Cem Davran, ‘Palyaço’nun Günlüğü’ ile geri döndü
Ünlü oyuncu Cem Davran, kitabı 'Palyaço'nun Günlüğü' ile okurla buluştu.
Sahnelerde görmeye alışık olduğumuz Cem Davran, bu kez yazdığı günlüklerin derlenmesiyle oluşturduğu “Palyaço’nun Günlüğü” isimli kitabıyla okurla buluştu. “Ne zaman verdim bu ismi hatırlamıyorum. Palyaço’nun Günlüğü. Tahminen kırk beş yıldır yazıyorum. Küçük küçük notlar. Bazen tek satır, bazen sayfalarca. Dağınık zaman dilimlerinden dağınık cümleler. Bir gün hepsine birden isim koymak telaşı kaplamış içimi. Hani çocuk doğduktan sonra hemen ismini koymalı ya. Yaşasın, soluk alsın, evrende yeri olsun diye.” cümleleriyle yayınladığı kitabının heyecanını yaşayan Cem Davran, Milliyet’ten Seyhan Akıncı’nın sorularını yanıtladı.
Seyhan Akıncı’nın “Günlüğünüzü başka insanlara açmak kolay olmasa gerek. Nasıl karar verdiniz?” sorusu üzerine Cem Davran, “Bu kitap benim masalımın sadece küçük bir bölümü. Kafa dergisi sayesinde zincirlerim çözüldü yıllar içinde, tam tarif edemediğim huzurlu bir güven duygusu. Paylaşmak istediğim küçük hikâyelerim vardı. Onları biçimlendirirken bir gün tuttuğum notları da yazıya dönüştürmeye karar verdim. Elbette hepsi editoryal bir kurgu içinde sıralandı ama özellikle günlük bölümleri sağa sola karalanmış, kimi zaman şifreli bir dağınıklık halindeydi. Düşünün 30 yıl önce bir peçeteye ya da bir sınav kâğıdının köşesine iliştirilmiş, zaman zaman belli bir düzene girip sonra yeniden karışmış notlar. İşte o notların bir tanesine bir gün “Palyaço’nun Günlüğü” diye başlık atmışım.” yanıtını verdi.
“Sayfaların arasında insanın içine işleyen bir hüzün var… Çok şey yitirmişiz… Tüm bu hızlı dönüşümle siz nasıl başa çıkıyorsunuz?” sorusuna ise “Hüzün çok yakışıklı bir kelime, evet, onu ihmal etmem, severim de. Yitirme kısmına gelince, devam ediyoruz, eksilerek yol alıyoruz bu kesin. Ben buna dönüşüm falan da demiyorum, öyleyse de kendimize benzemeyen bir şeye dönüşüyoruz. Başa çıkabiliyor muyum bununla bilmem ama çabalıyorum. Teslim olmama çok var belki de.” cevabını veren Davran, “Çocukluğu ve geçmişi daha çok kurcaladığınız anlaşılıyor. Yaş almak ne ifade ediyor sizin için. Uzaklaştığınız şeylere daha yakın durduğunuzu, hissettiğinizi görüyoruz satırlarınızda…” cümlesine ise “Yazmak biraz da veda etmek benim için, el sallayıp uzaklaşmak. Esasen pratik hayatta bugünle, şimdiyle daha çok oynaşırım, elim kaleme gittiğinde sempatik bir ayrılık hâli çöküyor üstüme. Her zaman değil ama çoğu zaman. Kitap konusuna evet dememin bir sebebi de bu sanki. Artık mesele sadece benimle ilgili değil, sayfalar, satırlar orada geziniyor. Bir yerden başlamak gerekti, ister istemez geçmiş öne çıkardı kendini. Bir süre daha böyle devam edecektir çünkü o sandık hâlâ tıka basa dolu. “ şeklinde karşılık verdi.