09 Tem 2012 13:53 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 13:53

CENGİZ SEMERCİOĞLU HÜRRİYET'İN "DOKUNULMAZ"I MI?

Kelebek ekindeki köşesinde "Bana IPhone'u bıraktıran telefon" başlıklı skandal yazıya imza atan Cengiz Semercioğlu'na Varol Ersoy'dan kritik sorular geldi...

Bir süre önce Hürriyet Gazetesi’nin Kelebek ekinde yazan ve Medya Tava isimli internet sitesinin ortakları arasında bulunan Cengiz Semercioğlu’nun Hürriyet Gazetesi’ni karıştırdığını yazmıştım:
Konuyu kısaca hatırlatayım:
Aralarında çok sayıda sanatçının ve gazetecinin bulunduğu 12 kişilik bir kafile, dünyaca ünlü Samsun firmasının konuğu olarak, 2012 Londra Olimpiyat Oyunları’nın meşalesini taşımak için Londra’ya götürülmüştü.
Konuklar lüks uçaklarla Londra’ya götürülüp beş yıldızlı otellerde ağırlanmıştı. Eeee; elbette değerli hediyeler de verilmişti.
Türkiye’den götürülen 12 kişi arasında Cengiz Semercioğlu ve ekonomi yazarı Şelale Kadak da bulunuyordu…
Cengiz Semercioğlu yurda dönüşünde nasıl meşale taşıdığını ballandıra ballandıra yazdı ve gazetesi de manşete taşıdı.
Birkaç gün sonra da köşesinde “Bana IPhone’u bıraktıran telefon” başlıklı bir başka yazı kaleme aldı. Çıktığı günden nasıl bir IPhonecu olduğunu, çıkan her yeni modelini aldığını yazdı…
Sonra sözü Samsung’un Galaxy S3 modeline getirdi ve “Üç gün kullanır, vazgeçerim dedim. Fena halde yanılmışım. Yüzde 37 daha büyük ekran (IPhone’dan daha ince olduğu için taşınması zor değil), önemli miktarda yüksek ekran çözünürlüğü, fotoğraf makinesi de daha iyi… Samsung Smart’ı var, film izliyorum durmadan… Bugüne kadar Android’in yapılmış en iyi telefonu bu… Son bir haftadır yeni oyuncağım. Iphone’dan daha fazla vakit geçirmeye başladığımı fark ettim Galaxy S3’le… Bir şey daha fark ettim: Etrafımdaki birçok IPhone kullanıcısının elinde Galaxy’i görmeye başladım son dönemde… Dedim ki öyleyse bu sefer olmuş, Iphone’a ciddi bir rakip gelmiş” demişti.
Ben de bu yazının tamamen “marka reklamı” koktuğunu ve “haksız rekabete neden olduğunu belirterek, Cengiz Semercioğlu’na birkaç küçük soru sormuştum:
“O üç beş gün kullanır, sonra atarım, dediğin Galaxy’i sana, sizi Olimpiyat meşalesi taşımaya götüren Samsung firmasının yöneticileri mi hediye etti? Eğer böyleyse; maddi değeri hayli yüksek olan böyle bir hediyeyi almayı neden reddetmedin? Hadi aldın; peki, yılların gazetecisi olarak bu yazıyı yazarken elin hiç mi titremedi? Sen bir telefon karşılığında beleş yazarsan, gazetenin reklamı servisinin çalışanları da köşe yazısı yazmaya mı başlayacak?”

Konu; Hürriyet’in Okur Temsilcisi Faruk Bildirici tarafından bugün “resmen” gündeme getirildi.
Bildirici, "Hediye telefon ve etik" başlıklı yazısında, Hürriyet’in, "Yayına konu edilen veya edilmesi düşünülen kişilerden veya kurumlardan meslek etik ve geleneklerine aykırı hiçbir hediye veya ayrıcalık kabul edilemez" içerikli Yayın İlkeleri’nin dördüncü maddesini hatırlattı ve şöyle dedi:
“Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi de gazetecilerin yayınlarla ilgili "hediye ve maddi menfaati reddetmesi" gerektiğini vurguluyor.
Bir gazeteci, yazdığı bir konuyla ilgili olarak hediye alıyor, maddi çıkar sağlıyorsa aradaki ilişkinin niteliği gazeteci-haber kaynağı ilişkisi olmaktan çıkar. Piyasa ekonomisi koşullarında bir firmanın karşılık beklemeden "hediye" etmesi de söz konusu olamaz.
Sorun şu, o cep telefonları Semercioğlu’na test ettiği için mi gönderiliyordu, yoksa gazetede yazıp tanıttığı için mi? Hem de uzmanlık alanı magazin olmasına rağmen...”

KAÇ TELEFON ALDI?
İşin ilginci, bizim yazımızdan sonra yakın çevresine, “O telefonu ben aldım, isteyene faturasını da gösteririm” diyen Cengiz Semercioğlu, Faruk Bildirici’ye yaptığı açıklamada, telefonun kendisine firma tarafından “test etmesi” için verildiğini söyledi.
O zaman bir bomba daha patlatalım ve yanıtlaması ricasıyla Cengiz Semercioğlu’na bir soru daha soralım:
Samsung’dan sana bir telefon mu geldi? Biraz düşünsen; bu sayının üç olduğunu anımsayabilir misin? Örneğin telefonlardan birini de eşin kullanıyor olabilir mi?

HÜRRİYET YÖNETİMİ SUSKUN!
Bu konuyu sütunlarına taşıyan Faruk Bildirici’yi yürekten kutluyorum.
Ama konuyu duymazdan, görmezden gelen Hürriyet yönetiminin bu tavrının nedenini de anlayamıyorum.
Eğer böyle bir skandala imza atan isim sıradan bir muhabir olsaydı eminim ki şimdiye kadar çoktan Hürriyet’in kapısının önüne konulmuştu…
Ama söz konusu isim bir yazar olunca; her zaman “etik kurallara uymakla” övünen gazete aradan geçen bunca zamana rağmen hiçbir karar açıklamadı.
İyi de neden?
Yoksa Cengiz Semercioğlu, Hürriyet’te ayrıcalıklı bir konumda mı?
Yani “dokunulmaz” mı?
Doğrusu bu sorunun yanıtını çok merak ediyorum.

VAROL ERSOY