Özer’in eşi, Pınar Dura yaşadıkları hastane sürecini ohaber.com’daki köşe yazısında anlattı... “Ayak kırığı ameliyatından 1 hafta sonra Cemim'le yine hastane odasın-dayız. Sabah 9.00’da gel yanıma minnağım dedi. Usulca yattım göğsüne. Biraz gözlerimizi dinlendirdik. Saçlarımı okşadı. 09:30 oldu hemşire geldi. Cem Bey birazdan sizi Hiperbarik Oksijen 5. seansınıza alacaklar diye haber verdi. Offf dedi Cemim. Bugün hiç gitmek istemiyorum. Ama gitti. Saat 12 oldu Cemim gelmedi. Çıktım danışmaya sordurdum. Bana odanızda bekleyin sizi bilgilendireceğiz dedikleri an var bir şey de-dim. Yoksa Cemim arardı, hadi aşağı hastanenin kafesine gel biraz hava ala-lım derdi. Ensemde bir soğukluk, bütün bedenim uyuştu. Hemen attım kendimi asansöre.”
“Asansörde Hiperbarik Oksijen doktorunu gördüm. Nerede Cem gelmedi dedim. Pınar Hanım sakin olun atağımsı bir şey geldi. Yoğun bakımda dedi. “Ağlama kriziyle aşağı indim. Doktorlar girip çıkıyor, bir şeyler oluyordu. Kızı Cemre’yi, yakın dostlarımızı aradım. Cemime bir şey oldu söylemiyorlar henüz dedim. Doktorlar, bize lütfen zaman verin MR ve BT sonrası öğrenip açıklayacağız dediler. Çaresiz bekleyiş bitmiyordu. Sonra bize açıklama yaptılar. “
“Cemim, hüzün gözlü Cemimin şuuru kapanmıştı. Hiperbarik 0ksijen’e bağlı hava embolisi olmuş. (Bazı önemli detayları, ilk seans öncesini ve seans sırasında yaşananları Ce-mim çok daha iyi olunca, kendisinin anlatmasının daha uygun olduğunu düşü-nüyorum.) Cemim o gün uyutuldu. Gece hava embolisi yüzünden epilepsi krizleri geçirdi. Salı günü tepki yok denildi. Uyutulmaya devam edildi. Gün, zaman, saatler geçmek bilmiyordu. Sesini öyle özledim ki bana attığı sesli mesajları hıçkıra hıçkıra defalarca din-ledim. Çarşamba, Perşembe biraz tepki vermeye başladı dedi doktorları. “
“Sonra minicik uyandıracağız ama hortum bağlı konuşamaz dediler. Cemre’yle girdik yanına. Bizi görünce heyecanlandı. Gözlerinden yaş geldi. Ellerinden öptük, konuştuk, iyi olacaksın geçecek bitanem dedik. Sonra Cuma, Cumartesi derin uyutulmaya devam... Olsun!!! Uyusa da gireceğim yanına dedim. Uyuyordu oracıkta o dev adamım, uyuyordu. Elini tuttum, öptüm öptüm öptüm. Saatlerce gözümü ondan ayırmadan orada kalabilirdim. Beş dakika ne kadar değerli bir zamanmış. Hiç geçmesin istedim. Konuştum hep onunla, duyacağına inandım. Her anı dua ederek geçirdim. Sen nelere göğüs gerdin, bunu da atlayacaksın dünyam. “