30 Mar 2015 11:37
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 17:09
Ceza alan Penguen karikatüristi: Kuştan korksam darı ekmezdim!
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a ‘top işareti‘ yaparak hakaret ettikleri suçlamasıyla 11 ay hapis cezasına çarptırılan Penguen dergisinin karikatüristi Bahadır Baruter: Kuştan korksam darı ekmezdim!
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a ‘top işareti‘ yaparak hakaret
ettikleri suçlamasıyla 11 ay hapis cezasına çarptırılan Penguen
dergisinin karikatüristi Bahadır Baruter, “Sizi tökezletmek için
yolunuza kanunlar, dinsel ve cinsel tabular döşerler. Çünkü erk
sahiplerinin en tahammülsüz oldukları şey, komik duruma düşürülerek
eleştirilmektir” dedi.
Hürriyet gazetesinden Ayşe Arman’a röportaj veren Baruter, kendisini bir AKP sempatizanı olarak tanımlayan Cem S.’nin açtığı davayı ve dava sonucunda Penguen’in iki çizerine verilen cezayı değerlendirdi.
“Tehditten çok hakaret var. Ana avrat, bacı, sülale giriyorlar. En çok da karıma ve anneme. Bir kez ürperdim sadece. “Çocuğunu okula yollama!” dediklerinde, “Dikkat et dönmeyebilir!” falan gibi bir tehdit. İyi ki çocuğum yok. Olsaydı, çoktan iltica etmiştim” diyen Baruter’in röportajından öne çıkan bölümler şöyle:
KURABİYE SATMIYORUZ MİZAH YAPIYORUZ
* “Kuştan korksam darı ekmezdim!” lafını severim. Mezarıma,“Böyle demişti enayi!” yazsınlar. Kurabiye satmıyoruz, mizah yapıyoruz. En sevmedikleri şeyi yapıyoruz. Onların canını yakar gülmek. Ağrına gider makaraya sarılmak. Biz, birilerine sevimsiz geldiğimizi biliyoruz.
* (Erdoğan) Dolduruşa geliyordur. Etrafı, onun yerine düşünmeyi iş edinmişlerle dolu. Gerçekten düşünecek vakti yok. Kitap okuyacak vakti olmayanın sağduyuya da vakti olmaz. Bir de zaten mizah duygunuz yoksa direkt alıngan ve çabuk tahrik olabilen, zayıf bir mizaç geliştirirsiniz. Ardından da bunu gizlemek için saldırgan bir savunma…
* Onlar (Özal, Ecevit, Çiller, Demirel), kendilerini o makamda tutan rejimi yıkmaya kilitlenmemişlerdi. Kendilerini bu derece ciddiye almıyorlardı. Bu seferki liderimizin derin bir misyonu var. Yolu çetin ve şakaya gelmez!
BÜTÜN ACILARIN SUÇLUSU ASIK SURATLI KİBİR
* (Mizah duygusu olmaması neyin göstergesi?) Kendini fazla önemsemenin. Hayatı ve kendini fazla ciddiye almanın. Ama siyasetçi için normal bu durum. O yüzden savaşlarda, krizlerde ve bütün insani afetlerde başrollerde hep kibir ve ciddiyet dolu siyasetçiler var. Ciddiyetin iktidarında inliyor medeniyet. Bütün acıların suçlusu asık suratlı kibir. Ama en ağrıma giden ne biliyor musun? Sonunda onlar güler, biz ağlarız!
* Mizah, iktidarın anti maddesidir. Baskının panzehiridir. Sizi tökezletmek için yolunuza kanunlar, dinsel ve cinsel tabular, kamu hassasiyetleri ve küçük burjuva etikleri döşerler. Çünkü tanrıların ve onların elçilerinin, erk sahiplerinin, otoriterlerin en tahammülsüz oldukları şey, komik duruma düşürülerek eleştirilmektir.
BİR MİLLETVEKİLİ ARADI VE DEDİ Kİ...
* O değil de, (Erdoğan’ı) bir çizgi dizide, “İyi kalpli ve iyi niyetli çizeyim!” dedim, çok eğlendim. Keşke birlikte okuyup gülsek diye hayal ettim. İçimde bir şefkat duygusu oluştu. Akabinde o gece rüyama girdi, ellerime vurdu, sitemli sitemli. Bir daha da pek ilişmedim doğasına. Bazı şeyler olduğu gibi kaldıkça güzel…
* Bir milletvekili aradı. Kibar ve iyi niyetliydi. “Biz sizlere böyle yaklaşılmasına seyirci kalmak istemeyiz!” dedi. “Bu, bizim dünyadaki itibarımız için de çok kötü oluyor!” dedi. “Adalet Bakanı’yla görüşüp bu davanın kapatılmasını isteyeceğim”dedi. Benden görüşmede kullanılmak üzere dava bilgilerini istedi… “Olmaz!” dedim. “Siz kendiniz ulaşın çok lüzumlu görüyorsanız bilgilere” dedim. “Ben böyle böyle bir mizahın çizeri olarak öyle bir adaletin bakanına karşı ricacı görünmeyi kabul edemem” dedim. İyi niyeti için teşekkür ettim, kapattık.
Hürriyet gazetesinden Ayşe Arman’a röportaj veren Baruter, kendisini bir AKP sempatizanı olarak tanımlayan Cem S.’nin açtığı davayı ve dava sonucunda Penguen’in iki çizerine verilen cezayı değerlendirdi.
“Tehditten çok hakaret var. Ana avrat, bacı, sülale giriyorlar. En çok da karıma ve anneme. Bir kez ürperdim sadece. “Çocuğunu okula yollama!” dediklerinde, “Dikkat et dönmeyebilir!” falan gibi bir tehdit. İyi ki çocuğum yok. Olsaydı, çoktan iltica etmiştim” diyen Baruter’in röportajından öne çıkan bölümler şöyle:
KURABİYE SATMIYORUZ MİZAH YAPIYORUZ
* “Kuştan korksam darı ekmezdim!” lafını severim. Mezarıma,“Böyle demişti enayi!” yazsınlar. Kurabiye satmıyoruz, mizah yapıyoruz. En sevmedikleri şeyi yapıyoruz. Onların canını yakar gülmek. Ağrına gider makaraya sarılmak. Biz, birilerine sevimsiz geldiğimizi biliyoruz.
* (Erdoğan) Dolduruşa geliyordur. Etrafı, onun yerine düşünmeyi iş edinmişlerle dolu. Gerçekten düşünecek vakti yok. Kitap okuyacak vakti olmayanın sağduyuya da vakti olmaz. Bir de zaten mizah duygunuz yoksa direkt alıngan ve çabuk tahrik olabilen, zayıf bir mizaç geliştirirsiniz. Ardından da bunu gizlemek için saldırgan bir savunma…
* Onlar (Özal, Ecevit, Çiller, Demirel), kendilerini o makamda tutan rejimi yıkmaya kilitlenmemişlerdi. Kendilerini bu derece ciddiye almıyorlardı. Bu seferki liderimizin derin bir misyonu var. Yolu çetin ve şakaya gelmez!
BÜTÜN ACILARIN SUÇLUSU ASIK SURATLI KİBİR
* (Mizah duygusu olmaması neyin göstergesi?) Kendini fazla önemsemenin. Hayatı ve kendini fazla ciddiye almanın. Ama siyasetçi için normal bu durum. O yüzden savaşlarda, krizlerde ve bütün insani afetlerde başrollerde hep kibir ve ciddiyet dolu siyasetçiler var. Ciddiyetin iktidarında inliyor medeniyet. Bütün acıların suçlusu asık suratlı kibir. Ama en ağrıma giden ne biliyor musun? Sonunda onlar güler, biz ağlarız!
* Mizah, iktidarın anti maddesidir. Baskının panzehiridir. Sizi tökezletmek için yolunuza kanunlar, dinsel ve cinsel tabular, kamu hassasiyetleri ve küçük burjuva etikleri döşerler. Çünkü tanrıların ve onların elçilerinin, erk sahiplerinin, otoriterlerin en tahammülsüz oldukları şey, komik duruma düşürülerek eleştirilmektir.
BİR MİLLETVEKİLİ ARADI VE DEDİ Kİ...
* O değil de, (Erdoğan’ı) bir çizgi dizide, “İyi kalpli ve iyi niyetli çizeyim!” dedim, çok eğlendim. Keşke birlikte okuyup gülsek diye hayal ettim. İçimde bir şefkat duygusu oluştu. Akabinde o gece rüyama girdi, ellerime vurdu, sitemli sitemli. Bir daha da pek ilişmedim doğasına. Bazı şeyler olduğu gibi kaldıkça güzel…
* Bir milletvekili aradı. Kibar ve iyi niyetliydi. “Biz sizlere böyle yaklaşılmasına seyirci kalmak istemeyiz!” dedi. “Bu, bizim dünyadaki itibarımız için de çok kötü oluyor!” dedi. “Adalet Bakanı’yla görüşüp bu davanın kapatılmasını isteyeceğim”dedi. Benden görüşmede kullanılmak üzere dava bilgilerini istedi… “Olmaz!” dedim. “Siz kendiniz ulaşın çok lüzumlu görüyorsanız bilgilere” dedim. “Ben böyle böyle bir mizahın çizeri olarak öyle bir adaletin bakanına karşı ricacı görünmeyi kabul edemem” dedim. İyi niyeti için teşekkür ettim, kapattık.