Cem Küçük'ün Türkiye gazetesinde ilk yazısı: Hürriyet gazetesinden övgü almak için...
Son olarak Star Gazetesi'nde köşe yazarlığı yapan Cem Küçük'ün yeni adresi Türkiye gazetesi olmuştu
Star gazetesi ile Nisan 2016'da yolları ayrılan Cem Küçük'ün geçen
günlerde transfer olduğu Türkiye gazetesindeki ilk yazısı bugün
yayımlandı. Küçük, "Türkiye’miz için hiçbir anlam ifade etmeyen,
sömürge olmuş kimi ülkelerden sözde 'İslamcılık' ithal etmek iflas
etmiştir. Sırf beyaz burjuvalara yaltaklanmak ve Hürriyet
gazetesinden övgü almak için sömürgeleştirilmiş bir zenci gibi
yalvaran sözde İslamcılık da iflas etmiştir. Bu ithal radikal
fanatik kafa da tıpkı Marksizm gibi bu topraklara yabancıdır" diye
yazdı.
Küçük'ün "cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi"nin yüzde 51.4 "evet"
oyuyla kabul edilmesi sonrası Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a
yönelik olarak kullandığı "Radikal İslamcılarla ve Mavi
Marmara'daki manyak tiplerle yollar ayrılmalı" ifadesi tepkilere
neden olmuştu.
Cem Küçük'ün "Yeniden Bismillah" başlığıyla yayımlanan
yazısı şöyle:
Bugün okurlarıma yeniden kavuşuyorum. Milliyetçiliğin ve
muhafazakârlığın kalesi olan güzide kurumlarımızdan Türkiye
gazetesinde yazmak benim için ayrıca onur verici. Türkiye gazetesi
biz muhafazakârların-milliyetçilerin neredeyse hiç medyası yokken
dahi tek başına ayakta kalmış ve her türlü fırtınalara direnerek bu
milletin çoğunluğunun haklarını savunmuş bir müessesedir. Kökü
dışarıda ve bu milletin değerlerine yabancı adamların egemen olduğu
bu medya ortamında her daim yerli ve millî duruşa sahip olmuş bir
medya grubunda olduğum için gurur duyuyorum.
Evet, Türkiye gazetemizde de Cem Küçük olarak misyonuma uygun
olarak yerli ve millî davamızı sonuna kadar savunacağım. Kılavuzum
her zaman ülkemin millî menfaatleri olacaktır. Türkiye'yi savunmak
aynı zamanda mensubu olmaktan kıvanç duyduğum dinimizin ve
ümmetimizin de menfaatlerini savunmaktır. Çünkü İslam âleminin tek
umudu Türkiye'dir. Yeryüzündeki tüm Müslüman kardeşlerimizin umudu
Türkiye'nin yeniden şahlanmasıdır. Türkiye'nin lideri Recep Tayyip
Erdoğan bugün tüm dünya Müslümanlarının saygı duyduğu en önde gelen
siyasi şahsiyettir. Ulu Hakanımız Abdülhamid döneminden beri tüm
âlem-i İslam tarafından tanınan ve bu ölçüde popüler olan ilk ve
tek liderimiz Recep Tayyip Erdoğan'dır. Bu durumun kıymetini çok
iyi bilmek durumundayız...
Ben hep yazdığım gibi milliyetçiliği, muhafazakârlığı ve
İslamcılığı aynı maddenin üç versiyonu gören bir yazarım. Üç
siyasal akım da özü itibariyle Türkiye deneyiminde aynı limana
çıkmıştır. Büyük üstatlarımız Mehmet Akif Ersoy ve Necip Fazıl bu
modelin mükemmel örneğidir. Bu üç akım aynı nehrin üç koludur. Aynı
nehrin sularını kavga ettirmek ancak İslam ve Türkiye düşmanı
emperyalistlerin projesi olabilir...
Bir dönem Marksizm-Leninizm, bir dönem de kökü dışarıda burjuva
beyaz Türk ideolojisi biz Müslümanları aşağılık kompleksine
uğratmak için çok çabaladı ve bunda belli ölçüde başarılı da oldu.
Solcuların ya da Kemalistlerin övgüsünü alınca mest olan, sevinçten
üç gün uyuyamayan sözde İslamcıları bu gözler çok gördü ve hâlâ da
görüyor. Bu durumdan bir Müslüman olarak utanıyorum. Sırf solculara
yaranmak için "İslam sosyalizmi" diye bir bidat çıkaran ve Batılı
sol düşünürlere tapan ezik sözde İslamcılık iflas etmiştir. Sırf
beyaz burjuvalara yaltaklanmak ve Hürriyet gazetesinden övgü almak
için sömürgeleştirilmiş bir zenci gibi yalvaran sözde İslamcılık da
iflas etmiştir.
Öte yandan Türkiye’miz için hiçbir anlam ifade etmeyen, sömürge
olmuş kimi ülkelerden sözde "İslamcılık" ithal etmek de iflas
etmiştir. Bu ithal radikal fanatik kafa da tıpkı Marksizm gibi bu
topraklara yabancıdır. Biz İslam âleminin en önde gelen ülkesiyiz.
Bizim deneyimlerimiz diğer ülkelere örnek olabilir. O sömürgeleşmiş
ezilmiş ülkeler bize bir şey öğretmezler. Nitekim Türkiye toplumu
nezdinde bu ithal fanatizmin hiçbir karşılığı yoktur. Bu ithal
kafanın tabanı yüzde 1 bile değildir. Bu ülkede yerli ve millî
hassasiyete sahip muhafazakâr-milliyetçi bir İslami duruş bu
milletin ruh köküdür.
Mısır deneyimi kendi içinde anlamlıdır ve Seyyid Kutup o bağlamda
işlevseldir ama Türkiye'de bir karşılığı yoktur. İran deneyimi
kendi içinde anlamlıdır ve Ali Şeriati o bağlamda işlevseldir ama
Türkiye'de bir karşılığı yoktur. Pakistan deneyimi kendi içinde
anlamlıdır ve Ebul Ala Mevdudi o bağlamda işlevseldir ama
Türkiye'de bir karşılığı yoktur... Bu örnekler daha da
uzatılabilir. Bu milletin sosyal ve siyasal anlam haritasında bu
ithal düşünürlerin karşılığı yoktur ve olamaz...
Kemalizm'in yurt dışından bu milletin ruh iklimine aykırı şehir
plancılarını ithal edip hiçbiri işlevsel olamayan kent planları
yaptırması ne ise bu milletin ruh iklimine aykırı ithal
radikalizmin de durumu aynen Kemalizm'in bu iflas etmiş planları
gibidir.
Türkiye'ye ve İslam âlemine de yararlı olacak olan yol, akıl ve
mantık yoludur. Hislerine hiçbir şartta yenilmeyen akılcı duruş
ihtiyacımızdır. İşte bu yerli ve millî yolumuz çerçevesinde Türkiye
gazetemizde yürümeye ve bu millet için mücadele etmeye devam
edeceğim...