Cemaatin kanalı STV'nin yöneticisi konuştu: Düne kadar övgüler dizenler bugün terörist diyor bize!
Samanyolu TV Programlar Koordinatörü Murat Keskin Medyaradar’ın usta röportajcısı Alev Gürsoy Cimin’e konuştu. Gündemlerinde Türkiye’deki gazetecilik de vardı, iktidar-cemaat çatışması da… İşte o bomba söyleşi.
Bu hafta ilginç ve son derece dikkat çeken bir konuğumu size tanıtacağım. Kendisi iyi işlere imza atsa bile basında çok yer almıyor, çünkü basında yer bulmayı sevmiyor, bu da zaten ilk röportajı. Murat Keskin. Kendisi Samanyolu TV Programlar Koordinatörü.
Küçük Gelin, İki Dünya Arasında gibi yapımların konsept danışmanı, aynı zamanda Şefkat Tepe, Tek Türkiye, Ötesiz İnsanlar, Ekip 1, Küçük Kıyamet gibi birbirinden iddialı dizilerin de Program ve Yayın Planlama Müdürü… Hepsinde onun imzası var… Çoğu zaman bu diziler nedeniyle eleştirilere maruz kalıyorlar. Mesela “Şefkat Tepe çözüm sürecine zarar veriyor” diyenler hayli çoğunlukta. Hatırlayacağınız üzere geçtiğimiz aylarda bir dizide çekilen Peygamber sahnesi vardı, Başbakan Erdoğan bile günlerce meydanlarda Samanyolu TV’yi topa tuttu, kanal önünde protesto gösterileri oldu. Yani epeyce etkililer. Peygamber sahnesi etik miydi peki? Murat Keskin’e göre; bugün yine olsa yine aynı sahneyi çekerler çünkü “orada bir hata ya da yanlışımız yoktu” diyor. Kendisi Samanyolu ailesinin bir yöneticisi olunca sorulacak soru da çok oluyor elbette. Cemaat ve iktidar çatışmasının her geçen gün giderek sertleştiği şu günlerde cemaatin yayın organı gibi görülen bir TV’de çalışmak hiç de kolay olmasa gerek. Murat Keskin’e neler yaşadıklarını sordum, anlattı. Tabii cemaatle ilgili de konuştuk. En çok sormak istediğim soru da şuydu: Son 1 yılda yaptıkları yayınları koca 11 yıl içerisinde yapsalar, acaba ne değişirdi? Tüm bunlara yanıt aldım. Soyadı Keskin olsa bile kendisi gayet ılımlı, üslubuna dikkat ediyor. İçinden geçtikleri bu zor süreç için diyor ki “Halkın vicdanına teslimiz”… Yeni sezon için de son derece iddialı… Şimdi ben aradan çekiliyorum, sazı her zamanki gibi elime alıp sözü daha fazla uzatmadan sizi Murat Keskin’in ilk kez verdiği röportajla baş başa bırakıyorum. Yorumlarınızı da sabırsızlıkla bekliyorum. Hep umutlu olun, sevgiyle kalın…
******************************************************
RÖPORTAJ: ALEV GÜRSOY CİMİN
TWİTTER: gazetecialev
Mail: [email protected]
Murat Bey, röportaja başlar başlamaz biraz bodoslama dalmış gibi olacağım ama gündem de malumunuz. Geçtiğimiz günlerde A Haber’de yayımlanan Deşifre programına katılan STV’nin eski dizi oyuncularından Yavuz Çetin, Samanyolu çalışanlarının Şile’de seks partisi yaptığını iddia etti. Bu dehşet veren iddia ile ilgili neler söyleyeceksiniz?
Samanyolu TV setlerinde böyle bir şey kesinlikle olmamıştır. İddia tamamen hayal ürünüdür. Dizinin yapımcı şirketi ve Samanyolu TV konuyu yargıya taşıyacaktır. İlgili kişi yaptığı bu açıklamayla alın teri ile çalışan yüzlerce meslektaşını zan altında bırakmıştır. Asıl ahlaksızlık bence budur.
Peki devam edelim o halde. İktidar-cemaat kavgasının en yoğun şekilde yaşandığı şu günlerde cemaatin kanalında çalışmak hiç de kolay olmasa gerek?
Kolay demek kolaycılılık olur, elbette kolay değil. Yeni yayın dönemimiz yaklaşıyor ve biz sadece işimize bir de önümüze bakıyoruz. Hiçbir konuda yanlış yaptığımızı düşünmüyoruz. Yayınlarımız, arşivimiz ortada.
“NE HATAMIZ NE YANLIŞIMIZ VAR”
“Bizi etkileyen bir durum yok” dediniz ama iktidar ile karşı karşıya gelen cemaatin yayın organında çalışıyorsunuz ve Başbakan Erdoğan sabah akşam sizin yayınlarınızı eleştiriyor.
Tabii ki etkileniyoruz, etkilenmemek mümkün mü? Sürekli 7-24 sizi eleştiren bir güç var karşınızda ama bizim bir hatamız yok. Ben yanlış yapmıyorum. Eğer yanlış yapıyor olsaydım korkardım ya da çekinirdim. Söylemeyeceğiniz, izah edemeyeceğiniz bir şeyiniz vardır, açığınız vardır işte o zaman korkarsınız. Moralimiz bozulmuyor mu, tabii ki bozuluyor. Sonuçta sokaktan geçen biri size kızsa, küfür etse etkileniyorsunuz, elbette bu durum da canımızı sıkıyor. Yalçın Akdoğan bir zamanlar diyordu ki “Cemaat doğruyu destekler” diye. Bugün ne oldu peki?
“HATALI OLAN TARAF BİZ DEĞİLİZ”
Sahi ne oldu, neden bitti yol arkadaşlığı?
Bakın biz doğru olduğuna inandığımız her şeyin yanında, hatalı ve yanlış olan her şeyin ise karşısındayız. Dün doğruya bugün yanlış, bugün yanlışa dün doğruydu demiyoruz ki. Zor bir süreçten geçiliyor ve biz bu süreçte hatalı olan taraf değiliz.
“BİZ 20 YILDIR VARIZ, AKP SADECE 11 YILDIR İKTİDARDA”
Son 1 yılda yaptığınız yayınları geçen 11 yılda yapsaydınız ne değişirdi? 11 yıl boyunca iyiydi de cemaat açısından şimdi mi kötü oldu bu iktidar?
Bakın karşı taraf çok sert, bizim üslubumuz ise çok daha düzgün. Biz geçmişte de hatalı olduğunu düşündüğümüz konulara karşı tepkimizi koyduk. Doğru olduğunu düşündüğümüz konuları ise destekledik. Demokratikleşme ve AB süreci gibi birçok konu var. Terörle Mücadele Kanunu çıktığı günü hatırlayın, bizim o gün de tavrımız netti. İlk defa karşı karşıya gelmiyoruz. 20 yıl içinde doğru olmadığını düşündüğümüz birçok konuya itiraz ettik. Biz 20 yıldır varız AKP sadece 12 yıldır iktidarda. Bizim başka iktidarlara da tepkimiz, tavrımız oldu. Ben haber müdürü olduğum dönemde de birçok iktidarı eleştirdiğimizi hatırlıyorum. Karşıdaki üslup şu an çok kötü ve biz bu üsluba göre yine nezaketimizi koruyoruz.
“BİZİM ÜSLUBUMUZ DAHA NAZİK”
Samanyolu TV bu süreçte neler yaşadı, zorlanıyor musunuz?
Bir hedef gösterilme durumu söz konusu. Misal daha yeni bir olay oldu. Yalova’da bir adam öldürüldü. Öldüren kişi dedi ki, “Pişman değilim öldürdüğüm kişi Fethullahçıymış” dedi. Bakın nerelere geldik, neleri yaşıyoruz. Bunu neyle izah edebilirsiniz, korkunç bir durum. İki seçimdir AK Parti tabanından insanlar buraya, kanalın önüne geliyorlar ve maalesef önce bize küfredip ardından tekbir getiriyorlar. Bu nasıl bir çelişkidir? Biz haberi verirken bile biplemek zorunda kaldık. Önce sinkaflı küfür ardından tekbir getirme. Siz bu insanları tahrik ederseniz, mobilize ederseniz olacağı budur! Ben buraya gelenlere değil, onları buraya gönderenlere kızıyorum. Bunun vebalini nasıl ödeyecekler? Bir insana kırk kez deli derseniz deli olur. İnsanlara diyorsunuz ki “Bunlar terörist, bunlar hain, bunlar işbirlikçi”
Paralel misiniz sizler?
(Gülüyor) Paralel dediğiniz nedir ki?
“PARALEL NEDİR BAŞBAKAN’A SORUN”
Son zamanlarda o kadar sık duydum ki bunu, “Paralel Yapı” ne demek en iyi siz cevap verirsiniz sanırım, ben değil?
Bilmiyorum ki onu Başbakan’a sormanız lazım. Bunu ben size sormak istiyorum, ben de merak ediyorum. Biz neyin paraleliyiz? Biz sadece bir televizyon kanalıyız.
Kavganın en yakın tarafları sizsiniz o nedenle soruyorum, size de paralel medya diyor neticede seçilmiş Cumhurbaşkanımız olan Sayın Erdoğan?
Devlette bir paralel yapı olduğunu iddia ediyorlar ama bu sadece onların bir iddiası. En son emniyetin istihbarat raporu yayınlandı tam bir komedi. İstihbarat bu mu? Sabah gazetesi gibi havuz medyasında ne yazıyorsa o raporda da onlar yazıyor. Refah Partisi, Fazilet Partisi kapatılırken hazırlanan dosyalarla bunun ne farkı var? Önce gazetelere haber yaptırıp, rapor hazırlatıp sonra bu partilerin kapatılması sağlanmadı mı? Samanyolu o zaman bu hukuka aykırı diye savunmadı mı? Savundu.
“RETİNGLERE DE MÜDAHALE EDEBİLİRLER”
Reytinglerden ve izleyiciden bu kavga sürecinde bir şey kaybettiniz mi? Bir de size olan güvenilirlik ne durumda?
Reytinglerde hiçbir düşüş olmadı. Reyting eşittir güvenilirlik diyorsak onda da hiçbir düşüş olmadı. İnşallah da olmaz. Neden inşallah diyorum çünkü her yere müdahale edildiği gibi reytinglere de müdahale edilirse düşüş kaçınılmaz. Biz yaptığımız işten eminiz.
“HUKUK BİTERSE HER ŞEY BİTER”
Sosyal medyada günlerdir konuşulan bir iddia var. Medyaya da operasyon olabilir deniliyor. Siz ne düşünüyorsunuz, korkuyor musunuz hiç?
Buyursunlar gelsinler. Hiç şaşırmadım, çünkü her şey olabilir. Bir devletin en değerli unsuru hukuktur, hukuk biterse her şey olabilir zaten. Hukukta şu anda bitmiş görünüyor.
Cemaatin bu süreçte moralmen çöktüğü söyleniyor doğru mu?
Yok, neden çöksün. İnsanlar daha fazla motive oluyor, demek ki doğru yoldayız diyorlar. Hiç kimsenin morali bozuk değil, bunu da sloganik olarak söylemiyorum.
“DÜNE KADAR ÖVGÜLER DİZENLER BUGÜN TERÖRİST DİYOR BİZE”
Peki, cemaatte bir kan kaybı söz konusu mu?
Düne kadar bize övgüler dizip, bugün medyada konuşanlar kayıp ise onlar kayıp. Tabii ne kadar kayıp sayılırsalar. Düne kadar “cemaat şöyle iyi, böyle iyi diyenler, büyük işler yapıyorlar” diyenler bugün bize “terörist” diyorlarsa havuz medyasında… Bunları kayıptan saymak bile söz konusu değil.
“KRALDAN ÇOK KRALCILAR VAR“
Ramazan sürecinde bir camiden çıkartıldınız, yayın yapamadınız. Böyle sorunlarla son zamanlarda çok sık mı karşılaşıyorsunuz?
Yaşıyoruz elbette. Bakın camideki hadise Başbakan’ın Salı günü gerçekleşen bir grup toplantısında “Hepinizi not ediyoruz” sözlerinden sonra olmuştur. Bu kraldan çok kralcıların hareketidir. İznimiz varken camiden dışarı çıkarılmamız bizim değil onların ayıbı ve kaybıdır, utanç verici bir durum.
Gülen’in STV’deki dizilerin içeriğine ve senaryolara müdahalelerde bulunduğu iddiası doğru mu?
Müdahale diye bir şey yok. Doğan Yayın İlkeleri nasıl varsa, bizim de kendimize göre ilkelerimiz var. Temelinde “Faydalı” olmak diye bir ilkemiz ve kuralımız var bizim. Yaptığımız her dizi için oturur saatlerce konuşur, üzerinde çalışırız. Reyting almak çok zor bir şey değil, bizim amacımız yaptığımız dizi ve filmler ile topluma güzel ve faydalı mesajlar vermek.
“PEYGAMBER SAHNESİNDE ASLA HATA YAPMADIK”
Bir dizinizdeki Peygamber sahneniz çok tartışılmıştı, bu doğru ve etik miydi sizce? Hatta Başbakan da çok eleştirmişti sizi…
Yanlış değildi. Biz bütün yayınlarımızda bu kadar hassasiyetle Efendimizi anlatmaya çalışırken böyle bir şeyi yapmamız mümkün mü? Hata olduğunu asla kabul etmiyorum ama velev ki diyelim hata, bunu bilerek yaptığımızı söylemeleri, bizi şeytanlaştırmaları ve ötekileştirmeye çalışmaları çok çirkin. Orada ölümden dönen birinin Peygamber Efendimizle karşılaşmasından bahsediyoruz. Bu askeri bir film ve kamyondaki de bir asker. Bunu çarpıtmaları ve Başbakan’ın “Peygamberimizi kamyonete bindirdiler” ifadesi ne kadar kabaca. Aynı şeyi Şefkat Tepe’de de yaşıyoruz biz. Neymiş efendim Kürt halkına hakaret ediliyormuş, çözüm sürecine zarar veriyormuş. Biz bölgede sorduk bunu, neresi bozuksa düzeltelim dedik ama “öyle diyorlar” diye bir yanıt aldık. Ne hakaret ne ahlaksızlık var. Birileri bu çözüm sürecine zarar verir dediği için onlar da rahatsız oluyorlar. Belki de reytinglerin yüksek olması bazı kesimleri rahatsız ediyor. Mesela biz Şefkat Tepe’yi Konya’da çekmek için büyük zorluk çektik. Köşe bucak çekim yapacak yer aradık. Bizi zorladılar hep. Tüm resmi izinlerimizi almamıza rağmen, hukuki hakkımız olmasına rağmen böyle bir ötekileştirme yaşadık.
“ŞEFKAT TEPE DİZİSİ ÇÖZÜM SÜRECİNE ASLA ZARAR VERMİYOR”
Bunlar enerjinizi düşürüyor mu?
Valla biz haklı olduğumuz için dimdik ayakta duruyoruz. Çünkü sadece işimizi yapıyoruz. Gerek Şefkat Tepe’de gerekse Peygamber efendimiz ile ilgili olan o sahnede yapılan eleştirilerde hiçbir haklılık payı yoktur.
Bugün olsa yine o sahneyi çeker misiniz?
Çekeriz tabii ki, neden çekmeyelim. Sonuçta Mehmetçik o kamyonette. O dizinin sahnesinden daha kaba bir şey varsa o da AKP’lilerin söylemleridir.
“HOCAEFENDİ DİZİLERE KESİNLİKLE MÜDAHALE ETMEZ”
Az önce sormuştum çok net yanıt alamadım. Pensilvanya müdahalesi var mı dizilere, Başbakan sabah akşam bunu söylüyor çünkü?
Böyle bir şey yok. Hocaefendi’nin zaten dizi izleyecek kadar vaktinin olduğunu sanmıyorum. Pensilvanya’ya onca gazeteci-yazar gitti hatta anılarını bile yazdı. Kimse böyle bir şey görmemiştir. Kendisi kanalı bile aramaz. Biz çalışma arkadaşlarımızla oturur ciddi meseleleri tartışır, hatta Beşinci Boyut gibi filmlerde, hassas noktalarda, dini kriterleri ve doğru mesajı vermek için Hocaefendi’nin talebelerine danışıyoruz. Beşinci Boyut, Küçük Kıyamet gibi filmler çok hassas filmler, biz bunları ilahiyatçılara bile soruyoruz.
“TEK ENDİŞEMİZ REYTİNGLERE MÜDAHALE EDİLMESİ”
Zor bir süreçten geçildiği malum. Peki, bu zor süreçte Samanyolu kanalı finansal açıdan zorluk çekiyor mu?
Şu anda büyük bir sıkıntı yaşamıyoruz. Bir takım engellemeler, sıkıntılar olsa dahi. Reklam noktasına gelecek olursak; THY gibi bazı kurumlardan kesinti oldu. Bunlar da tabii direkt müdahale edildiği için bunu yaptılar. Benim tek endişem reytinglerle oynanması. Reklamlar reytinglerle çarpıldığı için bundan tedirgin oluyorum.
AK Parti’ye artık yer vermiyorsunuz ekranlarda, muhalefete daha çok yer veriyorsunuz. Bu çok dikkat çekiyor.
Oran değişmiş olabilir ama biz muhalefete geçmişte de yer veriyorduk. Haklı olduğumuz noktada bizi haksız gören birileri var ama birileri de haklı görüyor. Siz olsanız ne yapardınız? Hocaefendi’nin dediği gibi biz herkese eşit yakınlıktayız. Bir yapı varsa ve bu iktidarsa daha fazla gündem olur, evet biz de ona ağırlık vermiş olabiliriz ama şu gelinen süreçte ekranımızda sürekli olamaz değil mi?
“YAYINLARIMIZ ÇÖZÜM ODAKLI, TÜRKİYE’NİN SORUNLARINA EL BASAN BİR TELEVİZYONCULUK YAPIYORUZ”
Cemaatin yayın organı mısınız gazetecilik yapan bir medya organı mı?
Tabii ki kendimize göre bir misyonumuz var. Ama biz şunda netiz: Gerçekten televizyonculuk yapıyoruz. Filmler, diziler, belgeseller hepsi mevcut. Mesela Küçük Gelin çok cesurca yaptığımız bir projeydi, çok da başarılı oldu. Kanayan bir yaraya parmak bastık. Sosyal bir meseleye yer vermek ne kadar önemli. Şefkat Tepe, Tek Türkiye çok cesurca işlerdir. Tek Türkiye’de bir sürü soruna değindik ve çözüm önerisi sunduk. Sadece bir dizi yapalım da yaygara koparalım derdinde hiç olmadık. Uyuşturucu meselesine de değindik kadın cinayetlerine de… Beşinci Boyut, Küçük Kıyamet de dini kriterleri olan dizilerdi ve çok da iyiydi. Her yıl tüm dünyadaki fuarlara katılıyor, oradan formatlar getiriyorum. Burada gayet iyi bir televizyonculuk yapıyoruz.
17 Aralık süreciyle ilgili de bir dizi ya da film çekmeyi düşünüyor musunuz?
Düşünebiliriz neden olmasın. Eminim çok dikkat çekecektir.
O süreçle ilgili ne düşünüyorsunuz?
Gözaltına alınan polisler ve gözaltına alınış sebeplerine bakarsanız 17 Aralık’ın ne olduğunu çok daha iyi anlarsınız. O polislerin gözaltına alınma sürecindeki hukuksuzluk anlatmakla bitmez.
Ergenekon ve Balyoz sürecinde de çok büyük haksızlıklar olmadı mı?
Hukuk herkese eşit olmalı. Bu süreçten yeteri kadar bilgi sahibi değilim o nedenle çok da siyaset konuşmanın doğru olmadığını düşünüyorum.
O zaman programlardan bahsedeyim. Yeni yayın döneminizde nasıl projeleriniz var?
Yeni yayın dönemine arkadaşlarla iyi bir hazırlık yaptık. Küçük Kıyamet, Ötesiz İnsanlar, Küçük Gelin, İki Dünya Arasında, Ekip 1 gibi mevcut dizilerimizin hemen hemen hepsi devam edecek. Çok ses getirecek yeni bir dizimiz başlayacak. Drama ağırlıklı olan, “Yetim Gönüllüler” isimli bir dizi. Küçük Gelin 2. sezonu ile devam edecek, biraz konsept değişecek. İlk bölümde küçük gelinlerin evlendirilmesini işledik, ikinci sezonda ise o çocuk gelinlerin anne olmasını işleyeceğiz. Biz bu dizi için iki kez Güneydoğu’ya gittik, insanları dinledik ve hikâyelerin hepsi gerçek hayattan alıntı. Programlarımızdan Ayna, Maceracı, Davetsiz Misafir, Yeşil Elma ve Mutfak Keyfi yeni bölümleri ile izleyicilerin karşısında olacak. Bu arada Beşinci Boyut dizimiz yeniden çekilecek ve yeni bölümleri ile ekrana gelecek. Yeni sezonla birlikte dizilerimizin kadroları da genişletildi, izleyicilerimiz yeni yüzler de görecek.
“ŞEFKAT TEPE DİZİSİ ÇOK ELEŞTİRİLİYOR AMA İZLENİYOR DA”
Güneydoğu’daki halkın size ve onları konu edinen dizilerinize bakışı nasıl?
Çok iyi. Bazen Şefkat Tepe konusunda eleştiriler alıyoruz. O da çözüm sürecine zarar verdiğini düşünen bazı kesimlerden gelen eleştiriler.
Peki, çözüm sürecine bakışınız nedir?
Adı üzerinde çözüm süreci. Böyle bir süreci desteklememek mümkün mü? Barış istememek savaş istemektir.
Siz Şakirt misiniz?
İnşallah olabiliriz.
“KİMSE GAZETECİLİK YAPMIYOR”
Bir gazetecisiniz şu soruyu sormadan edemeyeceğim. Türkiye’deki gazeteciliği, haberciliği nasıl buluyorsunuz?
Bugün itibariyle kimse bana etikten, gazetecilikten, ahlaktan söz etmesin. Hiç kimse bu süreçte iyi bir duruş sergileyemedi. Birkaç gün önce kendisine Amiral Gemisi diyen koca bir gazete genel yayın yönetmenini değiştirdi ve seçimden sonra operasyonel haberler yapmaya başladı. Kimsenin gerçek gazetecilik yaptığı yok. İstisnalar kaideyi bozmaz. Ben 20 yıldır bu meslekteyim, 13 yılı habercilikte geçti, mesleki olarak kimse bana ders vermeye kalkmasın çünkü herkes sınıfta kaldı.
“BİZİM YAYINCILIĞIMIZDA YALANA VE HUKUKSUZLUĞA YER YOK”
Siz yapıyor musunuz peki iyi bir gazetecilik?
Elbette yapıyoruz. Belki anlaşılmamış olabilir ama biz her dönem habercilik, gazetecilik yaptık. Hiçbir zaman yanlışın, iftiranın ve hukuksuzluğun yanında durmadık. Bir haber yaptıysak mutlaka hukuki bir zemini vardır, gerçektir. Yalan söylemedik hiçbir zaman. Yayın kriterimizde yalana asla yer yok.
Ergenekon ve Balyoz sürecindeki yayıncılığınızda sanki bunun biraz dışında bir performans sergilediniz?
Asla kabul etmiyoruz. Hukukun dışına hiçbir zaman çıkmadık. Sahte delil deniyor, bununla ilgili bana somut bir örnek gösterin. Biz ne yaptıysak o dönemde hukuk zemininde yaptık. Memleketin savcısı bir dosya yapmış, hukuki delilleri koymuş biz de ona göre haber yaptık.
Fuat Avni kim sizce?
Tanıyorsanız bana da söyleyin. Koca devlet bulamamış ben mi bulacağım. (Gülüyor)
“ÇOK KIKIRDAK, OMURGASIZ BİR DÖNEMDEN GEÇİYORUZ”
Baransu, Emre Uslu gibi isimleri ne bekliyor sizce?
Gazeteciliklerini yaptıkları sürece sorun yok. Tehdide rağmen hala gazeteciliklerini yapmaya çalışıyorlar. Dönem maalesef bayağı bir kıkırdak dönem, omurga yok maalesef, her yer kıkırdak.
Kritik bir seçim atlattık. Ne düşünüyorsunuz bekliyor muydunuz böyle bir sonucu?
Bir kere sonuç sürpriz değildi, beklendik bir sonuç. İnsanlar oy verdi ve seçildi yapacak bir şey yok. 15 milyon sandığa gitmedi bunu da hesaba katmalı, MHP’nin tabanı da kaydı. Biz seçim sürecinde de sadece habercilik yaptık, rakamlar neyse onu verdik.
“ERDOĞAN KİNDAR BİR CUMHURBAŞKANI OLACAK GİBİ GÖRÜNÜYOR”
Cemaatin de çok büyük bir oy oranı yokmuş sanki?
Yoksa onlar için de sorun yok işte. Neden bu kadar büyütüyorlar.
“VATANDAŞLIKTAN ÇIKARILIP SINIRDIŞI EDİLMEZSEK YOLUMUZA DEVAM EDECEĞİZ”
Nasıl bir Cumhurbaşkanı olacak sizce Sayın Erdoğan?
Valla kindar bir Cumhurbaşkanı olacak gibi görünüyor. Balkondaki konuşmasında 77 milyonu kucaklayacağını söyledi ama bizi kucaklarken epeyce bir sıkıyor. İl Başkanları toplantısındaki üslup bir Cumhurbaşkanına yakışmayacak şekildeydi.
“HALKIN VİCDANINA TESLİMİZ”
Sayın Başbakan’ın son dönemdeki konuşmaları Pensilvanyasız ve paralelsiz olmuyor. Artık yaşantımızın bir parçası haline geldi sanki?
Valla bizim yaşantımızın bir parçası değil. Ben sabah geliyorum işimi yapıyorum, diğer arkadaşlarım da öyle. Bizi bağlamıyor bunlar. Biz televizyonculuk yapıyoruz. Bazı gazeteler bizim gönderdiğimiz yayın kuşaklarını bile artık yayınlamıyor. Mesela ben bize küfreden meslektaşlarıma bile bayramlarda çikolata gönderiyorum. Bizi vatandaşlıktan çıkarıp sınır dışı etmedikleri sürece işimizi yapmaya devam edeceğiz. Halkın vicdanına teslimiz.
“İnlerine gireceğim” diyor Sayın Başbakan sürekli, neresi inleriniz?
Valla bizim yerimiz burası. Buyursunlar gelsinler, bir çay ikram eder göndeririz.
“HERKESİ İNSAFA DAVET EDİYORUM”
Bu süreçte hiç tedirgin olup da istifa eden çalışanlarınız oldu mu?
Yok olmadı. Bir tane köstebek vardı, bilgisayarlara bir şey yüklemek istedi o da zaten ortaya çıktı. Sonra kendi itiraf etti ve istifa etti. Bizde AK Parti’ye oy verenler hala dolu. Biz katı değiliz. Biz de herkes çalışır. Alevisi de var Sünnisi de. Öyle bir ayrımımız asla yok. Biz topluma nasıl faydalı oluruz diye düşünürken böyle bir yapının toplumu bölmek, parçalamak, haşa Peygamber Efendimize hakaret etmek gibi bir durumu asla söz konusu dahi olamaz. Dinin yarısı insafmış ben insanları insafa davet ediyorum.
Sizi bu süreçte en çok ne üzdü, yaraladı?
İnsanların insafsızlığı. Önyargısı ve iftiraların atılması…
Oyunuzu Ekmel Bey’e mi verdiniz?
Oy özeldir söylemek istemem.
Bu güzel röportaj için beni davet ettiniz, size çok teşekkür ediyorum…