16 Eki 2017 08:20
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 23:11
Can Dündar yeni kitabını anlattı: Türkiye bir sürprizler ülkesi, yarın dönebilirim!
Cumhuriyet gazetesi eski Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar, Frankfurt Kitap Fuar'ında yeni kitabı 'Vatan Haini'ni anlattı.
Kitabında sürgün günlerini yazdığını belirten Dündar, "Yarın dönebilirim. Türkiye bir sürprizler ülkesi. Dört yıl önce hiç kimse Gezi’yi öngöremiyordu. Geçen yıl hiç kimse darbeyi öngöremiyordu. Yarın ne olacağını hiç kimse öngöremez bence" dedi.
Evrensel'den Aziz Koçyiğit'in Can Dündar'la söyleşisi şöyle:
Frankfurt Kitap Fuarı’nda birçok söyleşi ve etkinliğe katılan Can Dündar ile çalışmaları üzerine konuştuk. Türkiye’nin Almanya’nın gündeminden hiç düşmediğini söyleyen Dündar, “Geçtiğimiz yıl Aslı Erdoğan için, bu yıl ise Ahmet Şık için tören yaptık” dedi. Dündar ‘Vatan Haini’ adlı yeni kitabından da bahsederek, sürgün günlerini yazdığını söyledi.
Frankfurt Kitap Fuarındasınız ve çok sayıda etkinliğe katıldınız. Türkiye bu yıl fuar gündeminde öne çıkan ülkelerin başında geldi. Neler söylemek istersiniz?
Ben geçen yıl da buradaydım. Daha bile yoğundu geçen yıl. Türkiye gündemden düşmüyor Almanya’da. Almanya ve Alman politikasının bir parçası Türkiye. Geçen yıl Aslı Erdoğan hapisteydi. Onun için toplantı yapmış ve serbest bırakılmasını istemiştik. O çıktı geldi. Bu yıl Aslı ile birlikte Ahmet Şık’ın çıkması için toplantı ve ödül töreni yaptık. Ne yazık ki, Ahmet’in de söylediği gibi faşizmin tanrısı değişiyor ama ideolojisi değişmiyor.
Şu anda siz biraz şanslısınız diyebilir miyiz?
Evet, neticede hapsi gördüm ben. Kurşunu da gördüm karşımda. Şans denirse onlardan kurtuldum yani. Bu büyük bir şans sayılır mı bilmiyorum. Ancak şunu bilmesi lazım ki insanların, Türkiye’nin dışı cennet değil. Çünkü aynı zamanda Almanya istihbaratın en yoğun çalıştığı bir ülke. Erdoğan’ın “Vatan hainlerini gördüğünüz yerde boğazlayın” sözlerini filan da hatırlatalım insanlara. Dolayısı ile böyle bir iktidarla uğraşıyorsanız, Erdoğan gibi kindar bir liderle uğraşıyorsanız, dünyanın her yerinde bu zulme hazır olmanız lazım.
"Türkiye'de yayımlanmayan kitapları basacağız"
Çok sayıda gazeteci, yazar ve yayınevi bu yıl ödüle layık görüldüler. Uluslararası dayanışmanın arttığından söz edebilir miyiz?
Türkiye’de olup biteni nihayet anladılar. Erdoğan’ı nihayet tanıdılar. Ve gerçekten bir dayanışma içindeler. Ancak şunu söylemem lazım ki, bütün bu tavrı değiştiren önce Deniz Yücel’in sonra da Peter Steudner’in tutuklanması oldu.
Kendi vatandaşları tutuklanınca harekete geçtiler mi demek istiyorsunuz?
Evet, maalesef. Maalesef diyorum ama bir yandan da anlaşılabilir yani. Biz de ne kadar Meksika’da öldürülen gazetecilerle ya da Polonya’da kapatılan gazetelerle uğraşıyoruz ki? Sonuçta kendi tanıdığınız birilerine bir şey yapıldığı zaman bir reaksiyon gösteriyorsunuz. Dolayısıyla burada da böyle bir şey oldu. Almanya bizim ne yaşadığımızı, kendi pasaportuna sahip insanlar tutuklanınca daha iyi anladı zannediyorum.
Geleceğe dair planlarınız konusunda neler söylersiniz?
Bir haber portalı kurduk “Özgürüz” adıyla. Türkiye üzerine daha kapsamlı analizler yayımlayacak aylık Türkçe-Almanca bir dergi çıkarmaya başladık. Türkiye’de yayımlanma şansı bulamayan kitapları yayımlayacak bir yayınevi kurmayı planlıyoruz. Ben hayat boyu ne öğrendiysem, burada da onları yapmaya çalışıyorum. Dergi ve kitap çıkarıyoruz. internet yayıncılığı ve Periscope gibi yayıncılığı kullanıyoruz. Yani gerçeği ifade edebilmek için her kapıyı zorluyoruz. Süreç uzarsa bir radyo veya televizyon yayınını da düşünüyoruz. Özellikle radyo için bir başvuru yaptık.
"Kitapta sürgün günlerimi anlatıyorum"
Planlara bakınca burada kalıcı gibi görünüyorsunuz?
Yarın dönebilirim. Türkiye bir sürprizler ülkesi. Dört yıl önce hiç kimse Gezi’yi öngöremiyordu. Geçen yıl hiç kimse darbeyi öngöremiyordu. Yarın ne olacağını hiç kimse öngöremez bence.
“Vatan Haini” başlıklı yeni kitabınız da yayımlandı. Biraz da kitabınızdan bahseder misiniz?
Almanya’da son bir yılda yaşadıklarımı yazdım. Sürgün günlerini anlatıyorum yani. Benim burada yaşadıklarım, gözlemlerim, Alman toplumu, buradaki sürgünlerin durumuna dair.
İlk tepkiler nasıl oldu?
Henüz çıkalı bir hafta oldu. Alman basınıyla epey görüşme yaptım bu iki gün boyunca. Onlar da kitabı okuyup gelmişler. Onlardan aldığım reaksiyonlar çok iyi.
Evrensel'den Aziz Koçyiğit'in Can Dündar'la söyleşisi şöyle:
Frankfurt Kitap Fuarı’nda birçok söyleşi ve etkinliğe katılan Can Dündar ile çalışmaları üzerine konuştuk. Türkiye’nin Almanya’nın gündeminden hiç düşmediğini söyleyen Dündar, “Geçtiğimiz yıl Aslı Erdoğan için, bu yıl ise Ahmet Şık için tören yaptık” dedi. Dündar ‘Vatan Haini’ adlı yeni kitabından da bahsederek, sürgün günlerini yazdığını söyledi.
Frankfurt Kitap Fuarındasınız ve çok sayıda etkinliğe katıldınız. Türkiye bu yıl fuar gündeminde öne çıkan ülkelerin başında geldi. Neler söylemek istersiniz?
Ben geçen yıl da buradaydım. Daha bile yoğundu geçen yıl. Türkiye gündemden düşmüyor Almanya’da. Almanya ve Alman politikasının bir parçası Türkiye. Geçen yıl Aslı Erdoğan hapisteydi. Onun için toplantı yapmış ve serbest bırakılmasını istemiştik. O çıktı geldi. Bu yıl Aslı ile birlikte Ahmet Şık’ın çıkması için toplantı ve ödül töreni yaptık. Ne yazık ki, Ahmet’in de söylediği gibi faşizmin tanrısı değişiyor ama ideolojisi değişmiyor.
Şu anda siz biraz şanslısınız diyebilir miyiz?
Evet, neticede hapsi gördüm ben. Kurşunu da gördüm karşımda. Şans denirse onlardan kurtuldum yani. Bu büyük bir şans sayılır mı bilmiyorum. Ancak şunu bilmesi lazım ki insanların, Türkiye’nin dışı cennet değil. Çünkü aynı zamanda Almanya istihbaratın en yoğun çalıştığı bir ülke. Erdoğan’ın “Vatan hainlerini gördüğünüz yerde boğazlayın” sözlerini filan da hatırlatalım insanlara. Dolayısı ile böyle bir iktidarla uğraşıyorsanız, Erdoğan gibi kindar bir liderle uğraşıyorsanız, dünyanın her yerinde bu zulme hazır olmanız lazım.
"Türkiye'de yayımlanmayan kitapları basacağız"
Çok sayıda gazeteci, yazar ve yayınevi bu yıl ödüle layık görüldüler. Uluslararası dayanışmanın arttığından söz edebilir miyiz?
Türkiye’de olup biteni nihayet anladılar. Erdoğan’ı nihayet tanıdılar. Ve gerçekten bir dayanışma içindeler. Ancak şunu söylemem lazım ki, bütün bu tavrı değiştiren önce Deniz Yücel’in sonra da Peter Steudner’in tutuklanması oldu.
Kendi vatandaşları tutuklanınca harekete geçtiler mi demek istiyorsunuz?
Evet, maalesef. Maalesef diyorum ama bir yandan da anlaşılabilir yani. Biz de ne kadar Meksika’da öldürülen gazetecilerle ya da Polonya’da kapatılan gazetelerle uğraşıyoruz ki? Sonuçta kendi tanıdığınız birilerine bir şey yapıldığı zaman bir reaksiyon gösteriyorsunuz. Dolayısıyla burada da böyle bir şey oldu. Almanya bizim ne yaşadığımızı, kendi pasaportuna sahip insanlar tutuklanınca daha iyi anladı zannediyorum.
Geleceğe dair planlarınız konusunda neler söylersiniz?
Bir haber portalı kurduk “Özgürüz” adıyla. Türkiye üzerine daha kapsamlı analizler yayımlayacak aylık Türkçe-Almanca bir dergi çıkarmaya başladık. Türkiye’de yayımlanma şansı bulamayan kitapları yayımlayacak bir yayınevi kurmayı planlıyoruz. Ben hayat boyu ne öğrendiysem, burada da onları yapmaya çalışıyorum. Dergi ve kitap çıkarıyoruz. internet yayıncılığı ve Periscope gibi yayıncılığı kullanıyoruz. Yani gerçeği ifade edebilmek için her kapıyı zorluyoruz. Süreç uzarsa bir radyo veya televizyon yayınını da düşünüyoruz. Özellikle radyo için bir başvuru yaptık.
"Kitapta sürgün günlerimi anlatıyorum"
Planlara bakınca burada kalıcı gibi görünüyorsunuz?
Yarın dönebilirim. Türkiye bir sürprizler ülkesi. Dört yıl önce hiç kimse Gezi’yi öngöremiyordu. Geçen yıl hiç kimse darbeyi öngöremiyordu. Yarın ne olacağını hiç kimse öngöremez bence.
“Vatan Haini” başlıklı yeni kitabınız da yayımlandı. Biraz da kitabınızdan bahseder misiniz?
Almanya’da son bir yılda yaşadıklarımı yazdım. Sürgün günlerini anlatıyorum yani. Benim burada yaşadıklarım, gözlemlerim, Alman toplumu, buradaki sürgünlerin durumuna dair.
İlk tepkiler nasıl oldu?
Henüz çıkalı bir hafta oldu. Alman basınıyla epey görüşme yaptım bu iki gün boyunca. Onlar da kitabı okuyup gelmişler. Onlardan aldığım reaksiyonlar çok iyi.