26 Mar 2022 15:50 Son Güncelleme: 26 Mar 2022 16:01

Chelsea’yi almak istediğini söylemişti: Muhsin Bayrak'ın gözaltına alınırken fotoğrafı ortaya çıktı

BirGün gazetesi yazarı Timur Soykan, Chelsea’yi satın almak istediğini söyleyen Muhsin Bayrak'ın çete suçundan gözaltına alınırken fotoğrafını ortaya çıkardı.

BirGün gazetesi yazarı Timur Soykan, “1 milyar poundluk maske düştü” başlıklı dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.

Soykan yazısında, İngiliz futbol kulübü Chelsea’yi satın almak istediğini söyleyen ancak teklif vermeyen Muhsin Bayrak’ın 2005 yılında, çete suçundan gözaltına alındığına dair fotoğrafa yer verdi.

Timur Soykan’ın yazısı şöyle:

Bu ülkenin gerçekle bağı tamamen koptu.

Ve bir adam, akıl almaz bir hikâye ile sadece bu ülkeyi değil, dünyayı parmağında oynattı, oynatmaya devam ediyor.

Geçen hafta ‘1 milyar poundluk ucuz reklam’ başlıklı yazımızda anlatmıştık.

Hatırlatalım:

Ukrayna savaşı nedeniyle Rus oligarkların mallarına el konulurken serveti dillere destan Roman Abramoviç, İngiltere Premier Lig’in efsane takımı Chelsea’yi satışa çıkardı. Türkiye’deki AB Grup Holding’in sahibi Muhsin Bayrak “Chelsea’yi almak için 1 milyar pound nakit teklif ettim” diye açıklama yaptı.

Dünyanın neresinde olsa bunu söyleyen kişinin ödediği vergiye bakılır ve yalancının mumu yatsıya varmadan söner.

Ama Türkiye’de değil.

Muhsin Bayrak bu kilit noktanın farkındaydı.

BÜYÜK YALAN ZİNCİRİ
Arama motorlarında en çok aranan isim oldu.

Haber ajansları, mantık ve arşiv süzgecinden geçirmeden Muhsin Bayrak’ın sözlerini servis etti.

‘Tık’ yarışında akıl süzgeçlerini rafa kaldırmış haber siteleri ‘Muhsin Bayrak kimdir’ başlıklarıyla okur avladı.

Bu ülkenin gerçekle bir nebze bağı kalmış olsa Neşeli Günler filminde Münir Özkul’un Şener Şen’e “Ziyaaa…” sözü hatırlanır, bol bol alay edilirdi.

Öyle olmadı.

Muhsin Bayrak ‘yalandan kim ölmüş’ ülkesinde ucuz reklam için meydanı boş bulmuş, uyduruyordu:

“Abramoviç ile görüşüyoruz. Türk bayrağını yakında Londra’da dalgalandıracağız.”

Ziyaa…

“Pazarlık sürecinin sonuna gelindi ve yakında imzayı atmayı planlıyoruz.”

Ziyaaa…

“Biz Türk şirketi olarak başvurduktan sonra o gece apar topar meclis toplanıyor karar alıyor. Abramoviç’in mal varlığına ve Chelsea Spor Kulübü’ne el koyuyor. Yoksa bir gün sonra bize geçecekti.”

Ziyaaaa…

“Hatta Sayın Trump’ın bakın görebilirsiniz. ‘Muhsin Bayrak almasın, Türkler almasın. Biz alalım’ diye açıklaması var.”

Ziyaaaaa…

“Normalde fiyat konusunda biz anlaştık. 400 milyon doları kripto olarak ödeyecektik. Yani bizim kriptomuzdan ödeyecektik.”

Ziyaaaaaa…

“Nike markası bizimle irtibata geçti. 900 milyon sterlin sponsorluk ücreti verecekti 3 yıl için.”

Ziyaaaaaaa…

“Abramoviç kendisi diyor: ‘Ben Amerikalılara Avrupalılara, İngilizlere satmak istemiyorum. Muhsin Bayrak’a satmak istiyorum bu yeri, Türklere satmak istiyorum.’

Ziyaaaaaaaa…

“Bodrum’da 8 milyar dolarlık bir proje hazırlıyorum. Abramoviç ile bunun üzerine konuştuk. AB Grup Holding 9-10 milyar dolar sermaye yöneten bir holdingdir.”

Ziyaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa…

DÜNYAYA YAYILAN REZALET
Bu saçmalık Türkiye’den dünya medyasına sıçradı.

Muhsin Bayrak, Reuters, The Guardian, CNN, BBC’de ciddi ciddi haber oldu.

Artı TV’de katıldığı programda gururla şöyle diyordu Muhsin Bayrak:

“Dünyanın gündemine oturduk. Bir haftada 18 dilde 4 milyar insan AB Grup Holding ve benim ismimi tıklamış Google’dan.”

Elbette dünya nüfusunun yarısı adını tıklamadı ama dünya tarihinin en büyük ucuz reklamına adını yazdırmayı başardığı kesin.

Sonuçta Chelsea’nin satışı için teklif süresi doldu, dev dünya şirketleri bile konsorsiyumlar oluşturarak üç teklif vermişti, elbette aralarında Muhsin Bayrak yoktu. Avukatlarının bir hatası nedeniyle yanlış adrese e-mail attıklarını söyleyerek işin içinden sıyrılıyordu.

KRİPTO İŞLER BUNLAR
Ama bedava reklama doyamamıştı. Önceki gün yine Demirören Haber Ajansı’na (DHA) arkasında kripto para borsasının logoları varken konuştu:

“Teklifi 2.5 milyar pounda kadar çıkardık. Yeni stad yapacağımızı taahhüt ettik. Ama satış süreci samimi değildi, teklifimizi geri çektik. Abramoviç’e Bodrum’da helikopter pisti olan bir malikane hediye edeceğim.”

Bu kez Abramoviç’e hediye malikane hikâyesiyle manşetlere çıktı.

Oysa onun sözlerini sorgusuz sualsiz haber yapanlar biraz arşive baksa bu yalanlara alet olmayacaktı.

Muhsin Bayrak, 2015’te İstanbul Basın Ekspres Caddesi’nde 1600 konutluk, Bayrak Towers’ı inşa edeceğini anlatıyor, bir kuleyi henüz inşaat başlamadan Suudi Arabistanlılara 50 milyon euro’ya sattığını iddia ediyordu. Bu kuleler için kazma bile vurulmadı.

Aynı dönem 500 bin kişilik Mutki Aşireti’nin ağası olduğunu öne sürüyor, ‘Aşireti kurumsallaştıran adam’ diye sayfa sayfa haber oluyordu. Oysa Mustafa Sarıgül’ün Türkiye Değişim Hareketi’ne katıldığında çevresinde 15 kişi yoktu.

Ama 2019 İstanbul yerel seçimlerinden önce 500 bin kişilik Mutki Aşireti olarak Binali Yıldırım’ı destekleyecekleri açıklamasıyla yine sahnedeydi.

2021 yılında ise ABD Başkanlık Seçimi’ni kazanan Biden’ın yardımcısı Kamala Harris’in Washington D.C.’deki evine 2 milyon dolar teklif verdiği yalanıyla kameraların karşısındaydı.

İSİM BENZERLİĞİ DEĞİLMİŞ
Geçmişine ait en hassas nokta ise adı internette arandığında çıkan bir operasyon haberiydi. Operasyon onun ilk inşaat projesini yaptıklarını söylediği İstanbul Gaziosmanpaşa’da düzenlenmişti. 2 Mart 2005 tarihli haber ‘Uzi’li çete’ başlığıyla duyurulmuştu. Silahlı saldırı, yaralama, alıkoyma, tehdit ve haraç alma suçlamasıyla ‘Bayrak Kardeşler Çetesi’nden 11 kişi gözaltına alınmıştı. Haberlerde çete liderinin Muhsin Bayrak olduğu yazıyordu. Arama yapılan adreslerde bir Uzi, 9 ruhsatsız silah, kalaşnikof mermileri, milyonlarca liralık senet bulunmuştu. Ayrıca 2005 tarihli bu haberlerde 2002’de Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Mustafa Yeşil’i silahla öldüren Nevzat Bayrak’ın da bu çetenin mensubu olduğu iddia ediliyordu.

Ancak haberlerde fotoğraf yoktu.

Odatv’ye açıklama yapan Muhsin Bayrak, “Sadece isim benzerliği” dedi. Avukatının Odatv’ye gönderdiği açıklamada ise bu olayın Muhsin Bayrak ile ilgisi olmadığı savunulup dava açılacağı anlatılıyordu.

İncelemeler sonucunda 2 Mart 2005’te o dönem İstanbul Beşiktaş’ta bulunan Devlet Güvenlik Mahkemesi’ne götürülen zanlıların fotoğrafını bulduk. Zanlılar Organize Şube polisleri arasında ve birbirlerine kelepçeli. En öndeki zanlı Muhsin Bayrak’ın ağabeyi. Onun arkasında ise bugün Chelsea’yi satın almak için 2.5 milyar sterlin teklif ettiğini öne süren Muhsin Bayrak’ın yüzü görünüyor ve maske düşüyor.

Bu fotoğraf sadece Muhsin Bayrak’ın yalanını ortaya çıkarmıyor, Türkiye’de medyanın içler acısı halini de gözler önüne seriyor.

Kişinin beyanlarının hiç sorgulanmadan haber diye ajanslar tarafından servis edilmesiyle başlıyor yalan zinciri.

İnternet sitelerinin ‘tık’, TV kanallarının reyting yarışında haberin gerçekliği önemini yitiriyor. Haberin ilgiyi uyandırdığı dönemlerden ilginin medyayı şekillendirip yalana ortak ettiği günlere geldik.

Muhsin Bayrak olayı bunu tüm çıplaklığı ile ortaya koydu.

Aynı zamanda bir medya rezaleti olan bu olayın kesinlikle iletişim fakültelerinde ibretlik bir ders olarak okutulması gerekiyor.