Cemaatin amacı Erdoğan'a diz çöktürmek!
Erdoğan'a diz çöktürmek istiyorlar diyen Yeni Şafak yazarı Abdülkadir Selvi'den cemaate zor soru: Kapalı kapılar ardında ne istediniz?
Dershane tartışmalarıyla cemaatin Erdoğan'sız AK Parti projesine
alet olduğunu sık sık dile getiren bu yüzden cemaatin hedef tahtası
haline gelen Yenişafak yazarı Abdülkadir Selvi bugünkü yazısında
kendisine yönelik hakaretlere cevap verdi ve cemaate 2004 sonrası
ne kadar büyüdüklerine dair sorular sordu.
DERSHANELER KONUSU YANLIŞ ZAMANDA ELE ALINDI
Bence dershaneler konusu bu denli uzun geçmişine rağmen yanlış bir
zamanda, doğru olmayan bir taslak üzerinden ve yanlış bir üslupla
gündeme taşındı.
O haftaki Bakanlar Kurulu'nun gündeminde değildi dershaneler
konusu. Salı günü Başbakan'a brifing verilmesi planlanıyordu.
Edindiğim izlenim yerel seçimlerden önce dershaneler konusunun
gündemde olmadığı yönündeydi.
Cemaat, kendi belirlediği bir zamanda ve dershaneler gibi haklı
olduğuna inandığı bir konuda açtı bu savaşı. Ama herkes biliyor ki,
bu dershaneler konusu değil.
Yerel seçimlerde AK Parti'nin yüzde 50'ye ulaşması beklenmiyor.
Yüzde 42-44 arasında bir oran tahmin ediliyor. Cemaat yerel
seçimlerden önce mücadelenin fitilini ateşlemek suretiyle, Recep
Tayyip Erdoğan'a diz çöktürmeyi planladı.
Bu Cumhurbaşkanlığı seçimine dönük bir mücadele. Ve Recep Tayyip
Erdoğan'sız bir AK Parti ve 2015 sonrası hedefleniyor.
Değerli bir Ankara Temsilcisi, bu değerlendirmem üzerine şimdiye
kadarki toplum mühendisliğinin tam tersi sonuçlar verdiğini
hatırlattı. Ben de aynı fikirdeyim. Cemaat mühendisliği de tam
tersi bir sonuç verecek.
BAKANLAR KURULU'NA SUNULACAK TASLAK
Bugünkü Bakanlar Kurulu'na sunulacak olan taslak, 'Paydaşlarla'
yapılan görüşmelerle zenginleştirildi.
4 yıllık bir geçiş süreci öngörülüyor.
Cemaat adına gazete köşelerinde yazanların iddia ettiği gibi,
PKK'ya verilen söz doğrultusunda etüt merkezlerinin kapatılması söz
konusu değil. Hani onlar dershaneler konusunun Oslo'da PKK ile
pazarlık edildiğini iddia ediyorlar ya. Hatırlatayım istedim.
Daha önceki Açık Lise önerisinin yerine dershanecilerin teklifi
üzerine Akademi Liseleri kavramının girmesi söz konusu.
Yeni düzenlemede Meslek Liseleri ile İmam Hatipler'in mesleki
dersler dışında üniversiteye hazırlanmaları için, 'Akademi
Liseler'de eğitim imkanı getiriliyor.
ÖSYM ANKET YAPIYOR
Üniversiteye giriş sisteminin püf noktasını sınav sistemi
oluşturuyor. Yani hem test usulü yapacaksınız hem dershaneleri
kaldıracaksınız. Bu olmaz. İhtiyaç devam ederken sonucu ortadan
kaldırmaya yönelik bir girişim kaosa neden olur. Dershaneler
düzenlemesinin özü de teste dayalı sınav sisteminin kaldırılıp,
analizi esas alan ve okullar arasındaki uçurumu ortadan kaldırmayı
amaçlayan bir sistem. ÖSYM yeni mantığına göre bir sınav sistemi
üzerinde çalışıyor. Daha önce bu görev TÜBİTAK'a verilmişti ama
çeşitli engellemeler nedeniyle bu sağlanamadı. ÖSYM bir süredir
sınav sistemi üzerinde çalışıyor. Bir başka yeni unsur ise ÖSYM,
yeni sisteme veri teşkil etmesi açısından kapsamlı bir anket
çalışması yapıyor. Burada amaç öğrenci profilini ortaya çıkarmak.
2008 yılından bu yana yapılmayan araştırmanın yeni sisteme ışık
tutması bekleniyor.
YÜZ KIZARTICI HAKARETLER
Dershane tartışmasının başladığı günden bu yana doğru bir üslupla
ve doğru bir zeminde yürütülmediğini ifade etmeye çalışıyorum.
İslam tarihinde acı örnekleri olan, 'kardeşler arası mücadele'nin
hayırlı sonuçları olmayacağına dikkat çekmeye çalışıyorum.
Bunda yanlış olan ne var?
Bir süredir hak etmediğime inandığım saldırıların hedefi oluyorum.
Ben yine şanslıyım. Mütesettir bir yazara gönderilen mesajları
okudum yüzüm kızardı. Bunları yazanlar cemaat terbiyesiyle yetişen
insanlar olamaz dedim. Ama onlar yüzleri kızarmadan küfretmeye
devam ediyorlar. Beş vakit namazındaki mütesettir yazar arkadaşımı,
'Bunlar seninle cemaatin arasını açmaya çalışan fitne odaklarının
yetiştirdiği elemanlardır' diye teselli etmeye çalıştım.
Medyada yüz akımız isimlerden biri olan yazarımız Hilal Kaplan'a
ise ayrı bir cepheden saldırılar sürüyor.
Ergenekon sürecinde dahi işitmediğim hakaretleri sıralayanların
seviyesine inmeyi düşünmüyorum. 'Kalemimi kırdım' şeklindeki bir
tavır içinde değilim. İslam ahlakı ile ahlaklanmış birisi
fikirlerini nasıl söylerse, o edep üzerine devam etmekte
kararlıyım. Edepsizlere rağmen...
Başbakan'a diktatör diyen, firavuna benzeten, doktor raporu
almasını önerenlerin bizlere bunu reva görmesinde yadırganacak bir
şey yoktur.
Biz muhabbet fedaileriyiz husumete vaktimiz yok düsturunu kendime
ilke edinmişim ama bir yüzüme tokat vurulunca diğerini çevirecek
kadar olgunlaşmadım. Saçları adedince başları olsa, her gün biri
kesilse, davasından dönmeyeceğini ilan etmiş olan Bediüzzaman'ı
rehber edinmişim. Size boyun eğmem.
İKTİDAR DALKAVUĞU KİM?
Yıllarca bir cemaatin içinden süzülerek gelmiş akil insan gözüyle
baktıklarımızın en küçük eleştiriye karşı, 'İktidar dalkavuğu,
goygoycular, tribünlerden tezahürat yapanlar' şeklindeki bir üslubu
kendilerine yakıştırmaları ise esef verici. Ben bugüne kadar
Başbakan'dan tek bir talepte bulunmadım. Tek bir kişi çıkar da
bunun aksini ispat ederse, şerefim üzerine bu mesleği bırakırım.
Bizlere iktidar dalkavuğu diyenlerin kapalı kapılar arkasında ne
tür taleplerde bulunduklarını en iyi kendileri ve muhatapları
bilir.
2004 PLANI
Arka bahçe olarak kullandıkları bir yayın organında 2004 yılı
MGK'sında alınan bir karara ilişkin haber okuduk. O günkü şartların
dikkate alınmasını gerektiren yazılar yazdık. Ancak cemaati
bitirmek için 2004'te MGK'da karar alındığına cemaat tabanını
inandırmaya çalışıyorlar. Madem 2004'ten beri bu hükümet sizi
bitirmek istiyordu. O zaman sormak istiyorum.
2004'ten önce kaç valiniz vardı, 2004'ten bu yana kaç valiniz
oldu?
2004'ten önce kaç milletvekiliniz vardı, 2004'ten bu yana kaç
milletvekiliniz oldu?
2004'ten önce kaç bakanınız vardı, 2004'ten sonra kaç bakanınız
oldu?
2004'ten önce kaç üniversiteniz vardı, 2004'ten sonra kaç
üniversiteniz oldu?
2004'ten önce ticaret hacminiz neydi, 2004'ten sonra ticaret
hacminiz ne oldu?
Bu soruları uzatayım mı?
Sadece şunu hatırlatmak istiyorum.
2004'ten önce ülkesini terk etmek zorunda kalan ve vatan
hasretinden Türkiye'den getirilen toprakları koklarken gözyaşları
döken muhterem Hocaefendi'yi, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nın
ülkeye davet ettiği bir Türkiye size yetmiyor mu?
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ