Cezmi Abi'den medya patronlarına açık mektup! 'Lütfen devleti örnek alın'
Cezmi Sayılgan, bu haftaki köşesinde medya sektöründeki emekçilerin yaşadığı maddi zorlukları yazdı ve patronlara seslendi.
Evet kıymetli dostlarım, bir kez daha birlikteyiz ve ben bir kez daha sizlerle dertleşmek istiyorum.
Aralık ayının ortasına yaklaştık. Her yıl olduğu gibi bu yıl da medyanın ana gündem maddelerinden biri ve belki de en önemlisi; asgari ücrete yapılacak zam!.
Hep söylenir; terzi kendi söküğünü dikemez diye. Biz basın çalışanları da aynen o terziler gibiyiz işte.
Her gün gazetelerimizde, televizyonlarımızda, ajanslarımızda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’nın asgari ücret tespit çalışmalarına yönelik açıklamalarını, çalışanları temsilen o toplantılara katılan konfederasyon yetkililerinin eleştiri ve temennilerini haber haline getiriyoruz.
Bu aralar en sık gördüğüm açıklama; “Asgari ücret mutlaka 8 Bin TL’nin üzerinde olmalı” şeklinde.
Evet aslında şahane bir temenni ve muhtemelen de bu temenni gerçekleşecek.
Ama acaba bizde durumlar nasıl?
Medya çalışanlarının maaşları ne durumda?
Fena durumda, hem de çok fena...
Geçenlerde basın yayın sektörünün en büyük gruplarından birinde çalışan muhabir arkadaşımla sohbet ediyordum. Laf lafı açtı, konu maaşlara geldi. Sık sık canlı yayınlarda ekranda gördüğüm genç muhabir arkadaşım bana, “Cezmi Abi, 6.800 TL maaş alıyorum” dedi.
İnanamadım. Çünkü başka bir kanaldan teklif aldığını ama gitmediğini duymuştum. Neden daha iyi maaş alabileceği o kanala gitmediğini sordum.
Bana, “Abi burada daha görünür durumdayım. Kanalın izlenme oranı çok iyi. Diğer kanalda bu kadar görünür olmam diye endişe ettim” yanıtını verdi.
Maalesef bu da sektördeki sorunlardan biri. Kimi kardeşim çok az maaş alıyor, kıt kanaat geçinebiliyor. Kimi kardeşim aldığı maaşın neredeyse tamamını kira ve kredi kartlarına yatırıyor, yine de yetiremiyor.
Yazımın bundan sonraki kısmı ise sektördeki arkadaşlarıma, kardeşlerime değil, doğrudan yöneticilere ve patronlara yönelik.
Bu kısmı bir anlamda ‘Medya Patronlarına Açık Mektup’ olarak da nitelendirebilirsiniz.
“Değerli Patronlarımız, yöneticilerimiz; siz medya çalışanlarına ne kadar zam yapmayı planlıyorsunuz?
Biliyorum sizin de bir sürü derdiniz, sıkıntınız var. Vergiler, sigorta primleri, elektrik, su, ısınma giderleri, görünür görünmez yüzlerce gider kalemi..
Ama Devlet asgari ücretle çalışanlar ya da emekliler için kesenin ağzını bu kadar açmışken, sizin köşelerinize çekilmeniz, ölü taklidi yapmanız, maaş zamlarına ilişkin hiçbir açıklama yapmamanız normal mi?
O kallavi gruplardan birinde 6.800 TL maaşla çalışan muhabir kardeşimin durumunu bir düşünün.
Yılbaşından geçerli olmak üzere asgari ücret muhtemelen en az 8 bin TL civarında olacak ama bu kardeşim asgari ücretin altında maaş almaya devam edecek.
Siz eğer bir zam yapacaksanız da bu zammı Şubat, Mart hatta belki Nisan ayında yapacaksınız.
Yani o zamlara kadar medya kurumlarında görev alan binlerce arkadaşımız, asgari ücretin altında maaş almayı sürdürecek.
Bu Allah’tan reva mı?
Mesela siz de şimdiden kamuoyuna bir açıklama yapsanız ve tıpkı devlet gibi, yılbaşından itibaren geçerli olacak zam oranlarını ilan etseniz çok güzel olmaz mı?
Hem böylece tüm sektör çalışanları yeni yıla aileleriyle birlikte huzur içerisinde ve moralli olarak girer.
Tabii sizden gelecek böyle bir jest, sektörde yönetim ve çalışanlar arasında açılan makasın kapanmasına ve ofislerde daha sıcak, daha verimli bir atmosfer oluşmasına da vesile olacaktır.
Son söz olarak şunu söyleyeceğim; Sayın patronlar, lütfen kendinize Devlet’i örnek alın. Siz de çalışanlarınıza en az devletin asgari ücrete yapacağı oran kadar zam yapın. Ve o zammı yapmak için de aylarca beklemeyin.
Verin talimatınızı ve yılbaşından itibaren sektör çalışanları zamlı maaşlarını alabilsin”
Bir de o haber programlarında geniş geniş yorum yapan hatta çoğu muhabirlikten gelen sonradan geldiği yeri bir çoğu unutan tuzu kuru abiler ablalar bi ara sizi çeken kameramana reklam arası sorun maaşını.
Rejiye gidip oradaki yönetmene ve ekibe sorun.
Sahadaki muhabire sorun.
Siz bu yazdıklarımı yayında dile getiremezsiniz yemez.
Sizin olayınız, "maaş iyi konum iyi bana ne muhabirin kameramanın foto muhabirinin maaşından. Bana dokunmayan medya patronu bin yaşasın"
Ama ben yazmaya devam edeceğim siz basın emekçisi dostlarım için.
Çünkü ben sizin içinizden geldim, sizden biriyim.
Cezmi Abiniz.