Can Dündar ve Erdem Gül kararında gözler gerekçeye çevrildi!
AYM’nin ihlal kararında, “Tutuklama gerekçesi gösterilen eylemlerin tamamı gazetecilik faaliyetidir” gerekçesine dayanması “dava çöktü mü” tartışması başlattı.
AYM MİT TIR'ları haberleri nedeniyle tutuklu olan Cumhuriyet
Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ile Ankara Temsilcisi
Erdem Gül’ün, “kişi hürriyeti ve güvenliği”, “düşünceyi açıklama ve
yayma hürriyeti” ve “basın hürriyeti” haklarının ihlal edildiğine
karar vermesinin ardından gözler gerekçeli karara
çevrilidi.
Hukukçuların görüşleri satır başları ile şöyle:
SUÇ YOK GAZETECİLİK FAALİYETİ VAR
Eski AİHM Yargıcı Rıza Türmen: Tutuklanmalarının başlangıcı
bakımından problem var. Gerek AİHM ilkelerine gerekse Ceza
Muhakemesi Kanunu’na göre tutuklama için “makul bir suç şüphesi”
olması lazım. Bunun için de bir suçun işlendiği konusunda bir şey
olması lazım. Mesele orada; ortada suç yok. Niçin suç yok? Çünkü
gizliliği kalkmış bir haber var. Gizli olmayan bu haber dünya kadar
yazılmış. Can ve Erdem de bu haberi basmışlar. Suçun temel maddi
unsuru yok. Artık suç şüphesi var mıydı, yok muydu araştırmak
boşuna. Çünkü ortada bir suç yok ve bir gazetecilik faaliyeti var.
Zaten başlangıçta tutuklama yapılması yanlış.
AYM, AİHM İLKELERİNİ ESAS ALDI
Zaman geçtikçe tutuklama ile ilgili devam kararı verilip tahliyenin
reddedilebilmesi için daha güçlü belirtiler gerekir. Hakimin de
kararında tutuklama gerekçelerini anlatması lazım. Ancak gayet
klişe gerekçeler koymuş. Doğru dürüst bir ayrıntı yok. Tutuklamayı
haklı gösterecek birşey yok. Hukuka aykırı tutuklama kararı var;
gerek bizim yasalarımız gerek AİHM içtihatları bakımından. AYM de
AİHM ilkelerine konumu gereği daha çok dikkat ediyor. AİHM gibi
davranıyor. Bunun nedeni de bu yargı yolunun etkili olduğunun kabul
edilmesidir.
BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ AÇISINDAN KARAR ÇOK ÖNEMLİ
Herkesin bildiği, gizliği kalkan bir bilgiyi gazeteci zaten
yayınlamakla, haber yapmakla görevli. Kamu yararı olan konularda
halkın bilgilendirilmesi lazım. Bir kere kamuya intikal etmiş bir
bilgi varsa gazeteci bunu söylemek zorunda. Gazetecilik görevini
yapmış, ortada bir suç yoktur. Bir gazetenin Genel Yayın Yönetmeni
ve Ankara Temsilcisi’nin tutuklanması, onlar üzerinde büyük bir
baskı yaratıyor. Sadece onlar değil bütün basın üzerinde baskı ve
korku yaratıyor. Bu baskı, bu korku, sindirme, basın özgürlüğü
ihlali oluşturuyor. Bu karar o açıdan da çok önemli.
TÜRKİYE’DE İLK DEFA
Cumhuriyet Gazetesi İcra Kurulu Başkanı, Dündar ve Gül’ün avukatı
Akın Atalay: Kesin bir değerlendirme için gerekçeli kararı görmek
gerekir. Biz Anayasa Mahkemesi’nin kısa kararından edindiğimiz
izlenimi aktarıyoruz. Bazı ipuçları görüyoruz. Bu kararın basın
özgürlüğü açısından tarihi bir karar olacağını düşünüyoruz. AYM,
Türkiye’de ilk defa bir haberden tutuklamanın basın özgürlüğü
ihlali oluşturduğunu söyledi. Ortada mahkumiyet hatta dava bile
yokken. Bu çok anlamlı ve önemli bir karardır. Bütün gazeteciler ve
basın örgütleri herkesin AYM’ye teşekkür etmesi ve basın meslek
örgütlerinin kıskançlıkla bu karara sahip çıkması gerekir.
MAHKEME AÇISINDAN BAĞLAYICI OLMAZ
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku
Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Devrim Güngör: Ceza
muhakemesinde her türlü şüphenin mantıklı bir delile dayanması
gerektiğinden, böyle bir şüphenin varlığına ilişkin kabul, bir
başka makam tarafından denetlenebilir. AYM’nin, tutuklama için
gerekli olan kuvvetli suç şüphesinin bulunmadığını söylemesi,
yargılamayı yapan mahkeme açısından davanın esası hakkında bir
karar verirken bağlayıcı olmaz. Bununla birlikte bir hukuk
devletinde, kişilerin kanunda karşılığı olmayan şekilde
suçlanmaları ve bu suçlamaya dayanarak tutuklanmaları da kabul
edilemez. Gizli bir bilginin, birden fazla ifşa edilmesi söz konusu
olamayacağı gibi ifşa edilen bir bilginin, casusluk amacıyla elde
edildiğini ileri sürmek de hukuken mümkün değildir.
YURTDIŞINA ÇIKIŞ YASAĞI DA KONULAMAZ
Eski AYM Raportörü, YARSAV Başkanı Murat Arslan: AYM, tutuklamanın
kişi özgürlüğü ile bağlantılı ifade ve basın özgürlüğünü ihlal
ettiğine karar verdi. ‘Tutuklama gerekçesi olarak gösterilen
eylemlerin tamamı gazetecilik faaliyeti, bu yüzden kuvvetli suç
şüphesi yok’ dedi. Şüphe yoksa dava bile açılamaz. Bu davanın sonu
yeni bir şey ortaya konulamazsa beraat demektir. İstanbul 14. Ağır
Ceza Mahkemesi’nin, AYM’nin gerekçeli kararını görmeden yurtdışına
çıkış yasağı koyması uygun olmamıştır. Eğer karar kuvvetli suç
şüphesinin yokluğu gerekçesiyle verilmişse tutuklama hukuksuz
olduğu gibi yurtdışına çıkış yasağı da koyamazsınız.
AYM KARARI ESASA İLİŞKİN DEĞİL
Karadeniz Teknik Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Hukuk Fakültesi
Dekanı Prof. Dr. Yusuf Şevki Hakyemez: Anayasa Mahkemesi davanın
esası ile ilgili karar vermedi. AYM kararını verdikten sonra
dosyayı, ihlal kararının gereğinin yapılması için ilk derece
mahkemesine gönderildi. Mahkeme de salıverirken yine tedibir koydu
ve yurtdışına çıkış yasağı getirdi. AYM, Dündar ve Gül’ün beraatine
ya da suçsuz olduğuna dair bir irade beyan etmedi. AYM’nin zaten
böyle bir yetkisi de yoktur. Yargılamayı mahkeme yapacak ve esasa
ilişkin kararı verecek.(Hürriyet)