08 Tem 2011 13:00
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:33
CENGİZ ÇANDAR'DAN ARDINDA SORU İŞARETLERİ BIRAKAN BİR YAZI!
Gazeteci Cengiz Çandar, futbolda şike soruşturmasının seyrinin medyada yarattığı soru işaretlerinin kendisini de düşündürdüğünü açıkladı.
İşte Radikal yazarı Cengiz Çandar’ın bugünkü köşe yazısı...
Gerçekten ’şike operasyonu’ mu?
Medya yöneticilerinin bir bölümü hiçbir şeyi sorgulamadan, polise inanma yolunu çoktan ve kendiliğinden seçti bile.
Şike operasyonu’ mu gerçekten? Yoksa, ‘Fenerbahçe operasyonu’ mu; ya da ‘Aziz Yıldırım operasyonu’ olmasın...
Doğma büyüme Beşiktaşlı ve Beşiktaş Kulübü kongre üyesi olduğunu açıklayan İsmet Berkan’ın önceki gün sosyal paylaşım sitesi Twitter’da yazdığı şu satırlara gözüm takıldı, televizyonda (A Haber) kelimesi kelimesine okudum:
“Şike operasyonu beni hiç rahatsız etmiyor, aksine bu operasyon sayesinde sevinmeye de hazırdım ama polisin operasyonunu kamuoyuna satma çabası beni işkillendirdi, bugün yaşananlar daha beter işkillendiriyor beni. Büyük resimde bir şeyler dönüyor, ama ne?”
İsmet Berkan’ın sözünü ettiği, o gün emniyetten alındığı açıklanan ve polislerin Aziz Yıldırım’ın evine pazar sabahı gidişini gösteren görüntülerin televizyon kanallarında sunumuydu. Araya ‘Şike Operasyonu’nda ele geçirilen (Aziz Yıldırım’la ilişkisi yok) 8 ruhsatsız silahın görüntüleri de sokuşturuluyor.
Görüntülerde bir suçun suçüstü ortaya çıkarılması yok elbette. Ama böyle bir algı yaratılıyor. Aziz Yıldırım üzerinde. Tipik bir psikolojik harekât örneği. Daha ifadesi bile alınmamış birinin kamuoyu nezdinde infazı sağlanıyor.
Psikolojik harekât
Üstelik bu, gizli olması gereken hazırlık soruşturması sırasında yapılıyor. Polis, medyaya –daha önce de yazdım- cömert bir servis yapıyor. Medya, hiçbir hukuk ve ahlak filtresinden geçirmeden, eline tutuşturulanı yayımlayarak psikolojik harekâta aracılık yapıyor.
Tıpkı 28 Şubat’ta yaptığı gibi. Tıpkı o dönemde mağdurlarından birinin ben olduğu ‘Andıç’ta yapıldığı gibi.
Hukuk ayaklar altına alınarak ‘adalet’e nasıl ulaşılacaksa, o yol izleniyor.
Medya yöneticilerinin bir bölümü hiçbir şeyi sorgulamadan, polise inanma yolunu çoktan ve kendiliğinden seçti bile.
Oysa medya boru-trampet takımıyla üç gün üst üste gürültüyle açıklanan ‘bilgiler ve bulgular’ın bir bölümü fos çıktı. Örneğin, Karabükspor’dan Fenerbahçe’ye transfer olan Nijeryalı futbolcu Emenike’nin bavul bavul para aldığı ve Fenerbahçe karşısında maça çıkmadığı, bunun belgelerinin bulunduğu öne sürülmüştü. Açın bakın pazartesi-salı günkü gazetelere.
Emenike serbest bırakıldı. Var olduğu iddia edilen görüntüler ise hiç ortaya çıkmadı.
Aziz Yıldırım’ın Beşiktaş-Fenerbahçe maçından önce Futbol Federasyonu Başkanı’na telefon edip Cüneyt Çakır’ı maç hakemi olarak istediği ve maçtan önce Cüneyt Çakır’la görüştüğü manşetlere çıkmıştı.
Ne oldu? Bunun gerçek olmadığı ortaya çıktı. Örnekleri saya saya bitiremeyiz.
Bu şekilde yürütülen bir ‘operasyon’un, milyonlarca Fenerbahçeliyi, ‘Temiz Eller Operasyonu’ olduğuna ikna edemezsiniz. Fenerbahçeliler, bunun Aziz Yıldırım üzerinden yürütülen bir ‘Fenerbahçe Operasyonu’ olduğuna kanaat getirmeye başladılar.
Bunu kim, niçin, ne amaçla yapıyor? Cevabını bulamadıkları, benim de cevabını araştırdığım soru bu.
Lube Ayar’ın soruları
Ne ki, Fenerbahçelilerin önemli bir bölümü, bunun ‘dürüst’ bir ‘Şike Operasyonu’ olduğuna ilişkin kül yutmuyor. Alın size bir Fenerbahçe taraftarı olan, ödül sahibi bir gazeteci, 12 yıllık yargı muhabiri Lube Ayar’ın Twitter’da yazdıkları:
“Anlamak istemeyenlerle işim yok. Ama algı sorunu olanlara tekrar anlatabilirim. Hadi başlayalım” diye söze girmiş. Kayda düşsün:
1) Polis, 2004’ün son haftalarında ‘dinlemede’ydi! Yani, Rize-Akçaabat ve Rize-Beşiktaş maçında olacakları biliyordu. Soru: Ne yaptılar? 2) Maçlar oynandı, lig bitti, soruşturma bitti. Bursaspor küme düştü. Şike konuşmaları savcı Selim Berna Altay’a geldi (Hrant Dink cinayeti davasının savcısıydı. cç) Soru: Savcı ne yaptı?
3) 2005’te dava başladı. Ben dosyayı aldım. Bazı belgeleri yayımlayan Milliyet, şike belgelerine burun kıvırdı. Soru: Geçti mi bir yıl?
4) Milliyet’in spor ödülleri töreninde M. Ali Şahin’e bu belgeleri anlattım, önceki haberlerimi övüp kartını verdi. Soru: Bakan ne yaptı?
5) Juventus (İtalya’nın ünlü futbol takımı cç) küme düşürüldü. Ben apar topar Datça’dan çağrıldım, bir kısmını yazdım (Türkiye’deki şike soruşturması cç), bir kısmı veto yedi. Soru: Geçti mi 2 yıl?
6) Bakan (M. Ali Şahin) NTV’nin canlı yayınına çıktı. Haluk Yürekli istedi, telefonla bağlanacaktım. Ama Bakan istemedi, konuşamadım. Soru: Sizce neden?
7)Bakan yayında ‘İki yıllık zamanaşımı süresi doldu, yapacak bir şey yok’ dedi. Soru: Bu sürenin nasıl geçtiğini anladınız mı?
8) Milliyet’ten Cemal Ersen’e konuşan Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy, ‘Bu belgeler yok’ dedi. Soru: Diyecek söz bulabiliyor musunuz?
9) Sedat Ergin (o sırada Milliyet Genel Yayın Yönetmeni cç) Fenerbahçe muhalefetinin (Aziz Yıldırım’ın muhalifleri) telefon konuşmalarını içeren bölümü silip attı, ‘Yıldırım lehine yazı istemem’ dedi. Sorum yok!
10) Milliyet’te Sedat Peker’in ünlülerle yaptığı telefon konuşmalarını koyduğum dosyadan Şansal Büyüka’nınkiler yok oldu! Bulamam mı sandınız?
11a) Habertürk’teyken Fatih Altaylı kimsenin yapamadığını yaptı, Rüştü’nün (o dönemde Fenerbahçe’nin kaptanı, kaleci Rüştü Reçber) dövülmesine ilişkin telefon konuşmalarını Kanal 1 Haber’de yayımladık.
11b) Ertesi gün spor basınının Sedat Peker’le ilişkisini kanıtlayan ikinci bandı hazırladık. Sabah, Altaylı beni çağırdı ve şöyle dedi...
‘11c) Bugüne kadar Başbakan, Cumhurbaşkanı, MİT, ordu yazdım, ama böyle bir şey ilk defa başıma geliyor. Bu bandı yayımlamasak olmaz mı?’
11d)Altaylı, ‘Mehmet Ağar’ından Şenes Erzik’ine, Fatih Terim’inden Tahir Kıran’ına aramayan kalmadı’ dedi. Sorum yok!”
Kocaman’dan Alex’e
“Türk futbolu çökmeli, yeniden inşa edilmeli... 1958’den beri bütün lig incelensin... Benim ağırıma giden, Fenerbahçe’nin öne çıkarılması” diyen Türk futbolunun ahlak abidesi, Fenerbahçe Teknik Direktörü Aykut Kocaman’ın onur ve emek adına niçin çırpındığını şimdi anlıyor musunuz?
Türkiye’de futbol oynayanlar arasında bir başka ahlak abidesi olan Fenerbahçe kaptanı Alex’in dün basın toplantısı düzenleyip “Biz burada alın terimizi biliyoruz. Biz hiçbir maçı lekeli kazanmadık. Hak ederek kazandık. Şu an net bir şey yokken bu konular hakkında vereceğim bir cevap yok. Ben gerçekler üzerine cevap veririm. Benim için Fenerbahçe şampiyondur” diyerek niçin isyan ettiğini anladınız mı?
Fenerbahçelilerin niçin olan biteni ‘dürüst’ amaçlı bir ‘şike operasyonu’ olarak görmediğini anlayabiliyor musunuz?
Başka sorum yok...
Gerçekten ’şike operasyonu’ mu?
Medya yöneticilerinin bir bölümü hiçbir şeyi sorgulamadan, polise inanma yolunu çoktan ve kendiliğinden seçti bile.
Şike operasyonu’ mu gerçekten? Yoksa, ‘Fenerbahçe operasyonu’ mu; ya da ‘Aziz Yıldırım operasyonu’ olmasın...
Doğma büyüme Beşiktaşlı ve Beşiktaş Kulübü kongre üyesi olduğunu açıklayan İsmet Berkan’ın önceki gün sosyal paylaşım sitesi Twitter’da yazdığı şu satırlara gözüm takıldı, televizyonda (A Haber) kelimesi kelimesine okudum:
“Şike operasyonu beni hiç rahatsız etmiyor, aksine bu operasyon sayesinde sevinmeye de hazırdım ama polisin operasyonunu kamuoyuna satma çabası beni işkillendirdi, bugün yaşananlar daha beter işkillendiriyor beni. Büyük resimde bir şeyler dönüyor, ama ne?”
İsmet Berkan’ın sözünü ettiği, o gün emniyetten alındığı açıklanan ve polislerin Aziz Yıldırım’ın evine pazar sabahı gidişini gösteren görüntülerin televizyon kanallarında sunumuydu. Araya ‘Şike Operasyonu’nda ele geçirilen (Aziz Yıldırım’la ilişkisi yok) 8 ruhsatsız silahın görüntüleri de sokuşturuluyor.
Görüntülerde bir suçun suçüstü ortaya çıkarılması yok elbette. Ama böyle bir algı yaratılıyor. Aziz Yıldırım üzerinde. Tipik bir psikolojik harekât örneği. Daha ifadesi bile alınmamış birinin kamuoyu nezdinde infazı sağlanıyor.
Psikolojik harekât
Üstelik bu, gizli olması gereken hazırlık soruşturması sırasında yapılıyor. Polis, medyaya –daha önce de yazdım- cömert bir servis yapıyor. Medya, hiçbir hukuk ve ahlak filtresinden geçirmeden, eline tutuşturulanı yayımlayarak psikolojik harekâta aracılık yapıyor.
Tıpkı 28 Şubat’ta yaptığı gibi. Tıpkı o dönemde mağdurlarından birinin ben olduğu ‘Andıç’ta yapıldığı gibi.
Hukuk ayaklar altına alınarak ‘adalet’e nasıl ulaşılacaksa, o yol izleniyor.
Medya yöneticilerinin bir bölümü hiçbir şeyi sorgulamadan, polise inanma yolunu çoktan ve kendiliğinden seçti bile.
Oysa medya boru-trampet takımıyla üç gün üst üste gürültüyle açıklanan ‘bilgiler ve bulgular’ın bir bölümü fos çıktı. Örneğin, Karabükspor’dan Fenerbahçe’ye transfer olan Nijeryalı futbolcu Emenike’nin bavul bavul para aldığı ve Fenerbahçe karşısında maça çıkmadığı, bunun belgelerinin bulunduğu öne sürülmüştü. Açın bakın pazartesi-salı günkü gazetelere.
Emenike serbest bırakıldı. Var olduğu iddia edilen görüntüler ise hiç ortaya çıkmadı.
Aziz Yıldırım’ın Beşiktaş-Fenerbahçe maçından önce Futbol Federasyonu Başkanı’na telefon edip Cüneyt Çakır’ı maç hakemi olarak istediği ve maçtan önce Cüneyt Çakır’la görüştüğü manşetlere çıkmıştı.
Ne oldu? Bunun gerçek olmadığı ortaya çıktı. Örnekleri saya saya bitiremeyiz.
Bu şekilde yürütülen bir ‘operasyon’un, milyonlarca Fenerbahçeliyi, ‘Temiz Eller Operasyonu’ olduğuna ikna edemezsiniz. Fenerbahçeliler, bunun Aziz Yıldırım üzerinden yürütülen bir ‘Fenerbahçe Operasyonu’ olduğuna kanaat getirmeye başladılar.
Bunu kim, niçin, ne amaçla yapıyor? Cevabını bulamadıkları, benim de cevabını araştırdığım soru bu.
Lube Ayar’ın soruları
Ne ki, Fenerbahçelilerin önemli bir bölümü, bunun ‘dürüst’ bir ‘Şike Operasyonu’ olduğuna ilişkin kül yutmuyor. Alın size bir Fenerbahçe taraftarı olan, ödül sahibi bir gazeteci, 12 yıllık yargı muhabiri Lube Ayar’ın Twitter’da yazdıkları:
“Anlamak istemeyenlerle işim yok. Ama algı sorunu olanlara tekrar anlatabilirim. Hadi başlayalım” diye söze girmiş. Kayda düşsün:
1) Polis, 2004’ün son haftalarında ‘dinlemede’ydi! Yani, Rize-Akçaabat ve Rize-Beşiktaş maçında olacakları biliyordu. Soru: Ne yaptılar? 2) Maçlar oynandı, lig bitti, soruşturma bitti. Bursaspor küme düştü. Şike konuşmaları savcı Selim Berna Altay’a geldi (Hrant Dink cinayeti davasının savcısıydı. cç) Soru: Savcı ne yaptı?
3) 2005’te dava başladı. Ben dosyayı aldım. Bazı belgeleri yayımlayan Milliyet, şike belgelerine burun kıvırdı. Soru: Geçti mi bir yıl?
4) Milliyet’in spor ödülleri töreninde M. Ali Şahin’e bu belgeleri anlattım, önceki haberlerimi övüp kartını verdi. Soru: Bakan ne yaptı?
5) Juventus (İtalya’nın ünlü futbol takımı cç) küme düşürüldü. Ben apar topar Datça’dan çağrıldım, bir kısmını yazdım (Türkiye’deki şike soruşturması cç), bir kısmı veto yedi. Soru: Geçti mi 2 yıl?
6) Bakan (M. Ali Şahin) NTV’nin canlı yayınına çıktı. Haluk Yürekli istedi, telefonla bağlanacaktım. Ama Bakan istemedi, konuşamadım. Soru: Sizce neden?
7)Bakan yayında ‘İki yıllık zamanaşımı süresi doldu, yapacak bir şey yok’ dedi. Soru: Bu sürenin nasıl geçtiğini anladınız mı?
8) Milliyet’ten Cemal Ersen’e konuşan Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy, ‘Bu belgeler yok’ dedi. Soru: Diyecek söz bulabiliyor musunuz?
9) Sedat Ergin (o sırada Milliyet Genel Yayın Yönetmeni cç) Fenerbahçe muhalefetinin (Aziz Yıldırım’ın muhalifleri) telefon konuşmalarını içeren bölümü silip attı, ‘Yıldırım lehine yazı istemem’ dedi. Sorum yok!
10) Milliyet’te Sedat Peker’in ünlülerle yaptığı telefon konuşmalarını koyduğum dosyadan Şansal Büyüka’nınkiler yok oldu! Bulamam mı sandınız?
11a) Habertürk’teyken Fatih Altaylı kimsenin yapamadığını yaptı, Rüştü’nün (o dönemde Fenerbahçe’nin kaptanı, kaleci Rüştü Reçber) dövülmesine ilişkin telefon konuşmalarını Kanal 1 Haber’de yayımladık.
11b) Ertesi gün spor basınının Sedat Peker’le ilişkisini kanıtlayan ikinci bandı hazırladık. Sabah, Altaylı beni çağırdı ve şöyle dedi...
‘11c) Bugüne kadar Başbakan, Cumhurbaşkanı, MİT, ordu yazdım, ama böyle bir şey ilk defa başıma geliyor. Bu bandı yayımlamasak olmaz mı?’
11d)Altaylı, ‘Mehmet Ağar’ından Şenes Erzik’ine, Fatih Terim’inden Tahir Kıran’ına aramayan kalmadı’ dedi. Sorum yok!”
Kocaman’dan Alex’e
“Türk futbolu çökmeli, yeniden inşa edilmeli... 1958’den beri bütün lig incelensin... Benim ağırıma giden, Fenerbahçe’nin öne çıkarılması” diyen Türk futbolunun ahlak abidesi, Fenerbahçe Teknik Direktörü Aykut Kocaman’ın onur ve emek adına niçin çırpındığını şimdi anlıyor musunuz?
Türkiye’de futbol oynayanlar arasında bir başka ahlak abidesi olan Fenerbahçe kaptanı Alex’in dün basın toplantısı düzenleyip “Biz burada alın terimizi biliyoruz. Biz hiçbir maçı lekeli kazanmadık. Hak ederek kazandık. Şu an net bir şey yokken bu konular hakkında vereceğim bir cevap yok. Ben gerçekler üzerine cevap veririm. Benim için Fenerbahçe şampiyondur” diyerek niçin isyan ettiğini anladınız mı?
Fenerbahçelilerin niçin olan biteni ‘dürüst’ amaçlı bir ‘şike operasyonu’ olarak görmediğini anlayabiliyor musunuz?
Başka sorum yok...