06 Ara 2013 14:18
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:47
Cemaatin yerel seçim sürprizi ne?
Radikal gazetesi yazarı Cüneyt Özdemir, cemaatin ne Sarıgül'ü ne de cemaati memnun edeceğini yazdı
Cemaatin yerel seçim stratejisi, boykot
(mu?)
Dün telefonum acı acı çaldı, açtım, hattın ucunda sevdiğim
ünlü bir işadamı var. “Cüneyt yurtdışındayım, dershaneler krizinde
son durumu takip edemedim. Hükümet ile cemaat arasındaki durumu
bana iki cümle ile özetler misin?” dedi.
“Dershaneler krizi ertelendi, ancak hesaplaşma bitmedi” dedim.
Şaşırdı. Pek çok kişi gibi o da dershaneler tartışmasının şimdilik
ertelendiğini, hükümet ile cemaatin arasının düzeldiğini
düşünüyordu. Her iki kesimi de yakından takip etmeyen pek çok kişi
için zaten neyin krizi olduğunu anlamak bile kolay değil. Oysa
görülen o ki kriz bırakın bitmeyi, büyüyerek devam ediyor. Krizin
çözümü için yeni hesaplaşma alanları oluşuyor.
İsterseniz önümüzdeki en somut hesaplaşma arenasında yerel
seçimlerden başlayalım. Vazo kırıldığına göre cemaatin AK Parti’yi
yerel seçimlerde desteklemeyeceği de netlik
kazanmış durumda. Tabii bu durum CHP’nin içinde, başta Mustafa
Sarıgül olmak üzere, pek çok farklı kesimde dışa vuramadıkları bir
sevinç çığlığına dönüşmüş durumda. Öyle ya, eğer cemaatin oyları AK
Parti’ye gitmeyecekse kime gidecek?
Mustafa Sarıgül’ün henüz aday bile olmadan sevincini
kursağında bırakmak istemem ama dün cemaat adına bir açıklama yapan
Gazeteciler Yazar Vakfı da cemaatin oylarının herhagni bir partiye
gitmeyeceğini açıkça belirtti. Yani cemaat yerel seçimlerde sandığa
gitmek yerine boykot uygularsa sürpriz olmaz. Yani cemaat yerel
seçimde sandığa gitmeyebilir. Sadece gitmemek ile kalmayıp
gidilmemesi yönünde de tüm etkisini kullanabilir. Bu boykot AK
Parti cephesi için de sürpriz olmayacaktır. Onlar da zaten cemaat
ile ilgili planlarını seçim sonrasına ertelemişe benziyorlar.
Sandıkta bu boykotun etkisinin AK Parti oylarını nasıl etkilediğini
görecekler ve ona göre hareket edecekler. Böylesine bir boykot
girişiminin farklı sonuçları olacaktır. AK Parti’yi canla başla
savunan kalemlere göre “Boykot etsinler de boylarının ölçüsünü
görelim” şeklinde seslendirilen sonuçlar, aslında cemaatin bir
şehir efsanesine dönüşmüş olan siyasi güçlerinin veya siyasete
etkilerinin de bir testi olacaktır.
Aslında cemaatin gücü sandık dışında da test edilmeye bu
dershaneler krizi sırasında başlandı. Bu testin ilk yapıldığı yer
sosyal medya oldu.
Bildiğiniz gibi Gezi olaylarından sonra hükümet biraz da
panikle sosyal medyada aktif olacak bir birim oluşturdu.
Sayılarının 6000 kişiyi bulduğu tahmin edilen AK Partili sosyal
medya timi Gezi olayları sonrasında aktif olarak Twitter’da yer
alıyor. AK Parti adının resmi olarak kullanılmamasına rağmen mesela
AKKulis gibi hesaplar etkin bir şekilde güncel olaylara tavır
koyuyor, hashtag belirliyor, AK Parti’ye gönül vermiş kitleleri
güncel konular karşısında yönlendiriyor hatta muhalif yazarlara laf
sokuşturuyor, çatır çatır tartışıyor. Dershane krizinden sonra
cemaatin de Twitter’da etkin olduğunu gördük.
YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN
YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN