"CHP Enerji Politikaları Zonguldak Taşkömürü Çalıştayı"
- CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu:- "Bizim yapacağımız katma değeri yüksek ürün üretmektir. Katma değeri yüksek ürün üretemezseniz, hem enerjide hem ekonomide geriye giden bir ülke olursunuz"- "TTK'nın yeniden ayağa kaldırılması lazım. TTK bir Cumhuriyet, vatan, memleket kurumudur. Yeniden ayağa...
ZONGULDAK (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Bizim yapacağımız katma değeri yüksek ürün üretmektir. Katma değeri yüksek ürün üretemezseniz, hem enerjide hem ekonomide geriye giden bir ülke olursunuz." dedi.
Kılıçdaroğlu, partisince Zonguldak'ta bir otelde düzenlenen "CHP Enerji Politikaları Zonguldak Taşkömürü Çalıştayı"nda yaptığı konuşmada, kömürün Zonguldak için ne kadar değerli olduğunu çok iyi bildiklerini, bazı ürünlerin bazı bölgeler için stratejik olduğunu söyledi.
Stratejik ürünlerde devletlerin kar, zarar hesabı yapmaması gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Çünkü orada önemli olan insandır. İnsan geçim kaynağını sağlayabiliyorsa ve elde edilen ürün onun geçimi için temel unsursa devlet kar zarar hesabı yapmaz. Bu şu anlama gelmesin 'Sürekli zarar eder.' Hayır ama kar zarar hesabı yapmaz. Rasyonel davranmak zorundadır." diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, enerji kaynaklarının bütün dünyada stratejik ürün olduğunu aktardı.
İnsan beyninin dünyanın en stratejik ürünü olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Çünkü yaptığınız bir yazılım dünya çapında kabul görüyorsa olağanüstü başarılara imza atmış oluyorsunuz. Şimdi 21. yüzyılda bütün gelişmiş ülkeler en parlak beyinleri kendi ülkelerine çekmek istiyorlar. 'Üniversitede hocaysan gel' diyorlar. 'Her türlü imkanı sana vereceğim, vatandaşlık mı istiyorsun, para mı istiyorsun? Vereceğim.' diyor. Dolayısıyla yetişen insanları kendi ülkelerine bir şekliyle çekmek istiyorlar. Bizim gibi ülkeler, Hindistan, Çin gibi ülkelerde düşünen beyinler genellikle kalkınmış ülkelere doğru gidiyorlar. Onların üniversitelerinde ders veriyorlar, oralarda kurulan silikon vadilerinde katma değeri yüksek ürünlere katkı veriyorlar."
Kemal Kılıçdaroğlu, enerjinin bütün dünya için önemli olduğunu, bütün savaşların perde arkasına bakıldığında, asıl nedeninin enerji kaynakları olduğunun görüleceğini belirtti.
Ağırlıklı olarak Müslümanların yaşadığı ülkelerde, yer altında olağanüstü bir zenginlik bulunduğunu ancak yer üstünde de felaket bir yoksulluk olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Çünkü o petrol kaynaklarını o devletlere işlettirmiyorlar, çalıştırtmıyorlar. Dünya savaşlarının çıkışlarına bakın enerji kaynakları yüzünden çıkmıştır. Almanya ile Fransa'nın yıllar yılı süren savaşları, Avrupa'da çıkan dünya savaşları hep 'enerji kaynaklarını kim yakalayacak', 'kim sahip olacak' diye çıkmıştır. 1951 yılında Avrupa bir araya gelmiş 'Yahu biz niye savaşıyoruz, kömür için savaşıyoruz. Belli yerlerde kömür var, kim bu stratejik ürüne sahip olacak?' 1951'de Avrupa, Kömür ve Çelik Topluluğu'nu kuruyor. Düne kadar savaşın gerekçesi olan kömür, 1951'den sonra Avrupa'da barışın gerekçesi oluyor. Bugün Avrupa Birliği'nin varlık nedeni savaşı bitirmektir. Avrupa Kömür ve Çelik Birliği olarak kuruldu, daha sonra Avrupa Ekonomik Topluluğu'na evrildi şimdi artık Avrupa Birliği. Hem ekonomik hem siyasal açıdan bir paylaşma var. Biz de 'Acaba bu kaynaşma bu barış entegrasyonunun içinde nasıl yer alabiliriz, bizi kabul ederler mi etmezler mi?' diye özel olarak çaba gösteriyoruz."
- "Doğal gaz ithalatı aynı ülkeden olmamalı"
Kılıçdaroğlu, enerji kaynakları konusunda en dikkatli liderlerden birisinin de Gazi Mustafa Kemal Atatürk olduğunu söyledi.
Enerjinin, bütün kitlelerin, bütün devletlerin üzerinde durduğu çok temel bir alan olduğuna dikkati çeken Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Cumhuriyetin kuruluşunda 'Birilerine muhtaç olmayalım' diye kendi enerji kaynaklarımızı, kendi sularımızı enerji elde etmek için kullanırken 1990'dan 2015'e enerji ithalatımız yüzde 301 arttı. Yerli enerji üretiminin talebi karşılama oranı yüzde 48'den yüzde 24'e geriledi. Dışa bağımlı bir enerji politikamız var demektir. Ham petrol ithalatı Türkiye'de yok, ithal edeceğiz mi? Evet edeceğiz. Başka çaremiz yok. Ham petrol ithalatının büyük bir kısmı Irak'tan geliyor. Enerji ithalatındaki payı yüzde 36,9. Petrol ürünlerinin büyük bir kısmı Rusya'dan geliyor, yüzde 23, oranında. Doğal gaz, Rusya'dan geliyor, kullandığımız doğal gazın yüzde 53'ü Rusya'dan. Yüzde 23'ü de ilave edin petrol ürünlerini. Şu anda Türkiye Cumhuriyeti Devleti enerji konusunda Rusya'ya bağımlıdır, yüzde 60'a yakın, bir devlet düşünün dünyada örneği yoktur, sadece bizde vardır. Bir devlet enerji konusunda başka bir devlete yüzde 60 oranında bağımlı olsun. Bu da yetmedi Ruslar nükleer santral yapıyor. O da ilave edildiğinde yüzde 70-80'leri bulacak. Yani kazaen Rusya ile bir kavga etsek, Rusya doğal gaz vanalarını kapatsa tir tir titreyeceğiz soğuktan. Bu, yanlış enerji politikalarının Türkiye'yi getirdiği noktayı gösteriyor, Türkiye'nin sağlıklı ve tutarlı enerji politikasının olmadığını gösteriyor. Ne Amerika, ne Rusya, ne İngiltere, ne Sudan, hiçbir ülke Türkiye Cumhuriyeti kadar enerji konusunda bir devlete bu kadar yüksek oranda bağımlı değildir. Bu sizin egemenliğinize verilebilecek en büyük zararın kaynağıdır."
Ülkenin doğal gaz kullanımının yüzde 99'unu ithal ettiğini aktaran Kılıçdaroğlu, doğal gazın ithal edilebileceğini ancak bunun aynı ülkeden olmaması gerektiğini savundu.
Kılıçdaroğlu, doğal gaz ithalatının çeşitlendirilmesi gerektiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bir başka ülkeyle sorun çıkarsa bir başka ülkeden alabilmelisiniz ama boru hatlarını döşemişseniz, yüzde 90 oranında bağımlıysanız başka bir yerden sizin doğal gaz almanız için sizin yeniden boru hattı döşemeniz gerekir, bu da zaman alır. Bunun faturasını da millete ödetmiş olursunuz. Dünyada en fazla kömür ithal eden yedinci ülkeyiz. En fazla doğal gaz ithal eden de beşinci ülkeyiz. Enerji ithalatına son iki yılda, 2016'da 27 milyar dolar, 2017'de 37 milyar dolar verdik. On milyar dolar daha bu milletin sırtına yıkıldı. 2018'de ödeyeceğimiz fatura bundan çok daha fazla olacak. Peki kim ödüyor bunu? Doğan çocuk doğduğu andan itibaren, ölünceye kadar hepimiz ödüyoruz. Aldığımız nefes hariç bunun parasını hepimiz ödüyoruz. Çocuğa süt alırsınız, emzik alırsınız, dolmuşa binersiniz, iş adamısınız iş yeriniz var, işçisiniz, sanayicisiniz vergi ödersiniz. Bu paralar kime nereye gidiyor? Buralara gidiyor. Son 15 yılda yurt dışındaki bir avuç bankere ödediğimiz faiz 150 milyar dolar. Bunların büyük bir kısmı Londra'da. İçeride devletin borçlanması karşılığında ödenen faiz ise 680 milyar lira. Eğer siz yakayı tefeciye kaptırmışsanız artık onlardan emir alırsınız."
Ülkenin başka bir açmazının belli sektörlerde yoğunluklu enerji tüketimi olduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, bu sektörleri Batı'nın terk ettiğini söyledi.
Batının, "Siz yapın, enerjiyi siz daha fazla tüketin, biz size
enerjiyi satarız." dediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Nedir,
demir-çelik, çimento gibi sektörler. Yoğun enerji tüketen
sektörler. Batı ne yaptı bunları bize verdi. Onlar da diyorlar ki,
'Biz daha az elektrik enerji tüketeceğimiz katma değeri yüksek ürün
üreteceğiz ve bunları size satacağız.' diyor. Cep telefonları
hepimiz kullanıyoruz. Biz 5 tır dolusu halı yaparız, göndeririz, o
bir çanta cep telefonuyla gelir, bizim kazandığımızdan 3 misli daha
fazla kazanır. Biz ondan daha çok enerji tüketiriz, o çok daha az
enerji tüketir." dedi.
- "Bizim yapacağımız katma değeri yüksek ürün üretmek"
Almanya ile Fransa'nın kömür ocaklarını kapattığını, nükleer
santralleri de 2036'da tamamen kapatacağını aktaran Kılıçdaroğlu,
şöyle konuştu:
"Bizim yapacağımız katma değeri yüksek ürün üretmektir. Katma
değeri yüksek ürün üretemezseniz, hem enerjide hem ekonomide geriye
giden bir ülke olursunuz. Katma değeri yüksek ürünü nasıl
üreteceğiz? Üniversiteler bilgi üretecek, üniversitesi bilgi
üretmeyen bir toplumun katma değeri yüksek ürün üretme şansı
yoktur. Beni derinden vuran bir gerçek vardır. İran
üniversitelerinin ürettiği bilgi sayısı Türk üniversitelerini
geçti. Dolayısıyla Türkiye'nin kendisine yeni bir yol haritası
belirlemesi lazım. Dışarıdan kömür ithal ediyoruz, Zonguldak'ta
kömür var, stratejik ürün, binlerce insan buradan geçiniyor. Neden
ithal ediyoruz, hangi gerekçeyle ithal ediyoruz? Efendim daha
ucuzmuş. Sosyal devlet dediğimiz bir kavram vardır. Hiç
çalışmayana, fakire devlet gider para öder. Sosyal yardım diyoruz
buna, öder, ödesin de. Hiç kimse açlıktan ölmesin ama kişi hem
çalışıyor hem üretiyor hem kazanıyor, Türkiye kazanıyor, efendim
dışarıda ucuz biz dışarıdan getireceğiz. Bunun arkasında yatan
model şudur. Türkiye enerji lobilerine teslim olmuş durumda. Bu
gerçeği hepimizin bilmesi lazım. Peki Batı neden enerji lobilerine
teslim olmuyor da Türkiye oluyor? Altında yatan gerçek şu,
Türkiye'de planlama yok. Cumhuriyetin ilk yıllarında sanayi
planları vardı, sonra planlama teşkilatı kapatıldı, sonra Devlet
Planlama Teşkilatı... Şimdi Devlet Planlama Teşkilatı tümüyle
bitti. Yok artık."
Türkiye'nin büyümesi için yüksek teknolojili ürün üretmesi
gerektiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, Kalkınma Bakanlığı'nın
verilerine göre, 2003'te bütün ihracat içinde yüksek teknoloji ürün
payının yüzde 6,5 olduğunu söyledi.
Kılıçdaroğlu, 2016'da bu rakamın yüzde 3,5 olduğunu ve bir
gerileme bulunduğunu belirterek, "Elektrik üretim kapasitesiyle
elektrik kullanımı arasında da 2009'dan itibaren makas açılıyor.
Kapasite var ama üretim düşük. Hatlar bozuk, kontrol edilemiyor.
Enerji kayıpları var, kaçakları var ve bu alan giderek açılıyor.
Fatura kime çıkıyor, gariban vatandaşa çıkıyor. Mardin'in
köylerinde şu anda elektrik kesik, tarlalar sulanamıyor.
İstanbul'da 1 milyona yakın ailenin elektriği ve doğal gazı kesik,
borcunu ödeyemediği için. Geldiğimiz nokta dramatik bir noktadır.
Rusya'dan kömür alıyoruz, Amerika'dan kömür alıyoruz, Kolombiya ve
Güney Afrika'dan kömür alıyoruz. Zonguldak'ın altında bir servet
var ama buradan çıkarmıyoruz. Efendim, işçilerin ücretleri çok
yüksek ve sendikalı. Bizim projemiz, düşüncemiz nerede bir maden
işletmesi varsa orada mutlaka ve mutlaka sendika olmalı." diye
konuştu.
Soma faciasından sonra Parlamentoya bir kanun geldiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Dediler ki biz bunları 'şehitler' gibi kabul edeceğiz. Her bir
hayatını kaybeden maden işçisinin çocuğunu devlete sınavsız
alacağız. Güzel, biz dedik ki, 2003-2014 diyorsunuz ya kardeşim
ayrım yapılmaz. Şehitler arasında ayrım yapılmaz, gaziler arasında
ayrım yapılmaz çünkü bunlar, canlarını bedel olarak ödemişler.
Şimdi 15 Temmuz şehit ve gazileri için ayrı statü var, 35,40
derecede terörle mücadele vermiş şehitler için daha düşük statü
var. Afrin'de şehit düşenler de benzer statü içinde. Şehitler,
hepimizin şehidi, hepimizin baş tacı, hepimizin onuru, gururu.
Hepimiz şehit ailelerinin acılarını paylaşırız. Şehitler arasında
ayrılık gayrılık olur mu? Madende iş kazasında hayatını kaybetmiş.
Şu tarihe kadar kaybettiysen sana imkan sağlayacağım, şu tarihten
sonra imkan sağlamayacağım. Kabahat sende, kabahat devlette. Sen iş
yerini sağlıklı denetledin mi, kontrol ettin mi? Hayır."
Stratejik sektörlerden birinin de savunma sanayisi olduğunu ve
burada da kara ve zarara bakılmayacağını aktaran Kılıçdaroğlu, "Bir
tank üretirsiniz, isterseniz 15 milyon, isterseniz 50 milyon dolar
olsun. Onu Milli Savunma Bakanlığı alır. 'Efendim, çok pahalı oldu,
bütçede para yok ben bunu alamam.' diyemezsiniz. Devletin bekası
buralarda önemlidir. Devletin bekası, insanı çalıştırmakta da
önemlidir. Aç bir toplum, yoksul bir toplum en büyük risktir. Bunun
aşılması lazım. O nedenle biz ayrımcılığa karşıyız. Yer altında
çalışıp alın teri döken, kömür tozu yutan işçinin, eğer iş kazası
sonucu hayatını kaybetmişse hangi tarihte olursa olsun devlet bir
imkan sağlıyorsa herkese sağlaması lazım. Ayrımcılık aynı zamanda
toplumu ayrıştırır, toplumu böler. Yer altında çalışan maden işçisi
hepimizin görüp tanıdığı bir insandır. Orada siyasi bir ayrım
yapılmaz. İlkeler konur, ilkeler çerçevesinde herkes görevini
yerine getirmiş olur." ifadelerini kullandı.
Dünyanın önce kömür rezervlerini tamamen kapattığını, Almanya'nın enerjinin yüzde 40'ı termik santrallerden gelmesine rağmen 2022'de bunları tamamen kapatacağını ifade eden Kılıçdaroğlu, "Almanya enerjide büyük bir dönüşüm hamlesi başlattı ve güneş enerjisi. Şu anda güneş enerjisinde maliyetler sürekli düşüyor, bir süre sonra çok daha düşük maliyetlerle insanlar elektrik üretebilecek." dedi.
- "TTK'nın yeniden ayağa kaldırılması lazım"
Kemal Kılıçdaroğlu, "Türkiye Taşkömürü Kurumu'nun (TTK) yeniden
ayağa kaldırılması lazım. TTK bir Cumhuriyet, vatan, memleket
kurumudur. Yeniden ayağa kaldırılması lazım. Yeniden kömür
üretmesi, işçi istihdam edilmesi lazım. Kesinlikle kömür
ithalatının zorunlu olmadıkça yasaklanması lazım. Ne demek kömür
ithal etmek, memlekette kömür var. Kesinlikle yasaklanması lazım.
Burada var zaten, 1,5 milyar ton kömürümüz var. Bunu işlemek
zorundayız. Önce bunu bir işleyelim, işçimizi bir çalıştıralım.
Zonguldak bir gelişsin, büyüsün. Sonra başka şeyler yapmalı uzun
vadede. Kömür bitecekse ne yapacağız, bu günden onun adımını
atmamız lazım. Bu havzada neler yapacağız, insanlar nasıl
geçinecekler bunu düşünmek zorundayız." ifadelerini kullandı.
Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Genel Başkanı Ahmet
Demirci de TTK'nın tarihin en zor dönemini yaşadığını savunarak,
yıllık 5 milyon ton üretim kapasitesi olmasına karşın bugün 823 bin
ton üretim yapıldığını aktardı.
CHP Zonguldak İl Başkanı Umut Başoğlu'un, madenci feneri hediye
ettiği Kılıçdaroğlu, Zonguldak Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı
Metin Demir'e plaket takdim etti.
Etkinlikte bir engelliyle de fotoğraf çektiren Kılıçdaroğlu, Zonguldak Belediye Başkanı Muharrem Akdemir'i ziyaretinin ardından kentten ayrıldı.