02 Şub 2015 13:02 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 17:01

Cemaat'ten Erdoğan'a yanıt; Bizdeki kasetleri sen nereden biliyorsun?

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kendisini eleştiren TÜSİAD eski Başkanı Haluk Dinçer’le ilgili olarak “Belki kaset şantajı vardır” sözleri üzerine Cemaat’ten yanıt geldi.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kendisini eleştiren TÜSİAD eski Başkanı Haluk Dinçer’le ilgili olarak “Belki kaset şantajı vardır” sözleri üzerine Cemaat’ten yanıt geldi.

Cemaat’in yayın organı Zaman gazetesinde yaz kaleme alan Derviş Genç, “Erdoğan, kaset siyaseti ile yine herkesi hedefe koydu; O kasetleri nereden biliyor?” diye sordu.

Erdoğan ve Cemaat arasındaki bu kavga eski İstihbarat Dairesi Başkanı Sabri Uzun’un kitabını akıllara getirdi. Sabri Uzun, Baykal kasetini Cemaat’in Erdoğan’a getirerek izlettirdiğini kitabında şöyle anlatmıştı:

‘ERDOĞAN’A GÖTÜREN EMNİYET İMAMLARINDAN BİRİ’

“Hanefi Avcı, 24 Aralık 2014’te Habertürk televizyonundaki programda Ruşen Çakır’ın sorularını cevaplarken, ‘Başbakan etrafında Cemaatçi arıyorsa, Baykal görüntülerini kendisine kim getirdiyse ona baksın’ dedi. Avcı’nın dikkat çektiği husus önemli. Çünkü olayın şu şekilde olduğu kanısındayım: Deniz Baykal’a söz konusu kaseti ilk götürenler Cemaat’in polisleri değil, bir gazeteci. Böyle bir durumda polis kullanmazlar. Oysa Tayyip Erdoğan’a götüren, Cemaat’in Emniyet imamlarından biri. Görüntüleri bilgisayarla götürüyorlar. Başbakan’a ve bilgisayar başında izlerken hem aletin kamerasından hem de ‘kravat kamera’ yöntemiyle değişik açılardan görüntülerini kaydediyorlar. Sonra bu görüntüleri de servis ediyorlar. Yani bir kasetle hem Deniz Baykal’a hem de Tayyip Erdoğan’a kumpas kurulmuş oluyor, üstelik her ikisinde de ‘masum’ rolü oynanıyor.”

İşte Cemaat’in Erdoğan’a kaset yanıtı:

“Gün geçmiyor ki Cumhurbaşkanı Erdoğan yeni bir kaset iddiası ortaya atmasın. Önceki gün TÜMSİAD Genel Kurulu'nda konuşan Erdoğan, TÜSİAD Başkanlığı'ndan yeni ayrılan Haluk Dinçer'in “Ben ortada paralel devlet görmüyorum” sözlerini hatırlatarak “Kim bilir belki onunla ilgili de şantajı, montajı vardır. Sen bu ülkenin cumhurbaşkanına saygısızlık yaparsan bunun cevabını öyle veya böyle alırsın” iddiasında bulundu.

Erdoğan, her fırsatta birileri ile ilgili kaset bulunduğunu ve bu kasetlerin “paralel yapı” tarafından kullanıldığını ileri sürüyor. Erdoğan'ın bu tutumu yeni değil. CHP eski lideri Deniz Baykal, eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, AYM Başkanı Haşim Kılıç, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, AKP'den ayrılmasından hemen sonra İçişleri eski Bakanı İdris Naim Şahin gibi isimleri de zikrederek onlarca kez aynı kaset siyasetini yaptı. Bu da ‘Erdoğan kasetlerin olduğunu nereden biliyor?” sorusunu akıllara getirdi.

Erdoğan'ın kaset siyaseti ile ilgili ilk hamlesi 12 Haziran 2011 Genel seçimleri öncesine dayanıyor. O dönem genel başkanı olduğu AKP'nin Kastamonu mitinginde konuşan Erdoğan, CHP eski genel başkanı Deniz Baykal'a ait olduğu belirtilen ve internete düşen uygunsuz görüntüleri diline dolamıştı. Gerçeklerin ortaya çıkmasını sağlamak için kurumları harekete geçirmek yerine “Yav kendi eşiyle mi bir şey oluyor da özeli oluyor. Buna nasıl kendi özeli dersin? Bu özel değil, genel genel, bu genel bir ahlaksızlıktır, başka bir şey değil.” ifadelerini seçim meydanında kullanmıştı. Erdoğan, ilerleyen süreçte Baykal'a kurulan kaset komplosunu ‘Paralel yapı' safsatası adı altında Camia'ya yıkmaya çalışarak kasetlerin Pensilvanya'da hazırlandığı iftirasını atmıştı. Oysaki Baykal, istifa ederken kaset komplosunun arkasında Camia'nın olmadığını işaret edip “Pensilvanya'nın üzüntülerindeki samimiyete inanıyorum” demişti. Baykal ayrıca, eski Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanı Sabri Uzun'un, kaset komplosuna ilişkin ‘İn' isimli kitabında yer alan ve camiayı hedef alan iddialarla ilgili de “Bunlar boş laflar. Böyle konularda daha sağlam, ciddi çalışma yapmaya ihtiyaç var. Bu konu spekülasyon konusu olmayı hak etmiyor.” ifadelerini kullanmıştı. Hiç bir somut bilgi ve belge bulunmaksızın bir şantaj aracı gibi tekrar edilen kaset siyaseti, siyaset tarihinin kayıtlarını da girmiş oldu.

17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasının ardından kendisini eleştiren herkesi paralel ilan eden ve muhalif her kesim hakkında kaset açıklamaları yapan Erdoğan'ın bugüne kadar ortaya attığı kaset iddialarının bazılarına hep birlikte bakalım.

DOĞAN VE CİNER'İN KASETLERİ VAR

Erdoğan, 23 Mart 2014'te İstanbul Yenikapı'daki mitingde yaptığı konuşmanın bir bölümünde Doğan ve Ciner grubuna yüklendi. Pensilvanya'nın elinde iki gruba ilişkin kasetler olduğunu iddia ederek, “Şu medya başta Doğan Grubu, Ciner grubu olmak üzere diğerlerinin isimlerini vermeyeceğim. Utanmadan sıkılmadan bize karşı yapılan bu haksızlıkları hala savunuyorlar. Bu ülkenin başbakanına bu hakaretler yapılırken siz nasıl olur da bunları savunursunuz?! Haaa söyleyim. Çünkü Pensilvanya'nın onlarla ilgili kasetleri de var! Şantaj var onlarla ilgili şantaj! ‘Yeri geldiğinde onu da açıklarız' diyorlar.” şeklinde konuştu. Doğan Grubu, konuyla ilgili sert bir açıklama yaparak iddiaları yalanladı.

AYM'Yİ DE DİNLEDİLER

30 Mart seçimleri öncesi rahatsız olduğu için gidemediği Konya'da seçimlerden sonra 26 Nisan 2014 tarihinde bir teşekkür mitingi düzenleyen Erdoğan, Twitter konusunda özgürlükçü bir karar aldığı için hedefe konulan Anayasa Mahkemesi'ne yüklendi. AYM'nin de dinlendiğini ortaya atan Erdoğan, “Bugün yeni bir şey söylüyorum, Anayasa Mahkemesi'ni de dinliyorlar. Ve Son zamanlarda atılan adımlar bizde bu soru işaretlerini doğuruyor. Çünkü her şeyleri şantaj, her şeyleri bunların montaj.” diyerek yeni bir iftira ve istifhama neden oldu.

GÜL'ÜN DE ŞANTAJ KASEDİ VAR!

Dönemin Başbakan'ı Tayyip Erdoğan, geçen yıl Ocak ayının sonunda “İkinci evimiz gibi” dediğim İran'ın başkenti Tahran'ı ziyaret etti. Erdoğan, ziyaret sonrası dönüş yolunda uçakta gazetecilere “Öyle şeyler geliyor ki önümüze, Cumhurbaşkanı'nın dinlenmesinden Meclis Başkanı'na varıncaya, benim dinlenmeme kadar. Ailelerimize, çocuklarımıza varıncaya kadar herkesi dinlemişler.” daha sonra Mart ayındaki Hatay mitinginde “Bu adamlar Cumhurbaşkanı'nı da dinliyor. Şu anda verileri depolamışlar. Vakti saati gelirse onu da açıklayacaklar.” ifadelerini kullandı. Erdoğan'ın iddiaları Hollanda ziyareti öncesi havaalanındaki basın toplantısında Gül'e soruldu. İddiaları yalanlayan Gül, “Şunu söylemek isterim ki bu konularla ilgili herhangi bir kaygım veya herhangi bir korkum söz konusu değildir" şeklinde açıklama yaptı. Buna rağmen Erdoğan, partisinin grup toplantısında dile getirdiği “Bu devletin en tepesinden en aşağısına kadar Cumhurbaşkanı'nın da şantaj kaseti bunlarda var, benim de vardı, genelkurmay başkanının da.” diyerek Gül'ün yalanlamasına ve aldığı tavra rağmen aynı söylemi sürdürdü. Erdoğan'ın, bu iddiaları internet ve HSYK'yla ilgili kanuni düzenlemelerinin onay için Cumhurbaşkanı Gül'ün önünde olduğu bir dönemde ortaya atması dikkatlerden kaçmadı.

AKP'DEN İSTİFA EDİNCE KASET İDDİASI ORTAYA ATILDI

Erdoğan, kaset siyasetini 45 yıllık arkadaşı eski İçişleri Bakanı, Millet ve Adalet Partisi (MİLAT) İdris Naim Şahin'e kadar getirdi. 17 Aralık'tan sonra AKP'den istifa eden Şahin'le ilgili 24 Mar'ta Ordu mitinginde konuşan Erdoğan, “Ama bu seçimde buradan büyükşehir belediye başkan adayı olmayınca, olamayınca biliyorsunuz istifa edip ayrıldı. Niye biliyor musunuz? Onun da şantaj kasetleri var. Onu da açıklayacaklar diye korkarak gitti, biliyorum.” iddiasını ortaya attı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kaset iddiaları tabii ki bunlarla sınırlı değil. Erdoğan'a göre kendisini ve hükümeti eleştiren muhalefet partilerinden sivil toplum örgütlerine iş dünyasından sanat camiasına herkesin, sözde paralel yapının elinde şantaj kasetleri var. Erdoğan'ın hemen her seçim öncesindeki değişmez siyaset yöntemi 'kaset' sihirli kelimesi etrafında şekilleniyor. Anlaşılan, milletvekilliği seçimleri yaklaşırken, Erdoğan'ın kaset siyasetine son vermeyeceği de aşikar görünüyor.

BAYKAL GÖRÜNTÜLERİNİ İZLERKEN FOTOĞRAFLARI ÇIKTI

Öte yandan, 30 Mart 2014 seçimlerinden birkaç gün önce Tayyip Erdoğan'a ait olduğu ileri sürülen ve Deniz Baykal'a yönelik kaset komplosunu deşifre eden ses kaydı gündeme adeta bomba gibi düşmüştü. Zira ses kaydında Erdoğan olduğu ileri sürülen kişi kaset olayını bizzat yönetiyor, görüntülerin internete sızdırılması talimatını veriyordu. Söz konusu şahsın konuşmaları ayrıca sadece Baykal'ın değil, daha birçok görüntünün ellerinde olduğunu da ortaya koyuyordu.