13 Ara 2013 13:57
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:48
Cezaevindeki gazetecinin isyanı; üşüyoruz çizme bile yasak!
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, yargılanan ve tutuklu gazetecilere desteğini sürdürmeye devam ediyor.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, yargılanan ve tutuklu
gazetecilere desteğini sürdürmeye devam ediyor. Türkiye Gazeteciler
Cemiyeti (TGC) Başkanı Turgay Olcayto ve TGC Başkan Yardımcısı
Recep Yaşar, müebbet hapse çarptırılan radyocu-gazeteci Füsun
Erdoğan'ı Gebze Kadın Kapalı Cezaevi'nde ziyaret etti. Bu yıl
TGC Basın Özgürlüğü Ödülü’nü alan Füsun Erdoğan, görüşme sırasında
8 yıla yakın süre tutuklu kaldıktan sonra müebbet hapis cezasına
çarptırılmasından, tutuklu gazetecilerin durumuna; cezaevi
koşullarından üzerine çalıştığı kitaba kadar pek çok konu hakkında
konuştu. Füsun Erdoğan, uğradığı haksızlığı görmeyen
meslektaşlarına da “Adalet ve hukuk herkese lazım! Bir gün siz de
ihtiyaç duyabilirsiniz” diye seslendi.
“GAZETECİLER KONUSUNDA GERÇEKLER
ÇARPTIRILIYOR”
Tutuklu gazetecilerin yaşadıklarına dikkat çeken Füsun
Erdoğan, “Tutuklu gazeteciler konusunda gerçekler çarpıtılıyor. Çok
sayıda gazeteci, gazeteci kabul edilmiyor. Gazeteciler, terörle
mücadele yasası kapsamında yargılandıkları için gazeteci
olmadıkları dile getiriliyor” dedi.
“HUKUK CİNAYETİNE KURBAN GİTTİM”
Füsun Erdoğan, 8 yıl süren tutuklu yargılanma süreciyle ilgili
şunları söyledi: “Davada büyük bir skandal var. Öncelikle benim
sahte kimlikle suçlanmam ve bu konuda ceza almam kabul edilemez.
Gerek iddianamede gerekse savcının mütalaasında sahte kimlik
bulundurduğuma dair bir iddia yer almazken; bu konuda ceza
verilmesi kabul edilemez. Ayrıca ben zaten hiçbir şekilde
sahte kimlik kullanmadım. Kimliğim açık ve net, banka kartlarım
var, kredi kullanmışım. Kimliğim bu kadar net ortada iken bu konuda
ceza almam kabul edilemez. İddianamede ve mütalaada yer almayan
sahte belge kullanımı ile ilgili ceza aldım. Bu bir
skandaldır.”
“HER ŞEYİ ÜZERİME YIKTILAR”
Füsun Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Her şeyi yasal olan
biriyim. Kredi kartı olan biri olduğum için de örgütün mali
işleri dediler. Her şeyi üzerime yıktılar. İddianamede ve savcının
verdiği son mütalaada, maddi tek bir kanıt yok. Maddi tek bir kanıt
göstersinler her türlü cezaya razıyım. Adil yargılama yok. Hukuk
sistemi çökmüş durumda. Mahkeme başkanı 4-5 kez değişti. Heyet
üyeleri sık sık değişti. Savcıların sayısını hatırlamıyorum… Özel
yetkili mahkemelerde hukuk cinayetleri var. Bu hukuksuzlukların
listesi çıkartılmalıdır. Ben de bir hukuk cinayetine kurban
edildim. Şayet hukukun gözüyle bakılırsa, birazcık vicdan varsa bu
ceza geri alınmalıdır. Ayrıca Terörle Mücadele Yasası’nın
kaldırılması için bir kampanya yürütülmelidir. Bu yasa ile herkes
terörist olarak suçlanabilir.”
“ÜŞÜYORUZ, ÇİZME GİYEMİYORUZ...”
Füsun Erdoğan, cezaevleriyle ilgili de şunları söyledi:
“Cezaevleri koşullarını 12 Eylül koşulları ile kıyaslamak doğru
değildir. Cezaevlerinin temel insan haklarına uygun olup olmadığına
bakmak lazım. Bingöl’deki firardan sonra bizim çizme giymemize izin
vermiyorlar. Aldığımız ya da ailelerimizin gönderdiği çizmeleri
giyemiyoruz. Oysa yerler ıslak yıkanıyor, su içinde kalıyor. Buna
izin vermeleri gerekiyor. Çizme talebimiz karşısında bize mes
lastiği verdiler. 21 yüzyılda bize bu cezayı veriyorlar. Mes
lastiği ihtiyacı karşılamıyor. İnsani olarak Gebze Cezaevi
Kandıra’dan daha iyi bir cezaevi. Burada taşranın sıcaklığı var,
daha kentleşmemiş. Burada kadınlar mutfağa geçtikten sonra kalite
ve hijyen koşulları daha iyi olmaya başladı. Daha önce mutfakta
erkekler çalışıyordu. Şimdi kadınlar çalışıyor. Yemekler daha iyi
olmaya başladı. Buranın kantini ise Kandıra ile kıyaslandığında
daha pahalı. Bunu da buradaki mevcudun az olmasına bağlıyorlar.
Yeni cezaevleri mimari olarak iyi olabilir ama insani unsurdan
yoksunlar. Hiç insani değil.”
“BİR GÜN SİZ DE!...”
Füsun Erdoğan, TGC Başkanı Turgay Olcayto ve TGC Başkan
Yardımcısı Recep Yaşar’ın ziyaretinden memnuniyetini kendi el
yazısıyla yazdığı notta şu şekilde dile getirdi: “Bugün (5 Aralık)
Turgay Bey ve Recep Bey görüşüme geldiler. Yıllar sonra gazeteci
dostlarla hapishanede görüşmek bir başka oldu benim için.
Tutsaklığımın 8. yılında hakkımda kırılan kalemin 10 ACM heyetinin
altına imza attığı hukuk cinayetinin görünür olması için
meslektaşlarımın bu dava dosyasıyla ilgilenmelerinin çok önemli
olduğunu düşünüyorum. Ve bugüne kadar uğradığım adaletsizliği
görmeyen ya da görmezden gelen yayın organlarına ve meslektaşlarıma
sesleniyorum. Adalet ve hukuk herkese lazım! Bir gün siz de ihtiyaç
duyabilirsiniz… Saygı ve dostlukla.”