Cemaatin Erdoğan'sız AKP planı var mı?
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı son günlerdeki tartışmalarla ilgili açıklama yaptı.
Basın hürriyetinin engellenmesi, özel hayatın dokunulmazlığını
ihlal eden yasa dışı dinlemeler, anayasal suç olan fişlemeler,
yargısız infaz niteliğindeki kitlesel tasfiyeler, medyaya yapılan
baskılar, gazetecilerin susturulması, ayrımcılık, medyanın ihale
alan iş adamları yolu ile dizayn edilmesi, internete getirilmek
istenen yasaklar, YÖK'ün akademisyenleri memurlaştırma gayretleri,
iş adamlarına yapılan baskı ve tehditler, artan tehdit dili, vatan
haini söylemleri, yargıyı hükûmetin kontrolüne alma çabaları,
ülkemizi demokratik hukuk devleti olmaktan çıkaracaktır." şeklinde
konuştu.
Yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarının sağlıklı bir biçimde
yürütülmesini engelleyen siyasi müdahale ve açıklamalarla hukukun
üstünlüğünün çok büyük bir darbe aldığını belirten Yeşil,
"Anayasanın yargı bağımsızlığını düzenleyen ve emreden 138. Maddesi
fiilen rafa kalkmıştır. En üst düzeydeki siyasilerce dile
getirilen, nefret suçu oluşturan söylemlerle toplum gerilmekte ve
kasten kutuplaştırılmaktadır. Siyaseti bir savaş ve siyasi
farklılıkları da düşman cepheler olarak gören bir anlayışla
toplumsal barışa büyük zarar verilmektedir. Toplumun farklı
kesimleri ötekileştirilmekte, düşmanlaştırılmakta ve hatta
şeytanlaştırılmaktadır. Bütün bunlardan dolayı ülkenin huzuru,
istikrarı ve ekonomisi büyük risk altına girmiştir. Demokrasi ve
hukuk devleti ilkeleri ile bağdaşmayan bu durum, Türkiye'deki bütün
vatandaşların ve toplumsal kesimlerin ortak sorunudur." ifadelerini
kullandı.
'HİZMET HAREKETİ'NE KARŞI LİNÇ KAMPANYASI
YÜRÜTÜLÜYOR'
Mustafa Yeşil, açıklamasını şöyle sürdürdü: "Antidemokratik ve
hukuk dışı gidişatın, sadece Hizmet Hareketini değil, iktidarı
yönlendiren oligarşik yapıya mutlak itaat ve biat etmeyen diğer
siyasi, sivil, ideolojik, etnik, ekonomik, mezhepsel ve dini
gruplara yöneleceğini tahmin etmek zor değildir. Bu bağlamda;
1- Memleketteki anti-demokratik gidişatın bir parçası olarak Hizmet
Hareketine yönelik yoğun bir linç kampanyası yürütülmektedir. En
üst düzeydeki yetkililer ve hükûmete yakın medya tarafından sıkça
zikredilen 'paralel yapı, ananas cumhuriyeti, örgüt, çete, darbeci,
casus, in, Haşhaşi, âlim müsveddesi, içi boş veli, sahte peygamber,
kula kulluk yapanlar' gibi öfke ve nefret içeren itham, hakaret ve
iftiralarla nefret suçu işlenmektedir. Dikkatleri yolsuzluk
soruşturmalarından uzaklaştırmayı amaçlayan bu tür
şeytanlaştırmalar, kışkırtmalar ve linçlerin yakın tarihimizde
nasıl acı sonuçlar doğurduğu açıktır. Kefen giyen insanların "öl
de, ölelim" diye slogan atmaya başladığı,
resmi sıfata sahip bazı kişilerin "ürpertici devlet
geleneklerinden" ve "devlet için evlatların feda edilmesinden"
bahseder olduğu bu ülkede, tarihteki acı olayların tekerrürü
akıllara gelmektedir.
2- Anayasal düzen, güçler ayrılığı, yargının bağımsızlığı ve
hukukun üstünlüğünün riske girmemesi adına Sayın Cumhurbaşkanını
göreve çağırıyoruz. Kendilerinin yolsuzluk ve rüşvet
soruşturmalarında yaşanan hukukun işlevsiz hale getirilmesi
yönündeki müdahaleleri araştırmak üzere anayasanın verdiği tüm
yetkileri kullanması kamuoyunun beklentisidir. Ülkenin ve devletin
birliğini temsil eden Sayın Cumhurbaşkanının bu süreçte
sergileyeceği yapıcı ve provokatif yaklaşım, toplumsal barışın
dinamitlenmemesi, ülkenin bir kaosa sürüklenmemesi, ülkenin önemli
bir kesiminin siyasi, medyatik ve toplumsal bir lince tabi
tutulmaması ve hepsinden öte adaletin temini adına elzemdir ve
aciliyet kesbetmektedir.
3- Yolsuzluk ve rüşvetten tutuklu bulunanlar için dahi masumiyet
karinesi esas iken Hizmet Camiasının, en üst düzey isimler
tarafından mesnetsiz iddialarla ötekileştirilip hedef gösterilmesi
haksız, hukuksuz ve adaletsiz bir durumdur. Paralel yapı, çete,
örgüt gibi iddialarla ilgili eğer somut ve inandırıcı deliller var
ise, hukuk zemininde ele alınıp inceleme yapılması demokratik hukuk
devletinin gereğidir. Hatırlanacağı üzere Ağustos ve Aralık 2013
aylarındaki açıklamalarımızda; "hükümetin elinde delil varsa bir an
önce yargıya teslim etmesini" çok açık ve net bir şekilde talep
etmiştik. Yargıya mevzu teşkil eden bu iftiraların hiç bir delil
öne sürülmeden defalarca tekrar edilmesi evrensel hukukta ciddi bir
yeri olan nefret suçudur.
4- Son günlerde Camia hedef alınarak kullanılan nefret dilinin nice
kanaat önderleri yetiştirmiş olan ortak geleneğimizi, bir arada
yaşama idealimizi, toplumsal barışımızı ve vicdanları örseleyip
tahrip ettiği aşikârdır. Vakfımızın Onursal Başkanı Muhterem
Fethullah Gülen'in kim olduğunu, ideallerini, söylemlerini ve
hepsinden önemlisi yaşayışını, altmış yıldan bu yana başta
Erzurumlu hemşehrileri olmak üzere, yurt içi ve yurt dışında
milyonlarca insan çok iyi bilmektedir. Yakın zamanda başka bir
iftirası ile dikkat çekmiş olan İçişleri bakanının devlet terbiyesi
ve nezaket sınırlarını aşıp hakaret ve nefret diliyle kullandığı
ifadeler siyasi tarihimizin en talihsiz beyanlarından biri olarak
hatırlanacaktır.
5 - Vakfımızın 13 Ağustos 2013 tarihli açıklamasında yer alan;
'gerekirse hareketi iki polis bir savcı ile terör örgütü kapsamına
sokarız" iddiaları hala yetkili ağızlarca yalanlanmamıştır. Bazı
hükûmet yetkililerinin ve medya aktörlerinin pervasızca kullandığı
tahrik edici dil, akıllara karanlık senaryoları getirmektedir.
Kasten arttırılan gerginlikle toplumsal tahriklere zemin
hazırlanmaktadır. Bu provokatif yollarla birilerinin, bizce asla
tasvip edilmeyecek tepkiler vermesi sağlanarak, Hizmet Camiasının
terör örgütü kapsamına alınması yönünde "şartların
olgunlaştırılmak" istendiğine dair şüpheler güç kazanmaktadır.
Camianın gönüllülerinden böyle bir tepki gelmesi beklenmeyeceğine
göre, suni olarak provokatif eylem ya da eylemlerin organize
edilmesinden ülkemiz adına endişe duyuyoruz. Akıllardan
çıkarılmamalıdır ki, Camianın gönüllüleri, muarızları kendilerine
hangi kabul edilemez üslup ve metotlarla muamele ederlerse
etsinler, anayasal çerçeveden ve demokratik hukuk devletinin
sınırlarından asla ayrılmayacaklar, hiçbir zaman gayri meşru
yollara da tevessül etmeyeceklerdir. Müspet hareketi şiar edinmiş
olan Hizmet Camiası, ülkesini seven dürüst ve onurlu her bireyin
yaptığı/yapacağı gibi hakkını ve hukukunu savunmaya devam edecek,
ancak karanlık senaristlerin oyunlarına ve kışkırtmalarına,
Allah'ın izni ve inayeti ile gelmeyecektir.