CHP MYK toplantısı
- Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Tezcan:- "(15 Temmuz gecesi TBMM'de düzenlenecek program) Meclis Başkanı İsmail Kahraman'a sesleniyorum; TBMM yerleşkesi ve eklentilerinde, Meclis bütünlüğü içerisinde yapılacak törenlerde sizin keyfinize göre 'şunlar konuşacak, bunlar konuşmayacak' diye...
ANKARA (AA) - CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan, darbe girişiminin birinci yılında, 15 Temmuz gecesi TBMM'de düzenlenecek programa ilişkin, "Meclis Başkanı İsmail Kahraman'a sesleniyorum; TBMM yerleşkesi ve eklentilerinde, Meclis bütünlüğü içerisinde yapılacak törenlerde sizin keyfinize göre 'şunlar konuşacak, bunlar konuşmayacak' diye bir ayrım yapma hakkınız yok. 15 Temmuz'a karşı o Mecliste bombaların altında hepimiz vardık. Bütün milletvekilleri oradaydı, bombalar sadece sizin başınıza düşmedi, hepimizin başına düştü." dedi.
CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında, parti genel merkezinde toplandı.
Toplantı sürerken açıklama yapan Tezcan, konuşmasına, Srebrenitsa katliamında ölenlere ve hayatını kaybeden sanatçı Fikret Hakan'a Allah'tan rahmet dileyerek başladı.
Bundan önceki 3 MYK toplantısını adalet yürüyüşü kapsamında açık arazide yaptıklarını, 9 Temmuz Pazar günü gerçekleştirdikleri büyük bir mitingle bu yürüyüşü tamamladıklarını anımsatan Tezcan, adalet yürüyüşlerinin sadece Türkiye'de değil, bütün dünyada mazlumların ve mağdurların ışığı olduğunu dile getirdi ve yürüyüşe katılanlara teşekkür etti.
Yürüyüşün sadece Kılıçdaroğlu'nun ve CHP'nin olmadığını vurgulayan Tezcan, "Bu, bir adalet çığlığıydı ve çığlık, yükselmesi gereken güç ve kudrette yükseldi. Artık Türkiye'de hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bunu, adaleti özleyenler de adaletsizliğin sebebi olanlar da gözlüyor ve biliyor. Bu çerçevede telaşları bir kat daha artıyor." ifadesini kullandı.
Genel Başkan Kılıçdaroğlu'nun Maltepe mitinginde 10 maddelik bir çağrıda bulunduğunu hatırlatan Tezcan, Türkiye'nin gelecek dönemdeki yol haritasında bu çağrının unutulmamasını istedi.
Tezcan, şöyle devam etti:
"Bu yürüyüş gösterdi ki artık Türkiye'nin bir adalet davası var. Bir adalet davası açtık ve bu adalet davasının bir sözcüsü var. Adalet davasının sözcüsü Kemal Kılıçdaroğlu'dur. Emeğiyle, alın teriyle, kararlılığıyla, mücadelesiyle ve arkasındaki büyük toplumsal destekle adalet davasının sözcüsü olmuştur. Şimdi bu adalet dava dosyasının içinin nasıl doldurulacağı önemlidir. 10 maddelik Maltepe çağrısı, bu dosyanın bir anlamda ilk dava dilekçesidir. Bütün sivil toplum örgütleri, demokratik kitle örgütleri, demokratik kuruluşlar, adaletsizlikle karşılaşan herkes, şimdi bu dosyanın içerisine kendi dilekçelerini koyacaklar ve inanıyoruz ki önümüzdeki süreçte bu dosya adaleti özleyen ve isteyenlerin dilekçeleriyle zenginleşecek ve davayı kazanacağız. Türkiye adalet davasını kazandığı zaman baskıya, zorbalığa, diktatörlüğe karşı rahat nefes almış ve demokrasiyi yerleştirmiş bir ülke olmanın onurunu yaşayacak. Refah, huzur, zenginliğin yolu buradan geçiyor. Türkiye'nin geleceği bu davayı kazanmamıza bağlı ve inanıyoruz bu davayı kazanacağız."
- "İki 15 Temmuz var"
Adaletsizliğin sahibi olanların telaşa düşerek, CHP'nin adalet yürüyüşünü "faşizm" diye adlandırmaya kalkıştığını aktaran Tezcan, "AK Parti Sözcüsü Mahir Ünal, 'Sokakta mücadele etmek faşizmdir ve siz, faşizmi davet ediyorsunuz.' diye bir açıklama yaptı. Sayın Mahir Ünal, faşizmin ne olduğunu ya bilmiyor ya bilmek işine gelmiyor. Faşizmin kitleleri sokağa çağırmaz, faşizm kitleleri sokağa mecbur eder, tıpkı Türkiye'de olduğu gibi." ifadesini kullandı.
"Bizi sokağa mecbur eden, iktidarın tek adam rejimi uygulamaları ve dayatmalarıdır." diyen Tezcan, sokağın sesinin ne kadar etkili olduğunun bir kere daha ortaya çıktığına işaret edildi.
Tezcan, 15 Temmuz'un, bir darbe girişimine karşı halkın ve siyaset kurumunun cesaretle direndiği büyük ve önemli bir tarih olduğunu belirterek, cumartesi günü bunun yıl dönümü olduğunu hatırlattı. İktidarın her şeyi olduğu gibi 15 Temmuz'u da ikiye ayırdığını ve ötekileştirme kampanyası yürüttüğünü savunan Tezcan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Aradan bir yıl geçti ve bu bir yıl içerisinde ortaya çıkan bir önemli gerçek var; İki 15 Temmuz var. Birisi halkın, diğeri sarayın 15 Temmuz'u. Halkın 15 Temmuz'unda demokrasi var, sarayın 15 Temmuz'unda darbe var. Halkın 15 Temmuz'u darbeye karşı bir büyük demokratik direniş gösterdi, 249 şehit ve 2 bin 301 gaziyle önemli bir destan yazdı. Sarayın 15 Temmuz'u ise bu direnişten bir darbe fırsatı yarattı, 20 Temmuz OHAL darbesini ortaya çıkardı. Sarayın 15 Temmuz'u darbeciliğin, halkın 15 Temmuz'u darbe girişimine karşı halkın direnişi ve mücadelesinin adıdır."
- "OHAL, darbenin siyasi ayağını gizlemek için kullanılıyor"
Tezcan, aradan bir sene geçmesine rağmen darbenin siyasi ayağının ortaya çıkarılamadığını ileri sürerek, "Memurlar, bankaya kira parası yatıranlar darbe ile bir şekilde irtibatlandırılıp işleme maruz kalırken, bugüne kadar Fetullahçı Terör Örgütünü devletin bağrına yerleştirenler hala devleti yönetmeye devam ediyorlar. Onların içerisinden hiçbir sorumlu yok bulunup çıkarılan. Böyle darbeyle hesaplaşma olur mu?" dedi.
Darbeyi öngören, önlem almayan ve sonuçlarını kullanarak yeni darbe yaratan anlayışın bir sene geçmesine rağmen darbeyle hesaplaşmanın önünü tıkadığını belirten Tezcan, "Bugün OHAL, darbeyle mücadele için değil, darbenin siyasi ayağını gizlemek için kullanılmaktadır. OHAL yetkileri bunun için çalıştırılmaktadır." iddiasında bulundu.
TBMM'de 15 Temmuz'la ilgili resmi bir toplantının olacağını, siyasi parti liderlerinin 10'ar dakika ile sınırlı konuşmalar yapacağına değinen Tezcan, bu sürenin 15 Temmuz'u konuşmak için değil, konuşturmamak için verilen bir süre olduğunu ileri sürdü. Tezcan, "15 Temmuz darbe girişiminin arka planındaki gerçek sorumluların ortaya çıkmasından özellikle korkuyorlar. Biz cesaretliyiz. Sonuna kadar bu darbe girişiminin, darbenin siyasi ayağının ortaya çıkması için mücadeleye devam edeceğiz." ifadesini kullandı.
Tezcan, 15 Temmuz'da TBMM'de bir de Cumhurbaşkanlığı himayesinde bir programın yapılacağını anımsatarak, bu programda AK Parti Genel Başkanı, Genel Başkanvekili, MHP Genel Başkanı, TBMM Başkanının konuşacağını ancak anamuhalefet partisi ve Meclisteki diğer parti genel başkanının konuşturulmayacaklarını söyledi.
TBMM'yi bölmeye kimsenin hakkının olmadığını vurgulayan Tezcan, şu görüşlere yer verdi:
"Meclis Başkanı İsmail Kahraman'a sesleniyorum; TBMM yerleşkesi ve eklentilerinde, Meclis bütünlüğü içerisinde yapılacak törenlerde sizin keyfinize göre 'şunlar konuşacak, bunlar konuşmayacak' diye bir ayrım yapma hakkınız yok. 15 Temmuz'a karşı o Mecliste bombaların altında hepimiz vardık. Ben de oradaydım. Bütün milletvekilleri oradaydı. Bombalar sadece sizin başınıza düşmedi, hepimizin başına düştü."
- "15 Temmuz babanızın malı değil"
Meclisin, milletin, milli iradenin bir yarısının yok sayılamayacağına işaret eden Tezcan, "O töreni istediğiniz yerde, AK Parti genel merkezinde yapabilirsiniz ama TBMM babanızın malı değil, 15 Temmuz direnişi de babanızın malı değil. Bunu, kendi ayıplarınızı örtmenin bir örtüsü haline getiremezsiniz, buna müsaade etmeyeceğiz." ifadesini kullandı.
Tezcan, CHP'nin bütün örgütlerinin 15 Temmuz anmaları ve kutlamalarında yer alacağını vurgulayarak, 15 Temmuz'un özel gün ilan edilmesinde CHP'nin de teklifinin olduğunu anımsattı.
15 Temmuz afişlerinde, Türk Silahlı Kuvvetlerini, askerleri tahkir eden fotoğraflara yer verilerek, ordu düşmanlığı yaratılmaya çalışıldığını ileri süren Tezcan, "Askerini aciz gösteren bir millet ayakta kalamaz. Bunun bir AK Parti klasiği olduğunu biliyoruz. Daha önce Fetullahçı çete ile beraber kumpas davalarını organize ederek, Ergenekon ve Balyoz davalarında kamuoyunu Silahlı Kuvvetlere karşı kışkırtma planının parçası olduklarını biliyoruz." dedi.
Afişlerdeki resimlerde bulunan askerlerin, Türk askeri olmadığını belirten Tezcan, şu ifadeleri kullandı:
"Türk askeri gibi göstererek, yabancı sitelerden aldıkları resimleri koymuşlar. Utanmadan sıkılmadan aciz bir Türk Silahlı Kuvvetleri görüntüsü vermeye çalışıyorlar. 15 Temmuz'a karşı direnişte halkın, siyaset kurumunun ortak direnci çok önemliydi ama Türk Silahlı Kuvvetlerinin demokrasiye bağlı unsurlarının da karşı çıkışı çok önemliydi. Türk Silahlı Kuvvetlerinin demokrasiye bağlı, darbeye karşı unsurları bu darbenin önlenmesinde etkili olmadı mı? Onları yok mu sayacağız? Ordusunu yok sayan bir millet ayakta kalabilir mi? Bu ne büyük bir utanmazlık, acizliktir. Derhal bundan vazgeçilmesi gerekir."
-"Meclisin sesi kesilmeye çalışılıyor"
Aralarında Koray Çalışkan'ın da bulunduğu bir grup akademisyenin "FETÖ'cü" diye gözaltına alındığını anımsatan Tezcan, "Yaşamının hiçbir döneminde FETÖ ile ilişkisi olmamış ama şimdi '2016 yılında ölen bir FETÖ imamıyla yoğun görüşmeleri vardı' gerekçesiyle gözaltına alınıyor. Bu konuda söylenebilecek tek bir söz vardır; Eğer FETÖ'cülerle yoğun ilişki içerisinde olmak gözaltına alınma sebebiyse, bugün Sayın Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere Adalet ve Kalkınma Partisi kadrolarının hepsinin hapse girmesi gerekir. Hiçbiri sokakta gezemez." diye konuştu.
Tezcan, darbe ile hesaplaşma sürecinin, büyük bir iftira kervanına dönüştüğünü savundu.
TBMM'deki İç Tüzük değişiklikleri çalışmalarına da değinen Tezcan, şunları kaydetti:
"Görüyoruz ki bu İç Tüzükte özellikle Meclisin sesi kesilmeye çalışılıyor, sadece muhalefetin değil. Milletvekilinin konuşma hakkı ortadan kaldırılmaya çalışılıyor. Konuşmayan bir Meclis isteniyor. Sarayın Meclisi, vekilleri isteniyor. Biz, sarayın kulu olmayı reddettik, reddedeceğiz. Biz, milletin vekili olarak çalıştık, geldik. Gazi Meclisin onurunu koruyacak adımları sonuna kadar atmaya kararlıyız."
Tezcan, açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. "15 Temmuz gecesi TBMM'de yapılacak programla ilgili Meclis Başkanı İsmail Kahraman'la bir görüşmeniz olacak mı?" sorusu üzerine Tezcan, gerekli görüşmelerin yapılacağını, 15 Temmuz'un toplumu bütünleştiren bir anlayışla ele alınmasını istedi.
- Kılıçdaroğlu'nun fotoğrafı
"Kılıçdaroğlu'nun 15 Temmuz gecesi televizyon izlerkenki fotoğrafları bazı basın organlarında yayımlandı. Bu konuda ne diyeceksiniz?" sorusuna Tezcan, şu yanıtı verdi:
"Adalet yürüyüşü telaşa düşürdü. Müflis tacir, zorda kalınca eski defterleri karıştırırmış. Bir sene önce o fotoğraflar doğrudan doğruya CHP tarafından basına servis edilmiş fotoğraflardır, öyle gizli kapaklı bir yerden buldukları fotoğraflar değil. 16 Temmuz günü Sayın Genel Başkan'ın Ankara'ya gelirken, İstanbul'dan çıkışını fotoğraflayan bir seri fotoğrafın bir parçasıdır. O zaman basın birimi tarafından dağıtılmıştır. Öyle bizim gizlenecek, saklanacak bir yanımız yok. Zaten o resimde de gizlenecek bir şey yok. Kendileri de arkalarında bir şey arama çabasındalar. Bir atasözü vardır, 'Öküzün altında buzağı aramak' diye, bu onu da geçtin öküzün altına buzağı koyma çabası bu."
Kılıçdaroğlu'nun darbeye karşı duruşunun çok net olduğunu belirten Tezcan, "Resmi servis etmeye çalışanlara, öküzün altına buzağı koymaya çalışanlara tavsiyem şudur; Oradan size ekmek çıkmaz." dedi.
"Meclis'teki özel program için size davet geldi mi?" sorusuna Tezcan, "Hayır" yanıtını verdi.