CENGİZ SEMERCİOĞLU HÜRRİYET'İN "DOKUNULMAZ"I MI?
Kelebek ekindeki köşesinde "Bana IPhone'u bıraktıran telefon" başlıklı skandal yazıya imza atan Cengiz Semercioğlu'na Varol Ersoy'dan kritik sorular geldi...
Bir süre önce Hürriyet Gazetesi’nin Kelebek ekinde yazan ve
Medya Tava isimli internet sitesinin ortakları arasında bulunan
Cengiz Semercioğlu’nun Hürriyet Gazetesi’ni karıştırdığını
yazmıştım:
Konuyu kısaca hatırlatayım:
Aralarında çok sayıda sanatçının ve gazetecinin bulunduğu 12
kişilik bir kafile, dünyaca ünlü Samsun firmasının konuğu olarak,
2012 Londra Olimpiyat Oyunları’nın meşalesini taşımak için
Londra’ya götürülmüştü.
Konuklar lüks uçaklarla Londra’ya götürülüp beş yıldızlı otellerde
ağırlanmıştı. Eeee; elbette değerli hediyeler de verilmişti.
Türkiye’den götürülen 12 kişi arasında Cengiz Semercioğlu ve
ekonomi yazarı Şelale Kadak da bulunuyordu…
Cengiz Semercioğlu yurda dönüşünde nasıl meşale taşıdığını
ballandıra ballandıra yazdı ve gazetesi de manşete taşıdı.
Birkaç gün sonra da köşesinde “Bana IPhone’u bıraktıran telefon”
başlıklı bir başka yazı kaleme aldı. Çıktığı günden nasıl bir
IPhonecu olduğunu, çıkan her yeni modelini aldığını yazdı…
Sonra sözü Samsung’un Galaxy S3 modeline getirdi ve “Üç gün
kullanır, vazgeçerim dedim. Fena halde yanılmışım. Yüzde 37 daha
büyük ekran (IPhone’dan daha ince olduğu için taşınması zor değil),
önemli miktarda yüksek ekran çözünürlüğü, fotoğraf makinesi de daha
iyi… Samsung Smart’ı var, film izliyorum durmadan… Bugüne kadar
Android’in yapılmış en iyi telefonu bu… Son bir haftadır yeni
oyuncağım. Iphone’dan daha fazla vakit geçirmeye başladığımı fark
ettim Galaxy S3’le… Bir şey daha fark ettim: Etrafımdaki birçok
IPhone kullanıcısının elinde Galaxy’i görmeye başladım son dönemde…
Dedim ki öyleyse bu sefer olmuş, Iphone’a ciddi bir rakip gelmiş”
demişti.
Ben de bu yazının tamamen “marka reklamı” koktuğunu ve “haksız
rekabete neden olduğunu belirterek, Cengiz Semercioğlu’na birkaç
küçük soru sormuştum:
“O üç beş gün kullanır, sonra atarım, dediğin Galaxy’i sana,
sizi Olimpiyat meşalesi taşımaya götüren Samsung firmasının
yöneticileri mi hediye etti? Eğer böyleyse; maddi değeri hayli
yüksek olan böyle bir hediyeyi almayı neden reddetmedin? Hadi
aldın; peki, yılların gazetecisi olarak bu yazıyı yazarken elin hiç
mi titremedi? Sen bir telefon karşılığında beleş yazarsan,
gazetenin reklamı servisinin çalışanları da köşe yazısı yazmaya mı
başlayacak?”
Konu; Hürriyet’in Okur Temsilcisi Faruk Bildirici tarafından
bugün “resmen” gündeme getirildi.
Bildirici, "Hediye telefon ve etik" başlıklı yazısında,
Hürriyet’in, "Yayına konu edilen veya edilmesi düşünülen
kişilerden veya kurumlardan meslek etik ve geleneklerine aykırı
hiçbir hediye veya ayrıcalık kabul edilemez" içerikli Yayın
İlkeleri’nin dördüncü maddesini hatırlattı ve şöyle dedi:
“Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi de gazetecilerin
yayınlarla ilgili "hediye ve maddi menfaati reddetmesi" gerektiğini
vurguluyor.
Bir gazeteci, yazdığı bir konuyla ilgili olarak hediye alıyor,
maddi çıkar sağlıyorsa aradaki ilişkinin niteliği gazeteci-haber
kaynağı ilişkisi olmaktan çıkar. Piyasa ekonomisi koşullarında bir
firmanın karşılık beklemeden "hediye" etmesi de söz konusu
olamaz.
Sorun şu, o cep telefonları Semercioğlu’na test ettiği için mi
gönderiliyordu, yoksa gazetede yazıp tanıttığı için mi? Hem de
uzmanlık alanı magazin olmasına rağmen...”
KAÇ TELEFON ALDI?
İşin ilginci, bizim
yazımızdan sonra yakın çevresine, “O telefonu ben aldım, isteyene
faturasını da gösteririm” diyen Cengiz Semercioğlu, Faruk
Bildirici’ye yaptığı açıklamada, telefonun kendisine firma
tarafından “test etmesi” için verildiğini söyledi.
O zaman bir bomba daha patlatalım ve yanıtlaması ricasıyla Cengiz
Semercioğlu’na bir soru daha soralım:
Samsung’dan sana bir telefon mu geldi? Biraz düşünsen; bu sayının
üç olduğunu anımsayabilir misin? Örneğin telefonlardan birini de
eşin kullanıyor olabilir mi?
HÜRRİYET YÖNETİMİ SUSKUN!
Bu konuyu
sütunlarına taşıyan Faruk Bildirici’yi yürekten kutluyorum.
Ama konuyu duymazdan, görmezden gelen Hürriyet yönetiminin bu
tavrının nedenini de anlayamıyorum.
Eğer böyle bir skandala imza atan isim sıradan bir muhabir olsaydı
eminim ki şimdiye kadar çoktan Hürriyet’in kapısının önüne
konulmuştu…
Ama söz konusu isim bir yazar olunca; her zaman “etik
kurallara uymakla” övünen gazete aradan geçen bunca zamana rağmen
hiçbir karar açıklamadı.
İyi de neden?
Yoksa Cengiz Semercioğlu, Hürriyet’te ayrıcalıklı bir konumda
mı?
Yani “dokunulmaz” mı?
Doğrusu bu sorunun yanıtını çok merak ediyorum.
VAROL ERSOY