23 Oca 2013 16:12
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 14:40
CENGİZ ÇANDAR: “BİRAND'IN NUMARASINI TELEFONUMDAN ASLA SİLEMEM”
Gazeteci- yazar Cengiz Çandar, yakın dostu Mehmet Ali Birand'ın yokluğuna alışamadığını söyledi..
A Haber’de Selin Ongun’un sunduğu “Bi Sormak Lazım” Radikal Gazetesi Yazarı Cengiz Çandar’ı konuk etti. İmralı görüşmeleri, Paris’teki infazlar ve barışa giden yolun ele alındığı programda, Mehmet Ali Birand da konuşuldu. Mehmet Ali Birand’ın Türkiye’nin ilerlemesi yönünde pozisyon alan, renkli kokulu ve tavır sahibi biri olduğunu dile getiren Çandar onsuz bir gündelik yaşama alışamadığı söyledi. Kendisine yakın insanların isimlerini telefon rehberinden çıkaramadığını da söyleyen Çandar “Mehmet Ali’yi nasıl silebilirim, mümkün değil silemem. Orada duracak hep.” dedi.
“MEHMET ALİ BİRAND; RENKLİ, KOKULU, TAVIR SAHİBİ BİRİYDİ”
Son bir haftada ülkenin en çarpıcı, iç burkan gelişmesi olarak Mehmet Ali Birand’ın ölümü öne çıktı. Herkes için çok tanıdık bir tipti. Herkesin evinin içinde birisiydi. Habercilik anlamında, televizyon gazeteciliğinin öncüsü kılavuzu ve Türkiye’nin çok iyi tanıdığı yüzlerin hocası sayılabilecek birisi ve öyle zaten. Son 2-3 yıldır kendisinin kariyeri anlamında bakıldığında olmadık bir işe de kalkıştı. Her akşam haber spikerliği de yapmaya başladı. Zaten çok ünlü ve çok tanıdık bir simaydı. İşkolik olduğu için yaptığı iş neyse ondan ayırmak mümkün değildi, ekrandan da ayırmak da mümkün değildi. 365 günün 5-10 gününü çıkarın, 350 gün herkesin evinde. Herkes o saatte illa onu seyretmiyordu, ama bir yandan da bu reyting denen şeyde En çok izlene haber saati de onunkiydi. Bu sadece habercilikteki başarısı ile ilgili değil. Şeytan tüyü de vardı ama bir yanıyla da çok sahici birisiydi Mehmet Ali. Olduğu gibi birisiydi. Bütün potlarıyla, gaflarıyla… Madrid’in Midyat ilçesi deyip hemen arkasından gülüp kendisiyle alay edebilen. Doğal olarak da milyonlarca insan kendisinden bir parça saydı onu. Türkiye’nin ilerlemesi yönündeki her gelişmede de, pozisyon alan renksiz, kokusuz biri değildi, renkli ve kokulu biriydi bir yandan. Tavır sahibi olan biriydi.
“MEHMET ALİ BRAND’SIZ BİR GÜNDELİK YAŞAMA ALIŞAMIYORUM”
Bütün ülke için çok büyük bir üzüntü kaynağı oldu, tabi onu yıllardır bilen insanlar ve dostu sayan ve dostu olanlar insanlar için daha da ağır ve özel bir travma oldu. Cenazesindeki yelpaze de Mehmet Ali Birand’ın nasıl bir kabul gördüğünü herkese nasıl dokunduğunu ortaya koyuyordu. Cumhurbaşkanı’ndan, Amerikan Büyükelçisi’ne, Rum Ortodoks Patriği’nden, BDP Milletvekillerine, Irak Kürt Bölge Yönetimi Sözcüsü’nden, Galatasaray Kulübünün Başkanı ve Türkiye’nin en ünlü iş adamlarına isimsiz binlerce insana, tabiri caizse garibanlarına kadar bu ülkenin, işi gücü bırakıp yüzlerce kilometre öteden İstanbul’a onun cenazesine katılmaya gelen bir sürü öyle isimsiz insanları oluşturduğu bi yüz vardı. O tablo benim içime daha da oturdu kaybının derinliğini, anlamını ve önemini ortaya çıkarmış oldu. Hala ben Mehmet Ali’siz bir günlük hayata alışamadım.
“BİRAND’IN NUMARASINI TELEFONUMDAN SİLEMEM”
Bana çok yakın olan insanların isimlerini çıkartmıyorum bir yerden. Elim gitmiyor. Hrant’ın adı hala H harfi duruyor. Dokunamıyorum. Annem ve babamın ev telefonları bile duruyor. Olmayan numaralar, annem ve babam karşılığı duruyorlar. Hadi o ailevi diyip bir yana bırakalım. Arkadaşlıklar bazen aile bağlarının bile daha ötesine geçebilecek bile ötesine geçebilecek yoğunluklar ifade ediyor. Hrant’ın olduğu gibi Anthony Shadid geçen sene bu zamanlar ölmüştü. New York Times muhabiri, çok sevdiğim bir insandı. Hala twitter’da izlediklerim arasında Antony var. Onu silemedim. Mehmet Ali’yi nasıl silebilirim, mümkün değil silemem. Orada duracak hep.
“MEHMET ALİ BİRAND; RENKLİ, KOKULU, TAVIR SAHİBİ BİRİYDİ”
Son bir haftada ülkenin en çarpıcı, iç burkan gelişmesi olarak Mehmet Ali Birand’ın ölümü öne çıktı. Herkes için çok tanıdık bir tipti. Herkesin evinin içinde birisiydi. Habercilik anlamında, televizyon gazeteciliğinin öncüsü kılavuzu ve Türkiye’nin çok iyi tanıdığı yüzlerin hocası sayılabilecek birisi ve öyle zaten. Son 2-3 yıldır kendisinin kariyeri anlamında bakıldığında olmadık bir işe de kalkıştı. Her akşam haber spikerliği de yapmaya başladı. Zaten çok ünlü ve çok tanıdık bir simaydı. İşkolik olduğu için yaptığı iş neyse ondan ayırmak mümkün değildi, ekrandan da ayırmak da mümkün değildi. 365 günün 5-10 gününü çıkarın, 350 gün herkesin evinde. Herkes o saatte illa onu seyretmiyordu, ama bir yandan da bu reyting denen şeyde En çok izlene haber saati de onunkiydi. Bu sadece habercilikteki başarısı ile ilgili değil. Şeytan tüyü de vardı ama bir yanıyla da çok sahici birisiydi Mehmet Ali. Olduğu gibi birisiydi. Bütün potlarıyla, gaflarıyla… Madrid’in Midyat ilçesi deyip hemen arkasından gülüp kendisiyle alay edebilen. Doğal olarak da milyonlarca insan kendisinden bir parça saydı onu. Türkiye’nin ilerlemesi yönündeki her gelişmede de, pozisyon alan renksiz, kokusuz biri değildi, renkli ve kokulu biriydi bir yandan. Tavır sahibi olan biriydi.
“MEHMET ALİ BRAND’SIZ BİR GÜNDELİK YAŞAMA ALIŞAMIYORUM”
Bütün ülke için çok büyük bir üzüntü kaynağı oldu, tabi onu yıllardır bilen insanlar ve dostu sayan ve dostu olanlar insanlar için daha da ağır ve özel bir travma oldu. Cenazesindeki yelpaze de Mehmet Ali Birand’ın nasıl bir kabul gördüğünü herkese nasıl dokunduğunu ortaya koyuyordu. Cumhurbaşkanı’ndan, Amerikan Büyükelçisi’ne, Rum Ortodoks Patriği’nden, BDP Milletvekillerine, Irak Kürt Bölge Yönetimi Sözcüsü’nden, Galatasaray Kulübünün Başkanı ve Türkiye’nin en ünlü iş adamlarına isimsiz binlerce insana, tabiri caizse garibanlarına kadar bu ülkenin, işi gücü bırakıp yüzlerce kilometre öteden İstanbul’a onun cenazesine katılmaya gelen bir sürü öyle isimsiz insanları oluşturduğu bi yüz vardı. O tablo benim içime daha da oturdu kaybının derinliğini, anlamını ve önemini ortaya çıkarmış oldu. Hala ben Mehmet Ali’siz bir günlük hayata alışamadım.
“BİRAND’IN NUMARASINI TELEFONUMDAN SİLEMEM”
Bana çok yakın olan insanların isimlerini çıkartmıyorum bir yerden. Elim gitmiyor. Hrant’ın adı hala H harfi duruyor. Dokunamıyorum. Annem ve babamın ev telefonları bile duruyor. Olmayan numaralar, annem ve babam karşılığı duruyorlar. Hadi o ailevi diyip bir yana bırakalım. Arkadaşlıklar bazen aile bağlarının bile daha ötesine geçebilecek bile ötesine geçebilecek yoğunluklar ifade ediyor. Hrant’ın olduğu gibi Anthony Shadid geçen sene bu zamanlar ölmüştü. New York Times muhabiri, çok sevdiğim bir insandı. Hala twitter’da izlediklerim arasında Antony var. Onu silemedim. Mehmet Ali’yi nasıl silebilirim, mümkün değil silemem. Orada duracak hep.