"ÇETE ARKADAŞIM, BAK NE DİYORUM..." ZAMAN YAZARI HÜSEYİN GÜLERCE'DEN ERTUĞRUL ÖZKÖK'E CEVAP!..
Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök'ün geçen cuma günkü yazısında, "Çete arkadaşım sen ne diyorsun?" diye seslendiği Zaman gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce cevap verdi...
Çete arkadaşım, bak ne diyorum...
Yazı günlerim perşembe, cuma olduğu için, Ertuğrul Özkök'e cevabım gecikmiş gibi oldu. Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sayın Ertuğrul Özkök, geçen cuma günkü yazısında, "Çete arkadaşım sen ne diyorsun?" diye bana seslendi.
Sayın Özkök, Ergenekon terör örgütü davasının iddianamesindeki bir vesikaya dayanarak, daha önce de köşesinde ismimden bahsetti. Konuyu baştan alıp, "çete arkadaşıma" beklediği cevabı vereceğim.
İddianame dosyasında, elle yazılmış bir "Ergenekon çetesi örgüt planı" var. Planın medya ayağında, bazı gazeteci ve yazarların adları yazılı. Orada Özkök'le birlikte benim de adım yazılı. Yani Özkök'le "çete arkadaşlığı"mız oradan. Pekiyi bu, kafa karıştırmak, davayı sulandırmak, hedef saptırmak için hazırlandığı besbelli, Özkök'ün dediği gibi hakikaten deli saçması, bilgi kirletme vesikası, dosyaya nasıl girmiş? Devletin istihbarat teşkilatı MİT, bu dezenformasyon belgesini alıp Başbakanlık'a ve Genelkurmay'a göndermiş. Ergenekon savcısı da resmî belge niteliği olduğu için alıp bunu dosyaya koymuş.
Ben bunu öğrendiğimde, bu isimlerin bir toplantıda bile yan yana gelmeyeceklerini, doğrusu kimsenin bu listeyi ciddiye almayacağını düşünüp, yarası olan gocunur diyerek umursamadım. Fakat Sayın Özkök umursadı. 21 Ekim 2008 Salı günü, "En başta Dinç Bilgin, onun altında Enis Berberoğlu ve Bekir Coşkun, altında da Fethullah Gülen'in en yakınlarından biri, Zaman Gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce..." diye yazdı. Böyle bir saçmalığı bahane ederek de, "O yüzden de Ergenekon davasıyla ilgili yazı yazmak içimden gelmiyor." dedi. Artık ben de umursamak zorundaydım ve ertesi gün 23 Ekim 2008'de "Adım neden geçti Ergenekon'da?" başlığı ile konuyu ele aldım. "Bence Özkök, kendisine mazeret üretiyor. Çünkü Hürriyet ve Doğan Grubu, baştan beri Ergenekon davasında CHP ile paralel hareket ediyor." dedim. Özkök, bunu yeterli görmemiş ki, geçen hafta bu defa bana doğrudan seslenerek bir kez daha yazdı. Bana çağrısı şöyle:
"Ey Hüseyin Gülerce arkadaşım. Sen ki, Zaman Gazetesi yazarısın, Fethullah Gülen'in en yakınındaki insanlardan birisin. O listede senin de adın var. Söyle bana, sen Ergenekoncu musun? Seninle hangi gizli örgüt evinde buluşup, el ele, omuz omuza menfur planlar hazırladık?"
Evet, şimdi cevabımı vereyim.
Ey Ertuğrul Özkök arkadaşım. Ben Ergenekoncu değilim. Ergenekon davasında baştan beri duruşum belli. Gazetemin duruşu da belli. Fakat sizin duruşunuz, gazetenizin yayın çizgisi ve bazı yazarlarınızın cansiperane müdafaaları, "acaba Hürriyet, Ergenekoncuları kurtarmak için kullanılıyor mu?" şüphesini uyandırıyor.
Sonra siz, ismimden bahsederken neden hep Sayın Fethullah Gülen'in ismini de satırlarınıza katıyorsunuz? Asla şikâyetçi değilim. Muhterem Fethullah Gülen'e yakınlık, onunla arkadaş olmak, benim için bu dünyada en büyük şeref madalyasıdır. Fakat ısrarla neden onun ismini gündeme getiriyorsunuz? Hüsnüzanda bulunup, şahsımdan bahsederken, Sayın Gülen'in de adını yazarak bana değer verdiğinizi düşünüyorum. Tam böyle düşünecekken geçen hafta aynı gün gazetenizdeki, Mehmet Y. Yılmaz'ın satırları aklıma geliyor. "Emniyette yuvalanmış Fethullahçı çete" den söz ediyor. Bak şimdi, bu üslup; düşmanca, terbiye dışı, kibir dolu, insafsız, vicdansız ve karanlık çete mensuplarının kullandığı saldırı üslubudur. Daha öteye gitmeyeceğim. Sen ki, yargısız infazdan, deli saçması belgelerden şikâyetçisin. Sayın Gülen, yargıda beraat etti. Hem de Yargıtay Genel Kurulu'nun kararı ile. Yargı kararlarına rağmen infaz yapan bu şahsın yazısı, senin yönetimindeki gazetede nasıl çıkıyor? Yoksa siz, yazamadıklarınızı bazı yazarlara yazdırıyor, ya da göz yumarak onları teşvik mi ediyorsunuz?
İkincisi, tabii ki davanın usulü, teknik ayrıntıları hukukun ayrılmaz parçasıdır. Bunu hepimiz istemeli, takip etmeliyiz. Fakat bu gerekçeye sarılıp, kimsenin Ergenekon davasını bulandırmaya, sulandırmaya, karartmaya, saptırmaya hakkı yoktur. Hele sizin gibi, Ergenekonvari bir suikasta kurban gitmiş Çetin Emeç'in koltuğunda oturanların, hiç ama hiç hakkı yoktur...
Hüseyin Gülerce/ZAMAN