23 Mar 2016 16:04 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 18:25

Can Dündar'dan 'yeniden tutuklanma' sorusuna yanıt

Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar 'yeniden tutuklanma' sorusuna yanıt verdi.

Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ile Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün Suriye’ye gönderilen Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) tırlarında silah olduğunu ileri süren haberi nedeniyle açılan davanın ilk duruşması, 25 Mart Cuma günü İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile MİT’in şikâyetçi olarak yer aldığı davada, iki gazeteci hakkında, biri ağırlaştırılmış toplam iki müebbet hapis cezasına ek olarak, 30 yıl hapis cezası talebi var.İki gazeteci, casusluk, hükümeti yıkma ya da görevini yapmayı engelleme ve terör örgütüne yardım suçlamalarıyla karşı karşıya.Söz konusu haberin geçen Mayıs ayında yayınlanmasının ardından, Cumhurbaşkanı Erdoğan sert tepki göstermiş, “Bu haberi yapan kişi, bunun bedelini ödeyecek. Öyle bırakmam onu” demişti.

Dündar ve Gül, 26 Kasım 2015’te tutuklu yargılanmak üzere, cezaevine kondu. 3 ay sonra, Anayasa Mahkemesi’nin, tutukluluğun kişi hürriyeti ile basın ve ifade özgürlüğünü ihlal ettiği kararının ardından, 26 Şubat’ta tahliye edildi.

Bu karar, bir kez daha Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sert eleştirilerine neden oldu. Erdoğan, “Karara uymuyorum, saygı da duymuyorum” dedi.

Dündar ve Gül’ün Cuma günü başlayacak davasına uluslararası kamuoyu ve medya örgütlerinin yoğun ilgi göstermesi bekleniyor. Bu tartışmalı dava öncesinde, Can Dündar, Cumhuriyet gazetesindeki ofisinde DW Türkçe’den Kürşat Akyol'ın sorularını yanıtladı:

Gazetecinin gazeteciyle röportaj yapmasına ne diyorsunuz?

Dündar: Yanlış buluyorum. Ama, bunu ben hazırlamadım. İstemedim, talip de olmadım. Ben bu mikrofonun öbür tarafında olmayı tercih ederdim elbette. Gazetecilik okullarında ders de verdim. Orada hep öğrencilerime, gazetecinin çok tanınmamış biri olması gerektiğini, mikrofonun gerisinde durması, konunun öne çıkarılması gerektiğini anlattım. Ama, ne yazık ki Erdoğan bizi bu hale getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan sıklıkla sizden bahsetti. Siz yargıya müdahale ettiğini söylüyorsunuz.

Dündar: Elbette, daha ne desin yani? “Anayasa Mahkemesi'nin kararını tanımıyorum, uymayacağım ve alt mahkeme de uymasın” ne demek? Buradan ne anlayabilirsiniz ki? Doğrudan müdahale var. Üstelik mahkeme heyetine bir ilave yaptılar, yeni bir heyet eklediler. Bir tür, maç devam ederken, hakem değiştirdiler.

Davanız başlamadan 3 ay hapis yattınız. Nasıl değerlendiriyorsunuz bu durumu?

Dündar: Erdoğan’ın intikam hırsı ve bunu kendisine bir başkaldırı olarak görmesi. İki şey yapmak istedi: Bir, beni cezalandırmak. İki, bundan sonra buna cüret edecek olanlara bir gözdağı vermek. İkinciyi bilmem ama ilki olmadı. Yani, ben bununla susmadım. Ve dilerim ki, ikincisi de olmaz. Yani, buradan bir korku imparatorluğuna medya alet olmaz. Ama gördüğüm kadarıyla bu korku birçok meslektaşımın kalemini şimdiden susturmuş durumda.

Davanın nasıl sonuçlanmasını bekliyorsunuz?

Dündar: Türkiye bir hukuk devleti olsa, benim ilk duruşmada beraat etmem lazım. Anayasa Mahkemesi açıkça bunun bir terör eylemi değil, bir gazetecilik faaliyeti olduğunu söyledi. Bu, davayı peşinen ortadan kaldıran bir şey. Ama maalesef, bir ülkenin cumhurbaşkanı çıkıp, bu kararı tanımayın diye hâkimlere talimat verirse, elbette o hâkimin ne yapacağından emin olamazsınız. O yüzden, tutuklama da gelebilir.

Yeniden tutuklanma endişeniz var yani.

Dündar: Endişe değil de, gözlem diyelim buna. Türkiye’deki gelişmeleri biraz gerçekçi okuyan herkes bunun artık imkân sınırlarında olduğunu görebiliyor.

Korkuyor musunuz?

Dündar: Hayır, korkuyu aştık çoktan. Korkarak gazetecilik yapmak mümkün değil artık Türkiye’de. İki tehlike var: Bir, korkmak, korkuya teslim olmak. İki, fütursuzlaşmak. İkisine de uymamaya çalışıyoruz. Gerçekçi bir şekilde gözlemlemeye çalışıyoruz durumu. Gerçekçi gözlemde de ne yazık ki, (Yeniden tutuklanma olasılığı) yüzde 50, yüzde 50 görünüyor.

RÖPORTAJIN TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ