05 Ara 2013 16:38
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:47
Cemaat hiç bu kadar açık suçlanmamıştı!
Cemaatin dershaneler üzerinden hükümete yönelik yaptığı muhalif yazılar üzerine Yeni Akit yazarları da atağa geçti.
Gazetenin yazarlarından cemaat ve Fethullah Gülen hakkında her
gün birbirinden karalayıcı ifadeler içeren yazıların ardı arkası
kesilmiyor.
Bugün Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak'ın gündeminde de
cemaatin faaliyetleri vardı. Cemaatin dershaneleri insan kaynağı
sağlama aracı olarak kullandığı sözlerini sarf eden Dilipak,
hareketi ılımlı İslam'ın merkezi olmakla suçlayıp hatta İsrail ile
yanyana olduğunu ifade etti.
İşte o yazı...
İşte o yazı...
DERSHANE İNSAN KAYNAĞI SAĞLIYOR
Hareketin dershaneler konusundaki ısrarı, dershanelerle ilgili
başka ayrıntıları da gündeme getirmeye başladı.. Dershane demek
sadece üniversiteye hazırlama anlamına gelmiyor.. Buradan
üniversiteler üzerinden belli kadrolara insan kaynağı
hazırlanıyor.. Bu kişilerden uygun görülenler yurtlarda özel
eğitime alınıyor..
Dershaneler gazete tirajları ile de ilgili,
hareketin banka ilişkileri, kitap kırtasiye ilişkileri ile kapalı
devre bir ekonomi oluşturuyor.. Hareket bu anlamda ciddi bir insan
kaynağına ve bütçeye sahip, hayır kuruluşları ve vakıflar üzerinden
zekat, fitre, kurban gibi konularda ciddi anlamda fonları
yönetiyorlar. Bu konular son zamanlarda daha çok konuşulmaya
başlandı..
Hareket aslında “ılımlı İslam” projesinin
merkez üssünü andırıyor. ABD, AB ve İsrail’i karşısına alarak
değil, yanına ya da arkasına alarak ilerlemek
istiyor..
Aslında proje sadece Türkiye’yi ilgilendirmiyor.. Türkiye bir
pilot bölge. Burada gerçekleştirilen atölye çalışması, giderek
diğer İslam ülkelerine doğru eğitim ve media, iş ilişkileri ile
genişleyerek, bir bakıma batının değerlerine ve çıkarlarına karşı,
uluslararası düzene karşı tehdit oluşturmayacak bir şekilde
genişletilmeye çalışılıyor..
“Cemaat”, “Camia”, “Hareket” her neyse,
sadece dini, ekonomik bir örgütlenme değil. Kültürel ve siyasal bir
yapılanma içinde.. Sanki davul AK Parti’nin sırtında olsun, ama
tokmak onların elinde.. Sorun da işte tam bu noktada
çıkıyor..
Bir ara öyle bir hava oluşturuldu ki, sanki Türkiye’de tek bir
İslami hareket var, o da Gülen Hareketi.. Herkesle dirsek teması
kurulmaya başlandı.. Bir kısım liberaller zaten projenin bir
parçası gibi orada duruyor..
AK Parti’nin One Minute, Mavi Marmara olayından sonra
İsrail’le arasına mesafe koyması, Ankara’nın Çin ve Rusya ile kendi
başına ilişkiler kurması ABD, AB, İsrail üçgenini tedirgin etti..
Kılıçdaroğlu’nun bugünlerde Amerika’ya gitmesi tesadüfi değil. Ya
da Sarıgül’ün ortaya çıkması, Ankara’daki hareketlilik, Kayseri
lobisi ile ilgili senaryoları bir kenara not etmek gerek..
Özellikle Boydak’ın, Koç’u savunması ve 28 Şubat dönemine gönderme
yapması not edilmesi gereken bir kırılma noktası..
Aslında birçok şey Haberal’ın serbest kalması ile başladı..
“Haberal” ve “Karaduman”gibi “abdestli encümen üyeleri” bu arada
iyi bir iş “!?” başardılar ve sanırım bu konuda “derin bir
mutabakat” sağlandı.. Darbe davalarının ya da Muhsin Yazıcıoğlu
davasının bir türlü ilerlememesi, sanırım sürece bu derin müdahale
ile ilgili.. Gülen’in içerdeki paşalarla ilgili üzüntü beyanlarını
da aynı çerçevede değerlendirmek gerek. Ya da Gülen Hareketinin
Gezi öncesi, sırası ve sonrasındaki tavrı bu temel politika
değişimi ile açıklanması mümkün!
CHP, yerel seçimlerde başörtülü aday koyarsa şaşmamak gerek.
Ecevit-Gülen yakınlaşmasına benzer, CHP içinde yeni bir diyalog
kanadı ortaya çıkarsa bu da sürpriz olmamalı. Aydın Ayaydın ve
çevresindekiler bu konuda bir girişim başlatabilirler..
Göreceksiniz, CHP, AK Parti’ye karşı herkesle işbirliği kurmaya
çalışacak..
Gülen Hareketinin önündeki en büyük engel AK Parti değil bana
kalırsa.. Rusya federasyonunda da başları dertte, Afrika’da da..
Son günlerde Amerikan basınında da ilginç yazılar çıktı, hareket
hakkında.. Zaten belli bir kanat “ılımlı İslam” politikasına
temelden karşı. Diğer bir kanat ise, hareketin çok büyüdüğü ve
kontrolden çıkabileceği, kendi içinde bölünebileceği ya da bu
yapının bir sorun yumağına dönüşeceği kaygısını taşıyor..
Sanki birileri Gülen üzerinden AK Parti’yi dizginlemek ve AK
Parti ile de Gülen Hareketini dizginlemek istiyor..
GÜLEN'İN FİKİRLERİ TARTIŞILIYOR
Bu olaylar Gülen Hareketinde ciddi bir kırılma noktası ve
ayrışmaya sebeb oldu! Halk arasında artık Gülen’in fikirleri de
tartışılıyor, eleştiriliyor, derin ilişkiler, komplo senaryoları
her şey konuşuluyor.. Bu işi bir MİT-Emniyet hesaplaşması gibi
görenler de var, bir iç istihbarat savaşı görenler de.. Kimine
göre, emniyet istihbaratın elindeki siyasi dosyalar klonlanmış ve
bu dosyalar savaşından önce örtülü bir hesaplaşma yaşanıyor..
Bilmiyorum, her şey mümkün. Hareketin bu işten büyük oranda
zarar göreceği çok açık.. Kariyer ya da çıkar hesapları ile
harekete yakın duranlar bu süreçte hareketten kopabilirler..
Dershanelerin de bu saatten sonra artık eskiden olduğu gibi
yollarına devam edeceklerini sanmıyorum..
Seçim sonuçlarında da hareketin toplumda ne kadar etkili
olduğu da ortaya çıkacak..
Zaten bu olaylardan sonra adı “Cemaat”in adamına çıkmış
işadamlarının ve bürokratların bundan sonra işi daha da
zorlaşacak.. Bu hesaplaşma bu harekete pahalıya patlayacak!
Türkiye’de yaşanan bu kriz, diğer tüm İslam ülkelerinde de yakın
gelecekte etkisini radikal bir şekilde gösterecektir..
Başarısız bir projenin sürdürülmesi konusunda da, dış desteğin
devam edeceğini hiç sanmam..