05 Ara 2013 15:44
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:47
Cemaat'ten seks kaseti uyarısı!
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı “Dershane Reformu”, “fişleme iddiaları” üzerine bir açıklama yaptı.
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı, önceki
seçimler arefesinde denenmiş olan özel hayatın mahremiyetini ihlal
edici ahlakdışı metod ve girişimlerin, tekrar denenebileceğine dair
endişe verici işaretler görüldüğünü belirterek, “Haklı, meşru ve
demokratik taleplere gölge düşürmeye matuf olmak üzere,
gerginlikten istifade etmek isteyecek bu yöndeki her türlü art
niyetli girişim, herkes tarafından şiddetle reddedilmeli ve
lanetlenmelidir” dedi.
Vakfı “bir partinin desteklenmesi” konusunda ise "Bünyesinde
birbirinden farklı siyasi anlayışlara sahip gönüllüler bulunan
Camia, gönüllülerine herhangi bir siyasi parti ya da aday
yönlendirmesi yapmaz. Özellikle son günlerde hedef gösterici ve
tercih belirleyici yaklaşımlar tamamen hayal ürünüdür. Dolayısıyla
seçimlerde herhangi bir partinin alacağı netice, parti politikaları
ve halkı ikna kabiliyetine bağlıdır" ifadeleri kullanıldı
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı, son zamanlarda kamuoyunu meşgul
eden; “Dershane Reformu”, “2004 MGK kararı”, “fişleme iddiaları” ve
bu iddialar neticesinde toplumsal uzlaşmayı tehdit eden gerilim
üzerine bir açıklama yaptı. İşte o açıklama:
EĞİTİM REFORMU VE DERSHANELER
Sınavların mevcudiyeti ve üniversite/lise tercihlerindeki
farklılıklar var olduğu sürece, ortaya çıkan doğal talebin özel
teşebbüs tarafından karşılanmasına herhangi bir engel konmaması
gerektiğini belirten Vakıf, “Şüphesiz ki, hükümetlerin aksayan
eğitim sistemini reforme etme yetkileri herkesin malumudur ve bu
konudaki gayretleri de takdire şâyândır. Eğitim sistemindeki
çarpıklıklar, yetersizlikler ve eşitsizliklerin sonucu olarak
ortaya çıkan ve on yıllardır teşebbüs hürriyeti çerçevesinde
yasalara uygun şekilde faaliyet gösteren dershanelerin kanun
zoruyla yasaklanmak istenmesi, başta evrensel hukuk ilkeleri,
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası
olmak üzere temel insan haklarına ve demokrasiye aykırıdır. Gerçek
demokrasilerde neyin ihtiyaç olup olmadığı bireye ve topluma
dayatılamaz; toplum mühendisliği yapılamaz. Birey ve toplumun
önündeki çoğulcu eğitim seçenekleri ortadan kaldırılamaz”
dedi.
Bugün, demokratik dünyanın daha çoğulcu ve alternatifli eğitim
modellerine meyilli olduğunu, dershane ihtiyacının hükümet
tarafından da kabul edildiğini, ama bu ihtiyacın halk eğitim
merkezleri, okulların haftasonu kurslarıyla devlet tarafından
karşılanacağının ifade edildiğini belirten Vakfı, bunun demokratik
dünyadaki genel eğilimlere ters olduğunu; sivil toplumun ve özel
teşebbüsün aleyhine bulunduğunu bildirdi.
GYV, sivil toplumun ve özel sektörün kamu yararına
gerçekleştirdiği faaliyetlerin, “paralel yapı” gibi sunularak
yasaklanmasını meşrulaştırmaya çalışmanın demokratik kazanımlarla
örtüşmediğini anlattı.
Vakfı, inandığı ilkeler gereği yakın geçmişte siyasal
partilerin ve İmam Hatip okullarının kapatılmasına, basın ve ifade
özgürlüğünün kısıtlanmasına, her türlü hak ihlallerine karşı var
gücü ile karşı çıkan Hizmet Hareketi, dershanelerin yasaklanmasına
da aynı anlayış gereği karşı çıktığını bildirdi.
FİŞLEME VE TASFİYE İDDİALARI
Camianın ilkeleri çerçevesinde faaliyet gösteren kurumların ve
gönüllülerinin yanı sıra, birçok sivil toplum kuruluşunun da yurt
içinde ve yurt dışında takip edilmesi, fişlenmesi ve bunlara karşı
eylem planı hazırlanması gibi unsurlar içeren 2004 tarihli MGK
kararının hükümet üyelerince de imzalanmış olması gerçeğinin
görmezden gelinemeyeceğini bildiren GYV şöyle devam etti:
“Kararın, o dönemin anti-demokratik şartlarında sivil
iktidarın isteği ve iradesi dışında imzalandığı, ancak bu kararın
hükümetin daha sonraki demokratik uygulamalarıyla örtüşmediği
görülmektedir. Bu noktadan hareketle anti-demokratik dönemden kalma
eski Türkiye’yi hatırlatan bütün mevzuatın bir kez daha gözden
geçirilip, temel hak ve özgürlüklerle uyumlu hale getirilmesi önem
arz etmektedir.
Dershanelerin yasaklanma teşebbüsünden kamudaki fişlemelere;
medyada yer alan bürokrasideki tasfiyelere kadar, söz konusu MGK
kararını çağrıştıran uygulamaların olması kaygı vericidir.”
BU TARTIŞMAYI BİTİRMEK HALA MÜMKÜN
GYV, dershanelerin yasaklanması ve demokrasiyle bağdaşmayan
girişimlere karşı gösterilen sivil-demokratik tepkinin, siyasi bir
komplo olarak gösterilmesinin konuyu hedefinden saptırmak ve
gerçeği tersyüz etmek anlamına geldiğini bildirdi. Dershanelerin
yasaklanması tartışmasını Camia’nın başlatmadığı gerçeğinin
hatırlanmasını isteyen GYV, “Ayrıca, bu konunun tek muhatabı ve
tepki göstereni de Camia değildir. Böylesi bir siyasi komploya
inanılıyorsa, bu tartışmayı bitirme ve gerginliği giderme; eğitim,
hukuk ve demokratikleşme hamleleriyle hâlâ mümkündür” dedi.
'KOMPLO TEORİLERİ MESNETSİZ'
Dershanelerin kapatılmasına gösterilen sivil ve demokratik
tepki ile Hizmet Hareketi’nin “Erdoğan’sız AK Parti”, “Erdoğan’ın
Cumhurbaşkanlığı’na seçilmesini önleme”, “Parti kurup siyasete
girme”, “yurtdışı güçlerle AK Parti’ye karşı komplo kurma” gibi
siyasi projeler içinde olduğuna dair üretilen komplo teorilerinin
mesnetsiz, temelsiz, apaçık iftira ve bühtan olduğunu kaydeden GYV
şöyle devam etti:
“Hiçbir demokratik ülkede benzeri görülemeyecek dershane
yasağını gündeme getirip, yasağa karşı haklı itirazları ‘otonom
yapı’, ‘operasyonel cemaat’ iddialarıyla boğmaya çalışmak açık bir
hedef saptırmadır ve vakfımızın daha önce yaptığı açıklamalarda
vurguladığı gibi gerçeklerle bağdaşmamaktadır. Kamuoyunun yakından
bildiği gibi Gönüllüler Hareketi’nin siyasete yaklaşımı; hukukun
üstünlüğü, demokrasi, çoğulculuk, evrensel insan hak ve
özgürlükleri, adalet, eşit vatandaşlık, uluslararası hukuka ve
anlaşmalara riayet, devletin şeffaflığı ve hesap verebilir olması
gibi temel ilkelere dayanır.
Hizmete gönül veren insanlar bu değerlere uygun politikaları
izleyen siyasi parti ve/veya adayları sadece ve sadece kendi
vicdani kanaatleri ve bireysel tercihleri çerçevesinde destekler.
Bu şekildeki bireysel vicdani tercih, sadece demokratik bir hak
olmayıp, aynı zamanda ülkeye ve gelecek nesillere karşı bireysel
sorumluluğun da gereğidir.”
'HANGİ PARTİYE OY VERECEK'
Bünyesinde birbirinden farklı siyasi anlayışlara sahip
gönüllüler bulunan Camia’nın gönüllülerine herhangi bir siyasi
parti ya da aday yönlendirmesi yapmadığını yineleyen GYV,
“Özellikle son günlerde hedef gösterici ve tercih belirleyici
yaklaşımlar tamamen hayal ürünüdür. Dolayısıyla seçimlerde herhangi
bir partinin alacağı netice, parti politikaları ve halkı ikna
kabiliyetine bağlıdır. Hizmet Hareketi, Türkiye’nin gerçek bir
demokrasiye, şeffaf ve dört başı mamur bir hukuk devletine
kavuşmasını can-u gönülden arzu etmekte, milletin demokratik
tercihlerine ve parlamentosuna saygı göstermektedir” dedi.
KASET UYARISI
GYV seçim sath-ı mailine girildiği bu günlerde, camianın
hayatın her alanında olduğu gibi siyasette de her türlü gayr-i
ahlaki ve gayr-i meşru yönteme karşı olduğunun aşikar bulunduğunu
kaydederken açıklamasına şöyle son verdi:
“Önceki seçimler arefesinde denenmiş olan özel hayatın
mahremiyetini ihlal edici ahlakdışı metod ve girişimlerin, tekrar
denenebileceğine dair endişe verici işaretler görülmektedir. Haklı,
meşru ve demokratik taleplere gölge düşürmeye matuf olmak üzere,
gerginlikten istifade etmek isteyecek bu yöndeki her türlü art
niyetli girişim, herkes tarafından şiddetle reddedilmeli ve
lanetlenmelidir.
Ayrıca meşru taleplerin gündeme getirilmesinde kullanılan
üslup rencide edici, haksız duruma düşürücü olmamalıdır.
Ülke olarak yaşadığımız bu zorlu süreçte özellikle sivil
toplum hareketi temsilcilerinin, entelektüellerin, kanaat
önderlerinin ve medya mensuplarının gösterdikleri ve bundan sonra
gösterecekleri demokrasi, toplumsal uzlaşı, hak ve adalet yanlısı
tavırları her türlü takdirin üzerindedir. Böylesi sıkıntılı
günlerde hak ve adaletten yana olanları tarih ve gelecek nesiller
hayırla yâd edecektir.
Gönüllüler Hareketi, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da
sivil insiyatif çerçevesine bağlı kalarak her türlü
demokratik haklar ve özgürlüklerden yana kararlı tavrını, toplumsal
uzlaşmayı esas alarak sürdürecektir.”