31 Eki 2010 14:18
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:45
CAN DÜNDAR YILLAR SONRA HAKLI ÇIKTI!
"ABD Büyükelçisi Robert Pearson elindeki Milliyet'i sallıyor ve “İğrenç yalanlar bunlar” diye haykırıyordu:"
Hani “iğrenç yalanlar”dı?
2003 Ocak ayıydı. Bürodaydım. Bir arkadaşım aradı: “İzliyor musun? NTV’de Amerikan Büyükelçisi sana giydiriyor.”
Hemen televizyonu açtım. ABD Büyükelçisi Robert Pearson ekrandaydı. Elindeki Milliyet’i sallıyor ve “İğrenç yalanlar bunlar” diye haykırıyordu:
“11 Eylül saldırısında yakınlarını kaybedenlere, neden en yakın müttefiklerimizden birinin gazetesinde böyle bir haber çıktığını açıklayamam.”
Benim o günlerde, “ABD-PKK flörtü” üzerine yazdığım bir dizi haber-yorumu kastediyordu.
Washington’un PKK yönetimiyle temasta olduğuna dair pek çok ayrıntı vardı elde... Hatta PKK kaynaklarına göre, bu görüşmelerde belli konularda “mutabakat” da sağlanmıştı.
“Mutabakat”a göre PKK, ABD’nin hazırlanmakta olduğu Irak işgaline tam destek verecek, ABD de karşılığında PKK’nın uluslararası faaliyetlerine engel olmayacak, HADEP’e baskı yapmaması için Türkiye’yi sıkıştıracaktı.
* * *
Washington’un ve hükümetin, Irak’ın işgaline Türkiye’yi dahil edecek tezkere çıksın diye çırpındığı dönemdi. Bizim haberler tam o dönemde toplumdaki işgal karşıtı hissiyatı beslemişti.
Tabii Washington hemen bu haberi yalanladı.
Bunun üzerine PKK ile ABD’yi buluşturan Davud Bağıstani ile görüşüp buluşmanın ayrıntılarını ona anlattırdım.
Sonra da o buluşmalardan birinin fotoğrafını yayınladım.
Fotoğrafta bir yer sofrasında 6 adam görünüyordu. Bunlardan bağdaş kuramayan, Amerikalı bir askeri yetkiliydi.
Haber, Milliyet’in manşetinde “İşte kanıt” diye yer aldı.
Pearson’ın elinde salladığı gazete oydu.
* * *
Haberin çıktığı gün, Ecevit’le görüşmüştüm; “Ben Başbakanken bu görüşmelere dair belirtiler vardı” demişti.
Ardından o dönem Genelkurmay İkinci Başkanı olan Org. Yaşar Büyükanıt aramış ve kendisine atfen yazılmamak kaydıyla “ABD inkâr etse de bir temas olduğunu biliyoruz. Rahatsızlığımızı ilettik” demişti.
Pearson’ın sevimsiz tepkisi, sadece Türkiye’deki anti-Amerikan hissiyatı artırmaya yaradı; 5 hafta sonra da 1 Mart tezkeresi Meclis’te reddedildi.
* * *
Niye hatırlattım bu eski meseleyi?
Çünkü Radikal’den Ertuğrul Mavioğlu Kandil’de Murat Karayılan’la görüştü, ona Milliyet’te yayımlanan o fotoğrafı ve temasları sordu.
Karayılan, fotoğrafın “fotoshop gibi bir şey” olduğunu, “birilerinin farklı resimleri birleştirdiğini” öne sürüyor.
Cümlesi farklı devam etse, bu iddiasının üzerinde durabilirdim. Ama cümlenin devamında haberi doğruluyor ve diyor ki:
“ABD ile 2003-2004 arasında bazı temaslar gerçekleşti. Ama bunlar bir siyasi ilişkiye dönüşmedi. Daha sonra Türk devletinin müdahalesi, vetolar vb nedenlerle 2004’ten bu yana da ilişkimiz kalmadı.”
* * *
Özeti şu:
ABD, 2003 başında işgale destek olsun diye Türkiye’ye aba atından PKK sopasını göstermişti.
Foya meydana çıkınca temas kesildi, ama o arada, Türkiye kamuoyunda “İşgale ortak olmayalım” eğilimi tırmanmış oldu.
Büyükelçiyi asıl öfkelendiren buydu.
Keşke Pearson buralarda olsa da biz de Karayılan’ın “ABD ile temastaydık” dediği gazeteyi ekrandan sallayıp ona sorsak:
“Hani ‘iğrenç yalanlar’dı?”
Can DÜNDAR / MİLLİYET
2003 Ocak ayıydı. Bürodaydım. Bir arkadaşım aradı: “İzliyor musun? NTV’de Amerikan Büyükelçisi sana giydiriyor.”
Hemen televizyonu açtım. ABD Büyükelçisi Robert Pearson ekrandaydı. Elindeki Milliyet’i sallıyor ve “İğrenç yalanlar bunlar” diye haykırıyordu:
“11 Eylül saldırısında yakınlarını kaybedenlere, neden en yakın müttefiklerimizden birinin gazetesinde böyle bir haber çıktığını açıklayamam.”
Benim o günlerde, “ABD-PKK flörtü” üzerine yazdığım bir dizi haber-yorumu kastediyordu.
Washington’un PKK yönetimiyle temasta olduğuna dair pek çok ayrıntı vardı elde... Hatta PKK kaynaklarına göre, bu görüşmelerde belli konularda “mutabakat” da sağlanmıştı.
“Mutabakat”a göre PKK, ABD’nin hazırlanmakta olduğu Irak işgaline tam destek verecek, ABD de karşılığında PKK’nın uluslararası faaliyetlerine engel olmayacak, HADEP’e baskı yapmaması için Türkiye’yi sıkıştıracaktı.
* * *
Washington’un ve hükümetin, Irak’ın işgaline Türkiye’yi dahil edecek tezkere çıksın diye çırpındığı dönemdi. Bizim haberler tam o dönemde toplumdaki işgal karşıtı hissiyatı beslemişti.
Tabii Washington hemen bu haberi yalanladı.
Bunun üzerine PKK ile ABD’yi buluşturan Davud Bağıstani ile görüşüp buluşmanın ayrıntılarını ona anlattırdım.
Sonra da o buluşmalardan birinin fotoğrafını yayınladım.
Fotoğrafta bir yer sofrasında 6 adam görünüyordu. Bunlardan bağdaş kuramayan, Amerikalı bir askeri yetkiliydi.
Haber, Milliyet’in manşetinde “İşte kanıt” diye yer aldı.
Pearson’ın elinde salladığı gazete oydu.
* * *
Haberin çıktığı gün, Ecevit’le görüşmüştüm; “Ben Başbakanken bu görüşmelere dair belirtiler vardı” demişti.
Ardından o dönem Genelkurmay İkinci Başkanı olan Org. Yaşar Büyükanıt aramış ve kendisine atfen yazılmamak kaydıyla “ABD inkâr etse de bir temas olduğunu biliyoruz. Rahatsızlığımızı ilettik” demişti.
Pearson’ın sevimsiz tepkisi, sadece Türkiye’deki anti-Amerikan hissiyatı artırmaya yaradı; 5 hafta sonra da 1 Mart tezkeresi Meclis’te reddedildi.
* * *
Niye hatırlattım bu eski meseleyi?
Çünkü Radikal’den Ertuğrul Mavioğlu Kandil’de Murat Karayılan’la görüştü, ona Milliyet’te yayımlanan o fotoğrafı ve temasları sordu.
Karayılan, fotoğrafın “fotoshop gibi bir şey” olduğunu, “birilerinin farklı resimleri birleştirdiğini” öne sürüyor.
Cümlesi farklı devam etse, bu iddiasının üzerinde durabilirdim. Ama cümlenin devamında haberi doğruluyor ve diyor ki:
“ABD ile 2003-2004 arasında bazı temaslar gerçekleşti. Ama bunlar bir siyasi ilişkiye dönüşmedi. Daha sonra Türk devletinin müdahalesi, vetolar vb nedenlerle 2004’ten bu yana da ilişkimiz kalmadı.”
* * *
Özeti şu:
ABD, 2003 başında işgale destek olsun diye Türkiye’ye aba atından PKK sopasını göstermişti.
Foya meydana çıkınca temas kesildi, ama o arada, Türkiye kamuoyunda “İşgale ortak olmayalım” eğilimi tırmanmış oldu.
Büyükelçiyi asıl öfkelendiren buydu.
Keşke Pearson buralarda olsa da biz de Karayılan’ın “ABD ile temastaydık” dediği gazeteyi ekrandan sallayıp ona sorsak:
“Hani ‘iğrenç yalanlar’dı?”
Can DÜNDAR / MİLLİYET