Cem Küçük işin aslını yazdı: Simit Sarayı gerçekten batıyor mu?
Cem Küçük, Ziraat Bankası'nın Simit Sarayı'nın yüzde 51'ini satın almak için Rekabet Kurulu'na başvurması üzerine yaşanan tartışmaları eleştirdi.
Ziraat Bankası'nın Simit Sarayı'nın yüzde 51'ini satın almak için Rekabet Kurulu'na başvurması büyük tartışmanın fitilini ateşledi. Cem Küçük de bu meseleye ilişkin bir değerlendirmede bulundu.Simit Sarayı'nın batmadığını fakat batsın diye bekleyenlerin olduğunu söyleyen Küçük devlet bankasının bu girişiminin şirketi kurtarma çabası olmadığını belirtti.
Simit Sarayı'nın Türkiye'nin yerli ve milli sermayelerinden biri olduğunu söyleyen Cem Küçük, "Simit Sarayı batıyor" diye yaygara koparıldığını bunun gerçeği yansıtmadığını söyledi.
Olayı araştırdığını belirten Küçük, "Toplam borç nakdi ve gayri-nakdi 150 milyon dolar civarında, bunun 30 milyon doları da teminat mektubu. Simit Sarayı'nın ödeyemediği tek bir kredi yok. Çalışanlarına borcu yok. 12 bin aktif çalışanı var." diye yazdı ve Ziraat Bankası'nın bu girişiminin şirketi kurtarma çabası olmadığını söyledi. 'Neden böyle algı yapılıyor?' diye soran Küçük cevabını da kendisi verdi:
"Çünkü birileri Simit Sarayı gibi millî şirketlerin batmasını istiyor."
İşte Küçük'ün bugünkü yazısından "Simit Sarayı kadar başınıza taş düşsün" başlıklı o bölüm:
Simit Sarayı Türkiye'nin yerli ve millî sermayelerinden biri. Türklerin kendi içinden büyük markalar çıkaracağının kanıtı. 2015'te New York'taki dükkânında arkadaşlarımızla kahvaltı ettiğimizde acayip gururlanmıştık. Çok basit bir fikrin nasıl dünya çapında marka olduğunu en güzel örneği Simit Sarayı.
Tabii bu ülkede yapılan her güzel şeye başta muhalif yayın organları olmak üzere düşmanlık edenler var. Simit Sarayı batıyor diye yaygaraya hemen başlamışlar bile. Simit Sarayı'nın battığı yok ama ellerini ovuşturup pusuda batsın diye bekleyenler var.
Dün Cumhuriyet gazetesinde "Yandaşın Can Simidi" diye haber yapmışlar. Haberi okuyunca içeriğin Simit Sarayı'ndan çok Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın avukatlarıyla ilgili olduğunu görüyorsunuz. Haberde Simit Sarayı'nın borcunun 500 milyon dolar olduğu yazıyor. Ben bunu sordum araştırdım, işin aslı asla böyle değil.
Toplam borç nakdi ve gayri-nakdi 150 milyon dolar civarında, bunun 30 milyon doları da teminat mektubu. Simit Sarayı'nın ödeyemediği tek bir kredi yok. Çalışanlarına borcu yok. 12 bin aktif çalışanı var. Türkiye'nin gururu bir şirket. Ziraat Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklığı'nın yaptığı da bağış ya da hibe değil. Şirketi kurtarma hiç değil.
2016'da Simit Sarayı'nın piyasa değeri 650 milyon dolar'la 750 milyon dolar arasında değişiyordu. Dünyanın tanıdığı bildiği bir marka Simit Sarayı. Peki her şey belliyken neden böyle algı yapılıyor? Çünkü birileri Simit Sarayı gibi millî şirketlerin batmasını istiyor. Üstelik haberleri görürken de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın avukatları üzerinden algı yaparak görüyorlar. Hem şirketi zorda göstermek hem de Erdoğan'ın etrafını boşaltmak istiyorlar ama yemezler.
Konunun Cumhurbaşkanıyla ne alakası var ki, bir şirket avukatlığını oraya bağlıyorlar. Bu ülkede on binlerce avukat on binlerce dava ve şirket var. Bu ayrıca manidar.