15 Nis 2013 15:38 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:08

CEM YILMAZ KENDİSİNİ SİNEMACI SAYMAYANLARA SİTEM ETTİ!

32. İstanbul Film Festivali ödül törenine Cem Yılmaz'ın konuşması damga vurdu ancak bu nüktedan adamın asıl söylemek istedikleri pek anlaşılamadı. Murat Tolga Şen yazıyor.

Cem Yılmaz dün akşam düzenlenen 32. İstanbul Film Festivali ödül töreninde ödül vermek için sahneye çıktığında yine kendisinden beklenen nüktedan bir tavırla Emek sineması direnişine desteğini açıkladı. Tabi bunu yaparken kendisini “sinemacı” saymayanlara da ince ince dokundurmayı ihmal etmedi.

“Benim sinema yaparken çok emek harcamadığımı düşünüyorlar” dedi Cem Yılmaz… Eyvah derken sonunu “çünkü Emek harcanmaz” diyerek Emek sineması direnişine bağlayınca salon alkışlarla inledi. Sonrasında da “sinemacılar” diye üstüne bastıra bastıra başka kelamlar etti. Hokkabaz gibi müthiş bir filmi çekmiş ve oynamış yer aldığı tüm sinemasal projeler belli bir çizginin üzerinde olan ama sinemacıdan sayılmayan bir adam…

Bu memlekette kimin sinemacı olup olmadığını belirleyen çok acayip insanlar, kurumlar var. Komedi çekerek onların saygınlık çemberine girmeniz imkansız. İdeolojik yakınlığınız yoksa iyi film çekerek dahi bunu sağlayamazsınız. Cem Yılmaz onlar için bir şovmen, sinemacı tarafı ısrarla görmezden gelinen bir adam. Halbuki “para da kazanabilen iyi filmler” reçetesini uygulayabilen çok az isimden biri ve bana sorarsanız şu an festivallerde caka satanların çoğundan daha iyi bir sinemacı! “Ödül verdirilen adam” olarak dün gece yine kibarlığını yaptı ve sahneye çıktı, çıkmışken Emek direnişine destek vermeyi de ihmal etmedi. Bugün gazetelerin manşetlerinde başkalarının değil onun söyledikleri var. Popülerden nefret etmek adına yaptığı işler görmezden gelinen bu sinemacıya biraz daha saygı diyorum.

Sen Aydınlatırsın Geceyi Festivali de Aydınlattı!

Onur Ünlü’nün, Sen Aydınlatırsın Geceyi adlı filmi 32. İstanbul Film Festivali’nde En iyi kurgu, senaryo ve film ödüllerini aldı. Bunları almışken en iyi yönetmen ödülünü nasıl alamadı orası biraz tuhaf tabi ama Tayfun Pirselimoğlu’nun başkanlığını yaptığı jüriden bu ödülleri alması bence bağımsız Türk sineması açısından yeni bir milat. Onur Ünlü birilerine yaranmak için film çeken, festival jürilerinin beğenisini dikkate alarak film yapan biri değil. Arabesk seven sinemacı bu sefer de kendi sanatıyla geldi ve başardı.

Artık uzaklara bakan adamlarından başka bir şeyi olmayan, hikayeden kaçmak için binbir takla atan filmlerin çağı kapanıyor. Bu ödüller klişecilerin değil de yetenekli sinemacıların önü açılıyor diyebilir miyiz? Sanırım Evet… Cemil Ağacıkoğlu’nun Özür Dilerim adlı filminin bu jüriden bile umduğunu bulamaması artık minimalist sinemayı yavaş çekmekten ibaret sanmanın ve festival filmi klişelerine yaslanma zamanının geçtiğini gösteriyor. Hepimize ve Türk sinemasına büyük geçmiş olsun!

MURAT TOLGA ŞEN

[email protected] / twitter.com/murattolga