Canlı yayını niçin terk ettim? Yeni Şafak yazarı açıkladı!
Salih Tuna, Habertürk TV'deki programı neden terk ettiğini okuyucusuyla paylaştı.
Habertürk televizyonunda yayınlanan Didem Arslan Yılmaz'ın
sunuculuğunu yaptığı 'Türkiye'nin Nabzı' isimli tartışma
programında gergin anlar yaşandı ve Salih Tuna ile Hilal Kaplan
canlı yayını terk etti.
İŞTE O
ANLAR-VİDEO
Yazar Nevval Sevindi, canlı yayında gerçek olmadığının ortaya
çıkmasına karşın, Yeni Şafak'ın Reza Zarrab'tan rüşvet aldığını ve
üzerinin örtülmeye çalıştığını iddia etti. Bunun üzerine Yeni Şafak
yazarı Salih Tuna, 'Hanfendi buraya solo yapmaya geldi. Ben bu
şekilde sürdürürse devam etmem. Kusura bakmayın' dedi. Reklamdan
sonra ise yayına dönmedi.
Tuna, programı neden terk ettiğini bugünkü köşesine şu yazısıyla
taşıdı:
"Canlı yayını niçin terk ettim?
Tahammülfersa insanlarla programa çıktım, program yaptım. Hiçbir
zaman da sözümü sakınmadım.
Gezi muhabbetinin ardından Taksim'in işgal edildiği ilk günlerde,
Taksim'deki merkez stüdyolarında yayın yapamayacak hale gelen bir
televizyon kanalının şehrin banliyölerindeki stüdyosunda Can
Ataklı'yla kıyasıya kapıştım.
İzleyenler hatırlayacaklardır, söz konusu canlı yayında, Taksim
kalkışmasını 'devrim' falan diyerek arkalayan Can Ataklı'ya, 'Daha
dün Tan gazetesini çıkartıp pornoculuk yapıyordun, şimdi devrimci
mi kesildin başımıza...' diye haykırdım.
Lakin...
Programdan sonra da medeni iki insan gibi el sıkıştık, birbirimize
'iyi geceler' dileyip ayrıldık.
Çünkü...
Can Ataklı birileri tarafından gönderilen, yani, vekaleten tartışan
biri değildi.
Yine...
Gezi olaylarının sürdüğü sırada, fikrine zikrine, attığı malum
'twitin' masuniyetine inanmadığım halde (şayet iddia edildiği gibi
tehdit ediliyorsa) 'Hepimiz Mehmet Alabora'yız' dedim, Enver
Aysever'in CNN Türk'teki programında.
Birkaç hafta evvel Gürkan Hacır telefonla arayıp, 'Abi' dedi,
'Ulusal Kanal'a çıkacakmışsın, o zaman Halk TV'deki benim
programına da konuk olur musun?'
Hayhay dedim, elbette.
Ben de kimi televizyonlarda program yaptığım dönemde, dünya
görüşlerimiz taban tabana zıt Gürkan (Hacır) gibi birçoğunu davet
ettim; geldiler, düşüncelerini özgürce dile getirdiler."
Köşe yazısının tamamını okumak için tıklayınız.