Can Dündar'ın annesi: Oğlum içeri girince sigaraya başladım
Can Dündar'ın annesi Öznur Dündar, Hürriyet'ten Ayşe Arman'a konuştu. Öznur Dündar, "İnsanlar başımız belaya girmesin diye apolitik oluyor "dedi.
MİT TIR'larındaki silah görüntülerini yayımladıkları gerekçesiyle
tutuklanan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar'ın
annesi Öznur Dündar, "Kimse özgür olamıyor. İstediklerini yazdırmak
istiyorlar" dedi.
"İnsanların genelinde bir ümitsizlik hali var. Artık herkes
birbirinden korkuyor" diyen Dündar, "İnsanlar başımız belaya
girmesin diye apolitik oluyor. Bırak siyasi görüşünü, tuttuğu
takımı bile söylemiyor" ifadesini kullandı. "Cansa, can da veririm
oğluma" diyen anne Dündar, "Evladım için yapmayacağım hiçbir şey
yok. İçeri bile girerim, ötesi var mı?" diye konuştu.
Can Dündar cezaevine girdikten sonra sigara içmeye başladığını
söyleyen Öznur Dündar, "Oğlum çıktığı zaman, ben de sigarayı
bırakacağım. Ama o çıkana kadar içeceğim" dedi.
Hürriyet'ten Ayşe Arman'ın sorularını yanıtlayan Öznur Dündar'ın
açıklamalarından bazı bölümler şöyle:
"Oğlum oradan aslanlar gibi çıkacak"
Ama tabii çok sarsıldınız...
- Hem nasıl. Sarsılmaz mısın evladım? Sürekli ilaç alıyorum. Çünkü
uyku tutmuyor. Yediğim her lokmada oğlumu düşünüyorum, "Ne yiyor
acaba" diyorum. "Acaba üşüyor mu" diyorum. Anneyim ben. İyi bir
anneyim diyemem, bunu oğluma sormak lazım. Ama benim oğlum, iyi bir
evlat. Ben onun başarılarıyla gurur duyuyorum. Sadece gurur
duymuyorum, oğluma saygı da duyuyorum. Cesaretine, duruşuna...
İddianame bile açıklanmadan, "Suçu budur!" demeden, 50
küsur gündür içeride... Mahkemeye kadar hapiste tutmak ne anlama
geliyor sizce?
- Artık herkes biliyor ki, bu yeni bir cezalandırma yöntemi. Bir
süredir tanık oluyoruz... Gözdağı vermek... "Siz de yaparsanız, bak
başınıza gelecek budur!" demek... Tecritteydi oğlum, neyse ki şimdi
Erdem'le beraberler. Ama şunu da söyleyeyim: Benim oğlum oradan
aslanlar gibi çıkacak. Üstelik bir sürü yeni şey üretmiş olacak.
Zaten kitap yazıyor içeride...
"İnsanlar başımız belaya girmesin diye apolitik oluyor"
Bu ülkenin yarısı, onun gazetecilik mesleğini icra ettiğini
düşünüyor ve gurur duyuyor, bir kısmı da onu vatan haini olmakla
suçluyor. Ne diyeceksiniz?
- Vatan hainliği nasıl söz! Asla! Böyle bir şey söz konusu bile
değil, olsa, yurtdışından gelir miydi? Biliyordu bu davaları, orada
kalırdı, istediği her memlekette kalabilirdi. Oğlumu tanıyanlar
asla böyle bir şey düşünemez. İşin tuhafı ne biliyor musunuz?
Ne?
- Yarın bunu düşünenlerin başına, Can'ın başına gelen gelse, onları
savunacak ve ilk ziyaret edecek olan da benim oğlum olur. Bunu da
bilsinler.
Gazeteciler Günü'nde Cumhurbaşkanı, "Gazeteciler özgür
olmalı, basın özgür olmalı. Basın özgür olursa ülke de özgür olur"
dedi. Can ve Erdem içerideyken, siz bu açıklamayı nasıl
değerlendiriyorsunuz?
- Çelişkili! Gördüğünüz gibi kimse özgür olamıyor. İstediklerini
yazdırmak istiyorlar. Yazmayanların başına gelen bu...
İnsanların genelinde bir yorgunluk, bıkkınlık söz konusu... Ve bir
ümitsizlik hali... Evladım, korku bunun adı! Artık herkes
birbirinden korkuyor. Dışarıya çıkmaktan korkuyor. İnsanlar başımız
belaya girmesin diye apolitik oluyor. Bırak siyasi görüşünü,
tuttuğu takımı bile söylemiyor...
"Can içeri girince sigaraya başladım"
Siz bir anne olarak, "Ah keşke yazmasaydın!" diyor musunuz? Böyle
şeyler geçiyor mu aklınızdan?
- Valla, geçse bile, benim oğlum kendi kararlarını kendi veren,
akıllı bir çocuk. Benim herhangi bir şey söylemem beyhude olur. O
ne istiyorsa onu yapacaktır, ama ben her zaman çocuğumun
arkasındayım. Cansa, can da veririm oğluma... Evladım için
yapmayacağım hiçbir şey yok. İçeri bile girerim, ötesi var mı?
Sizce ne kadar içeride kalır? Herhangi bir öngörünüz var
mı?
- Valla, ben beklemedeyim. Her an çıkabilir diye bekliyorum.
Umudumu asla kaybetmedim, kaybetmeyeceğim de... Ben onu davulla,
zurnayla karşılayacağım. Buradan otobüsle gideceğim oğlumu
almaya...
Cumhurbaşkanı'na söylemek istediğiniz bir şey var
mı?
- "Senin de çocuğun var!" demek isterim, o kadar. Başka hiçbir şey
söylemek istemem.
Batı'nın bu kadar desteklemesi umut veriyor mu
size?
- Elbette. Onlar, insan kıymeti biliyorlar. Bizimse, insan
harcamada üstümüze yok...
Cezaevi koşullarıyla ilgili en çok neye
takıyorsunuz?
- Ne yiyor, ne içiyor buna takıyorum. Bir kere gittim Silivri'ye.
Çok soğuk bir yer orası. "Burada benim kalbim durur herhalde!"
dedim, o kadar soğuk. Dayanamadım o demir kapılara filan. "Ben
oğlumu niye burada görüyorum" dedim, her şey anlamsız geldi. Ama
ağlamadık... Bana, "Çok iyiyim, sakın merak etme. Rahatım, gayet
verimli çalışıyorum" dedi. Ama işte ben sonra sigaraya
başladım.
Yapmayın!
- Evet.
Eğer az içiyorsanız, günde üç-dört tane, bir şey
olmaz!
- Ne münasebet!
Ha anladım, siz yapınca tam yapıyorsunuz...
- E bir şeyler yapmam lazım. Oğlum çıktığı zaman, ben de sigarayı
bırakacağım. Ama o çıkana kadar içeceğim...
Gülüşünü özledim
Oğlumun sıcaklığını özledim, gülüşünü özledim, kokusunu özledim.
Orada kalmasına gönlüm razı olmuyor...