CAN DÜNDAR MEDYA PATRONLARI İÇİN NE YAZDI?
NTV'de sunduğu "Canlı Haber" programı erken tatile çıkartılan Can Dündar, bugünkü yazısında, özeleştiri yaparken medya patronları ile yöneticilerini de eleştirdi.
işte Milliyet yazarı Can Dündar'ın bugünkü köşe yazısı...
Seks sorusu
Diploma gerektirmeyen bir meslek bizimki... Doktor olsanız branşınızı sorarlar; mühendis olsanız diploma isterler.
Gazetecilik için niyet yeter.
Bu, meslek için hem avantaj hem dezavantajdır.
Avantajdır; çünkü öbür mesleklerden gelenlerin farklı birikimleri, gazeteciliğe dinamizm katar.
Dezavantajdır; çünkü mesleki eğitim eksikliği, gazeteciliğin geleneklerini, etik ilkelerini yenilere aktarmayı güçleştirir.
* * *
İzzet Çapa, gece hayatının önemli isimlerinden...
Şimdilerde gazeteciliğe merak sardı; iyi de etti. “Mecmua” için ilginç röportajlar yapıyor.
Demirel söyleşisini ilgiyle okudum; Türkan Şoray’dan yeni laf alamamıştı.
Tenis Federasyonu, İstanbul tenis turnuvasının tanıtımı için, aralarında Güneri Cıvaoğlu, Fatih Çekirge, Fikret Ercan ve benim de bulunduğum bir grup gazeteciyi Londra’daki Wimbledon partisine davet etmişti.
Federasyonun medya danışmanı, tenis yıldızı Sharapova röportajını İzzet Çapa’nın yapmasını uygun görmüş.
Partinin ertesi sabahı Çapa’yla karşılaştık. Gergindi.
Meğer röportaj öncesi vaat ettikleri süreyi son anda “5 dakika” diye sınırlamışlar. İtirazına kulak asmamışlar.
Türkiye’den getirdiği lokum, nazar boncuğu vs. hediyeleri vermeye kalkışınca “4 dakikanız kaldı” demişler.
O da panikle ve belki de tepkiyle ilk soruyu patlatmış:
“Turnuva öncesi seks diyeti uygular mısınız?”
Sharapova sinirlenmiş, hediyeleri bırakıp gitmiş.
Korumalar teybi isteyince de Çapa önce direnmiş, sonra kırıp ellerine vermiş.
* * *
Dün Fatih Çekirge köşesinde “Bu soru sorulur mu” diye sordu. Dönüş yolunda tartıştık bunu... “Niye sorulmasın ki” diyen de oldu; “Olmayacak iş” diyen de...
Usulünce her soru sorulur elbette...
Herkese sorabilene şapka çıkarırım ben de...
Ama Demirel’e, Şoray’a, Başbakan’a soramayacağınız soruyu, “öyle bir soru çaktım ki...” çalımı uğruna Sharapova’ya sorarsanız yadırganır.
Hele 4 dakikalık sürede ilk soru olarak bunu sorarsanız niyetiniz hemen anlaşılır, bundan sonraki tüm röportajların önü tıkanır, federasyonun da niyeti sorgulanır.
* * *
Çapa’ya bu serzenişi iletirken bir özeleştiri de yapayım:
Çok nadiren katıldığım bu tanıtım gezilerinin masraflarını, ilke olarak gazetelerimizin karşılaması gerekiyor. Yoksa yazılarımızın samimiyeti sorgulanır hale geliyor.
Giderek kaybolan hassasiyetler bunlar; halbuki “geleneksizler”in daha kolay kabullendiği “hanut geziler”, sipariş söyleşiler, kendini konuğunun önüne koyan resimler, seçim öncesi yağcılık röportajları, reklam kokulu ekonomi haberleri, hatır manşetleri zaten azalan güvenilirliğimizi yok ediyor.
Son dönem asıl endişe verici gelişme ise, çoğu medya dışından gelen kimi patronların, “yukarı”nın artan baskısı karşısındaki dirençsizliği; o baskıyı kendi korkularıyla büyütüp kraldan fazla kralcı kesilen yöneticilerin acizliği...
Önümüzde zorlu bir dönem var:
Hangi soru sorulabilir, hangi eleştiri yazılabilir, hangi manşet atılabilir, hangi konuk çıkarılabilir, hangi siyasi müdahale nasıl bertaraf edilebilir, medya bu ortamda nasıl işlev görebilir tartışmasını çok sık yapacağız.
Ne kadar geç kalmış da olsak, bu mesleğin (kalan) itibarını korumak için hepimiz seferber olmalıyız.