02 Şub 2014 11:46
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:54
'Cemaat'in arkasında Amerika var, hedefi ise...'
KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, Türkiye'de devam eden hükümet-cemaat gerilimine PKK'nın bakış açısını ve örgütün durduğu noktayı anlattı.
PKK’nın dağ kadrosunun yöneticilerinden Cemil Bayık, 17 Aralık
operasyonlarından çözüm sürecine birçok konuda çarpıcı tespitlerde
bulundu.
Vatan gazetesi yazarı Ruşen Çakır’a konuşan KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Bayık, Gülen Cemaati’nin arkasında Amerika olduğunu iddia ederek “hedef Erdoğan’dan kurtulmak” dedi.
İşte cemaat ile temas kurmaya çalıştıklarını ancak karşılık alamadıklarını belirten Bayık’ın Ruşen Çakır’a anlattıkları:
Şu anda hükümet zor durumda. Sizin tavrınız ne olacak?
Şu anda sadece AKP zor durumda değil. Türkiye, devlet zor durumda. AKP-Fethullah çekişmesi, çatışması sadece bu güçleri ilgilendirmiyor. Tüm Türkiye’yi ilgilendiriyor. Sadece bu güçlere değil Türkiye’nin bütününe zarar veriyor. PKK için şu anda bulunmaz bir ortam var. Eğer PKK şimdiye kadar psikolojik merkezin yansıttığı gibi bir hareket olsaydı, sadece Türkiye düşmanlığı yapsaydı farklı davranabilirdi. Demek ki Önder Apo’nun, PKK’nın ve Kürt halkının Türkiye düşmanlığı yok. Bugünkü yaşanan durumlardan da bunu çok rahat görebilirler. Bugün en sorumlu davranan Önder Apo, PKK ve Kürt halkıdır.
Sizi bu konuya şu veya bu şekilde çekmek isteyen çok farklı güçler olsa gerek. Böyle bir ihtimal var mı?
Çeşitli güçler elbette ki yanına almak ister. Çünkü PKK’yı yanına alan bir güç, dengeleri rahat değiştirebilir. Bu Türkiye’de ve Ortadoğu’da da böyledir. Şu anda PKK hem Türkiye’de, hem Suriye’de belirleyici bir güçtür. Birçok gücün kaderi PKK’nın elindedir. PKK istediği gibi dengeleri yıkabilir, istediği gibi kurabilir. Ama dikkat edilirse PKK halklara karşı ciddi ve sorumlu davranıyor. Öyle dar, basit örgüt çıkarları gözetmiyor. Hatta Kürt halkının çıkarları kadar kendi dışındaki halkların çıkarlarını da gözetiyor. Onun için hiçbir güç PKK’yı kendi amaçları için kullanamaz. Eğer PKK kendi amaç ve çizgisinden uzaklaşırsa kendi kendini tasfiye etmiş olur. Anlamsız hale gelir.
Öcalanın darbe tespiti ve hükümetten yana olması tereddüt yarattı mı sizde?
Önder Apo öyle hükümetten yana bir tavır filan belirlemiş değil. Öyle yansıtılıyor ama doğru değil. AKP ile Cemaatçilerin hem ittifakı var, hem birbirleriyle karşıtlıkları var. Birbirlerini kullanma durumları da var. Eski hegemonik devlet tasfiye edilince, yenisi geliştirilince kendileri açısından tek PKK kalıyor. Zaten uluslararası sistem de arkalarında. Bu noktada iktidar mücadelesine başladılar. İktidar mücadelesini kazanabilmeleri için Kürtleri tasfiye etmeleri gerekiyor. AKP resmen iktidarda. Fethullahçıların resmi bir durumu yok. Resmen koalisyon kurmuş değiller ama koalisyondur. Cemaatçiler ideolojik ve uluslararası bağlantıları olan bir güç. Fethullahçılar Kürdistan’a yönelerek PKK’yı temizleyen bir güç olarak iktidara yerleşmek istedi. Kürdistan’daki bütün uygulamaları Cemaatçiler gerçekleştirdi ama AKP’nin iktidarı altında bunu gerçekleştirdiler ve AKP buna sahiplik yaptı, karşı çıkmadı.
Bu AKP’nin işine geldi. Bir nevi kendisinin yapacağını Cemaatçilere yaptırtmak istedi. Kürtlerin tepkileri AKP’ye değil Fethullahçılara yönelsin. Bu arada iktidarını güçlendirir ve kendisini Kürtler için bir kurtarıcı göstermeye çalışır ki dikkat edilirse propagandalar da hep o yöndeydi. Burada AKP’nin Cemaatçileri kullanma ve teşvik etme durumu da var. Cemaatçiler de buna dayanarak PKK’ya darbe vurup Kürdistan’da savaşı kazanmış bir güç olarak iktidara gelmek istedi. Bu konuda belli bir savaş yürüttüler. Binlerce insanı zindanlara attılar. Oslo sürecine müdahaleyi başlattılar. Dediler ki “İktidara bizim hâkim olmamız gerekir!” İktidara hâkim olabilmek için MİT’i ve Erdoğan’ı hedeflediler. İktidara gelmek istediler ama tabii ki AKP buna karşı durdu. Arkasından başka sorunlar gündeme getirildi. Bunun hem iktidar boyutu var hem de uluslararası sistemin Ortadoğu’da uyguladığı politikalarla bağı var. İkisi birleştiği için Türkiye’de bu çatışma başladı.
Gülen’in BBC’ye İmralı ile de görüşülür demesi önemli değil mi?
Niye şimdi? Çok açık. Süreçle bağlantılı. Şu an Türkiye’de bir devlet krizi var. Hükümet krizi değil devlet krizi var. Bir iktidar sorunu var. Sorun çözümlenmek isteniyor. Türkiye bir NATO ülkesi. İktidar boşluğunu kaldıramaz Türkiye uzun süre. Bu sorunun mutlaka erkenden çözülmesi gerekiyor. NATO’nun, kapitalist modernist çıkarı bunu gerektiriyor. Türkiye bir Mısır değil. Türkiye’de bu iktidar sorunu nasıl çözümlenmek isteniyor. Bu önemli. Türkiye’de iktidar sorunu ortaya çıkınca CHP hemen Washington’a gitti, bazı görüşmeler yaptı. Geldi şimdi ulusal güçlerin, Cemaat’in desteğini alarak iktidar sorununu çözmek istiyor kendine göre. Ankara’da eski MHP adayı Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olarak gösterildi. CHP, MHP hepsi birleşti bu anlamda. CHP gerçekten iktidar sorununu çözebilir mi? İktidara gelebilir mi?
Bu tamamen PKK ile ilişkisine bağlıdır. O da neye bağlıdır? Kürt sorununda, Alevi sorununda, Türkiye’nin demokratikleşme sorununda köklü adımlar atmasına bağlıdır. Eğer bu köklü değişiklikleri yapabilirse Kürt halkının desteğini kazanabilir, Alevilerin desteğini kazanabilir, Türkiye’deki demokrasi güçlerinin desteğini kazanabilir. O zaman iktidara gelebilir. Şu anki haliyle iktidara gelmekten, iktidar sorununu çözmekten uzaktır. MHP iktidar sorununu çözebilir mi? Ona çok uzak olduğu açıktır. Tek başına bir HDP, BDP benzeri bir güç çözebilir mi? Çözemez, uzaktır. Geriye ne kalıyor? Ya AKP içerisinden bir parçayla iktidarı çözmek ya da ordu darbesiyle iktidarı çözmek... Mısır’da ordu darbesi ile çözmek istediler ama çözemediler. Orada ne olacağı henüz belli değil. Türkiye bir Mısır da değil. Orduyla iktidar sorununu çözmek Türkiye’nin sorunlarını çözmeyeceği gibi daha da çıkmaza götürür. Geriye ne kalıyor? AKP içerisinden bir alternatif yaratmak. Onun için Erdoğan’ın ve ekibinin etkisiz kılınması gerekiyor. Neden bu sorun hemen seçimlerin arifesinde gündeme getirildi? Belli ki seçimler etkilenmek isteniyor. Bir taraftan AKP içerisindeki Fethullahçı milletvekilleri istifa ettirerek bir taraftan CHP güçlendirilerek AKP’nin istediği sonuçlar önlenmek isteniyor. Daha sonra da kazanlar kaynatılmak isteniyor. Böylelikle Erdoğan ve ekibinin işi tamamlanmak isteniyor. Küçültülmüş, daha çok sistemin kontrolünde bir AKP yaratılmak isteniyor. Buradan Türkiye nereye gider? Artık koalisyonlar dönemine gider. Bir de AKP’yi, Erdoğan’ı iktidarda tutan nedir? Ekonomi politikalarıdır. Ekonomi politikalarına da müdahale ediliyor. Bütün bunlarla AKP iktidarından, Erdoğan iktidarından kurtulmak isteniyor. Bu nettir.
Yani “Erdoğansız AKP” senaryosu...
Evet. Bunu kiminle gerçekleştiriyorlar? Cemaat ile. Onun arkasında kim var? ABD. Amerika Cemaat ile işi götürüyor. Nerden vurdular? Yolsuzluktan vurdular. Can damarından vurdular. Çünkü AKP topluma kendini hep yolsuzlukla mücadele eden bir güç gibi göstermiştir ve öyle bir algı oluşturmuştur. Buradan vurulursa ancak AKP vurulabilir ki operasyon buradan başladı. Yolsuzluk yok mu? Var. Rüşvet yok mu? Var. Eğer olmasaydı oradan vuramazlardı. Demek var ki operasyon oluyor. Bu çok net. AKP yolsuzlukları bir kenara iterek sadece Cemaat’in kendisine darbe yapmaya çalıştığını söylüyor. Doğru. Cemaat darbe yapmaya çalışıyor ama gerçek sadece o değil. Bu darbe yolsuzluk ve rüşvetin üzerinden geliştiriliyor.
Cemaat’in sizinle hiç teması oldu mu?
Hayır bizimle hiç temasları olmadı. Biz ilişki kurmak istedik, mesajlar gönderdik ama buna rağmen Cemaatçilerin tutumu değişmedi bize karşı.
Şu an yaşanan savaşa bizimle alakası yok deyip dokunmayacak mısınız?
Bizimle alakası olmaz mı? Bu savaş Türkiye toplumundaki herkesi ilgilendiriyor. Sadece Türkiye’yi değil Ortadoğu’yu da ilgilendiriyor. Ortadoğu’da siyaset yapan bir gücüz biz. Bu olup bitenlere kayıtsız değiliz. Belki öyle gözüküyor ama kayıtsız değiliz.
O zaman ne yapabilirsiniz?
Şimdiki çatışma Türkiye’deki hegemonik devleti çökerten bir çatışmadır. Türkiye değişim sürecine girmiştir. Bu süreç Türkiye’de daha çok demokrasi güçlerinin gelişebileceği bir süreçtir. Eğer demokrasi güçleri yaşanan durumu iyi değerlendirir sorumluluklarını yerine getirirlerse burada kesin demokrasi güçleri kazanır. Artık Türkiye’de bir daha hegemonik bir devlet örgütlenemez. Devlet daha çok demokrasiye güvenir. Türkiye’de demokratik siyasetin, demokratik toplumun önü açılır. Kürt sorununu demokratik siyasal yöntemle çözümünün önü açılır. Böyle bir sürece girilmiştir. Biz bu çatışmada herhangi bir tarafa hizmet edemeyiz. Biz burada demokrasi güçlerinden yana tavır alıyoruz. Demokrasi güçlerinin gelişmesi gerekiyor. Ne Fethullah hareketi ne AKP hareketi Türkiye’yi demokratikleşmeye götürecek bir hareket değil.
Öcalan’ın darbe açıklamasından hemen sonra Taraf gazetesi MİT ve Roboski haberlerini yaptı. Sanki Kürtlere deniyor ki “Siz bunların arkasında duruyorsunuz ama bunlar sizin altınızı oyuyor, katliam yapıyor.“
Bunu MİT yaptıysa neden daha önce açıklamadı da şimdi açıklıyor. Bu süreçle bağlantılı. Çünkü ciddi bir çatışma var. Bu çok net. Bu çatışmada PKK belirleyici bir güçtür. Kim PKK’nın desteğini alırsa diğeri kaybeder. AKP de PKK’nın desteğini almak istiyor, Cemaat de PKK’nın desteğini almak istiyor. Çünkü PKK’nın desteğini almadan Kürtlerin desteğini almadan bu savaşta istedikleri sonucu elde etmeleri çok zor.
Cemaat’in sizin desteğinizi alması biraz zor da en azından hükümete destek vermemenizi istiyor. Nötr kalmanızı istiyor, sanki...
Destek illa ki arkasında durup destek vermek anlamına gelmiyor. PKK’yı AKP’den uzaklaştırmak onlar için destektir o savaşta başarılı olabilmeleri için. Fethullahçılar tabii ki PKK’yı desteklemez ama PKK’nın dengelerdeki belirleyici rolünü gördükleri için bu dengeyi kendilerine göre belirlemek istiyorlar. Onun için bu süreçte piyasaya sürerek güya PKK’yı tarafsızlaştırmak istiyor bu savaşta sonuç alabilmek için.
Başarılı olabilme ihtimali yok mu?
Başarılı olamaz. Bizim saflarımız farklıdır. Biz demokrasi güçlerinin güçlenmesini isteriz. Buna çalışıyoruz. Biz ne AKP’nin ne Fethullah’ın güçlenmesinden yana değiliz. Bunu Türkiye’nin çıkarına görmüyoruz. Bunu net söylüyorum
Vatan gazetesi yazarı Ruşen Çakır’a konuşan KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Bayık, Gülen Cemaati’nin arkasında Amerika olduğunu iddia ederek “hedef Erdoğan’dan kurtulmak” dedi.
İşte cemaat ile temas kurmaya çalıştıklarını ancak karşılık alamadıklarını belirten Bayık’ın Ruşen Çakır’a anlattıkları:
Şu anda hükümet zor durumda. Sizin tavrınız ne olacak?
Şu anda sadece AKP zor durumda değil. Türkiye, devlet zor durumda. AKP-Fethullah çekişmesi, çatışması sadece bu güçleri ilgilendirmiyor. Tüm Türkiye’yi ilgilendiriyor. Sadece bu güçlere değil Türkiye’nin bütününe zarar veriyor. PKK için şu anda bulunmaz bir ortam var. Eğer PKK şimdiye kadar psikolojik merkezin yansıttığı gibi bir hareket olsaydı, sadece Türkiye düşmanlığı yapsaydı farklı davranabilirdi. Demek ki Önder Apo’nun, PKK’nın ve Kürt halkının Türkiye düşmanlığı yok. Bugünkü yaşanan durumlardan da bunu çok rahat görebilirler. Bugün en sorumlu davranan Önder Apo, PKK ve Kürt halkıdır.
Sizi bu konuya şu veya bu şekilde çekmek isteyen çok farklı güçler olsa gerek. Böyle bir ihtimal var mı?
Çeşitli güçler elbette ki yanına almak ister. Çünkü PKK’yı yanına alan bir güç, dengeleri rahat değiştirebilir. Bu Türkiye’de ve Ortadoğu’da da böyledir. Şu anda PKK hem Türkiye’de, hem Suriye’de belirleyici bir güçtür. Birçok gücün kaderi PKK’nın elindedir. PKK istediği gibi dengeleri yıkabilir, istediği gibi kurabilir. Ama dikkat edilirse PKK halklara karşı ciddi ve sorumlu davranıyor. Öyle dar, basit örgüt çıkarları gözetmiyor. Hatta Kürt halkının çıkarları kadar kendi dışındaki halkların çıkarlarını da gözetiyor. Onun için hiçbir güç PKK’yı kendi amaçları için kullanamaz. Eğer PKK kendi amaç ve çizgisinden uzaklaşırsa kendi kendini tasfiye etmiş olur. Anlamsız hale gelir.
Öcalanın darbe tespiti ve hükümetten yana olması tereddüt yarattı mı sizde?
Önder Apo öyle hükümetten yana bir tavır filan belirlemiş değil. Öyle yansıtılıyor ama doğru değil. AKP ile Cemaatçilerin hem ittifakı var, hem birbirleriyle karşıtlıkları var. Birbirlerini kullanma durumları da var. Eski hegemonik devlet tasfiye edilince, yenisi geliştirilince kendileri açısından tek PKK kalıyor. Zaten uluslararası sistem de arkalarında. Bu noktada iktidar mücadelesine başladılar. İktidar mücadelesini kazanabilmeleri için Kürtleri tasfiye etmeleri gerekiyor. AKP resmen iktidarda. Fethullahçıların resmi bir durumu yok. Resmen koalisyon kurmuş değiller ama koalisyondur. Cemaatçiler ideolojik ve uluslararası bağlantıları olan bir güç. Fethullahçılar Kürdistan’a yönelerek PKK’yı temizleyen bir güç olarak iktidara yerleşmek istedi. Kürdistan’daki bütün uygulamaları Cemaatçiler gerçekleştirdi ama AKP’nin iktidarı altında bunu gerçekleştirdiler ve AKP buna sahiplik yaptı, karşı çıkmadı.
Bu AKP’nin işine geldi. Bir nevi kendisinin yapacağını Cemaatçilere yaptırtmak istedi. Kürtlerin tepkileri AKP’ye değil Fethullahçılara yönelsin. Bu arada iktidarını güçlendirir ve kendisini Kürtler için bir kurtarıcı göstermeye çalışır ki dikkat edilirse propagandalar da hep o yöndeydi. Burada AKP’nin Cemaatçileri kullanma ve teşvik etme durumu da var. Cemaatçiler de buna dayanarak PKK’ya darbe vurup Kürdistan’da savaşı kazanmış bir güç olarak iktidara gelmek istedi. Bu konuda belli bir savaş yürüttüler. Binlerce insanı zindanlara attılar. Oslo sürecine müdahaleyi başlattılar. Dediler ki “İktidara bizim hâkim olmamız gerekir!” İktidara hâkim olabilmek için MİT’i ve Erdoğan’ı hedeflediler. İktidara gelmek istediler ama tabii ki AKP buna karşı durdu. Arkasından başka sorunlar gündeme getirildi. Bunun hem iktidar boyutu var hem de uluslararası sistemin Ortadoğu’da uyguladığı politikalarla bağı var. İkisi birleştiği için Türkiye’de bu çatışma başladı.
Gülen’in BBC’ye İmralı ile de görüşülür demesi önemli değil mi?
Niye şimdi? Çok açık. Süreçle bağlantılı. Şu an Türkiye’de bir devlet krizi var. Hükümet krizi değil devlet krizi var. Bir iktidar sorunu var. Sorun çözümlenmek isteniyor. Türkiye bir NATO ülkesi. İktidar boşluğunu kaldıramaz Türkiye uzun süre. Bu sorunun mutlaka erkenden çözülmesi gerekiyor. NATO’nun, kapitalist modernist çıkarı bunu gerektiriyor. Türkiye bir Mısır değil. Türkiye’de bu iktidar sorunu nasıl çözümlenmek isteniyor. Bu önemli. Türkiye’de iktidar sorunu ortaya çıkınca CHP hemen Washington’a gitti, bazı görüşmeler yaptı. Geldi şimdi ulusal güçlerin, Cemaat’in desteğini alarak iktidar sorununu çözmek istiyor kendine göre. Ankara’da eski MHP adayı Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olarak gösterildi. CHP, MHP hepsi birleşti bu anlamda. CHP gerçekten iktidar sorununu çözebilir mi? İktidara gelebilir mi?
Bu tamamen PKK ile ilişkisine bağlıdır. O da neye bağlıdır? Kürt sorununda, Alevi sorununda, Türkiye’nin demokratikleşme sorununda köklü adımlar atmasına bağlıdır. Eğer bu köklü değişiklikleri yapabilirse Kürt halkının desteğini kazanabilir, Alevilerin desteğini kazanabilir, Türkiye’deki demokrasi güçlerinin desteğini kazanabilir. O zaman iktidara gelebilir. Şu anki haliyle iktidara gelmekten, iktidar sorununu çözmekten uzaktır. MHP iktidar sorununu çözebilir mi? Ona çok uzak olduğu açıktır. Tek başına bir HDP, BDP benzeri bir güç çözebilir mi? Çözemez, uzaktır. Geriye ne kalıyor? Ya AKP içerisinden bir parçayla iktidarı çözmek ya da ordu darbesiyle iktidarı çözmek... Mısır’da ordu darbesi ile çözmek istediler ama çözemediler. Orada ne olacağı henüz belli değil. Türkiye bir Mısır da değil. Orduyla iktidar sorununu çözmek Türkiye’nin sorunlarını çözmeyeceği gibi daha da çıkmaza götürür. Geriye ne kalıyor? AKP içerisinden bir alternatif yaratmak. Onun için Erdoğan’ın ve ekibinin etkisiz kılınması gerekiyor. Neden bu sorun hemen seçimlerin arifesinde gündeme getirildi? Belli ki seçimler etkilenmek isteniyor. Bir taraftan AKP içerisindeki Fethullahçı milletvekilleri istifa ettirerek bir taraftan CHP güçlendirilerek AKP’nin istediği sonuçlar önlenmek isteniyor. Daha sonra da kazanlar kaynatılmak isteniyor. Böylelikle Erdoğan ve ekibinin işi tamamlanmak isteniyor. Küçültülmüş, daha çok sistemin kontrolünde bir AKP yaratılmak isteniyor. Buradan Türkiye nereye gider? Artık koalisyonlar dönemine gider. Bir de AKP’yi, Erdoğan’ı iktidarda tutan nedir? Ekonomi politikalarıdır. Ekonomi politikalarına da müdahale ediliyor. Bütün bunlarla AKP iktidarından, Erdoğan iktidarından kurtulmak isteniyor. Bu nettir.
Yani “Erdoğansız AKP” senaryosu...
Evet. Bunu kiminle gerçekleştiriyorlar? Cemaat ile. Onun arkasında kim var? ABD. Amerika Cemaat ile işi götürüyor. Nerden vurdular? Yolsuzluktan vurdular. Can damarından vurdular. Çünkü AKP topluma kendini hep yolsuzlukla mücadele eden bir güç gibi göstermiştir ve öyle bir algı oluşturmuştur. Buradan vurulursa ancak AKP vurulabilir ki operasyon buradan başladı. Yolsuzluk yok mu? Var. Rüşvet yok mu? Var. Eğer olmasaydı oradan vuramazlardı. Demek var ki operasyon oluyor. Bu çok net. AKP yolsuzlukları bir kenara iterek sadece Cemaat’in kendisine darbe yapmaya çalıştığını söylüyor. Doğru. Cemaat darbe yapmaya çalışıyor ama gerçek sadece o değil. Bu darbe yolsuzluk ve rüşvetin üzerinden geliştiriliyor.
Cemaat’in sizinle hiç teması oldu mu?
Hayır bizimle hiç temasları olmadı. Biz ilişki kurmak istedik, mesajlar gönderdik ama buna rağmen Cemaatçilerin tutumu değişmedi bize karşı.
Şu an yaşanan savaşa bizimle alakası yok deyip dokunmayacak mısınız?
Bizimle alakası olmaz mı? Bu savaş Türkiye toplumundaki herkesi ilgilendiriyor. Sadece Türkiye’yi değil Ortadoğu’yu da ilgilendiriyor. Ortadoğu’da siyaset yapan bir gücüz biz. Bu olup bitenlere kayıtsız değiliz. Belki öyle gözüküyor ama kayıtsız değiliz.
O zaman ne yapabilirsiniz?
Şimdiki çatışma Türkiye’deki hegemonik devleti çökerten bir çatışmadır. Türkiye değişim sürecine girmiştir. Bu süreç Türkiye’de daha çok demokrasi güçlerinin gelişebileceği bir süreçtir. Eğer demokrasi güçleri yaşanan durumu iyi değerlendirir sorumluluklarını yerine getirirlerse burada kesin demokrasi güçleri kazanır. Artık Türkiye’de bir daha hegemonik bir devlet örgütlenemez. Devlet daha çok demokrasiye güvenir. Türkiye’de demokratik siyasetin, demokratik toplumun önü açılır. Kürt sorununu demokratik siyasal yöntemle çözümünün önü açılır. Böyle bir sürece girilmiştir. Biz bu çatışmada herhangi bir tarafa hizmet edemeyiz. Biz burada demokrasi güçlerinden yana tavır alıyoruz. Demokrasi güçlerinin gelişmesi gerekiyor. Ne Fethullah hareketi ne AKP hareketi Türkiye’yi demokratikleşmeye götürecek bir hareket değil.
Öcalan’ın darbe açıklamasından hemen sonra Taraf gazetesi MİT ve Roboski haberlerini yaptı. Sanki Kürtlere deniyor ki “Siz bunların arkasında duruyorsunuz ama bunlar sizin altınızı oyuyor, katliam yapıyor.“
Bunu MİT yaptıysa neden daha önce açıklamadı da şimdi açıklıyor. Bu süreçle bağlantılı. Çünkü ciddi bir çatışma var. Bu çok net. Bu çatışmada PKK belirleyici bir güçtür. Kim PKK’nın desteğini alırsa diğeri kaybeder. AKP de PKK’nın desteğini almak istiyor, Cemaat de PKK’nın desteğini almak istiyor. Çünkü PKK’nın desteğini almadan Kürtlerin desteğini almadan bu savaşta istedikleri sonucu elde etmeleri çok zor.
Cemaat’in sizin desteğinizi alması biraz zor da en azından hükümete destek vermemenizi istiyor. Nötr kalmanızı istiyor, sanki...
Destek illa ki arkasında durup destek vermek anlamına gelmiyor. PKK’yı AKP’den uzaklaştırmak onlar için destektir o savaşta başarılı olabilmeleri için. Fethullahçılar tabii ki PKK’yı desteklemez ama PKK’nın dengelerdeki belirleyici rolünü gördükleri için bu dengeyi kendilerine göre belirlemek istiyorlar. Onun için bu süreçte piyasaya sürerek güya PKK’yı tarafsızlaştırmak istiyor bu savaşta sonuç alabilmek için.
Başarılı olabilme ihtimali yok mu?
Başarılı olamaz. Bizim saflarımız farklıdır. Biz demokrasi güçlerinin güçlenmesini isteriz. Buna çalışıyoruz. Biz ne AKP’nin ne Fethullah’ın güçlenmesinden yana değiliz. Bunu Türkiye’nin çıkarına görmüyoruz. Bunu net söylüyorum