilgili değil. Birleşmiş Milletler IŞİD'i terör örgütü olarak tanımlıyor, bütün ülkelere yazı gönderiyor, diyor ki 'Bunların mal varlıklarına el koyun', Maliye Bakanlığı da karar alıyor, varsa bir yerde mal varlığı gidip el koyacak, o kadar. Bizde Bakanlar Kurulunun hala IŞİD'i bir terör örgütü olarak gördüğüne dair bir kararı hiçbir yerde yok."
- "Suriye'ye savaş açalım kararı"
Sorduğu 11 soruya, Başbakan Yıldırım'ın tek cevap verdiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, "11 soru sıkar tabii, tek cevap verecen. Neymiş? '2013'te DEAŞ ve PKK'ya karşı karar alırken, CHP neden hayır oyu kullanıyor?' Abinin yalan söylediğini, bu konuları çok iyi bildiğini ve bir yalan ustası olduğunu biliyorduk da... Çünkü senin bir diploman var, onun diplomasının da ne olduğunu kimse bilmiyor." dedi.
Kılıçdaroğlu, 2013'te alınan kararı göstererek, şöyle konuştu:
"Suriye'ye savaş açalım kararı. Biz de buna 'Hayır' demişiz. İçinde bir tek kelime ne PKK ne IŞİD var ne de başka bir şey. Hiçbir şey yok. Suriye'ye gidecekler, savaş açacaklar. Biz de karşı çıkıyoruz. Bugün getirsen bugün de karşı çıkacağım. Niye ben gidip de yabancı ülkelere savaş açacağım? Hani yalan at ama bu kadar da kuyruklusu olmaz. Bu cevabı verirken bile ben utanıyorum. Sen koskoca başbakansın, o koltukta oturuyorsun, koltuğun ağırlığının nasıl farkında değilsin? Nasıl bu kadar ucuz ve rahat yalan söyleyebiliyorsun? Sana bu bilgiyi getiren adamı tut kulağından at kardeşim."
PKK ile ilgili getirilen önergeye ise "evet" dediklerini hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Şimdi ne diyecek Binali Bey? Ben bütün bunları affediyorum. Binali Bey senden tek isteğim var, benim 11 soruma adam gibi otur cevap ver, başka bir şey istemiyorum senden. Yüreğin yetiyorsa, Başbakanlık koltuğunda oturuyorsan, 'Ben her sorunun cevabını veririm geçmişte yapılan hataların da üzerine gideceğim.' diyorsan çık benim 11 soruma adam gibi cevap ver. Bak bana sordun, ben gayet iyi belgelerini gösterdim." diye konuştu.
Yalan üzerine inşa edilen siyasetin doğru olmadığını aktaran Kılıçdaroğlu, siyasetin yalan kaldırmayacağını söyledi. Kılıçdaroğlu, "Hele hele 'Ben Müslümanım' diye meydana çıkan adamın yalan söylemesini bu toplumun değerleri kabul etmez." ifadesini kullandı.
-"CHP yapsaydı mitingler olurdu"
Koalisyon görüşmelerinde, dış politikanın 180 derece değişmesi gerektiğini söylediklerini hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Şimdi, 180 derece değil, 360 derece fırıldak gibi dönüyorlar. 'Dış politikayı, iç politika malzemesi haline getirmeyin, dış politikada hamaset nutukları söylenmez. Eğer büyük laflar edersen, yarın o lafların altında kalırsın.' dedik. Ama dediler 'Hayır, biz en iyisini biliyoruz, en iyisini yapacağız.' dediler. Rusya'dan özür dilediler. İsrail'e büyük tavizler vererek, anlaştılar. İsrail hiçbir şey yapmadı, hiçbir taviz vermedi." görüşünü savundu.
Türkiye'nin Rusya'ya yazılı metin göndermesine rağmen İsrail'in yazılı özür mektubu vermediğini öne süren Kılıçdaroğlu, İsrail'in yaptıklarının sineye çekildiğini iddia etti. Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Önce şu demeci verdi, 'Biz, İsrail'e muhtacız.' Niye muhtaçsın kardeşim? Hani sen dünya lideriydin, hani borazanın ötüyordu dünyanın her tarafında, ne oldu birden bire İsrail'e bu koskoca ülkeyi muhtaç hale getirdin? Eğer CHP bunların yaptığı anlaşmayı imzalasaydı, cuma namazlarında, namaz sonrası bütün camilerde mitingeler olurdu. Şimdi ben samimi Müslüman kardeşlerime sesleniyorum, üç kağıtçı olanlara, dini çıkarları için kullananlara değil bizim samimiyetimize güvenin. Biz her koşulda Türkiye'nin çıkarlarını savunan bir partiyiz. Herkesin inancına, kimliğine, yaşam tarzına saygılı bir partiyiz."
(Sürecek)