CEM UZAN'IN GELECEK PLANI DEŞİFRE EDİLDİ!
Cem Uzan, son röportajında aradan geçen bunca zamandan sonra yeni dönemle ilgili ilginç sinyaller verdi.
Uzan Grubu'na TMSF'nin el koymasıyla yurt dışına kaçan Cem Uzan uzun süren sessizliğini Takvim Gazetesi ve A Haber'e verdiği röportajla bozdu.
Uzan aradan geçen bunca zamandan sonra yeni dönemle ilgili ilginç sinyaller verdi.
Cem Uzan, "Beni en iyi Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan anlar." diyerek 28 Şubat sürecinde kendisinin de mağdur olduğunu ifade etti.
Peki Uzan'ın yaptığı bu açıklamaların şifreleri ne Cem Uzan şimdi ne yapmak istiyor?
Bugün Gazetesi'nin deneyimli yazarı Perihan Çakıroğlu o açıklamaların ne anlama geldiğini sorguladı.
İşte o yazı:
Aile şirketlerine ve sahibi olduğu İmar Bankası ile Adabank'a 2004'te TMSF tarafından el konulan, faizleriyle birlikte 26.8 milyar liralık borcu arkasında bırakarak Fransa'ya sığınan Cem Uzan...
Aile şirketlerine ve sahibi olduğu İmar Bankası ile Adabank'a 2004'te TMSF tarafından el konulan, faizleriyle birlikte 26.8 milyar liralık borcu arkasında bırakarak Fransa'ya sığınan Cem Uzan, uzun bir sessizliğin ardından son röportajlarıyla yeniden gündeme geldi.
Suskun Cem Uzan gitti, konuşan Cem Uzan geldi.
Konuşan Uzan, haktan, hukuktan ve özellikle 28 Şubat sürecinden bahsediyor.
Kendisini "mağdur" olarak tanımlıyor. Bu mağduriyetinin kaynağında 28 Şubat süreciyle birlikte bazı grupların olduğunu öne sürüyor.
Belli ki, Türkiye'ye yeniden dönüp hesaplaşma amacında. Ancak hesaplaşma için zaman uygun mu, değil mi onu hesaba katmıyor.
TMSF eski Başkanı Ahmet Ertürk de onun suçlamalarından kurtulamıyor.
"Halkın tahsildarı" unvanını kazanan Ertürk, Uzan Ailesi'yle ilgili nelerin olup bittiğini ve çıkan sonuçları en iyi bilen kişi. Ertürk, herhalde polemiğe girmemek için Uzan'a cevap verme yoluna gitmiyor.
Ancak, Ertürk, konuşup Uzan'ın doğru ve yanlış söylediklerine açıklık getirmeli. Sadece Ertürk değil, hükümetin ilgili bakanları da Uzan imparatorluğunun bu ülkeye verdiği zararı gündeme getirmeli.
Uzan'ın suçladığı iş insanları da konuşmalı.
Anlaşılan o ki, Uzan'ın elinde önemli belge ve bilgi arşivi var.
Belirlenen bir zamanda da o belge ve bilgiler arşivden çıkıp etrafa yayılacak.
Erkekler gücü bırakmayı sevmez
Şirketler, kurucusu olduğu patronlardan çok toplumun, ekonominin bir parçasıdır. Özellikle de halka açıksalar, alınan kararlar sadece o şirket ve çalışanları değil tüm ekonomi ve toplum için sonuçlar doğurur.
Bu nedenle karar alma mekanizmalarında "kadın ve erkek eşitliği"nin hedeflenmesi, şirketlerin idaresiyle ilgili iyileştirme planlarının bir parçası olarak görülüyor. Ne var ki, bizim şirketlerde eşitlik pek rağbet görmez.
SPK'nın üçte bir oranında "bağımsız üye" kotası getiren tebliğine ve bu üyelerden en az birinin "kadın" olmasını öngören ilkesine rağmen bu yöndeki hareketler çok yavaş. Araştırmalar, yönetim kurullarında önemli bir hissedarı olmayan profesyonel kadın üyelerin, toplam üyelerin ancak yüzde 4.9'unu oluşturduğunu gösteriyor. Birbirini tanıyan, birbirine benzer düşünen, aynı aileden gelen kimseler yönetim kurulunda yer alıyor. Dışarıdan farklı bir göze ihtiyaç duyulmuyor. İMKB 100 şirketlerinde son 5 yıldaki kadın üye oranı, 2008'de yüzde 10.19, 2009'da da yine 10.19, 2009'da yüzde 11.20 ve 2011'de yüzde 12.30'a çıkmış. Gelgelelim, 2012 yani geçen yıl oran 2008'in bile altına düşmüş ve yüzde 10.02 olmuş. Bu oranların gösterdiği gerçek şu ki: "Erkek patronlar, güçlerinden vazgeçmeyi pek sevmiyor."