CAN DÜNDAR SORDU! SONER YALÇIN, GERÇEKTEN BAYKAL'A TUZAK KURDU MU?
Soner Yalçın, Halk TV'nin satışına direnen Deniz Baykal'ı bertaraf etmek için tuzak mı kurdu?
Milliyet yazarı Can Dündar, bu iddiayı Oda TV belgelerinde araştırdı ve sorulara yamnıt bulmaya çalıştı. Dündar, " 25 Ocak 2011 tarihinde, Baykal’ın Meclis’teki ofisinde iki kişi arasında cereyan eden olay her ne idiyse, o gece bunu sadece 3 kişi biliyordu" diyerek bakın dikkatleri gözden kaçan konuya nasıl çalıştı...
İşte Dündar'ın o yazısı...
Belgeler, komplo iddiasını yalanlıyor
İklim Bayraktar gerçekten Soner Yalçın’ın (yani Oda TV’nin ya da iddianamenin deyimiyle “Ergenekon Terör Örgütü”nün) talimatı doğrultusunda, Halk TV’nin satışına direnen Deniz Baykal’ı bertaraf etmek için tuzak mı kurdu?
Bir dönem çok tartışılan bu soruya yeni açıklanan iddianame ve ekleri üzerinden yanıt arıyorduk.
Dün, olayı aydınlatabilecek bazı kritik telefon görüşme tapelerinin neden sayfa sayfa basına sızdırıldığı halde iddianamenin eklerine konmadığını sorgulamıştım.
Bugün aynı yoldan devam edelim.
Ertesi gün
25 Ocak 2011 tarihinde, Baykal’ın Meclis’teki ofisinde iki kişi arasında cereyan eden olay her ne idiyse, o gece bunu sadece 3 kişi biliyordu:
Baykal, İklim Bayraktar ve İklim Bayraktar’ın eşi... (Tabii bir de Bayraktar-Baykal telefonlaşmasını dinleyen görevliler...)
Ertesi gün bu bilgiye başkaları da ortak oldu.
Nasıl?
Bayraktar çifti o gece ne yapabileceklerini düşündüler.
İklim’in eşi, gidip Baykal’la konuşsa? Tatsızlık çıkacaktı.
Savcılığa başvursalar, basının diline düşeceklerdi.
Konuyu sessizce kapatsalar, içlerini kemirecekti.
Üstelik Bayraktar, “eşini ikna için” Baykal’ı yeniden aramış ve “arkadaşlık” sözü vermişti. Karşılaşsalar ne olacaktı?
Sabaha karşı, konuyu CHP yönetimine bildirmeye karar verdiler.
Tekin’e bilgi
26 Ocak günü İklim Bayraktar, Kılıçdaroğlu ile görüşmek üzere, randevusuz CHP’ye gitti. Daha önce hiç yüz yüze görüşmemişlerdi. Ama CHP’de, Oda TV’nin önceliği vardı.
Basın danışmanı aracılığıyla görüşme talebini iletti.
“Kılıçdaroğlu yok, Gürsel Tekin burada” cevabını aldı.
Tekin’in yanına girip bütün yaşadıklarını anlattı.
Tekin tepki vermedi. Sadece beden diliyle “Ben ne yapayım” hareketi yaptı. Genel Başkana anlatma sözü verdi.
Çıkışta Oda TV’den Barış Pehlivan aradı. Bayraktar, ilk kez o telefon konuşmasında Baykal’ın tacizinden söz etti.
İddianamede, Bayraktar “başından geçenleri derhal Barış Pehlivan ve Soner Yalçın’a bildirdi” deniliyor.
Klasörlerdeki telefon kayıtlarına göre Bayraktar, olaydan 24 saat sonra (26 Ocak günü 16.29’da) Oda TV’den Barış Pehlivan’la konuşuyor. “Görüşmeden bir demeç çıkaramadığı” için fırça yiyince sinirlenip başına geleni anlatıyor. Sonra da maille bilgi veriyor.
30. klasördeki belgeye göre mailde şöyle diyor:
“Barış, bu beni çok hırpalayan bir şey ve utandıran ve asla duyulmasını istemediğim bir şey...”
Yani eldeki belgeye göre “komplocu sanık”, “komployu sipariş edenler”den olayın duyulmamasını istiyor.
Tuhaf değil mi?
Soner Yalçın’ın tepkisi
Devamı var. Yine iddianamenin eklerinden okuyoruz:
Pehlivan bu maili, “İklim röportaja gittiğinde tacize uğramış” notuyla Soner Yalçın’a yönlendiriyor.
İddianameye göre Soner Yalçın, “komplo”yu sipariş eden kişi... Ama yazdığı cevabî mesaj şöyle:
“Allah belasını versin! Ne yapmak gerek bilemiyorum. Yarın herifle görüşmem var.”
Yalçın, ertesi gün Ankara’da, Baykal’la Halk TV görüşmesi yapacak.
Saat 17.12’de Bayraktar’ı arayıp olayı soruyor. Tuhaflığa bakın ki bu, ikisinin ilk telefon konuşmaları... Daha önceden hiç tanışmıyorlar. Hatta 5 aydır Oda TV’nin Ankara bürosunda çalışan Bayraktar diyor ki:
“Burada herkes sizinle iletişimde olduğumu sanıyor. Biri sizi ararsa ‘Ben daha tanışmadım bile’ falan demeyin. Rezil olurum”.
“Örgütsel ilişki” için hayli zayıf (!) bir kanıt bu...
Telefon kayıtlarını okuyunca anlıyoruz ki, basına sızdırılan çoğu diyalog, bu konuşmada anlatılanlardan alınma...
Sonunda Soner Yalçın, “Yarın ben o adamın yüzüne nasıl bakacağım” diye soruyor.
Ertesi gün
27 Ocak günü Soner Yalçın Ankara’da Baykal’la Halk TV işini görüşüyor. Görüşme çıkışı 19.30’da Doğan Yurdakul’la Çukurambar Liva’da buluşuyorlar. Bayraktar’ı da davet ediyorlar.
Soner Yalçın, Baykal’la görüşmesinde konunun hiç gündeme gelmediğini söylüyor. Bayraktar ise “Telefonda yağıp gürlemesine karşın, karşısına geçince hesap sormadığı için” Yalçın’a sitem ediyor.
Baykal’a komplo kurulduğuna, şantaj yapıldığına dair bir ipucu yok; konunun açılmadığı anlaşılıyor.