12 Tem 2012 10:10
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 13:54
CAN DÜNDAR'DAN SARSICI YAZI; İŞTE ASIL ERGENEKON BUDUR!
Ergenekon davasında tanıklık yapan Can Dündar, "Benim yazdığım Ergenekon bu değil" demişti. Dündar köşesinde asıl Ergenekon'u işaret etti.
İşte Ergenekon bu!
Önceki gün Ergenekon davasında tanık olarak ifade verdim. Bugün de devam edeceğim.
Silivri notlarını ayrıca yazacağım.
Önce şu son salıvermelerden bahsedelim.
* * *
Davaya davet gerekçem, Celal Kazdağlı ile birlikte 1997’de yazdığımız “Ergenekon” kitabıydı.
Mahkeme heyeti, Ergenekon davasının açılmasından 10 yıl önce, bu ismin deşifre edilmesinin sırrını soruyordu.
Bunu dilim döndüğünce izaha çalıştım.
Ama kitapta yazdığımız örgütle, salonda yargılanan “örgüt”ü aynı yapı olarak görmediğimi belirttim.
Süren Ergenekon davasında, mazideki bazı karanlık işlerden sorumlu tutulan isimlerin yanına, mevcut hükümete karşı muhalefet örgütlemeye çalışan, birbiriyle alakasız isimler de konmuş, hepsi topluca aynı örgütten suçlanmıştı.
Biz ise kitapta, 12 Eylül öncesinde ülkücülere, Türkiye’yi darbeye taşıyacak suikastlar yaptıran, sonra da onlara “ömür boyu kollama” sağlayan bir derin yapılanmadan söz ediyorduk.
Sonradan bazı ülkücüler, “Devlet bizi kullanıp attı, sözünü unuttu” diye yakındıysa da o derin yapı, verdiği sözü büyük oranda tuttu.
Kısaca hatırlatalım:
* * *
Abdullah Çatlı, 12 Eylül’den sonra, 7 TİP’li gencin katledilmesinin baş sorumlusu olarak resmen aranmakta iken, (eşinin tabiriyle) “kollanmak amacıyla” yeşil pasaport verilip yurtdışına çıkarıldı. Öldüğünde yanında bir milletvekili vardı; arabasını bir emniyet müdürü kullanıyordu.
Haluk Kırcı’nın idamı, (yine Çatlı’nın eşinin Meclis’te verdiği ifadeye göre) “Çatlı’nın isteğiyle” durduruldu. TİP’li 7 gencin katliamı davasının 1 numaralı sanığı, 7 kez idama mahkum olduğu halde, 1 yıl yattıktan sonra “yanlışlıkla” salıverildi. Tekrar yakalandığında da 13 yıllık cezasından 10 yılı silindi. Nikah şahidi, dönemin Erzurum Valisi Mehmet Ağar’dı.
Abdi İpekçi suikastının kilit isimlerini de unutmayalım:
Mehmet Şener, zamanaşımıyla kurtuldu.
Yalçın Özbey, yakalandığı Belçika’da Türkiye’nin iade talebi gecikince salıverildi.
Oral Çelik, dosyasındaki bir evrak kaybolunca ve İçişleri Bakanlığı, kendisini teşhis eden tanığın korunma talebini karşılamayınca tahliye edildi.
Mehmet Ali Ağca, Maltepe Askeri Cezaevi’nden kaçırıldı.
İsa Armağan ise Balgat katliamından idamlıktı. O da Mamak Askeri Cezaevi’nden kaçırıldı.
* * *
Önceki gün biz Ergenekon duruşmasında, 12 Eylül öncesi kanlı eylemlerde kullanılan bu isimlerin, derin devlet tarafından nasıl kurtarıldığını anlattığımız kitabı konuşurken, dışarıda 12 Eylül öncesi kanlı eylemlerde kullanılan bazı isimlerin daha, devlet tarafından kurtarıldığını bilmiyorduk.
Hükümet, MHP ile anlaşarak, son anda yeni yargı paketine eklediği bir “özel düzenleme”yle “son kalanlar”ı da kurtardı.
7 TİP’li katliamının hükümlüleri Ünal Osmanağaoğlu ile Bünyamin Adalı tahliye oldu. Osmanağaoğlu böylece Kemal Türkler‘in öldürülmesi davasından da zamanaşımıyla kurtuldu.
CHP Nevşehir İl Başkanı Zeki Tekiner’i öldürmekten hüküm giyen Mehmet Kehya ile “solcu emniyet müdürü” Cevat Yurdakul’u öldürmekten mahkum olan Muhsin Kehya da tahliye bekleyenler arasında...
* * *
İşte asıl Ergenekon budur.
Devlet sözünde durmuştur.
Can Dündar/Milliyet
Önceki gün Ergenekon davasında tanık olarak ifade verdim. Bugün de devam edeceğim.
Silivri notlarını ayrıca yazacağım.
Önce şu son salıvermelerden bahsedelim.
* * *
Davaya davet gerekçem, Celal Kazdağlı ile birlikte 1997’de yazdığımız “Ergenekon” kitabıydı.
Mahkeme heyeti, Ergenekon davasının açılmasından 10 yıl önce, bu ismin deşifre edilmesinin sırrını soruyordu.
Bunu dilim döndüğünce izaha çalıştım.
Ama kitapta yazdığımız örgütle, salonda yargılanan “örgüt”ü aynı yapı olarak görmediğimi belirttim.
Süren Ergenekon davasında, mazideki bazı karanlık işlerden sorumlu tutulan isimlerin yanına, mevcut hükümete karşı muhalefet örgütlemeye çalışan, birbiriyle alakasız isimler de konmuş, hepsi topluca aynı örgütten suçlanmıştı.
Biz ise kitapta, 12 Eylül öncesinde ülkücülere, Türkiye’yi darbeye taşıyacak suikastlar yaptıran, sonra da onlara “ömür boyu kollama” sağlayan bir derin yapılanmadan söz ediyorduk.
Sonradan bazı ülkücüler, “Devlet bizi kullanıp attı, sözünü unuttu” diye yakındıysa da o derin yapı, verdiği sözü büyük oranda tuttu.
Kısaca hatırlatalım:
* * *
Abdullah Çatlı, 12 Eylül’den sonra, 7 TİP’li gencin katledilmesinin baş sorumlusu olarak resmen aranmakta iken, (eşinin tabiriyle) “kollanmak amacıyla” yeşil pasaport verilip yurtdışına çıkarıldı. Öldüğünde yanında bir milletvekili vardı; arabasını bir emniyet müdürü kullanıyordu.
Haluk Kırcı’nın idamı, (yine Çatlı’nın eşinin Meclis’te verdiği ifadeye göre) “Çatlı’nın isteğiyle” durduruldu. TİP’li 7 gencin katliamı davasının 1 numaralı sanığı, 7 kez idama mahkum olduğu halde, 1 yıl yattıktan sonra “yanlışlıkla” salıverildi. Tekrar yakalandığında da 13 yıllık cezasından 10 yılı silindi. Nikah şahidi, dönemin Erzurum Valisi Mehmet Ağar’dı.
Abdi İpekçi suikastının kilit isimlerini de unutmayalım:
Mehmet Şener, zamanaşımıyla kurtuldu.
Yalçın Özbey, yakalandığı Belçika’da Türkiye’nin iade talebi gecikince salıverildi.
Oral Çelik, dosyasındaki bir evrak kaybolunca ve İçişleri Bakanlığı, kendisini teşhis eden tanığın korunma talebini karşılamayınca tahliye edildi.
Mehmet Ali Ağca, Maltepe Askeri Cezaevi’nden kaçırıldı.
İsa Armağan ise Balgat katliamından idamlıktı. O da Mamak Askeri Cezaevi’nden kaçırıldı.
* * *
Önceki gün biz Ergenekon duruşmasında, 12 Eylül öncesi kanlı eylemlerde kullanılan bu isimlerin, derin devlet tarafından nasıl kurtarıldığını anlattığımız kitabı konuşurken, dışarıda 12 Eylül öncesi kanlı eylemlerde kullanılan bazı isimlerin daha, devlet tarafından kurtarıldığını bilmiyorduk.
Hükümet, MHP ile anlaşarak, son anda yeni yargı paketine eklediği bir “özel düzenleme”yle “son kalanlar”ı da kurtardı.
7 TİP’li katliamının hükümlüleri Ünal Osmanağaoğlu ile Bünyamin Adalı tahliye oldu. Osmanağaoğlu böylece Kemal Türkler‘in öldürülmesi davasından da zamanaşımıyla kurtuldu.
CHP Nevşehir İl Başkanı Zeki Tekiner’i öldürmekten hüküm giyen Mehmet Kehya ile “solcu emniyet müdürü” Cevat Yurdakul’u öldürmekten mahkum olan Muhsin Kehya da tahliye bekleyenler arasında...
* * *
İşte asıl Ergenekon budur.
Devlet sözünde durmuştur.
Can Dündar/Milliyet