Cemaat gücünü nereden alıyor?
Yenişafak Gazetesi yazarı Abdülkadir Selvi bugünkü yazısında cemaatin güç odaklarını kaleme aldı...
İşte Abdülkadir Selvi'nin "Cemaat vesayeti gücünü nereden alıyor"
başlıklı o yazısı:
Temel atma törenlerinin yapıldığı, açılışlarda kurdelelerin
kesildiği günlerde Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Meclis Başkanı'nın
birlikte yer aldığı fotoğraf kareleri, rutini yansıtıyordu.
Ancak 17 Aralık'tan beri Türkiye'nin içine girdiği, 'Türbülans'
nedeniyle bu fotoğrafın her karesi ayrı bir anlam taşıyor.
Paralel yapının, dershaneler tartışması adı altında başlatıp, 17
Aralık'la sürdürdüğü operasyonun hedefi Recep Tayyip
Erdoğan'dı.
25 Aralık'ta Bilal Erdoğan'ın alınmak istenmesiyle hedefin Erdoğan
olduğu konusunda en ufak bir tereddüt kalmadı.
Paralel yapı aynı zamanda Erdoğan'a karşı bir de siyaseten
yalnızlaştırma operasyonu yürüttü.
Özellikle de Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Meclis Başkanı arasında bir
çatlak meydana getirir miyim diye gayret gösterdi. Gazete
manşetleri ve sulhnamelerle Cumhurbaşkanı Gül ile Başbakan Erdoğan
arasında bir ikilik meydana getirmeye çalıştılar.
AK Parti'nin kuruluşu öncesinde birlikte siyasi mücadeleye soyunan
Gül ve Erdoğan, ferasetleri ve siyasi birikimleri ile bu tehlikeyi
fark etmekte en ufak bir tereddüt göstermediler.
Cumhurbaşkanı Gül, İtalya gezisini takip eden gazetecilerin
soruları üzerine verdiği 'Devlet organları arasında farklılıklar
yok, Cumhurbaşkanlığı, hükümet, yüksek mahkemelerin başkanları ve
diğer önemli kurumlara baktığımızda ...' cevabıyla uyumu net bir
şekilde ortaya koydu.
Cumhurbaşkanı Gül'e 22 Aralık'ta sulhname gönderip, 25 Aralık'ta
Başbakan'ın oğlunu almaya kalkışan yapının iyi niyetli olmadığı
belliydi.
Dışişleri Bakanı olduğu dönemde, yurtdışındaki Türk okullarıyla
ilgili genelge yayınlayıp, kapatma davasında aleyhinde delil olarak
kullanılan Abdullah Gül'ü, MGK'da Cemaati bitirme planının altına
imza atan kişi olarak sunmaya kalkıştılar.
Ama daha da önemlisi Fethullah Gülen'in sulhname yazıp, çözüm
bulmasını istediği Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'le ilgili olarak sarf
ettiği sözlerdi.
Mektubunda olduğu gibi,
'Sayın Cumhurbaşkanım,
Aziz dost, kıymetli insan,
Saygıdeğer Abdullah Gül Beyefendi
En içten hürmetlerimi arz eder, gönülden selamlarımla sağlık ve
afiyet üzere bulunmanızı dilerim' demiyordu Gülen.
Peki ne diyordu?
Hocaefendi ne dediğini bilir...
Çünkü muhatapları biliyor.
Yazının tamamı için tıklayınız