17 Haz 2012 10:49
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 13:47
CAN DÜNDAR'DAN ÇARPICI BİR BABALAR GÜNÜ YAZISI; ''BÖYLEDİR BABASINI GÖMEN EVLATLAR''
Babasını yitirmiş ve evladı ergenlik çağına gelmiş bir erkek, babalar gününde ne hisseder?
Hayatınızın neresindesiniz?
Zor soru değil mi? Geçenlerde bir röportajda bu soruyu sordular.
Eyvanları anlatarak cevapladım.
Güneydoğu’nun cehennemi sıcağından kaçanların gölgeli sığınağıdır eyvan...
Üstü ve üç tarafı kapalıdır; bir tarafı “hayat” denilen geniş iç avluya açılır.
Sofadan bakınca, karşıdaki küçük delikten azgın bir suyun çığlık çığlığa gürüldeyerek fışkırdığını görürsünüz.
Çıktığı yerden dolu dizgin çağlayarak “hayat”a akar, serinletir sizi, hayatınıza can katar. Sonra su yollarıyla geniş bir kanala sevk edilerek zapturapt altına alınır.
Kanalın sonuna doğru yokuş aşağı hızlanır.
Nihayet, kanalın sonundaki büyücek havuza taşınır.
Orada durulur, arınır, dinlenir.
Bir süre sonra da çorak arka bahçelerde toprağa karışır.
Yeraltı sularının kucağında yeni hayatların can suyudur artık...
Yeni canlara can verecektir.
* * *
İlk gidişimizde bize Mardin’i gezdiren mihmandarımız bu mimarinin, tasavvufi bir anlayışla hayatı özetlediğini söylemişti.
Öyle ya, biz de doğanın bereketli membaından bağıra çağıra doğmuş, köpük köpük, doludizgin “hayat”a akmış, coşkuyla dünyaya karışmışızdır.
Günü geldiğinde nizamın arklarında kontrol altına alınmıştır asiliğimiz; kalıba sokulmuş, bir derde derman olmak üzre yola koyulmuşuzdur.
Kâh enerjimizle bereket üreterek, kâh geçtiğimiz kuraklıkları ihya ederek, başka sulara karışıp büyüyerek ya da çamura bulanıp kirlenerek geçeriz o yollardan, yıllardan...
Hep böyle taşkın akacak zannıyla cömertçe harcadığımız sular gibi geçer gençlik yıllarımız...
Daralan kanallar gibi azalan yıllarla yokuş aşağı giderken, son bir gayretle hedefe doğru hızlanırız.
Nihayet günü geldiğinde durgun bir havuza akar, havuzun şeklini alıp yavaşlarız.
Ömrün bekleme salonudur burası; orada dinlenir, dinginleşir ruhlarımız...
Yeni doğan, bize doğru akan suların muştusu, coşkusu, bilgisiyle çoğalır, tazelenir, o sakin suda derinleşiriz.
Bu yenilenmeden mahrum kalan sular, çürür kurumuş dallar gibi; kararır, yosun tutar.
Eyvanın havuzuna benzer, yaş aldıkça çevresindeki güzelliği fark eden insanlar; coşkun akarken göremediği yıldızlara bakar, o baktıkça yıldızlar parlar durgunluğunda; hayat katar içine doğduğu “hayat”a...
Yaşamıştır yaşayacağını; artık yaşatmaya bakar.
* * *
Sonrasında, eyvanın suyu gibi, hayatın yolculuğu da toprakta biter.
Ecel, kolumuza girip bizi yaşamın arka bahçesine sürükler, yorgun bedenimizi orada durgun bir su gibi toprağa verirler.
Gömüldüğü yerde süzülüp demlensin ve belki de yeni bir doğumda geri gelsin diye...
* * *
Babasını yitirmiş ve evladı ergenlik çağına gelmiş bir erkek, babalar gününde ne hisseder?
Çağlayan bir nehirle, toprağa çekilmiş bir suyun arasındaki devri herhalde...
Su, telaşla hızlanarak havuza doğru koşarken doludizgin, o arkadan gelecek, kendisini çoğaltıp yenileyecek ırmakların muştusuna kulak kabartır.
Kıymetini bilir dünyanın, irfanın, hayatın, yıldızların...
Serinlikten çok, derinlik arar.
Böyledir babasını gömmüş evlatlar...
Ve evladını büyütmüş babalar...
Can Dündar / MİLLİYET
Zor soru değil mi? Geçenlerde bir röportajda bu soruyu sordular.
Eyvanları anlatarak cevapladım.
Güneydoğu’nun cehennemi sıcağından kaçanların gölgeli sığınağıdır eyvan...
Üstü ve üç tarafı kapalıdır; bir tarafı “hayat” denilen geniş iç avluya açılır.
Sofadan bakınca, karşıdaki küçük delikten azgın bir suyun çığlık çığlığa gürüldeyerek fışkırdığını görürsünüz.
Çıktığı yerden dolu dizgin çağlayarak “hayat”a akar, serinletir sizi, hayatınıza can katar. Sonra su yollarıyla geniş bir kanala sevk edilerek zapturapt altına alınır.
Kanalın sonuna doğru yokuş aşağı hızlanır.
Nihayet, kanalın sonundaki büyücek havuza taşınır.
Orada durulur, arınır, dinlenir.
Bir süre sonra da çorak arka bahçelerde toprağa karışır.
Yeraltı sularının kucağında yeni hayatların can suyudur artık...
Yeni canlara can verecektir.
* * *
İlk gidişimizde bize Mardin’i gezdiren mihmandarımız bu mimarinin, tasavvufi bir anlayışla hayatı özetlediğini söylemişti.
Öyle ya, biz de doğanın bereketli membaından bağıra çağıra doğmuş, köpük köpük, doludizgin “hayat”a akmış, coşkuyla dünyaya karışmışızdır.
Günü geldiğinde nizamın arklarında kontrol altına alınmıştır asiliğimiz; kalıba sokulmuş, bir derde derman olmak üzre yola koyulmuşuzdur.
Kâh enerjimizle bereket üreterek, kâh geçtiğimiz kuraklıkları ihya ederek, başka sulara karışıp büyüyerek ya da çamura bulanıp kirlenerek geçeriz o yollardan, yıllardan...
Hep böyle taşkın akacak zannıyla cömertçe harcadığımız sular gibi geçer gençlik yıllarımız...
Daralan kanallar gibi azalan yıllarla yokuş aşağı giderken, son bir gayretle hedefe doğru hızlanırız.
Nihayet günü geldiğinde durgun bir havuza akar, havuzun şeklini alıp yavaşlarız.
Ömrün bekleme salonudur burası; orada dinlenir, dinginleşir ruhlarımız...
Yeni doğan, bize doğru akan suların muştusu, coşkusu, bilgisiyle çoğalır, tazelenir, o sakin suda derinleşiriz.
Bu yenilenmeden mahrum kalan sular, çürür kurumuş dallar gibi; kararır, yosun tutar.
Eyvanın havuzuna benzer, yaş aldıkça çevresindeki güzelliği fark eden insanlar; coşkun akarken göremediği yıldızlara bakar, o baktıkça yıldızlar parlar durgunluğunda; hayat katar içine doğduğu “hayat”a...
Yaşamıştır yaşayacağını; artık yaşatmaya bakar.
* * *
Sonrasında, eyvanın suyu gibi, hayatın yolculuğu da toprakta biter.
Ecel, kolumuza girip bizi yaşamın arka bahçesine sürükler, yorgun bedenimizi orada durgun bir su gibi toprağa verirler.
Gömüldüğü yerde süzülüp demlensin ve belki de yeni bir doğumda geri gelsin diye...
* * *
Babasını yitirmiş ve evladı ergenlik çağına gelmiş bir erkek, babalar gününde ne hisseder?
Çağlayan bir nehirle, toprağa çekilmiş bir suyun arasındaki devri herhalde...
Su, telaşla hızlanarak havuza doğru koşarken doludizgin, o arkadan gelecek, kendisini çoğaltıp yenileyecek ırmakların muştusuna kulak kabartır.
Kıymetini bilir dünyanın, irfanın, hayatın, yıldızların...
Serinlikten çok, derinlik arar.
Böyledir babasını gömmüş evlatlar...
Ve evladını büyütmüş babalar...
Can Dündar / MİLLİYET
· TOKİ 20 BİN TL’YE İŞ YERİ 37 BİN TL’YE DAİRE SATIYOR |
· TOKİ’DEN MEMURLARA MÜJDELİ HABER ! |
· BABALAR GÜNÜNDE EV ALANA BATIŞEHİR’DEN KOMBİNE MAÇ BİLETİ! |
· ERDOĞAN BAYRAKTAR MÜJDEYİ VERDİ! TOKİ SULUKULE KONUTLARI YIKILMAYACAK! |
· ANADOLU YAKASI’NDA PRİM YAPAN 3 İLÇE |
· BİZİM EVLER 5’TE 308 BİN TL’YE 3+1! |
· BABALAR GÜNÜNDE AKŞAM YEMEĞİ! ELİT GRAND PALAS’TA 271 BİN LİRAYA 1+1! |
· SOYAK BABALAR GÜNÜ’NÜ KUTLYACAK! |
· ÇEKMEKÖY GLOW 3’TE 223 BİN TL’YE! |
· GAP İNŞAAT TARLABAŞI İÇİN KOLLARI SIVADI! |
· ŞEYHMUZ TATLICI VEFAT ETTİ! |
· ÇEKMEKÖY GLOW 3’TE 223 BİN TL’YE! |
· GAP İNŞAAT TARLABAŞI İÇİN KOLLARI SIVADI! |
· TEKEL GAYRİMENKUL ŞİRKETİ OLDU |
· BİZİM EVLER 5’TE 308 BİN TL’YE 3+1! |
· SOYAK BABALAR GÜNÜ’NÜ KUTLYACAK! |
· KUVEYT TÜRK’TEN YENİ BANKACILIK ÜSSÜ |
· BABALAR GÜNÜNDE EV ALANA BATIŞEHİR’DEN KOMBİNE MAÇ BİLETİ! |
· BABALAR GÜNÜNDE AKŞAM YEMEĞİ! ELİT GRAND PALAS’TA 271 BİN LİRAYA 1+1! |