13 Oca 2016 15:35
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 18:17
çArşı davasında gerekçeli karar: Örgüt yok, dostluk ve arkadaşlık var
Gezi eylemlerine katıldıkları gerekçesiyle darbe, örgüt ve izinsiz gösteri suçlarından yargılanan ve beraat eden Çarşı grubunun gerekçeli kararı açıklandı.
Gezi Parkı eylemlerine destek verdikleri gerekçesiyle ‘hükümete
darbe girişimi‘yle yargılananan Beşiktaş’ın taraftar grubu
çArşı üyesi 33 kişinin beraat kararında mahkeme ‘Örgüt yok,
arkadaşlık, dostluk var’ tespitinde bulundu.
Mahkemeden çArşı anlatımı
Sanıkların tümü ‘hükümete darbe teşebbüsü’ suçlamasıyla yargılandıkları davada geçen ay beraat etmişti.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, 53 sayfalık gerekçeli kararında, çArşı grubunun iddia edildiği gibi bir örgüt yapılanması içinde olmadığını kaydedip, üyeleri arasında takım taraftarlığından ve sosyal paylaşımlardan kaynaklanan arkadaşlık ve dostluk ilişkisi bulunduğunu belirtti. Kararda grupta hiyerarşik yapı, görev dağılımı, organizasyon şeması, maddi kaynaklar, silah mühimmatı, gizlilik esasları bulunmadığı vurgulandı.
‘Gezi’ye katıldılar, düzenlemediler’
Grubun Gezi eyemlerinin düzenleyicisi olmadığı da aktarılan gerekçeli kararda şöyle denildi: “Sanıkların bireysel veya topluluk halinde, anayasal bir hak olan ve demokratik ifade özgürlüğü içinde kalan anlamda, Taksim Gezi Parkı protestolarına katılmalarına rağmen, protestoların zaman içinde farklı kişi veya grupların provokasyonu ve kolluk güçlerinin orantısız güç kullanmaları sonucunda oluşan olumsuz durumlara ve suç teşkil eden eylemlere, sanıkların bireysel veya topluluk halinde katıldıkları hususunun, her sanık için ayrı ayrı, gün, zaman ve eylem belirtilerek somutlaştırılamadığı anlaşılmıştır.”
‘Darbe planı yok’
Gerekçeli karar, mahkemenin, çArşı davasının merkezine oturan ‘hükümete darbeye teşebbüs’ suçunun işlenmesi için yeterli ve somut kanıtlar bulunmadığına hükmederek, sanıkların ‘Şüpheden sanık yararlanır’ ilkesiyle beraat etmelerine karar verdiğini ortaya koydu.
Kararda, sanıkların bu suçu işlemek için yeterli plan yapmadığı ve önceden tasarlayarak hareket etmedikleri kaydedildi.
Gerekçede şu ifadeler yer aldı: “Sanıkların atılı suçu uygun vasıtalarla işleyerek amaca ulaşmaya yetecek plan ve organizasyon dahilinde, maddi ve manevi alt yapısı oluşturulmuş, görev paylaşımlı, hiyerarşik yapıda bir eylem şeması ile ve birbirleriyle önceden tasarlanan şekilde hareket ettiklerine ve suçun maddi ve manevi unsurları ile sanıkların kastlarının bu suça yöneldiğine dair, her türlü şüpheden uzak, yeterli, kesin ve somut olgular bulunmadığından, ‘Şüpheden sanık yararlanır’ genel ilkesi de göz önüne alınarak tüm sanıkların ayrı ayrı beraatlerine karar verildi.”
‘Silahlı terör örgütü yok’
carsiMahkeme, aynı zamanda çArşı’nın silahlı terör örgütü kurduğuna dair yeterli kanıt bulunmadığına da dikkat çekti. Kararda, bir silahlı örgütün özelliklerinin çArşı’da bulunmadığı kaydedilerek şöyle denildi: “Sanıkların ne şekilde silahlı terör örgütü kurduklarına, sanıkların hangilerinin yönetici, hangilerinin üye olduğu, ne tür yönetsel faaliyetlerde bulundukları, üyelerinin kimler oldukları, aralarındaki hiyerarşik yapı, görev dağılımı, faaliyet organizasyon şeması, silahlı terör örgütünün amacı ve bu amaç için kullandığı araçlar, maddi kaynakları, örgüte özgülenen silah mühimmatı, işbölümü, gizlilik esasları gibi terör örgütlerini teşkil eden somut olgu ve veriler tespit edilemediği anlaşılmıştır.”
‘Görüşme tapeleri yasak delil niteliğinde’
Gerekçeli kararda, sanıkların suç teşkil eden hiçbir eylemi kabul etmedikleri, suçtan zarar gördükleri belirtilen müştekilerin de sanıklarla ilgili herhangi bir suç isnatlarının bulunmadığı kaydedildi.
Dosyada dava açılması için yeterli delil olarak gösterilen baz istasyonu tespitlerinin tek başına bir anlam ifade etmediği ve yan delillerle de desteklenmediğini kaydeden mahkeme, bu dosya açısından usulüne uygun alınmayan telefon görüşme tapelerinin yasak delil niteliğinde olduğunu belirtti.
‘Söz konusu suçlara yönelik yeterli kanıt yok’
Mahkeme, sanık Kaan Kabaş’ı ‘yasak muşta’ taşımak suçundan beş ay hapis ve 400 TL adli para cezasına çarptırmış, sanık Numan Bülent Ergenç’i de ‘yasak tabanca taşımak’ suçundan 10 ay hapis cezasına ve 400 TL adli para cezasına çarptırmıştı. Ancak mahkeme heyeti cezaları ertelemişti.
Mahkeme heyeti, sanıklar Erol Özdil ve İbrahim Halilullah Turan’ı ‘kehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması ve bir yerden diğer bir yere nakletme’ suçundan ayrı ayrı iki yıl altışar ay hapis cezası ve 80 TL adli para cezasına çarptırmıştı. İki sanığın bu cezaları ise ertelenmemişti.
Mahkemeden çArşı anlatımı
Sanıkların tümü ‘hükümete darbe teşebbüsü’ suçlamasıyla yargılandıkları davada geçen ay beraat etmişti.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, 53 sayfalık gerekçeli kararında, çArşı grubunun iddia edildiği gibi bir örgüt yapılanması içinde olmadığını kaydedip, üyeleri arasında takım taraftarlığından ve sosyal paylaşımlardan kaynaklanan arkadaşlık ve dostluk ilişkisi bulunduğunu belirtti. Kararda grupta hiyerarşik yapı, görev dağılımı, organizasyon şeması, maddi kaynaklar, silah mühimmatı, gizlilik esasları bulunmadığı vurgulandı.
‘Gezi’ye katıldılar, düzenlemediler’
Grubun Gezi eyemlerinin düzenleyicisi olmadığı da aktarılan gerekçeli kararda şöyle denildi: “Sanıkların bireysel veya topluluk halinde, anayasal bir hak olan ve demokratik ifade özgürlüğü içinde kalan anlamda, Taksim Gezi Parkı protestolarına katılmalarına rağmen, protestoların zaman içinde farklı kişi veya grupların provokasyonu ve kolluk güçlerinin orantısız güç kullanmaları sonucunda oluşan olumsuz durumlara ve suç teşkil eden eylemlere, sanıkların bireysel veya topluluk halinde katıldıkları hususunun, her sanık için ayrı ayrı, gün, zaman ve eylem belirtilerek somutlaştırılamadığı anlaşılmıştır.”
‘Darbe planı yok’
Gerekçeli karar, mahkemenin, çArşı davasının merkezine oturan ‘hükümete darbeye teşebbüs’ suçunun işlenmesi için yeterli ve somut kanıtlar bulunmadığına hükmederek, sanıkların ‘Şüpheden sanık yararlanır’ ilkesiyle beraat etmelerine karar verdiğini ortaya koydu.
Kararda, sanıkların bu suçu işlemek için yeterli plan yapmadığı ve önceden tasarlayarak hareket etmedikleri kaydedildi.
Gerekçede şu ifadeler yer aldı: “Sanıkların atılı suçu uygun vasıtalarla işleyerek amaca ulaşmaya yetecek plan ve organizasyon dahilinde, maddi ve manevi alt yapısı oluşturulmuş, görev paylaşımlı, hiyerarşik yapıda bir eylem şeması ile ve birbirleriyle önceden tasarlanan şekilde hareket ettiklerine ve suçun maddi ve manevi unsurları ile sanıkların kastlarının bu suça yöneldiğine dair, her türlü şüpheden uzak, yeterli, kesin ve somut olgular bulunmadığından, ‘Şüpheden sanık yararlanır’ genel ilkesi de göz önüne alınarak tüm sanıkların ayrı ayrı beraatlerine karar verildi.”
‘Silahlı terör örgütü yok’
carsiMahkeme, aynı zamanda çArşı’nın silahlı terör örgütü kurduğuna dair yeterli kanıt bulunmadığına da dikkat çekti. Kararda, bir silahlı örgütün özelliklerinin çArşı’da bulunmadığı kaydedilerek şöyle denildi: “Sanıkların ne şekilde silahlı terör örgütü kurduklarına, sanıkların hangilerinin yönetici, hangilerinin üye olduğu, ne tür yönetsel faaliyetlerde bulundukları, üyelerinin kimler oldukları, aralarındaki hiyerarşik yapı, görev dağılımı, faaliyet organizasyon şeması, silahlı terör örgütünün amacı ve bu amaç için kullandığı araçlar, maddi kaynakları, örgüte özgülenen silah mühimmatı, işbölümü, gizlilik esasları gibi terör örgütlerini teşkil eden somut olgu ve veriler tespit edilemediği anlaşılmıştır.”
‘Görüşme tapeleri yasak delil niteliğinde’
Gerekçeli kararda, sanıkların suç teşkil eden hiçbir eylemi kabul etmedikleri, suçtan zarar gördükleri belirtilen müştekilerin de sanıklarla ilgili herhangi bir suç isnatlarının bulunmadığı kaydedildi.
Dosyada dava açılması için yeterli delil olarak gösterilen baz istasyonu tespitlerinin tek başına bir anlam ifade etmediği ve yan delillerle de desteklenmediğini kaydeden mahkeme, bu dosya açısından usulüne uygun alınmayan telefon görüşme tapelerinin yasak delil niteliğinde olduğunu belirtti.
‘Söz konusu suçlara yönelik yeterli kanıt yok’
Mahkeme, sanık Kaan Kabaş’ı ‘yasak muşta’ taşımak suçundan beş ay hapis ve 400 TL adli para cezasına çarptırmış, sanık Numan Bülent Ergenç’i de ‘yasak tabanca taşımak’ suçundan 10 ay hapis cezasına ve 400 TL adli para cezasına çarptırmıştı. Ancak mahkeme heyeti cezaları ertelemişti.
Mahkeme heyeti, sanıklar Erol Özdil ve İbrahim Halilullah Turan’ı ‘kehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması ve bir yerden diğer bir yere nakletme’ suçundan ayrı ayrı iki yıl altışar ay hapis cezası ve 80 TL adli para cezasına çarptırmıştı. İki sanığın bu cezaları ise ertelenmemişti.