Cemil Barlas'tan o eleştirilere hodri meydan: Kuyruklarına basmaya devam edeceğim!
Sosyal medyada yaptığı paylaşımlarla son günlerde oldukça tartışılan Cemil Barlas Medyaradar'dan Alev Gürsoy Cimin’e konuştu. "Attığım tweetin arkasındayım" diyen Barlas’ın medyadan, siyasete bir çok konuda çarpıcı açıklamaları vardı.
Son günlerde her yazdığı, her konuştuğu olay oluyor Cemil Barlas’ın… Önce Reina saldırganının 4 yaşındaki oğlu ile ilgili paylaşımı ardından bağımsız milletvekili Aylin Nazlı Aka konusunda söyledikleri ile bir hayli tartışılan Barlas ile işte bu konuları konuştuk. Yazdıklarının, söylediklerinin, attığı tweetlerin arkasında duran Barlas’a göre, bir yığın mahalle var ve o mahallelerin hepsinden kendisine yoğun bir saldırı var. Kendisinin ise hiçbir mahallesinin olmadığını, hatta muhalif olduğunu söylüyor. Kendisini eleştirenlere ise hodri meydan diyor ve kuyruklarına basmaya devam edeceğim diye de ekliyor. Cemil Barlas ile attığı tweetlerden başladık, siyaset ve medyaya kadar birçok konuya girdik. Söyledikleri hayli dikkat çekiciydi. Şimdi ben aradan çekiliyor ve sizleri Barlas ile baş başa bırakıyorum. Güneşli güzel günler sizinle olsun. Sevgiyle kalın…
RÖPORTAJ: ALEV GÜRSOY CİMİN
[email protected]
twitter adresi: @gazetecialev
FOTOĞRAFLAR: ANIL ARI
“ATTIĞIM TWEETİN BEN HALA ARKASINDAYIM”
Cemil Bey, bu aralar sosyal medyada attığınız tweetlerle bir hayli gündemdesiniz. Pek çok da eleştiri alıyorsunuz. Reina'da yılbaşı gecesi 39 kişiyi katleden terörist Esenyurt’ta oğluyla birlikte yakalandığında çok garip bir tweet attınız ve çok tartışıldı. Dediniz ki o tweette "Katil, çocuğu ile yakalanmış. Katili konuşturmak için o çocuk da ne şekilde kullanılması gerekiyorsa kullanılmalı. Ahlaki sakınca yok"…Bu çocuğa bir işkence çağrısı gibi algılandı ve çok tartışıldı. Ne demek istediniz?
Öncelikle attığım tweetin ben arkasındayım. Ne demek istediğim çok net bir şekilde ortada ve açık. Fakat bunu kim nasıl algılamak istiyorsa öyle algılıyor. Ben çocuğa işkence yapılmalı demedim, bu kullanılmalı dedim. Bakın bunca terör olayı yaşandı, bunca terörist yakalandı ama ilk kez çocuğuyla yakalanan bir terörist karşımızdaydı. Böyle enteresan bir olay var. Zaten habercilik açısından da asıl haber o çocuktur bence. Ben de o teröristin konuşması için o çocuğun kullanılması gerektiğini söyledim, ne var bunda?
“ÇOCUK ÜZERİNDEN GÖZDAĞI VERİLİP BÜLBÜL GİBİ KONUŞTURULABİLİRDİ”
Mesela o çocuğa ne yapılabilirdi. Ne demek istediniz?
Bakın Mehmet Ali Ağca yakalandı. Yıllarca bize hiçbir şey söylemedi. Gitti İtalya’da röportaj bile verdi ama sözleri hep yalan dolandı. Şimdi bu Reina saldırganı da yakalandı, bir sürü yalan söylüyor. Sözde asıl hedefi Taksim’miş vs. İpe sapa gelmez bir sürü ifade. Burada 50 kişiyi öldürmüş kanlı bir terörist ve örgüt üyesi var. Ondan öğrenilecek her kelime hayati önem taşıyor. Bir 50 canın daha gitmemesi açısından. Nitekim teröristin kendisi dedi ki “çocuğumu getirin, ben her şeyi söylerim” Siz de bu çocuk üzerinden onu korkutup, konuşturabilirsiniz. Bunu nasıl yaparsınız? “Çocuğu alacağız şuraya vereceğiz, buraya vereceğiz, şu olacak, bu olacak” bir yığın şey yapabilirsiniz. Bu onun hassas noktası ve kullanılması da çok normal. Dersin ki; çok kötü bir şey yapacağım çocuğa, illa öyle bir şey yapacaksın anlamına gelmiyor bu. Ama o katili korkutacaksın ve o bülbül gibi şakıyacaktı. Sonuçta çocuğa bir şey yapmıyorsun, çocuk üzerinden babaya gözdağı verip korkutuyorsun. Mesela çocuğu ona buna, şuna veririm, DAEŞ’e veririm gibi bir sürü şey. Söyleyip onu korkutabilirsin. Zaten 4 yaşındaki bir çocuğa normal şartlarda ne yapabilirsin ki? Burada amaç babasının konuşturulmasıydı. Hala da o sözlerimin arkasındayım. Keşke o çocuk emniyetin elinde olsaydı, adam diyor ki “Çocuğumu verin ben bülbül gibi öteceğim.”
Peki, neden yanlış anlaşıldınız o halde. Çünkü çok büyük bir tepki oluştu?
Ben yanlış anlaşılmadım, onlar yanlış anlamak istiyor.
“ONLAR YAPINCA GIKLARI ÇIKMIYOR BEN DEYİNCE KIYAMET KOPUYOR”
Sonuçta 4 yaşındaki bir çocuktan bahsediyoruz ama Cemil Bey…
Şimdi politik doğruculuk diye bir şey var. Kadınlar mesela boşanmış, boşanmamış. Çocuklarını babalarına karşı kullanmak için neler yapıyorlar neler. Kimsenin gıkı çıkmıyor, ben bu teröriste yapılsın dediğim zaman kıyamet kopuyor. Bu şimdi kasıtlı bir şey.
“ONLARIN KAFASI ASIL SAPIK”
İki örnek birbirinden çok farklı değil mi?
Hiç farklı değil. Neticede anne çocuğu kullanırken işkence mi yapıyor çocuğa. Ben diyorum ki baskı yapılacak kişi çocuk değil babasıdır. Çocuğu kullanın, gözünü korkutun. Devlet de bu çocuğu alıp kullanınca işkence mi yapacak. Buna işkence yapılacağını düşünenlerin kendi kafası sapık.
“O ÇOCUKLAR ÖYLE RAHAT OLMAYACAK BU ÜLKEDE”
Sizin de bir çocuğunuz var. Empati kurun isterseniz?
Empati kurduğum için bunu söylüyorum zaten. Empatiyi kurdum o teröriste en kötü ne yapılabilirse onu söylüyorum. Ben terörist olsam, çocuğuma bir şey yapılmamasını isterdim, tek korkum o olurdu. Teröriste kibar mı davranacağız yani. Çocuğa bir şey yapmıyoruz, babaya yapıyoruz. Ayrıca bu teröristler de bilsinler ki çocukları da rahat olmayacak bu ülkede. Şimdi ABD’de bir terör olayı olduğunda yedi sülalesini alıp gerekirse Guantanamo'ya atıyorlar.
“ONLARIN DA ÇOCUKLARI VARDI”
Suç kişiseldir, babanın işlediği suç çocuğu nasıl kapsar? Burada sakat bir bakış açısı var bence. Bunlar çocuk…
Elbette çocuk. Ona sözüm yok. Bakın 50 kişi ölmüş, Türkiye’nin milyarlarca dolarlık turizm geliri gitmiş, canlar gitmiş. Ayrıca o 50 kişinin de çocukları vardı. Peki, onların çolukları çocukları ne düşünüyor?
“DEAŞ’E GERİ VERİRİZ DİYE KORKUTULABİLİRDİ”
Peki, bu çocuk bulunduğu takdirde ne yapılmalı. Var mı bir öneriniz?
Bulunursa bu adama göstereceksin. “Bulduk çocuğu eğer bir yalan söylersen Suriye’ye geri göndeririz, DEAŞ’a geri veririz” diyeceksin. Veya psikolojisine bakacaksın ve sevmediği ne varsa onu yapacağız diyeceksin. Adam zaten kendisi söyledi çocuğumu bulun ne gerekirse yaparım diye. Bu çocuğa bir şey yapmaya bile lüzum yok. En fazla verirsin Çocuk Esirgeme Kurumuna büyüyecek orada. Yapılacak olan bu. Ama teröriste bu rahatlığı vermeyeceksin, o korkacak çocuğu adına. Acaba ona ne yaparlar diye endişe duyacak.
“TEPKİLER UMRUMDA DEĞİL”
Tweetimin arkasındayım dediniz ama olay sonrası hesabınızı kapattınız galiba?
Kapatmadım kilitledim. Çünkü senkronize bir şekilde bir saldırı başladı. O tweetin altına sürekli abuk sabuk yorum yazıyorlardı. Ben de onları bloklamak yerine hesabı kilitledim. Sonra da açtım zaten. Umrumda bile değil o tepkiler inan ki.
Aylin Nazlı Aka ile ilgili de garip bir tweet attınız ve yine tepki çektiniz. Bu ara sosyal medya size yaramıyor galiba. Cinsiyetçi bir tweet gibi algılandı bu da.
Algılanabilir yani. Ne var bunda. Ayrıca öyle bir ima da yapmış olabilirim.
Kötü bir durum değil mi bu?
Hiç de kötü değil. Orada Meclis’i kitlemek kötü olan. Onu yaptığın zaman her türlü eleştiriye açık olacaksın. Isırmak da cinsel bir durum değil mi? Serbest çağrışım yaptım ben de.
“O MAHALLELER BANA SİNİR OLUYOR VE HEP SALDIRIYORLAR”
Tabiri caizse bu yazdıklarınızla ne yandaşlara ne candaşlara yaranabiliyorsunuz. Her kesimden tepki aldınız çünkü…
Benim hiç kimseye yaranmak gibi bir derdim yok. Burada bana saldıran mahalleler var. Seküller mahalle, laik mahalle, İslamcı mahalle, kürtçü mahalle, FETÖ’cü mahalle. O mahalleler bana acayip sinir oluyorlar ve saldıracak yer arıyorlar.
Sizin mahalleniz neresi?
Benim mahallem yok.
“HİÇ BİR MAHALLEYE AİT DEĞİLİM”
Hiç öyle görünmüyorsunuz ama… Elbette vardır bir mahalle…
İnan yok. Bak evimde oturuyorum benim mahallem sadece burası. Benim öyle ait olduğum bir yer, bağlı olduğum bir yer yok. Ben hiçbir ideolojik bir mahalleye kendimi ait görmüyorum.
“HAYATIMDA NE SARAYA GİTTİM, NE AK PARTİ ÖNÜNDEN GEÇTİM”
Erdoğan yandaşı diyorlar mesela size. Sonuçta bir yere yakınsınız… Hiç de öyle tarafsız, kendi halinde biri değilsiniz ki bunu eleştirdiğim için değil az önceki sözlerinize istinaden söylüyorum.
Erdoğan’ı sevmek, beğenmek ayrı bir şey, aitlik başka bir şey. Bakın ben hayatımda bir kez olsun Saraya gitmedim, AK Parti’nin kapısının önünden geçmedim, uçağına binmedim. Hiç biri yok bende bunların.
“TERBİYESİZLİK YAPTI. ONUN HADDİ DEĞİL BENİ BİR YERDEN TEMİZLEMEK, SIKIYSA GELSİN, TEMİZLESİN”
AKP Ankara Milletvekili Aydın Ünal, Aylin Nazlı Aka tweetinizin ardından sizi hamam böceğine benzetti ve hem sizin hem de meslektaşınız Fuat Uğur için “bahar temizliğinde giderler “ dedi.
Eğer hakikaten bunu bana söylediyse çok büyük bir terbiyesizlik yapmış. Kimi nereden temizliyormuş o? Ben AK Parti’nin bir kez olsun önünden geçmedim, Saray’a tek bir gün gitmedim. Nereden temizlenecekmişim ben? Ama o kendine baksın. Bakalım önümüzdeki dönem bir daha aday gösterilecek mi, o kendine bir baksın. Beni bir yerden temizlemek haddi değildir, sıkıysa gelsin beni bir yerden temizlesin.
“BENİM EVET'İM TÜRKİYE’NİN DEĞİŞİMİNE”
Bildiğim kadarıyla siz de EVET’çilerdensiniz. Referandumda da oyunuzun rengi belli aslında. Peki, bu referanduma gidildiğinde ve sandıktan evet çıktığında Türkiye’yi ne bekliyor? Halk da şu an neyi oylayacağını aslında bilmiyor. Pek anlatılmıyor bu süreç ve içerik… Biraz anlatır mısınız, nasıl bir sistemdir bu, Neden evet diyeceksiniz?
Bir kere halkın böyle 18 yasalık bir Anayasa değişikliğini anlaması söz konusu değil. Şu anda mevcut Anayasayı kaç kişi biliyor ki? Burada benim evet diyeceğim şey Türkiye’deki değişimdir ve hangi referandum olursa olsun Türk milleti değişime evet demiştir. Türk milleti dinamik, nüfusunun büyük çoğunluğu genç ve statükoya karşı, değişim istiyor. Buradaki benim evetim Türkiye’nin değişiminedir. Bu kadar net. Bakın yönetilmez bir sistemimiz var şu anda. Davul birinin, tokmak birinin elinde. Siyasette bir bölünmüşlük var. Cumhurbaşkanı, Başbakan ile güç paylaşmış durumda. Olası bir koalisyonda güç iyice dağılıyor, şimdi bunları bir araya koyduğumuzda yönetilmez bir Türkiye var şu anda ki zaten yönetilememiş. Darbeler olmuş, koalisyonlar olmuş vs. Bu ülkenin şu an yönetilir olmasının tek sebebi var, o da Tayyip Erdoğan’ın karizması.
“ERDOĞAN ASIL DAVUTOĞLU’NU GÖREVDEN ALDIĞI GÜN İKTİDARA GELDİ”
Tamam da karizmasını şu an da kullanamıyor mu, başkan olunca ne değişecek?
Bakın başkanlık Tayyip Erdoğan olmadığında da Türkiye’yi yönetilir kılacak. Şu anla ilgili bir şey değil bu. Şu anda Erdoğan’ın yetkileri o gelecek sistemden çok daha fazla. Bu değişiklik şu anla ilgili değil, Erdoğan sonrası ile ilgili. Bakın Erdoğan 15 yıldır görünürde iktidarda fakat sahiden iktidara Davutoğlu’nu görevden alması ile geldi. Ve ondan üç ay sonra darbe girişimi yapıldı zaten. Eğer Erdoğan karizmasındaki, yeteneğindeki biri bile iktidarı 15 yılda elde edebiliyorsa Türkiye’de bu iktidarı seçilen hiç kimse elde edemez. Ben istiyorum ki oy verdiğimiz kişi gelsin 5 yıl bizi yönetsin.
Ama bir kesimin de rejim değişecek endişesi var. Bu kaygıların da giderilmesi gerekmiyor mu?
Hayır, hiç de öyle değil. Rejimin değiştiği falan yok. Cumhuriyet demek halka dayanıyor demek. Burada daha da Cumhuriyet oluyor. Daha da halka dayanıyor. Şimdi bu yeni sistemde hükümet sandıktan çıkacak. Daha fazla sandık giriyor devreye. Cumhur demek halk demek. Daha fazla cumhuriyet geliyor.
Meclis etkisizleşiyor ama değil mi?
Hayır. Sen hükümeti kurabildiysen eğer Meclis, seni bu sistemde denetleyemiyor ama bu gelecek sistemde ikisi ayrılıyor.
“PARTİSİNİN ELDEN GİDECEĞİNİ ANLAYINCA GERÇEĞİ GÖRDÜ”
MHP’nin buradaki tavrını nasıl buluyorsunuz?
Devlet Bahçeli de gerçeği gördü. Çünkü bir FETÖ saldırısına uğradı ve partisi elinden gidiyordu. Devlet Bahçeli de uzun müddet o FETÖ söylemleri içerisinde yürüdü. Çünkü bir örgüt var her yeri sarmış, devletin her yerinden bilgi veriyor. Sana da bilgi veriyor, “o olacak bu olacak” diye rakibin aleyhine bilgi veriyor. Sen de siyasisin senin de elbet hoşuna gider elbet. Eee onun da hoşuna gitmiştir herhalde. Fakat sonra partisinin elden gittiğini, kendine de kast ettiklerini kendi başına gelince anladı bence. Ama şu da var ki; Devlet Bahçeli’nin her zaman Türkiye kilitlendiğinde kritik yerlerde Türkiye’nin yanında durma, pozisyon alma durumu vardı. Burada onu daha da netleştirdi. Çünkü 15 Temmuz’dan sonra bu görüldü. Devlet Bahçeli artık kurucu iradedir ve bence artık çok daha güçlü oldu. Bu Anayasa’nın yapıcılarından bir tanesidir. Bakın "7 Haziran’da 80 milletvekili aldı neden girmedi, neden Başbakan olmadı" diyorlar. Diyelim ki o süreçte bunu yaptı, HDP ve CHP'de dışarıdan destek verdi. İnanın hiçbir şey olmazdı. Şu haliyle ondan misli misli daha kuvvetli kurucu irade oldu ve devleti AK Parti ile birlikte dizayn ediyor artık.
“MHP’NİN MİSYONU İKTİDAR OLMAK DEĞİL”
Peki, MHP’yi bundan böyle AK Parti içerisinde görmek mümkün mü, ya da yeni bir oluşum bu yeni sistemle beraber?
Partilerin birleşeceğini zannetmiyorum. MHP bir misyon partisi. MHP’nin misyonu da iktidar olmak değil. Misyonu devlet de yer almak. Şu anda da zaten bütün ülkücü kadrolar devlette yer almaya başladı. MHP aslında misyonunda devam ediyor. Ben bir de HDP ile MHP’yi biraz karşılıklı görüyorum. Eğer HDP bitiyorsa MHP’nin misyonu da azalır. Birbirilerinden beslendikleri için. İşin doğası gereği hakikaten HDP bitiyorsa MHP'de burada misyonunu tamamlıyor olabilir. Devlet Bahçeli bu süreçte Türkiye Cumhuriyeti için tarihi bir adım attı orası net.
“CEZAEVİNE ATMAKTA GEÇ BİLE KALDILAR”
HDP’lilerin cezaevinde olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Geç bile kaldılar. Üzerlerinde onlarca kişinin kanı var. Türkiye’de artık öyle terörü açıktan destekleyeceksin, hendekler kazıyacaksın, insanları sokaklara çağıracaksın ve sonra ellerini kollarını sallayarak gezeceksin. Yok, böyle bir şey.
Ahmet Türk konusunda da aynı şeyi mi düşünüyorsunuz? Devlet Bahçeli bile ev hapsine dönebilir açıklaması yapmıştı.
Ahmet Türk’ü o kadar takip etmedim ama o daha mülayim bir adam gibi duruyor. Bir de yaşlı…
“KOBANİ’DE IŞİD’CİYİM TWEETİNİ ATTIM ÇÜNKÜ…”
Terör demişken, artan terör olayları nedeniyle zor günlerden geçiyoruz. Sizin de bir tweetiniz vardı, çok konuşuldu. ‘Kobani’de IŞİD’çiyim” demiştiniz. Korkunç bir tweetti. Hala arkasında mısınız?
Evet. Hiçte korkunç bir tweet değil. Kobani’de öyle bir algı operasyonu yapılıyordu ki PYD sanki ballı börek karşısında da terörist IŞİD var, biz de bu iyi insanlara yardım etmiyoruz diye. Türkiye’ye müthiş bir algı operasyonu yapılıyordu. PKK- PYD neyse IŞİD de o’dur. Ben de o tweet ile bunu kastetmiştim aslında.
İsminizi IŞİD’le yan yana getirmek korkunç değil mi Cemil Barlas açısından?
Hiç de değil. Onu anlamak isteyen doğru anlar. Çünkü burada PKK 100 bin kişiyi öldürdüyse IŞİD belki 500 kişiyi öldürdü.
Böyle bir mukayese doğru mu?
Doğru. Nasıl Amerika gidip bütün terör örgütlerini vesayet savaşları üzerinden üzerimize salıyorsa ben de o it o iti kırsın dedim, bu o demekti. Ordakiler de terörist, Türkiye için en büyük tehlikedir bu. CIA ve Gladyonun çizdiği bir harita var. Bu haritada Türkiye’nin bir bölümünü, Suriye’nin bir bölümünü ve Irak’ın bir bölümünü alıyorlar bir Kürt devleti yapıyorlar. Türkiye’nin bir numaralı düşmanı bunlar.
“PKK TÜRKİYE İÇİN IŞİD’TEN DAHA TEHLİKELİYDİ”
Ama IŞİD daha korkunç değil mi?
Hayır hiç de daha korkunç değil. IŞİD dediğin şey 65 ülkenin savaştığı CIA’nin yarattığı bir örgüt. Trump söylüyor bizimkiler yaptı bunu diye. İyi kötü terör olmaz olmaz ama orada PKK Türkiye için IŞİD’ten daha tehlikeliydi. Türkiye’yi ateşe verdiler. Bütün hendekleri kazdılar. Türkiye’yi bölmeye çalıştılar, o anda Türkiye’nin bir numaralı düşmanı IŞİD değil PKK’ydı.
IŞİD de şimdi bize çevirdi silahını görüyoruz ve karşımızda adeta bir canavar var.
E biz de gebertiyoruz hepsini. Kobani’de keşke hepsi ölseydi. Çünkü orada 65 ülke şu kadarcık bir yere gelmiş operasyon yapıyor oradaki senaryoya dikkat çekiyorum. Orada Türkiye’nin içine sıçratacaklar bu ayaklanmayı ben buna dikkat çekmek istiyorum. it ite kırdırılsın yoksa PKK ile IŞİD’in birbirinden farkı yoktur. Orada sanki PYD ve PKK demokratik, laik, sanki medeniyet mücadelesi veriyor IŞİD de buna karşı. Tablo bu değil. Bunun altını çizmek istedim. Zaten gülücükte vardı tweetimin sonunda. İroni de vardı. Benim ortaya attığım bir tweet değildi bu birisiyle yazışırken attığım bir tweetti arka planında bu vardı. Terör örgütlerinin birbirinden farkı yoktur.
“O İFTİRACI ÇOK İTİBARLI BİRİ DEĞİL, KENDİ KIRIK ÇİZGİLERİNE BAKSIN”
Böyle tweetler atarak bazen antipatik olduğunuzu düşünüyor musunuz? Çünkü bazen aynı görüşte olduğunuz insanlar da size tepki gösteriyor. Mesela en son Nihal Bengisu Karaca “şuursuz, ahlak yoksunu” dedi sizin için.
Ben de ona iftiracı diyorum. Çünkü bana ahlak yoksunu diyor. Diyor ki çocuğa işkence yapılsın dedi. Ben çocuğa işkence yapılsın demedim. O iftiracı kendi kırık çizgilerine baksın, çok itibarlı bir değildir Nihal Bengisu Karaca. Net çizgide duran birisi de değil. Mesela başörtüsü takıyor sonra öbür mahalleye yaranacak tonda konuşan iki arada bir derede kalmış bir gazeteci arkadaşımız. İslami mahalle diyet istiyor Tayyib Erdoğan’dan. Biz seni destekledik bizim dediğimiz olsun diyor, Kürt’ün de ne istediği belli. Ben de bu ideolojik mahallelerin kuyruğuna basıyorum ve bunların kuyruğuna bastığım için bir açığım olduğunu düşündükleri zaman senkronize bir şekilde saldırıyorlar. Ne kadar ideolojik mahalle varsa bana saldırıyor, çünkü onların hepsi çıkar peşinde.
“ÇIKARCI İDEOLOJİK MAHALLELERİN KUYRUĞUNA BASIYORUM, SALDIRIYORLAR”
Sizin mahallenizin olmaması da bana inandırıcı gelmiyor.
Yok.
Mesela İslami çizginiz var mıdır?
Hayır. Hiç yoktur.
Muhafazakârlık?
Değilim.
Mesela laik misiniz?
İnsan laik olmaz devlet laik olur.
Benimsiyor musunuz?
Elbette. Kesinlikle laiklikten yanayım. Ama laiklik hedef değil sonuçtur. Yeterince demokrat olursan sonunda laiklik gelir. Öyle hedeflenecek bir şey değildir.
Peki kendinizi hangi kalıpta görüyorsunuz? Mesela bence sizde de iflah olmaz bir Erdoğan yandaşlığı var.
Ama Erdoğan yandaşlığı ideolojik bir şey değildir. Kişisel bir şeydir.
“LAİKLİKLE İLGİLİ ENDİŞEM YOK”
En büyük korkulardan biride bu değil mi yeni sistemle laiklikten sapılacak yorumları yapılıyor.
Yanlış anlatılıyor. Bugüne kadar laiklikle ilgili bir sorun oldu mu hiç. Benim gördüğüm olmadı. Medeni insanlar bir ne yaptı diye bakarlar geleceğe ona göre öngörüde bulunurlar. Ben yapılanlara baktığımda 15 yılda laiklik ile ilgili kırıntı kadar bile endişem yok.
Çocuğunuzun nasıl bir ülkede büyümesini istiyorsunuz?
Böyle bir ülkede, Türkiye’de büyümesini istiyorum. Bizim gidecek hiçbir yerimiz yok. Laik değil demokratik bir ülkede, yani hiçbir insan benim ülkem çok laik diye övünmez ama çok demokratik diye övünebilirsin.
“TÜRKİYE DEMOKRASİNİN BEŞİĞİ”
Demokratik mi şu an Türkiye peki?
Demokratik bence demokrasinin beşiği. Türkiye’den şu anda daha demokratik bir ülke yok.
Peki cezaevindeki gazeteciler ile ilgili ne düşünüyorsunuz?
Cezaevindeki kasaplarla ilgili ne düşünüyorsunuz ve marangozlarla ilgili siz ne düşünüyorsunuz.
Ama birisi gidip fiili olarak adam öldürüyor diğeri gazetecilik yapıyor.
Onlar da fiili olarak gidip terör örgütüyle darbe yapmaya kalktılar.
“AHMET ŞIK’IN BAŞINA NE GELDİYSE MÜSTEHAK”
Mesela Ahmet Şık FETÖ’den darbe aldı şimdi FETÖ’den yatıyor, bu mantıklı mı sizce?
Ahmet Şık Gezi’de TOMA’ya kafa atan adam. Bir kere belasını arayan birisi. Arada kalmış bir o derin devlet çetesi kullanmış o atmış diğeri kullanmış O da kendini kullandırmış. Başına ne geliyorsa müstehaktır.
“İÇİMİZDEKİ AJAN GAZETECİLERİ TEMİZLEYECEĞİZ”
Mesela Kadri Gürsel’in FETÖ’cü olarak adlandırılması, mantıklı mı?
Kadri Gürsel’in FETÖ’nün dışında başka bağlantıları olduğunu düşünüyorum. Türkiye'de öyle bir dönem yaşıyoruz ki içimizdeki ajanları temizleyeceğiz. Soros çıkıyor mesela Amerika’yı karıştırmış oradaki eylemcilere para veriyor. Macaristan’da kendi ülkesinde bütün sivil toplum örgütleri kapatıldı Soros’un. Burada sivil toplum örgütü diyoruz gazeteci diyoruz onlar halbuki sivil değil başka ülkenin ajanları burada.
“O GAZETECİLER FETÖ’NÜN AMACINA HİZMET ETTİ”
Peki FETÖ tehlikesi bitti mi? Medya ayağına pek girilmedi sanki?
Bence medyada FETÖ’cü falan kalmadı ama FETÖ’cülerle iş birliği yapmış olanlar kaldı. Doğrudan FETÖ’cülerin kaldığına inanmıyorum, maskelerle kalabilirler ancak. FETÖ’cü diye değil solcu diye kalır, İslamcı diye kalır. O İslamcıları kışkırtır yani kripto unsurlar kalır ama burada sonuç olarak Kadri Gürsel de, Ahmet Şık da FETÖ’nün amacına hizmet ediyor. Onların yazdıkları senaryoları Türkiye’de satmaya çalışıyorlar.
Ama Kadri Gürsel, Ahmet Şık gibi isimler yıllarca bu FETÖ ile mücadele etmedi mi? FETÖ ile ilgili onlarca kitap yazmış insanlardan bahsediyoruz.
Farketmez. Onlar kompartımanların adamları. Öbür kompartıman buna yazdırıyor bu kompartıman ona yazdırıyor. O kompartımanların birbirinden bir farkı yok. Bakın FETÖ denilen şey dönemin cemaati ismiyle bu global gücün bir unsuru olarak faydalı şeyler yapıyor görünüyordu. Ne yapıyor okul açıyor, adam yetiştiriyordu. O ruh halinde bakacak olursan hoca efendi ne müthiş insan dersin. Gitmiş 100 tane ülkede okul açmış. Ama herkesi kandırdı bu terörist çete.
“ONU HİÇBİR ZAMAN SEMPATİK BULMADIM”
Siz de müthiş buluyor muydunuz?
Ben hiçbir zaman müthiş bulmadım. Fettullah Gülen’in şahsına övgülü bir tane kelimem yoktur. Ben onu hiçbir zaman sempatik bulmadım. Müthiş de bulmadım ama oradaki örgütün faydalı işler yaptığını düşündüm bir ara.
“OLAY SADECE SÜMÜKLÜ VAİZİN BİZİ KANDIRMASI DEĞİL”
Biz de kandırıldık diyorsunuz…
Kandırılan sadece biz değiliz o global dünya düzeninde ne çıktı sonunda bütün darbeleri bunlar örgütlemişler, tavşana kaç tazıya tut demişler dünyayı aleve vermişler. Giderayak da Obama bir dünya savaşı çıkartıyordu. Yani burada kandırılan bir tane sümüklü vaizin bizi kandırması değil çok daha global bir çetenin bütün dünyayı kandırması olayıdır.
Sizce Gülen'i Trump iade eder mi?
Zannetmiyorum iade edeceğini ama kullanmaz da.
Medyayı nasıl buluyorsunuz şu haliyle. Bir medya fotoğrafı çeker misiniz bana?
Bir kere fotoğrafı dünyadan çekmek lazım, Türkiye’de hiç bir şey tek başına olmuyor. Yerleşik medya düzeni çöktü. Yerleşik medya düzeni dediğimiz şey global yalancıların tetikçisi olmayı seçti. Seçmediler öyleler çünkü. O globallerin elinde sermaye, silah her şey var. Medya sermayesi de onların elinde olduğu için medya da onların tetikçisi konumunda. Şu anda Amerika’da ortaya çıktı Trump çıkardı siz dünyanın en aşağılık en yalancı insanlarısınız diyor medyaya. Onların buradaki uzantıları da öyleler. Sosyal medyaya gelecek olursak, zannediyorduk ki bunların sahipleri yeni jenerasyon dünyanın iyiliğini istiyorlar falan zannediyorduk, fakat bunlar da global çeteye biat etmişler. Bunu Amerika’daki seçim kampanyasında gördük.
“ÇIKAR ÇETELERİNİN DIŞINDA ANTİPATİK GELDİĞİM KİMSE YOK, SEVİLİYORUM”
Sevildiğiniz düşünüyor musunuz?
Hiç antipatik bulmuyorum kendimle gayet barışığım. O mahallelerin dışında da sokakta çok seviliyorum. Sokaklarda boynuma atlayıp sarılıp, “arkanızdayız” diyen çok. Çıkar çetelerinin dışında antipatik geldiğim kimse yok.
Vicdanlı buluyor musunuz kendinizi?
Gayet vicdanlıyım. Çok vicdanlıyımdır.
“BARLAS AİLESİ HERKESTEN DAHA OMURGALIDIR”
Size yönelik bazı kesimlerin şöyle bir tespiti var. “Barlas ailesi omurgalı bir aile değil, kim iktidar olursa onun yanında yer alıyor” diye. Ne diyorsunuz bu eleştirilere.
Öyle bir şey yok. Bizim ailenin özelliği biz çok güzel analiz yaparız. Toplumu analiz ederiz, milleti analiz ederiz. Millet nerede durursa biz orada dururuz. Millet nerede duruyorsa orada durursan orası sabit bir yerdir bir kere değişmez. Barlas ailesinin durduğu yer Türk halkının yanındadır, global çetenin karşısındadır. Barlas ailesi bir kez herkesten daha omurgalıdır.