Cem Küçük akademisyenler için Doğan Grubu'nu göreve çağırdı!
Cem Küçük'e göre "başta Doğan Grubu olmak üzere medya, marjinal akademisyenleri ekranlara çıkartmamalı."
Star yazarı Cem Küçük, Cuma günü köşesinde Güneydoğu'da yaşanan
sokağa çıkma yasakları ve çatışma ortamı neticesinde yaşanan hak
ihlallerine ilişkin "Bu suça ortak olmayacağız" başlıklı bir
bildiri yayımlayan ve Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi, 1128
akademisyen için medeni ölüm mekanizmaları kurulmasını
önermişti.
Kendi davranışını "Benim son üç yıldır yapmaya çalıştığım şey milli
güvenlik ve terör meselelerinde tıpkı Batıdaki gibi bir standart
oturtmak. ABD ve İngiltere milli güvenlik konularında nasıl bir
tutum alıyorsa biz de aynısını yapalım." diyerek değerlendiren
Küçük, bugün de akademisyenlerin "ihanet"inin polis ve yargı ile
çözülemeyeceğini, yapılması gerekenin "bu akademisyenleri yok
saymak, kaale almamak" yani "medeni ölü" haline getirmek olduğunu
yazdı.
Küçük'e göre bunun için YÖK kadar Doğan Medya'ya da görev düşüyor:
"Ayrıca başta Doğan Grubu olmak üzere medya, marjinal
akademisyenleri ekranlara çıkartmamalı. Reklamları yapılmamalı.
Bunlar yapılırsa belli zaman sonra hepsinin zaten olmayan
itibarları iyice biter. Ya kendileri akademiyi bırakırlar ya da
soluğu yurtdışında alırlar. Olması gereken ve olacak olan
budur."
İşte Cem Küçük'ün köşesinden dikkat çeken
bölümler:
Türkiye’de herkesin şiddete başvurmadan görüşlerini ifade etmesi
elzemdir. Yani Cumhurbaşkanı’nın ya da AK Parti’nin görüşleri ve
politikaları sonuna kadar eleştirilebilir. Demokrasilerde ifade
özgürlüğü büyük güvencedir. Ancak ülkenin Kırmızı Kitabı’na giren
terör örgütlerini korumak kollamak açık suçtur.
Son 1128 akademisyenin yaptığı şeyin adı ihanettir. Buna şüphe yok.
Ancak bildiriye imza atıp devleti suçlayanların polis ve yargı
eliyle gözaltına alınması büyük yanlış. Demokrasilerde bu tür
meseleler yargı eliyle çözülmez. Terör örgütlerini himaye edenleri
yok saymak ve cumartesi yazdığım gibi “medeni ölüme” mahkum etmek
daha sağlıklı olur. Bizim olayımızda bu akademisyenleri yok saymak,
kaale almamak çok daha önemli. Gözaltı ya da ders notları üzerinden
hareket ancak PKK’nın ekmeğine yağ sürer.
İngiliz tarihçi David Irving 1989’da Avusturya’da ve birçok Avrupa
ülkesinde Yahudiler’e yönelik sistemli bir soykırım
uygulanmadığını, hatta Adolf Hitler’in Yahudiler’in korunması için
bizzat çaba gösterdiğini öne sürdü. Bu sözleri ettikten sonra
Irving, Avusturya yasaları gereği 3 yıl hapisle cezalandırıldı.
Bence bu da yanlıştı. Sonradan Irving medeni ölüme mahkum edildi.
Yok sayıldı ve kariyeri bitti. Sadece neo Naziler ve aşırı
sağcıların ciddiye aldığı bir tip oldu. Ciddiye alınmamak ona en
büyük ceza oldu. Tıpkı Norman Finkelstein gibi. Finkelstein
Holokost endüstriye dönüştü dedi. Hatta bu konuda bir kitap yazdı.
Şu an sadece bizim Sakarya Üniversitesi’nde ders veriyor. Amerikan
üniversitelerinde Finkelstein’in iş bulması imkansız gibi bir
şey.
Ünlü filozof Roger Garaudy Fransa’da Yahudi soykırımını reddetti.
Batı dünyası onu yok sayarak medeni ölüme mahkum etti. Garaudy
sadece Müslümanlar arasında üne kavuştu. Batı kendi değerlerine
ters olanları hiçe sayarak adeta onları medeni ölüme mahkum ediyor.
Verdiğim örnekleri çoğaltabiliriz.
Bizdeki genel aydın ve akademisyen profili ülkesine düşman
olmaktır. Bu toprakların sesi olmadıkları muhakkak. Sürekli devleti
kötüleyip PKK terör örgütüne tek laf etmemeyi marifet sayıyorlar.
Son yaptıkları haince açıklama her şeyi özetliyor. Burada yapılması
gereken de bu akademisyenleri medeni ölüme mahkum etmektir. YÖK
hemen devreye girmeli. 1128 akademisyenin derslere girmesi
önlenmeli. Haklarında YÖK soruşturma açmalı. Özür dilemeyen
herkesin akademik camiayla ilişkisi kesilmeli. Polis ve yargı değil
YÖK bu işi çözmeli. Ha Yekta Saraç bu işe el atar mı,
göreceğiz.
Ayrıca başta Doğan Grubu olmak üzere medya, marjinal
akademisyenleri ekranlara çıkartmamalı. Reklamları yapılmamalı.
Bunlar yapılırsa belli zaman sonra hepsinin zaten olmayan
itibarları iyice biter. Ya kendileri akademiyi bırakırlar ya da
soluğu yurtdışında alırlar. Olması gereken ve olacak olan
budur.
Şunu da belirteyim: Türk devletinin PKK’ya karşı yürüttüğü haklı
mücadeleyi kimse sabote edemez. Askerimiz, polisimiz ve diğer
devlet görevlileri böyle bir mücadele verirken onların moralini
bozup teröristlere destek olanlar tarihe yok hükmünde geçecekler.